Hz. Nuh’un (a.s.) Hayatı

Hz. Nuh (a.s.) kimdir? Hz. Nuh (a.s.) kaç sene yaşadı? Hz. Nuh (a.s.) hangi kavme gönderildi? Hz. Nuh’un (a.s.) kavmi nasıl helak oldu? Nuh tufanı nasıl oldu? Hz. Nuh’un (a.s.) eşi ve Kenan adındaki oğlu helak mı oldu? Hz. Nuh’un (a.s.) özellikleri nelerdir? Hz. Nuh (a.s.) ile ilgili ayetler nelerdir? Ülü’l-azm peygamberlerden Hz. Nuh’un (a.s.) hayatı ve kıssası.

Hz. Nuh (a.s.) Kur’ân-ı Kerîm’de ve hadislerde diğer Peygamberlere oranla geniş bir şekilde tanıtılan ve “ülü’l-azm” olarak isimlendirilen beş büyük Peygamberden biridir. Kur’an’da yirmi sekiz sûrede hakkında bilgi verilmiş ve kırk üç yerde ismen zikredilmiştir.

HZ. NUH KİMDİR?

Kur’an’ın yetmiş birinci sûresi onun adını taşır ve baştan sona onun tevhid mücadelesini anlatır. Ancak Kur’an, Hz. Nuh’un (a.s.) hayatının sadece Peygamber olarak görevlendirildikten sonraki safhasından bahsetmektedir. Kendisine inanmayan kavmi tufanla cezalandırıldığından Tufan Hadisesi de ona nisbetle Nuh Tufanı diye anılmaktadır.

Nuh kelimesinin Arapça asıllı olup nevh (ağlamak, dövünmek) kökünden geldiğini, bizzat kendi nefsini kötülediğinden veya tövbe etmeden boğulup gitmeleri sebebiyle kavmi için üzüldüğünden ona bu adın verildiğini söyleyenler olmakla birlikte (Fîrûzâbâdî, VI, 26) kelimenin Arapça olmadığı kabul edilmektedir. (Mevhûb b. Ahmed el-Cevâlîkī, s. 330; Jeffery, s. 282)

İlk Putperestlik Ne Zaman ve Nasıl Başladı?

Rivayete göre insanlar Hz. Nuh’a (a.s.) kadar tevhid inancıyla yaşamış, putperestlik ilk defa Nuh’un kavmiyle ortaya çıkmıştır. Kur’ân-ı Kerîm’de, “Dediler ki: Tanrılarınızı bırakmayın, ilâhlarınız Ved, Süvâ‘, Yegūs, Yeûk ve Nesr’den vazgeçmeyin” meâlindeki âyette (Nuh 71/23) Nuh kavminin taptığı putlardan bahsedilmektedir.

Hz. Nuh (a.s.) kavmini putperestlikten uzaklaştırıp tevhid inancına döndürmek için gönderilmiştir. Kur’ân-ı Kerîm’de Nuh’un (a.s.) Allah tarafından seçildiği (Âl-i İmrân 3/33), kendisine vahyedildiği (en-Nisâ 4/163), kavmine Peygamber olarak gönderildiği (Nuh 71/1), 950 yıl kavminin arasında kaldığı (el-Ankebût 29/14) ve kavmini Allah’a kulluğa davet ettiği (Yûnus 10/71; Hûd 11/25-26; eş-Şuarâ 26/106-110) belirtilmektedir.

Hz. Nuh’un (a.s.) Duası

Nuh kavmini Allah’tan başkasına ibadet etmemeleri hususunda uyarmış, aksi takdirde başlarına gelecek azabı kendilerine haber vermiştir. (Nuh 71/1-4) Yoldan çıkmış, çok zalim ve azgın olan kavmi (ez-Zâriyât 51/46; en-Necm 53/52) Nuh’a inanmadığı gibi ona mecnun demiş, taşlamakla tehdit edip (eş-Şuarâ 26/116) yalancılıkla itham etmiş, ondan kendisine uyan alt tabakadan insanları yanından uzaklaştırmasını (el-A‘râf 7/59-63; Hûd 11/ 27; el-Kamer 54/9) veya başlarına geleceğini bildirdiği azabı bir an önce getirmesini (Hûd 11/32) istemiştir.

Nuh Tufanı Nasıl Oldu?

