İncillerin Değerlendirilmesi ve Tutarsızlıkları

İncil nedir? İncillerin değerlendirilmesi ve tutarsızlıkları...

Allah tarafından Hz. İsa’ya gönderilen İncil ilahî kitaplardan biridir. Nitekim Kur’an’da şöyle buyurulur: “Sana kitabı hak ve kendinden öncekini doğrulayıcı olarak indirdi. Bundan önce de insanlara doğru yolu göstermek icin Tevrat ve İncil’i indirmişti.[1]

Dolayısıyla İncil, aslı itibarı ile Kur’an gibi bir hidayet rehberidir. Ancak daha önce de belirtildiği gibi İncil, zaman içerisinde kilise ve papazlar tarafından tahrif edilmiştir. En büyük tahrif belirtisi de akide alanında kendini göstermiş; tevhidden uzaklaşılmış, teslis inancı benimsenmiştir.

Hıristiyalığın kabul ettiği 4 incilin ortaya çıkardığı pek çok problem vardır. Hz. İsa Aramice konuştuğu halde Yeni Ahid kitaplarının hepsi de Grekçe’dir. Sadece Matta incilinin ilk şeklinin Aramice olduğu, onun da kaybolduğu bilinmektedir. Bugün elde bulunan en eski ve eksiksiz Yeni Ahid grekçe yazma nüshaları M. S. 4. asır ve daha sonrasına aittir.

Hıristiyanlar, Hz. İsa’yı Tanrı’nın oğlu kabul ettikleri için ayrıca ona vahiy yoluyla bir kitabın verildiğini kabul etmezler. Çünkü onlara göre Hz. İsa’nın bizzat kendisi ilahî vahiydir. Bu günkü inciller, Hz. İsa’nın hayat hikayesini ve faaliyetlerini anlatan biyografi türü eserlerdir. Bu eserler, farklı farklı telifler olup bir nevi havarilerin hatıratı mahiyetini taşımaktadır. Ferdî gayeretlerle yazılan incil metinleri, ilk başlarda oldukça fazla idi. Zamanla bu eserler, konsillerde 4’e indirilmiştir.

4 incil ve diğer mektupların yazarları Hz. İsa’dan 30-40 yıl sonra akıllarında kaldığı kadarıyla bunları yazıya geçirmişlerdir. Havariler tarafında yazılan nüshalar bile günümüze kadar ulaşmamış; yukarıda belirtildiği gibi en eski nüsha M. S. 4. asırda ortaya çıkmıştır.

Öncelikle şunu belirtmek gerekir ki incillerin dördü de Hıristiyanlık akidesinin teşekkülünden sonra yazılmıştır. Zira daha inciller kaleme alınmadan önce Pavlos’un yazdığı risaleler vasıtasıyla Hz. İsa’nın mahiyeti ve tanrılığı, Tevrat’ın geçerliliği,  kurtuluşun yolu gibi meseleler ortaya konmuş; daha sonra incil yazarları Pavlos’cu Hıristiyanlığı göz önünde bulundurarak incillerini yazmışlardır.

Diğer taraftan Hz. İsa’nın hayatını ve tebligatını anlatan kitapların birden fazla olması ve birbirleriyle çelişmesi önemli bir problemdir. Nitekim Hıristiyanlığın doğuşundan iki asır geçmeden bu problem gündeme gelmiş; o dönemin en önemli din adamlarından biri olan Marcion (M. S. 160) üç incili iptal ederek Luka incilini muteber kabul etmiştir. Ne var ki Marcion pek taraftar bulamamış; taraftar bulamamakla beraber Eski Ahid’in tanrı anlayışına getirtiği eleştirilerden dolayı Hıristiyan cemaatinden kovulmuştur.

Kur’an-ı Kerim, Hz. İsa’ya gönderilen bir tek incilden bahsetmektedir. İnsan aklı da Hz. İsa’nın tebliğ ettiğî ilahi hakikatlerin ve bilgilerin tıpkı Kur’an’da olduğu gibi bir kitapta bulunması gerektiğini göstermektedir.

