İşgalci İsrail Güçleri Şifa Hastanesi'nin Yoğun Bakım Ünitesini Vurdu

İşgalci İsrail güçleri, abluka altındaki Gazze Şeridi'nde karadan kuşattığı Şifa Hastanesi'nin yoğun bakım ünitesini hedef aldı.

Gazze'deki hükümetin Medya Ofisinden yapılan açıklamada, işgalci İsrail'in Gazze’ye yönelik saldırılarına ilişkin bilgi verildi.

Gazze'deki Sağlık Bakanlığının paylaştığı görüntülere göre, işgalci İsrail güçlerinin kuşatması altındaki ve yakıt tedarik edilememesi nedeniyle alarm durumundaki Şifa Hastanesi'nin yoğun bakım ünitesi vuruldu.

Görüntülerdeki doktorların bölgedeki patlama nedeniyle tozdan nefes almakta zorlandığı dikkati çekti.

Doktorlar, saldırılar ve yakıt eksikliği nedeniyle daha önceden hastane içinde yerleri değiştirilen yoğun bakım hastalarının yeniden başka bir alana tahliye edildiği bilgisini paylaştı.

Yenidoğan servisindeki bebekler kuvözden çıkarıldıktan sonra hayatını kaybetti

Görüntülere göre ayrıca Şifa Hastanesi'ndeki yenidoğan bölümünde kuvözlerinden çıkarılan 30'dan fazla bebek hastane personeli ve gönüllü sivillerin kucaklarında daha güvenli ve uygun bir yere nakledildi.

Doktorların bebekleri taşırken geçtiği hastane koridorlarının yaralıların bulunduğu hasta yataklarıyla dolu olduğu ve aynı koridorlarda, evleri bombalandığı için yerinden edilen ve hastaneye sığınan sivillerin de yaşadığı görüldü.

Bu vahim duruma dair konuşan Filistinli bir doktor, bebekleri taşıdıkları alanın özellikle prematüreler için uygun olmadığını vurguladı.

Bebeklerin normalde kuvözde kalması gerektiğini belirten doktorlar, "bugüne kadar üç bebeğin içinde bulunduğu şartlar nedeniyle öldüğünü" söyledi.

Görevinin başındayken eşini kaybetti

Başka bir videoda, işgalci İsrail’in uyguladığı abluka nedeniyle gazeteciler dahil kimsenin hastaneye ulaşamaması nedeniyle hastanenin sağlık personelinden birinin buradaki insani trajediyi aktarmak için muhabirlik yaptığı görüldü.

Hastane çalışanının mikrofon uzattığı bir doktor, eşini işgalci İsrail bombardımanında kaybettiği için annesiz kalan iki küçük çocuğunu hastanede yanına alarak çalıştığını anlattı.

Yoğun bakım bölümünde çalışan doktor İsam Radi, "Görevimin başındayken karım şehit oldu. Çocuklarımı burada yanıma almak zorunda kaldım. Hala görevimin başındayım. Tüm şartlara rağmen Allah’a hamd olsun." ifadelerini kullandı.

11 bin 320 Filistinli öldürüldü

İşgalci İsrail’in saldırılarında 198 sağlık çalışanı, 22 sivil savunma çalışanı ile 51 gazetecinin de öldürüldüğü kaydedildi.

İşgalci İsrail ordusunun, Gazze Şeridi’nde 7 Ekim’den bu yana 11 bin 320 Filistinliyi öldürdüğü aktarılan açıklamada, ölenlerden 4 bin 650'sinin çocuk, 3 bin 145'inin de kadın olduğu belirtildi.

Açıklamada, yüzde 70'i kadın ve çocuk olmak üzere yaralı sayısının 29 bin 200 ulaştığı ve Gazze Şeridi'nde 1 milyon 500 bin kişinin yerinden edildiği bildirildi.

İşgalci İsrail'in saldırılarında yıkılan binaların enkazında kalanların olduğu belirtilen açıklamada, 1755'i çocuk olmak üzere 3 bin 600 kişi hakkında kayıp bildiriminde bulunulduğu vurgulandı.

Açıklamada, işgalci İsrail saldırıları nedeniyle 25 hastane ile 52 sağlık merkezinin hizmet dışı kaldığı ve 55 ambulansın kullanılamaz hale geldiği aktarıldı.