Kendi yaptıkları karşılığında hiçbir talebinin olmadığını söyleyen Nuh gaybı bilmediğini, melek de olmadığını, sadece Allah’ın emirlerini bildirdiğini ifade edip davetini sürdürmüş (Hûd 11/28-31; eş-Şuarâ 26/105-115), uzun mücadeleler sonunda kavminin putperestlikten vazgeçmediğini görünce inanmayanları cezalandırması için Allah’a dua etmiş (eş-Şuarâ 26/118-119; Nuh 71/1-28), Allah Nuh’un duasını kabul etmiş ve inkârcı kavminin tufanla helâk edileceğini, kendisinin ve inananların kurtulacağını bildirerek bir gemi yapmasını istemiştir (Hûd 11/36-39). Gemi inşa edilirken Nuh’un kavmi kendisiyle alay etmiştir. (Hûd 11/38)

Rivayete göre gemi yapması istenince Hz. Nuh (a.s.) tahtayı nereden bulacağını sorar, ona ağaç dikmesi emredilir ve Hint meşesi denilen ağaçları diker. Kırk yıl geçtikten sonra bu ağaçları keserek gemiyi yapar (Fîrûzâbâdî, VI, 29). Geminin inşası bitince her hayvan türünden birer çift, ayrıca boğulmasına hükmedilenler dışındaki aile fertleri ve iman eden diğer kimseler gemiye bindirilir. Hz. Nuh (a.s.) ve ona inananlar kurtulurken eşi ve oğlu inanmayanlarla birlikte boğulur (Hûd 11/40-47; el-Mü’minûn 23/26-29; el-Furkān 25/37; el-Kamer 54/10-17).

Kur’ân-ı Kerîm’de ayrıca Nuh’un oğlu için dua ettiği, ancak bunun kabul edilmediği belirtilmektedir. (Hûd 11/42-43, 45-46; et-Tahrîm 66/10) Tufan sona erince, “Ey Nuh! Sana ve seninle birlikte olanlara bizden selâm ve bereketle gemiden in ...” denilir. (Hûd 11/48) Allah’ın adını zikrettiği Peygamberler Âdem’in ve Nuh ile beraber gemide taşınanların soyundan, İbrâhim ile İsmâil’in neslindendir (Meryem 19/58); İsrâiloğulları da Nuh ile beraber gemide taşınanların soyundan gelmiştir. (el-İsrâ 17/3) Ayrıca diğer Peygamberler gibi Nuh’tan da söz alındığı (el-Ahzâb 33/7), onun hidayete erdirildiği (el-En‘âm 6/84), ona verilen emirlerin Müslümanlar için de geçerli ve yürürlükte olduğu (eş-Şûrâ 42/13) bildirilmektedir.

Hz. Nuh (a.s.) Kaç Yıl Yaşadı?

Kur’an’da Hz. Nuh’un (a.s.) yaşıyla ilgili olarak şu bilgi yer almaktadır: “Andolsun ki biz Nuh’u kendi kavmine gönderdik de o 950 yıl onların arasında kaldı. Sonunda onlar zulümlerini sürdürürken tufan kendilerini yakalayıverdi. Fakat biz onu ve gemidekileri kurtardık ve bunu âlemlere bir ibret yaptık.” (el-Ankebût 29/14-15) Bu âyetten anlaşıldığına göre Hz. Nuh’un (a.s.) 950 yıl kavmiyle birlikte yaşamış ancak bu sürenin onun bütün ömrünü veya Peygamberlik süresinin tamamını mı yoksa tufana kadar olan safhasını mı içine aldığına işaret edilmemiştir.

Kur’an’da verilen bu rakamı Hz. Nuh’un (a.s.) bütün ömrü olarak kabul edenlere göre kırk yaşında Peygamber olmuş, 890 yaşında iken tufan gerçekleşmiş, tufandan sonra altmış yıl daha yaşamıştır. Bu süreyi sadece tufan öncesi Peygamberlik müddeti olarak düşünenlere göre ise Hz. Nuh’un (a.s.) yaşı bundan çok daha fazladır. Bir rivayete göre Peygamberler içinde en uzun ömürlüsü Hz. Nuh’tur; kendisine 350 yaşında vahiy gelmiş, 950 yıl kavmini davetle geçirmiş, dolayısıyla 1300 yıl yaşamıştır. (Fîrûzâbâdî, Beṣâʾiru ẕevi’t-temyîz, VI, 26-30.) Hz. Nuh’un kabrinin nerede olduğu bilinmemekte, çeşitli yerlerde ona nisbet edilen makam ve kabirler bulunmaktadır. Bir rivayete göre kabri Mekke’de Mescid-i Harâm’da, Mültezem ile Makām-ı İbrâhim arasında, diğer rivayetlere göre ise Kerek, Cizre veya Necef’tedir.