Kur’an-ı Kerim, İncil’in durumunu şu âyetlerde bildirmiştir: “Allah kendilerine kitap verilenlerden onu mutlaka insanlara açıklayacaksınız, gizlemeyeceksiniz diye söz almıştı. Fakat onlar verdikleri sözü kulak ardı ettiler ve buna mukabil az bir para aldılar.[2] “Biz hıristiyanız diyenlerden de söz almıştık. Onlar kendilerine öğretilenin bir kısmını unuttular, terkettiler...[3]

İlk İncil müsveddeleri İbranice yazılmış olmasına rağmen bunların kaybolması, sonra meydana getirilen incillerin yunanca yazılması, Grek kültürünün gerçek Hıristiyanlığı kendi içinde eritip tahrip etmesine zemin hazırlamıştır. Dolayısıyla Yunan felsefesi, kültürü ve Roma hukuku Hıristiyanlığı tesiri altına almış, kendi yapısına göre farklı şekillere bürünmesine sebep omuştur.

YENİ AHİDİ OLUŞTURAN KİTAPLAR

Yeni Ahid’i oluşturan kitaplardaki çelişkilerden bir kısmını da şöyle sıralayabiliriz:

1-Markos ve Yuhanna incilleri Hz. İsa’nın nesebinden hiç bahsetmezken, Matta ile Luka onun soy kütüğünü haber verir.

2-Matta soy kütüğü olarak, Hz. İsa’dan Hz. İbrahime kadar 40 kişi sayarken Luka 55 kişi saymaktadır.

3-Meryem’in sözde kocası[4] Yusuf, Luka inciline göre Helin’in, Matta’ya göre Yakup’un oğlu olarak verilmiştir.[5]

4-Matta, Markos ve Luka incilinde Hz. İsa’nın Hz. Yahya tarafından vaftiz edildiği bildirilirken, Yuhanna’da vaftiz işinden hiç söz edilmez.[6] Hz. Yahya’nın öldürülmesi Matta ve Markos’ta genişçe anlatılırken, Yuhanna’da bu mevzuya hiç değinilmemiştir.

5-Matta, Markos ve Luka inciline göre Hz. İsa’nın esas memleketi Galile iken Yuhanna’ya göre Yahudiyye’dir.[7]

6-Matta ve Markos incilinde Hz. İsa’nın görevi Hz. Yahya hapse atıldıktan sonra, Yuhanna’da ise hapisten önce başladığı bildirilmektedir.[8]

7-Matta, Markos ve Luka inciline göre Hz. İsa’nın risaleti bir yıl sürmüş, Yuhanna’ya göre ise iki yıldan fazla devam etmiştir.

8-Davud peygamberden Hz. İsa’ya kadar geçen kuşaklar, Matta’ya göre 26 iken, Luka ’ya göre 40’tır.[9]

9-Matta ile Luka’da Hz. İsa’nın çocukluğu farklı farklı anlatılırken, onun çocukluğundan Markos’ta hiç bahsedilmez.

10-Hz. İsa’nın ölümden sonra dirilip zuhur etmesi Matta’ya göre Celile’de, Luka’ya göre Yahudiyye’de olmuştur.[10]

11-Matta inciline göre Hz. Yahya’nın İlya olduğu belirtilirken Yuhanna incilinde de onun ilya olmadığı bildirilmektedir.

12-Hz. İsa’nın Sur ve Sayda bölgesine geldiği sırada kızını iyileştirmesi için kendisinden şifa talep eden kadın, Matta’ya göre Kenan’lı, Markos’a göre Yunan’lıdır.

13-Hz. İsa’nın Kudüs’e giderken hayvan üzerinde mi yoksa yürüyerek mi gittği belli değildir.

14-İncillerin bazı yerinde İsa’ya (a.s.) uluhiyyet isnad edilirken bazı yerin de de onun için insanoğlu ifadesi kullanılır. Bir kimsenin hem Allah’ın hem de insanın oğlu olması mümkün değildir.[11]

İsa (a.s.) çarmıha gerildiği sırada Matta ve Markos’a göre  şöyle demiştir:

“Allah’ım, Allah’ım! Beni niye terkettin!” Bu ifade, bir peygamber’in söyleyebileceği bir söz olamaz. Çünkü bu Allah’a karşı bir isyan manası taşımaktadır.

Bütün bu çelişkiler, beşer kitaplarında bile kabul edilemeyecek tutarsızlıklardır. Peygamberleri gördükleri ve onların kitaplarına şahit oldukları halde yine de mucize olarak peygamberlerinden bir takım deliler isteyen insanoğlunun, çelişkilerle dolu olan bu kitapları kabul edip onlara iman etmesi oldukça zordur.