Şifa Hastanesi'ndeki elektrik kesintisi ve yakıt yetersizliği nedeniyle ameliyathanelerin de hizmet dışı kaldığı belirtilen açıklamada, işgalci İsrail güçlerinin kuşattığı hastane yerleşkesinde hareket eden her şeyi hedef alarak son birkaç günde 40 kişiyi öldürdüğü belirtildi.

Açıklamada, ibadethanelerin de hedef alındığına dikkat çekilerek işgalci İsrail'in saldırılarıyla 72 camiyi tamamen yıktığı ve 3 kilise ile 156 camiye de zarar verdiği kaydedildi.

Açıklamada, İşgalci İsrail'in saldırılarında 42 bin konutun yerle bir edildiği, toplam 223 bin konutun da hasar aldığı belirtilerek, bu sayının Gazze Şeridi'ndeki toplam konutların yaklaşık yüzde 60'ına denk geldiği bildirildi.

İşgalci İsrail'in 255 okulu hedef aldığı aktarılan açıklamada, bunlardan 63'ünün hizmet dışı kaldığı ve 95 hükümet tesisinin de yıkıldığı ifade edildi.

Açıklamada, yakıt sıkıntısı nedeniyle 16 Kasım itibarıyla Gazze Şeridi'nde iletişim ve internet hizmetlerinin tamamen duracağı hatırlatıldı.

Gazze Şeridi'nde iletişim ve internetin kesilmesinin tehlikeli yansımaları ve korkunç sonuçları olacağı uyarısında bulunulan açıklamada, bu durumun, İşgalci İsrail ordusunun işlediği savaş suçlarının tamamen gizlenmesi anlamına geldiği vurgulandı.

Guterres'den Gazze'de "insanlık namına acilen insani ateşkes" çağrısı

Birleşmiş Milletler (BM) Genel Sekreteri Antonio Guterres, Gazze'deki hastanelerdeki korkunç durumdan ve can kayıplarından çok rahatsız olduğunu belirterek, "insanlık namına acilen insani ateşkes" çağrısında bulundu.

BM Sözcülüğü'nden konuya ilişkin yapılan yazılı açıklamada, Genel Sekreter'in Gazze'deki hastanelerdeki korkunç durumdan ve yüksek sayıdaki can kaybından çok rahatsızlık duyduğu aktarıldı.

Açıklamada "Genel Sekreter insanlık namına acilen insani ateşkes çağrısında bulunuyor." ifadesi kullanıldı.

Hamas: İşgalci İsrail, Filistinlileri göçe zorlamak için Gazze'de hastaneleri hedef alıyor

Hamas'ın üst düzey yöneticilerinden Usame Hamdan, Lübnan'ın başkenti Beyrut'ta düzenlediği basın toplantısında, işgalci İsrail'in Gazze'ye yönelik saldırılarına ilişkin değerlendirmelerde bulundu.

Tüm dünyanın Gazze Şeridi'nde hastaneleri ve altyapıyı bombalayarak halkı temel hizmetlerden mahrum bırakan İşgalci İsrail güçlerinin Filistinlileri göçe zorladığını gördüğünü vurgulayan Hamdan, "İşgalci, böylece 1948 yılındaki Nekbe'yi (felaketi) tekrar yaşatmayı hedefliyor." dedi.

Gazze Şeridi'nde faaliyet gösteren 35 hastaneden 25'inin hizmet dışı kaldığına dikkati çeken Hamdan, İşgalci İsrail güçlerinin Gazze'de 94 kamu binası, 253 okul, 71 cami ve 3 kiliseyi yerle bir ettiğini belirtti.

Doktorların Gazze'deki Şifa Hastanesi yerleşkesinde 179 cenazeyi toplu defnetmek zorunda kaldıklarını dile getiren Hamdan, "Gazze'deki hastanelerde masum sivillere yönelik katliamları durdurmak için hareket etmeyen herkesin alnında bu suçlar utanç lekesi olarak kalacaktır." diye konuştu.

Hamas'tan uluslararası kuruluşlara "hastaneleri denetleyin" çağrısı

Şifa Hastanesi ve diğer hastanelerin savaşçıların varlığı gibi gerekçelerle bombalandığını aktaran Hamdan, ancak oralarda savaşçıların olmadığına dair yetkili makamların defalarca açıklamalar yaptığına dikkati çekti.

Hamas olarak bir hafta önce Birleşmiş Milletler (BM) ve diğer uluslararası kuruluşlara bu konuda bir komitenin oluşturulması talebinde bulunduklarını kaydeden Hamdan, BM ve uluslararası kuruluşlara çağrısını yineledi.

