Kabe'nin Örtüsü Nerede Dikiliyor? Kaç Metrekare? Eskisi Ne Yapılıyor?

Her yıl değiştirilen Kabe örtüsünün eskisi ne yapılyıor? Kabenin örtüsü nerede dikiliyor? Kabe örtüsü kaç metrekare?

Her yıl hac mevsiminde yenilenen Kabe'nin örtüsü "Kisve-i Şerif" bu yıl Hicri yılbaşı gecesi yani 1 Muharrem'de yenisiyle değiştirildi.

Yatsı namazı civarında başlayan Kisve-i Şerif değiştirme işlemi günün ilk saatlerine (10.00) kadar devam etti.

Değiştirme anı Kabe-i Şerif'ten canlı yayın yapan Kur'an-ı Kerim televizyonundan naklen yayınlandı.

Kabe'nin örtüsü nerede dikiliyor?

Kabe'nin örtüsü Kisve-i Şerif, Mekke-i Mükerreme'de 300 işçinin tam gün çalıştığı Kral Abdulaziz Kisve-i Şerif Kompleksi'nde imal ediliyor. Beytullahın dört duvarını kaplayan ve bir hicri yıl boyunca Kabe üzerinde takılı duran Kisve-i Şerif, saf ipekten örülüyor.

Kabe'nin örtüsü kaç metrekare?

Tamamlanması aylarca süren, altın kaplama gümüş ipliklerle ayet ve İslami motiflerle işlenen "Kisve-i Şerif 678 metrekare saf ipek kumaştan oluşuyor. Kabenin örtüsü için 700 kg ipek, 120 kg altının yanı sıra 25 kg gümüş ve 120 kg’dan fazla boya ve katkı malzemesi harcanıyor.

Kabe’nin kapısının olduğu yere özel imal edilen örtünün dikimi ve işlemesi en az Kabe'nin kemeri kadar zahmetli. Kapı üzerine gerilen örtünün uzunluğu 7,5 metreye varıyor, örtü yüksekliği 14 metre olan bu duvardan, yüksekliği yaklaşık 3 metre olan kapının üzerine sarkıtılıyor.

Değiştirilen Kabe örtüsünün eskisi ne yapılıyor?

Her yıl yenisiyle kurban bayramı arefesinde değiştirilen Kâbe örtüsünün eskisi zemzem suyuyla yıkandıktan sonra müzelerde sergilenmesi için farklı İslâm ülkelerine ve hediye olarak İslâm dünyasındaki çeşitli kişilere hediye ediliyor.

Kaynak: Diyanet Haber

İslam ve İhsan

KABE TARİHİ

Kabe Tarihi

KABE’­NİN TARİHİ VE BÖLÜMLERİ

Kabe’­nin Tarihi ve Bölümleri

KABE İLE İLGİLİ BİLMENİZ GEREKEN 13 ŞEY

Kabe İle İlgili Bilmeniz Gereken 13 Şey

PAYLAŞ:                

YORUMLAR

İlk yorumu yapan siz olun!

Yorum Ekle

İslam ve İhsan

İslam, Hz. Adem’den Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen tüm dinlerin ortak adıdır. Bu gerçeği ifâde için Kur’ân-ı Kerîm’de: “Allâh katında dîn İslâm’dır …” (Âl-i İmrân, 19) buyurulmaktadır. Bu hakîkat, bir başka âyet-i kerîmede şöyle buyurulur: “Kim İslâm’dan başka bir dîn ararsa bilsin ki, ondan (böyle bir dîn) aslâ kabul edilmeyecek ve o âhırette de zarar edenlerden olacaktır.” (Âl-i İmrân, 85)

...

Peygamber Efendimiz (s.a.v) Cibril hadisinde “İslam Nedir?” sorusuna “–İslâm, Allah’tan başka ilâh olmadığına ve Muhammed’in Allah’ın Rasûlü olduğuna şehâdet etmen, namazı dosdoğru kılman, zekâtı vermen, Ramazan orucunu tutman, yoluna güç yetirip imkân bulduğun zaman Kâ’be’yi ziyâret (hac) etmendir” buyurdular.