Bu çelişkiler, incilleri birbirinden habersiz kimselerin kendi istek ve arzularına göre kaleme aldıklarını göstermektedir. Bu gibi çelişki ve tutarsızlıkların Allah’a nispet edilen bir kitapta bulunamayacağına, öte yandan bir peygamberin kendini tanrılaştırıp tanrıyı da insanlaştıramayacağına göre Hıristiyan Kutsal Kitab’ının sonradan insan eliyle yazıldığı ve tahrif edildiği anlaşılmaktadır.

Nitekim batıda Kutsal kitapların sahihliğini araştırmak için “Kitabı Mukaddes Tetkikleri” adı altında bir bilim dalı oluşturulmuştur. Bu çalışmalar bağlamında son yıllarda batıda akademisyen ve din adamlarından meydana gelen 200 kişilik bir komisyon oluşturulmuştur. Bunlar 1986 yılından itibaren incillerde İsa’ya isnat edilen söz ve eylemlerin hangi oranda ona ait olup olmadığını araştırmışlar ve sonuçlarını şu iki eserde yayımlamışlardır. Bunlardan biri “The Five Gospel” (1993)dır. Burada İsa’ya ait olduğu söylenen toplam 518 sözün 1544 versiyonu olduğu ve bunlardan sadece 18’inin İsa’ya aidiyetinin mümkün olabileceği söylenmiştir. İkinci çalışma da “The Act of Jesus”’tır (1998.) Bu çalışmada da incillerde anlatılan 176 eylemle ilgili 387 rapor ele alnmış ve bunlardan sadece % 16’sının İsa’ya aidiyeti mümkün görülürken % 84’ünün İsa tarafından işlenmesinin mümkün olmadığı vurgulanmıştır.[12] 

Dipnotlar:

[1] Al-i İmran, 3/4.

[2] Al-i İmran, 3/187.

[3] Maide, 5/14.

[4] İslam’a göre Hz. İsa babasız olarak bakire Meryem’den mucizevî bir şekilde dünyaya gelmiştır. Başka bir deyişle Hz. Meryem, hiçbir kişiyle evlenmemiş;  kendisini yalnız Allah’a kulluk etmeğe adamış saliha bir hanımdır.

[5] Luka, 3/23; Matta, 1/16.

[6] Matta, 3/17; Markos, 1/9-12; Luka, 3/21-22.

[7] Matta, 13/54-58; Markos, 6/4; Luka, 6/29; Yuhanna, 4/3, 43, 45.

[8] Matta, 4/12-17; Markos, 1/14-15; Yuhanna, 3/22-26, 4/1-3.

[9] Daha geniş bilgi için bk. M.  Ebu Zehra, Hıristiyanlık Üzerine Konferanslar, (Çev. Akif Nuri), İstanbul, 1978, s. 146.

[10] Daha geniş bilgi için bk. Suat Yıldırım, age., s.138.

[11] İncillerdeki çelişkiler hakkında daha geniş bilgi için bk. Rahmetullah Efendi,  İzharu’l-hak (Çev. Ömer Fehmi Ef.-Nüzhet Ef.), İstanbul, 1972, s. 112-149, 170-200; Muhammed Ebu Zehra, Hıristiyanlık Üzerine Konferanslar, s. 138-180; Osman Nuri Topbaş, Nebiler Silsilesi 3, İstanbul, 1997, s. 249-254.

[12] Daha geniş bilgi için bk. Mahmut Aydın Yahudi Bir Peygamberden Gentile Tanrı’ya: İsa’nın Tanrısallaştırılma Süreci, İslâmiyat: İsa Özel  Sayısı, III (2000) s. 50-57.

İslam ve İhsan

PAYLAŞ:                

YORUMLAR

İlk yorumu yapan siz olun!

Yorum Ekle

İslam ve İhsan

İslam, Hz. Adem’den Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen tüm dinlerin ortak adıdır. Bu gerçeği ifâde için Kur’ân-ı Kerîm’de: “Allâh katında dîn İslâm’dır …” (Âl-i İmrân, 19) buyurulmaktadır. Bu hakîkat, bir başka âyet-i kerîmede şöyle buyurulur: “Kim İslâm’dan başka bir dîn ararsa bilsin ki, ondan (böyle bir dîn) aslâ kabul edilmeyecek ve o âhırette de zarar edenlerden olacaktır.” (Âl-i İmrân, 85)

...