İşgalci İsrail'in aşırı sağcı Maliye Bakanı Bezalel Smotrich'in "Gazzelilerin gönüllü olarak göç etmesinin doğru bir çözüm olacağına" ilişkin ifadelerine de tepki gösteren Hamdan, sözlerini şöyle sürdürdü:

"Şu Nazi Smotrich, Gazze Arapları diyor. Biz Filistinlileri halk olarak görmeyi reddediyor. Bu da onların yeni bir Nekbe için planlar yaptıklarını gösteriyor. Hem de bu sefer uygar dünyanın gözleri önünde canlı yayında söylüyor. Bizler de Smotrich ve benzerlerine şunu söylüyoruz: Bizler bu topraklarda kalıcıyız, gidici olan sizlersiniz."

BM ve uluslararası kuruluşların kınamalarla yetinmelerine tepki gösteren Hamdan, Gazze'deki insani duruma dikkati çekerek, "Hala insani yardımların girişi ve durumu ağır yaralıların çıkışı için Refah Sınır Kapısı'nın tam ve kalıcı olarak açılmasını bekliyoruz." ifadelerini kullandı.

Hamdan, hala Gazze Şeridi'ne yönelik ablukanın kaldırılması için Suudi Arabistan'ın başkenti Riyad'da toplanan Olağanüstü Arap ve İslam Zirvesi'nde alınan kararın uygulamaya geçmesini beklediklerini sözlerine ekledi.

BM: (Gazze'de) Kameralar önünde insani bir felaket yaşanıyor

BM Genel Sekreter Sözcüsü Stephane Dujarric, günlük basın toplantısında gazetecilerin sorularını cevapladı.

Dujarric, "Biliyorsunuz Gazze'de yüz binlerce, hatta bir milyondan fazla insanın insani yardıma ihtiyacı var. Yani durum çok vahim." dedi.

Gazze'de en acil ihtiyaçlardan birinin yakıt olduğunu vurgulayan Dujarric, "Yakıt olmadan jeneratörleri çalıştıramaz, elektrik elde edemezsiniz. Yakıt olmadan tuzdan arındırma tesislerini çalıştıramazsınız, bu da temiz içme suyuna sahip olamayacağınız anlamına gelir. Temiz içme suyu olmadan yapamaz, kirli su içerek kendinizi riske atamazsınız. Ayrıca fırın işletemezsiniz." diye konuştu.

Genel Sekreter Sözcüsü, yakıt ikmalinin sağlanamadığı Gazze'de her gün biriken tonlarca katı atığın da insan sağlığını tehdit eden ayrı bir sorun teşkil ettiğini, sorunların "kar topu gibi" büyüdüğünü ifade etti.

Dujarric, Gazze'deki insani durum için, "Kameralar önünde, gözümüzün önünde insani bir felaket yaşanıyor." şeklinde konuştu.

Yakıt yokluğu yardımların dağıtılmasını da zorlaştırdı

Dujarric, yakıt sorununun Gazze'ye gönderilen yardımların dağıtılmasını da zorlaştırdığını belirterek, BM Yakın Doğu'daki Filistinli Mültecilere Yardım ve Bayındırlık Ajansı (UNRWA) Gazze Direktörlüğünün, yakıt tedarik edilmediği için 48 saat içinde insani operasyonların duracağı yönündeki açıklamasını hatırlattı.

Bu kapsamda bölgedeki iki anlaşmalı kurumun dün faaliyetlerini durdurmak zorunda kaldığını aktaran Dujarric, bu sebeple 200 bin kişiye içme suyu ulaştırılamadığını söyledi.

Dujarric, Gazze'nin kuzeyinden daha güvenli bölgelere gitmek isteyen binlerce sivilin de yakıtın tükenmesi nedeniyle çatışma alanı içinde kaldığına dikkati çekti.

Stephane Dujarric ayrıca, Dünya Gıda Programının Gazze'deki siviller için yetersiz beslenme ve açlık konusunda endişelerini dile getirdiği bilgisini paylaştı.

Save The Children: Gazze'de yıl sonuna kadar doğması öngörülen 15 bin bebek ciddi risk altında

Save The Children'dan yapılan yazılı açıklamada, yıl sonuna kadar Gazze'de doğması öngörülen 15 bin bebeğin tamamının artan şiddet olayları nedeniyle ciddi risk altında olduğu vurgulanarak, bölgede tıbbi bakım, su ve gıdada kriz yaşandığının altı çizildi.