“İman Nedir?” sorusuna “–Allah’a, meleklerine, kitaplarına, peygamberlerine, âhiret gününe inanmandır. Yine kadere, hayrına ve şerrine îmân etmendir” buyurdular.

İhsan Nedir? Rasûlullah Efendimiz (s.a.v): “–İhsân, Allah’a, onu görüyormuşsun gibi kulluk etmendir. Sen onu görmüyorsan da O seni mutlaka görüyor” buyurdular. (Müslim, Îmân 1, 5. Buhârî, Îmân 37; Tirmizi Îmân 4; Ebû Dâvûd, Sünnet 16)

Kuran-ı Kerim, Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen ilahi kitapların sonuncusudur. İlahi emirleri barındıran Kuran ve beraberinde Efendimizin (s.a.v) sünneti tüm Müslümanlar için yol gösterici rehberdir.

Tüm insanlığa rahmet olarak gönderilen örnek şahsiyet Peygamber Efendimiz Hz. Muhammed Mustafa (s.a.v) 23 senelik nebevi hayatında bizlere Kuran ve Sünneti miras olarak bırakmıştır. Nitekim hadis-i şerifte buyrulur: “Size iki şey bırakıyorum, onlara sımsıkı sarıldığınız sürece yolunuzu asla şaşırmazsınız. Bunlar; Allah’ın kitabı ve Peygamberinin sünnetidir.” (Muvatta’, Kader, 3.)

Tasavvuf; Cenâb-ı Hakkʼı kalben tanıyabilme sanatıdır. Tasavvuf; “îmân”ı “ihsân” gibi muhteşem ve muazzam bir ufka taşımanın diğer adıdır. Tasavvuf’i yola girmekten gaye istikamet üzere yaşayabilmektir. İstikâmet ise, Kitap ve Sünnet’e sımsıkı sarılmak, ilâhî ve nebevî tâlimatları kalbî derinlikle idrâk edip onları hayatın her safhasında vecd içinde yaşayabilmektir.

Dua, Allah Teâlâ ile irtibatta bulunmak; O’na gönülden yönelmek, meramını vâsıta kullanmadan arz etmek demektir. Hadisi şerifte "Bir şey istediğin vakit Allah'tan iste! Yardım dilediğin vakit Allah'tan dile!" buyrulmuştur. (Ahmed b. Hanbel, Müsned, 1/307)

Zikir, bütün tasavvufi terbiye yollarında nebevi bir üsul ve emanet olarak devam edegelmiştir. “…Bilesiniz ki kalpler ancak Allâh’ı zikretmekle huzur bulur.” (er-Ra‘d, 28) Zikir, açık veya gizli şekillerde, belirli adetlerde, farklı tertiplerde yapılan önemli bir esastır. Zikir, hatırlamaktır. Allah'ı hatırlamak farklı şekillerde olabilir. Kur'an okumak, dua etmek, istiğfar etmek, tefekkür etmek, "elhamdülillah" demek, şükretmek zikirdir.

İlim ve hâl kelimelerinden oluşmuş bir isim tamlaması olan ilmihal (ilm-i hâl) sözlükte "durum bilgisi" demektir. Bütün müslümanların dinî bilgi ve uygulama bakımından ihtiyaç duyduğu, bir bakıma müslüman olmanın ve müslümanlığın icaplarını yerine getirmenin ön şartı durumundaki fıkhi temel bilgiler ilmihal diye anılmıştır.

İslam ve İhsan web sitesinde İslam, İman, İbadet, Kuranımız, Peygamberimiz, Tasavvuf, Dualar ve Zikirler, İlmihal, Fıkıh, Hadis ve vb. konularda  güvenilir kaynaklardan bilgiye ulaşabilirsiniz.