Hz. Nuh’un (a.s.) Özellikleri

Kur’ân-ı Kerîm’e göre Nuh, çok şükreden bir kuldu (el-İsrâ 17/3); güçlükler karşısında gösterdiği sabır insanlara örnek olarak gösterilmiştir. (Hûd 11/49) Onun bir başka özelliği de kâfirlere karşı çok sert davranmasıdır.

Ayrıca kavimlerine gönderilmiş emin elçilerden olduğu belirtilen Nuh’un (eş-Şuarâ 26/107) “ashâbü’n-nevâmis”ten (şeriat sahibi) sayıldığı ifade edilmiştir. Rivayete göre tufan esnasında Hz. Nuh, Ebûkubeys dağında bulunan Hz. Âdem’in (a.s.) naaşını alarak bir tabut içine koymuş, tufandan sonra tekrar yerine defnetmiştir. Hz. Nuh’un, Hz. İdrîs’ten sonra gelen ilk Peygamber olup marangozluk yaptığı da nakledilmektedir. (İbn Kuteybe, s. 19-24)

Hz. Nuh’a (a.s.) ayrıca İslâm ve bilhassa Şiî geleneğinde “Neciyyullah” (Allah’ın kurtardığı kişi) sıfatı verilmiştir. Hz. Nuh’un (a.s.) ve kavminin Tufan Hadisesi'nden kurtarılmasına atıf yapan bu sıfat, Allah’ın inâyetiyle Firavun’un zulmünden kurtarılan Hz. Mûsâ (a.s.) için de kullanılmaktadır (Sa‘lebî, s. 166)

Kaynak: DİA

İslam ve İhsan

HZ. NUH'UN (A.S.) GERÇEK İSMİ

Hz. Nuh'un (a.s.) Gerçek İsmi

950 YIL SÜREN TEBLİĞ

950 Yıl Süren Tebliğ

NUH KAVMİ NEDEN HELAK OLDU?

Nuh Kavmi Neden Helak Oldu?

NUH TUFANI NE ZAMAN OLDU?

Nuh Tufanı Ne Zaman Oldu?

PAYLAŞ:                

YORUMLAR

  • Güzel olmuş bencede

    Çok güzel olmuş ödevime yardım etti teşekkürler

    • Eûzu billahi mineş-şeytânirracîm.
      Bismillahirrahmanirrahîm.
      Rabbimize kul olmakla islamı yasamakla mükellefiz ilk şart inanmaktır yani iman etmek İslam alemi olarak bizlere baktığımız zaman inanıyoruz ama yaşayamıyoruz çünkü yönelmemiz rağbetimiz dünyaya olmuş. İmanımızın bir gereği olarak Rabbimize yönelmeliyiz hidayeti dua ile kalpten samimiyetle isteyerek talep etmeliyiz işte o zaman rabbimiz kalbimizi islama açar imanın nuru kalbimize girer böylece islamı hakkıyla yaşamaya başlarız.
      Hidayet ALLAH a ulaşmaktır teslim olmaktır kim kalben hidayeti dilerse mutlaka Rabbimiz onu kendisine ulaştırır (şura 13) öyleyse KALBEN SAMİMİ olarak Ey yüce ALLAHım ölmeden önce yaşarken bende sana ruhumu ulastırmayı (seyri suluk)teslim olmayı senin evliyan olmayı kalbimden istiyorum.Beni de sana ulaştır. Amin diye dua edelim bu duayı devamlı yapalım Rabbimizin ismini zikredelim ve ibadetlerimizi yapalım inşallah

    Çok güzel olmuş ellerinize sağlık

    • Evet
      Doğru

    çok iyi ve çok güzel

Yorum Ekle

İslam ve İhsan

İslam, Hz. Adem’den Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen tüm dinlerin ortak adıdır. Bu gerçeği ifâde için Kur’ân-ı Kerîm’de: “Allâh katında dîn İslâm’dır …” (Âl-i İmrân, 19) buyurulmaktadır. Bu hakîkat, bir başka âyet-i kerîmede şöyle buyurulur: “Kim İslâm’dan başka bir dîn ararsa bilsin ki, ondan (böyle bir dîn) aslâ kabul edilmeyecek ve o âhırette de zarar edenlerden olacaktır.” (Âl-i İmrân, 85)

...