Açıklamada, kuruluşun bebek doğumlarına ilişkin yaptığı bu çalışmanın, Gazze'de her gün yaklaşık 180 kadının doğum yaptığı tahminine yer veren Birleşmiş Milletlerin (BM) son verilerine dayandığı aktarıldı. Ayrıca, yakın zamanda yapılan bir araştırmaya da atıfta bulunularak, işgal altındaki Filistin topraklarındaki çoklu doğum oranlarının da hesaba katıldığı ifade edildi.

"Hamile kadınlar ve yeni doğanlar dahil binlerce hasta ciddi tehlike altında"

Gazze'de doğum yapan kadınların yaklaşık yüzde 15'inin hamilelik veya doğumla ilgili komplikasyonlar yaşamasının "muhtemel" olduğuna işaret edilen açıklamada, şu değerlendirmelerde bulunuldu:

"Save the Children, Gazze'de bu yıl 66 binden fazla bebeğin doğmasının beklendiğini ve insanların temel ihtiyaç malzemelerinden mahrum bırakıldığı bir dönemde gelecek ay 5 bin 500 hamile kadının doğum yapacağını tespit etti. Temiz su kıtlığı yaşanıyor, gıda ve ilaçlar azalıyor. Halihazırda ciddi zorluklarla karşı karşıya olan hastaneler ve sağlık tesisleri saldırı altında ve bu durum hamile kadınlar ve yeni doğanlar dahil binlerce hastayı ciddi tehlike altında bırakıyor."

Açıklamada, Dünya Sağlık Örgütü'nün (WHO) Gazze'deki hastanelerin yarısından fazlasının şu anda "işlevsiz" olduğunu aktardığı kaydedilerek, basında yer alan haberlere göre, Gazze'nin en büyük hastanesi olan Şifa Hastanesi'ndeki prematüre bebeklerin, bu koşullarda hayatta kalabilmeleri için folyoya sarılarak sıcak suyun yanına konulduğu bildirildi.

"Gazze'de bebekler bir kabusun, insani felaketin içine doğuyor"

Save the Children Filistin Direktörü Jason Lee, konuya ilişkin yaptığı açıklamada, "Gazze'de bebekler bir kabusun, insani felaketin içine doğuyor. Aileleri temel ihtiyaçlardan mahrum bırakılıyor. Hamile kadınlar tıbbi bakım olmadan doğum yapıyor ve prematüre bebekler kuvözlerde ölüyor." ifadelerini kullandı.

Lee, hastanelerdeki jeneratörleri çalıştırmak için Gazze'ye yakıt girmesine izin verilmesi ve sağlık tesislerinin korunması gerektiğinin altını çizerek, "Şiddet durmalı. Ateşkese ihtiyacımız var. Buna şimdi ihtiyacımız var." değerlendirmesinde bulundu.

İşgalci İsrail medyasına göre "savaş kabinesi" Gazze'deki esirlerin bırakılması için toplanacak

İşgalci İsrail'in Kanal 13 televizyonu, üst düzey siyasi yetkililere dayandırdığı haberinde, savaş kabinesinin rehine anlaşmasının detaylarını görüşmek için bu gece toplanacağını belirtti.

Hamas'ın birkaç gün önce takas sırasında serbest kalmasını istediği Filistinlilerin sayısında ısrar ettiği hatırlatılan haberde, işgalci İsrail'in takas anlaşmasının bir parçası olacak ateşkes günlerini azaltmaya çalıştığına işaret edildi.

Ateşkesin 3-5 gün arasında olabileceğine dikkat çekilen haberde, Hamas'ın 7 Ekim'de düzenlediği saldırılar sırasında esir alarak Gazze'ye götürdüğü işgalci İsraillilerin yakınlarının da "savaş kabinesinin anlaşmayı kabul etmesi" talebiyle bir basın toplantısı düzenleyebilecekleri aktarıldı.

Kaynak: AA

İslam ve İhsan

PAYLAŞ:                

YORUMLAR

İlk yorumu yapan siz olun!

Yorum Ekle

İslam ve İhsan

İslam, Hz. Adem’den Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen tüm dinlerin ortak adıdır. Bu gerçeği ifâde için Kur’ân-ı Kerîm’de: “Allâh katında dîn İslâm’dır …” (Âl-i İmrân, 19) buyurulmaktadır. Bu hakîkat, bir başka âyet-i kerîmede şöyle buyurulur: “Kim İslâm’dan başka bir dîn ararsa bilsin ki, ondan (böyle bir dîn) aslâ kabul edilmeyecek ve o âhırette de zarar edenlerden olacaktır.” (Âl-i İmrân, 85)

...

