
Hz. Süleyman ve Hz. Eyyûb’un (a.s.) İmtihanı Bize Ne Anlatıyor?
Hz. Süleyman ve Hz. Eyyûb’un -aleyhisselâm- imtihanları bize hangi önemli dersleri verir?
Dünya saltanatında Süleyman -aleyhisselâm-’ın seviyesine hiçbir beşer ulaşamamıştır. Lâkin dünya, Hazret-i Süleyman’ın gönlünü meşgul etmemiş, Allah ile beraberliğine mânî olmamıştır.
HZ. SÜLEYMAN VE HZ. EYYÛB’UN (A.S.) HAYATINDAN İMTİHAN VE SABIR DERSLERİ
Rivâyete göre; kıyâmet gününde zengin bir kul getirilir. Allah Teâlâ:
“–Seni Bana kulluktan alıkoyan ne idi?” diye sorar. O zengin:
“–Yâ Rabbî! Malımın çokluğu beni meşgûl etti.” der.
Cenâb-ı Hak, Süleyman -aleyhisselâm-’ı misâl getirerek:
“–Sen Süleyman kulumdan da mı zengin idin? Onu niye o kadar mülkü meşgul etmedi?” buyurur. (Bkz. Bursevî, Rûhu’l-Beyân, IV, 258; Beyhakî, Şuabu’l-Îmân, V, 202-203)
Yine insanın en kıymetli varlıkları olan mal, can ve evlâttan imtihan noktasında Eyyûb -aleyhisselâm-’ın hayâtı, her hâlükârda Allah ile beraberlik şuurunun kazandırdığı sabır ve şükrün müstesnâ bir numûnesidir:
Allah Teâlâ, Eyyûb -aleyhisselâm-’ı çok ağır imtihanlardan geçirdi. Evvelâ mallarını elinden aldı. Ardından büyük bir zelzele ile çocuklarını aldı. Daha sonra da vücûduna ağır bir hastalık verdi. Eyyûb -aleyhisselâm- yıllar süren bu hastalığı boyunca hiçbir şikâyet ve feryadda bulunmadı. Hanımı Rahîme Hatun ona:
“–Sen bir peygambersin; duân makbûldür. Duâ et de şifâya nâil ol!” dedi.
Eyyûb -aleyhisselâm- ise:
“–Allah bana seksen sene sıhhat verdi. Hastalığım ise henüz seksen sene olmadı. Ancak birkaç senedir muzdaribim. Cenâb-ı Hak’tan sıhhat istemeye teeddüb ederim!” buyurdu.
Ne zaman ki hastalığı, kulluk vazifelerini gönül huzuruyla yapabilmesine mânî olmaya başladı, o zaman Cenâb-ı Hakk’a niyazda bulundu. Rivâyete göre bu hakîkati Efendimiz -sallâllâhu aleyhi ve sellem- şöyle ifâde buyurmuşlardır:
“Allah Teâlâ’ya yemin ederim ki Eyyûb, belâdan inlemedi, sızlanmadı. Lâkin yedi sene, yedi ay, yedi gün, yedi gece o iptilâ üzere kaldı. Ayakta namaz kılmak istedi; duramadı, düştü. Hak yolundaki hizmetinde kusur görünce de (Rabbine niyâz ederek): «Bana gerçekten hastalık isâbet etti» dedi.”[1]
O’nun bu dâsitânî sabrı ve teslîmiyeti neticesinde Allah Teâlâ, kendisinde dert ve sıkıntı olarak ne varsa hepsini giderdi ve ona eski hayâtını misliyle iâde etti.
Eyyûb -aleyhisselâm-, hastalıktan âfiyete kavuşmuş olarak geçirdiği ilk gecenin sabahında derinden bir «âh!» çekti. Sebebi sorulunca dedi ki:
“–Her gece seher vaktinde: «Ey bizim hastamız, nasılsın?» diye bir ses duyardım. Şimdi yine o vakit geldi, fakat: «Ey bizim sıhhatli kulumuz, nasılsın?» sesini duymadım. Bunun için hüzünlendim.”
Dipnot:
[1] Bkz. Kurtubî, Tefsîr, XI, 323, 327.
Kaynak: Osman Nuri Topbaş, Hak Dostlarının Örnek Ahlakından 2, Erkam Yayınları
YORUMLAR