Peygamber Efendimiz (s.a.v) Cibril hadisinde “İslam Nedir?” sorusuna “–İslâm, Allah’tan başka ilâh olmadığına ve Muhammed’in Allah’ın Rasûlü olduğuna şehâdet etmen, namazı dosdoğru kılman, zekâtı vermen, Ramazan orucunu tutman, yoluna güç yetirip imkân bulduğun zaman Kâ’be’yi ziyâret (hac) etmendir” buyurdular.

“İman Nedir?” sorusuna “–Allah’a, meleklerine, kitaplarına, peygamberlerine, âhiret gününe inanmandır. Yine kadere, hayrına ve şerrine îmân etmendir” buyurdular.

İhsan Nedir? Rasûlullah Efendimiz (s.a.v): “–İhsân, Allah’a, onu görüyormuşsun gibi kulluk etmendir. Sen onu görmüyorsan da O seni mutlaka görüyor” buyurdular. (Müslim, Îmân 1, 5. Buhârî, Îmân 37; Tirmizi Îmân 4; Ebû Dâvûd, Sünnet 16)

Kuran-ı Kerim, Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen ilahi kitapların sonuncusudur. İlahi emirleri barındıran Kuran ve beraberinde Efendimizin (s.a.v) sünneti tüm Müslümanlar için yol gösterici rehberdir.

Tüm insanlığa rahmet olarak gönderilen örnek şahsiyet Peygamber Efendimiz Hz. Muhammed Mustafa (s.a.v) 23 senelik nebevi hayatında bizlere Kuran ve Sünneti miras olarak bırakmıştır. Nitekim hadis-i şerifte buyrulur: “Size iki şey bırakıyorum, onlara sımsıkı sarıldığınız sürece yolunuzu asla şaşırmazsınız. Bunlar; Allah’ın kitabı ve Peygamberinin sünnetidir.” (Muvatta’, Kader, 3.)

Tasavvuf; Cenâb-ı Hakkʼı kalben tanıyabilme sanatıdır. Tasavvuf; “îmân”ı “ihsân” gibi muhteşem ve muazzam bir ufka taşımanın diğer adıdır. Tasavvuf’i yola girmekten gaye istikamet üzere yaşayabilmektir. İstikâmet ise, Kitap ve Sünnet’e sımsıkı sarılmak, ilâhî ve nebevî tâlimatları kalbî derinlikle idrâk edip onları hayatın her safhasında vecd içinde yaşayabilmektir.

Dua, Allah Teâlâ ile irtibatta bulunmak; O’na gönülden yönelmek, meramını vâsıta kullanmadan arz etmek demektir. Hadisi şerifte "Bir şey istediğin vakit Allah'tan iste! Yardım dilediğin vakit Allah'tan dile!" buyrulmuştur. (Ahmed b. Hanbel, Müsned, 1/307)

Zikir, bütün tasavvufi terbiye yollarında nebevi bir üsul ve emanet olarak devam edegelmiştir. “…Bilesiniz ki kalpler ancak Allâh’ı zikretmekle huzur bulur.” (er-Ra‘d, 28) Zikir, açık veya gizli şekillerde, belirli adetlerde, farklı tertiplerde yapılan önemli bir esastır. Zikir, hatırlamaktır. Allah'ı hatırlamak farklı şekillerde olabilir. Kur'an okumak, dua etmek, istiğfar etmek, tefekkür etmek, "elhamdülillah" demek, şükretmek zikirdir.

İlim ve hâl kelimelerinden oluşmuş bir isim tamlaması olan ilmihal (ilm-i hâl) sözlükte "durum bilgisi" demektir. Bütün müslümanların dinî bilgi ve uygulama bakımından ihtiyaç duyduğu, bir bakıma müslüman olmanın ve müslümanlığın icaplarını yerine getirmenin ön şartı durumundaki fıkhi temel bilgiler ilmihal diye anılmıştır.

İslam ve İhsan web sitesinde İslam, İman, İbadet, Kuranımız, Peygamberimiz, Tasavvuf, Dualar ve Zikirler, İlmihal, Fıkıh, Hadis ve vb. konularda  güvenilir kaynaklardan bilgiye ulaşabilirsiniz.