Peygamber Efendimiz (s.a.v) Cibril hadisinde “İslam Nedir?” sorusuna “–İslâm, Allah’tan başka ilâh olmadığına ve Muhammed’in Allah’ın Rasûlü olduğuna şehâdet etmen, namazı dosdoğru kılman, zekâtı vermen, Ramazan orucunu tutman, yoluna güç yetirip imkân bulduğun zaman Kâ’be’yi ziyâret (hac) etmendir” buyurdular.

“İman Nedir?” sorusuna “–Allah’a, meleklerine, kitaplarına, peygamberlerine, âhiret gününe inanmandır. Yine kadere, hayrına ve şerrine îmân etmendir” buyurdular.

İhsan Nedir? Rasûlullah Efendimiz (s.a.v): “–İhsân, Allah’a, onu görüyormuşsun gibi kulluk etmendir. Sen onu görmüyorsan da O seni mutlaka görüyor” buyurdular. (Müslim, Îmân 1, 5. Buhârî, Îmân 37; Tirmizi Îmân 4; Ebû Dâvûd, Sünnet 16)

Kuran-ı Kerim, Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen ilahi kitapların sonuncusudur. İlahi emirleri barındıran Kuran ve beraberinde Efendimizin (s.a.v) sünneti tüm Müslümanlar için yol gösterici rehberdir.

Tüm insanlığa rahmet olarak gönderilen örnek şahsiyet Peygamber Efendimiz Hz. Muhammed Mustafa (s.a.v) 23 senelik nebevi hayatında bizlere Kuran ve Sünneti miras olarak bırakmıştır. Nitekim hadis-i şerifte buyrulur: “Size iki şey bırakıyorum, onlara sımsıkı sarıldığınız sürece yolunuzu asla şaşırmazsınız. Bunlar; Allah’ın kitabı ve Peygamberinin sünnetidir.” (Muvatta’, Kader, 3.)

Tasavvuf; Cenâb-ı Hakkʼı kalben tanıyabilme sanatıdır. Tasavvuf; “îmân”ı “ihsân” gibi muhteşem ve muazzam bir ufka taşımanın diğer adıdır. Tasavvuf’i yola girmekten gaye istikamet üzere yaşayabilmektir. İstikâmet ise, Kitap ve Sünnet’e sımsıkı sarılmak, ilâhî ve nebevî tâlimatları kalbî derinlikle idrâk edip onları hayatın her safhasında vecd içinde yaşayabilmektir.

Dua, Allah Teâlâ ile irtibatta bulunmak; O’na gönülden yönelmek, meramını vâsıta kullanmadan arz etmek demektir. Hadisi şerifte "Bir şey istediğin vakit Allah'tan iste! Yardım dilediğin vakit Allah'tan dile!" buyrulmuştur. (Ahmed b. Hanbel, Müsned, 1/307)

Zikir, bütün tasavvufi terbiye yollarında nebevi bir üsul ve emanet olarak devam edegelmiştir. “…Bilesiniz ki kalpler ancak Allâh’ı zikretmekle huzur bulur.” (er-Ra‘d, 28) Zikir, açık veya gizli şekillerde, belirli adetlerde, farklı tertiplerde yapılan önemli bir esastır. Zikir, hatırlamaktır. Allah'ı hatırlamak farklı şekillerde olabilir. Kur'an okumak, dua etmek, istiğfar etmek, tefekkür etmek, "elhamdülillah" demek, şükretmek zikirdir.

İlim ve hâl kelimelerinden oluşmuş bir isim tamlaması olan ilmihal (ilm-i hâl) sözlükte "durum bilgisi" demektir. Bütün müslümanların dinî bilgi ve uygulama bakımından ihtiyaç duyduğu, bir bakıma müslüman olmanın ve müslümanlığın icaplarını yerine getirmenin ön şartı durumundaki fıkhi temel bilgiler ilmihal diye anılmıştır.

İslam ve İhsan web sitesinde İslam, İman, İbadet, Kuranımız, Peygamberimiz, Tasavvuf, Dualar ve Zikirler, İlmihal, Fıkıh, Hadis ve vb. konularda  güvenilir kaynaklardan bilgiye ulaşabilirsiniz.