Peygamber Efendimiz (s.a.v) Cibril hadisinde “İslam Nedir?” sorusuna “–İslâm, Allah’tan başka ilâh olmadığına ve Muhammed’in Allah’ın Rasûlü olduğuna şehâdet etmen, namazı dosdoğru kılman, zekâtı vermen, Ramazan orucunu tutman, yoluna güç yetirip imkân bulduğun zaman Kâ’be’yi ziyâret (hac) etmendir” buyurdular.

“İman Nedir?” sorusuna “–Allah’a, meleklerine, kitaplarına, peygamberlerine, âhiret gününe inanmandır. Yine kadere, hayrına ve şerrine îmân etmendir” buyurdular.

İhsan Nedir? Rasûlullah Efendimiz (s.a.v): “–İhsân, Allah’a, onu görüyormuşsun gibi kulluk etmendir. Sen onu görmüyorsan da O seni mutlaka görüyor” buyurdular. (Müslim, Îmân 1, 5. Buhârî, Îmân 37; Tirmizi Îmân 4; Ebû Dâvûd, Sünnet 16)

Kuran-ı Kerim, Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen ilahi kitapların sonuncusudur. İlahi emirleri barındıran Kuran ve beraberinde Efendimizin (s.a.v) sünneti tüm Müslümanlar için yol gösterici rehberdir.

Tüm insanlığa rahmet olarak gönderilen örnek şahsiyet Peygamber Efendimiz Hz. Muhammed Mustafa (s.a.v) 23 senelik nebevi hayatında bizlere Kuran ve Sünneti miras olarak bırakmıştır. Nitekim hadis-i şerifte buyrulur: “Size iki şey bırakıyorum, onlara sımsıkı sarıldığınız sürece yolunuzu asla şaşırmazsınız. Bunlar; Allah’ın kitabı ve Peygamberinin sünnetidir.” (Muvatta’, Kader, 3.)

Tasavvuf; Cenâb-ı Hakkʼı kalben tanıyabilme sanatıdır. Tasavvuf; “îmân”ı “ihsân” gibi muhteşem ve muazzam bir ufka taşımanın diğer adıdır. Tasavvuf’i yola girmekten gaye istikamet üzere yaşayabilmektir. İstikâmet ise, Kitap ve Sünnet’e sımsıkı sarılmak, ilâhî ve nebevî tâlimatları kalbî derinlikle idrâk edip onları hayatın her safhasında vecd içinde yaşayabilmektir.

Dua, Allah Teâlâ ile irtibatta bulunmak; O’na gönülden yönelmek, meramını vâsıta kullanmadan arz etmek demektir. Hadisi şerifte "Bir şey istediğin vakit Allah'tan iste! Yardım dilediğin vakit Allah'tan dile!" buyrulmuştur. (Ahmed b. Hanbel, Müsned, 1/307)

Zikir, bütün tasavvufi terbiye yollarında nebevi bir üsul ve emanet olarak devam edegelmiştir. “…Bilesiniz ki kalpler ancak Allâh’ı zikretmekle huzur bulur.” (er-Ra‘d, 28) Zikir, açık veya gizli şekillerde, belirli adetlerde, farklı tertiplerde yapılan önemli bir esastır. Zikir, hatırlamaktır. Allah'ı hatırlamak farklı şekillerde olabilir. Kur'an okumak, dua etmek, istiğfar etmek, tefekkür etmek, "elhamdülillah" demek, şükretmek zikirdir.

İlim ve hâl kelimelerinden oluşmuş bir isim tamlaması olan ilmihal (ilm-i hâl) sözlükte "durum bilgisi" demektir. Bütün müslümanların dinî bilgi ve uygulama bakımından ihtiyaç duyduğu, bir bakıma müslüman olmanın ve müslümanlığın icaplarını yerine getirmenin ön şartı durumundaki fıkhi temel bilgiler ilmihal diye anılmıştır.

İslam ve İhsan web sitesinde İslam, İman, İbadet, Kuranımız, Peygamberimiz, Tasavvuf, Dualar ve Zikirler, İlmihal, Fıkıh, Hadis ve vb. konularda  güvenilir kaynaklardan bilgiye ulaşabilirsiniz.