"hava Kirliliği" Öldürüyor!

Göğüs Hastalıkları Uzmanı Doç. Dr. Haluk Çalışır, Türkiye'de her yıl yaklaşık 29 bin kişinin hava kirliliğine bağlı hastalıklar nedeniyle hayatını kaybettiğini belirterek, bu rakamın trafik kazalarında ölenlerin 6-7 katı olduğunu bildirdi.

Doç. Dr. Çalışır, yazılı açıklamasında, kış mevsiminin gelmesiyle iyice artan hava kirliliğinin akciğer hastalıklarından kalbe, kansere dek pek çok ciddi hastalığa davetiye çıkardığını kaydetti.

Dünyada her yıl 7 milyon kişinin hava kirliliğinin neden olduğu hastalıklardan dolayı hayatını kaybettiğini ifade eden Çalışır, sağlıklı bir yaşam için vazgeçilmez olanın sağlıklı nefes almak olduğunu vurguladı.

Çalışır, "Günümüzde hem iç hem de dış ortamlarda maruz kaldığımız yoğun hava kirliliği sadece nefes alarak bile kanserden, kalp hastalıklarına dek birçok sağlık sorunuyla karşı karşıya kalmamıza neden olabiliyor. Hava kirliliği nedeniyle hayatını kaybedenlerin sayısı ülkemizde trafik kazasında ölenlerin yaklaşık 7 katını buluyor" ifadelerini kullandı.

HAVA KİRLİLİĞİNDEN ÖLENLER TRAFİK KAZALARINDA ÖLENLERİN 7 KATI

Endüstrileşen dünyada çarpık kentleşme ve sanayileşmenin en başta gelen olumsuz sonuçlarından birisinin hava kirliliği olduğuna dikkati çeken Çalışır, trafiğin yoğun olduğu büyük şehirlerde araçların egzozlarından çıkan gazların da kirliliği artırdığını belirtti.

Hava kirliğinde hem ev içi, hem ofis, hem de dışarıdaki ortamın birlikte değerlendirilmesi gerektiğini vurgulayan Çalışır, "Isınma ya da yemek pişirme amaçlı kullanılan kömür, odun ya da bitkisel atıkların yakılmasıyla ortaya çıkan duman, dünyada yılda yaklaşık 4 milyon kişinin iç ortam hava kirliliğine bağlı gelişen hastalıklar nedeniyle hayatını kaybetmesine neden oluyor.

Bu hastaların yüzde 40'ı akciğer kanseri, KOAH ve akut alt solunum yolu enfeksiyonları, yüzde 34'ü inme, yüzde 26'sı iskemik kalp hastalıkları nedeniyle kaybediliyor. Durum ülkemizde de çok da farklı değil. Ülkemizde her yıl yaklaşık 29 bin kişinin hava kirliliği nedeniyle öldüğü tahmin ediliyor. Bu rakam ülkemizde trafik kazalarında ölenlerin yaklaşık 6-7 katı" değerlendirmesinde bulundu.

Kaynak: AA

İslam ve İhsan

PAYLAŞ:                

YORUMLAR

İlk yorumu yapan siz olun!

Yorum Ekle

İslam ve İhsan

İslam, Hz. Adem’den Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen tüm dinlerin ortak adıdır. Bu gerçeği ifâde için Kur’ân-ı Kerîm’de: “Allâh katında dîn İslâm’dır …” (Âl-i İmrân, 19) buyurulmaktadır. Bu hakîkat, bir başka âyet-i kerîmede şöyle buyurulur: “Kim İslâm’dan başka bir dîn ararsa bilsin ki, ondan (böyle bir dîn) aslâ kabul edilmeyecek ve o âhırette de zarar edenlerden olacaktır.” (Âl-i İmrân, 85)

...

Peygamber Efendimiz (s.a.v) Cibril hadisinde “İslam Nedir?” sorusuna “–İslâm, Allah’tan başka ilâh olmadığına ve Muhammed’in Allah’ın Rasûlü olduğuna şehâdet etmen, namazı dosdoğru kılman, zekâtı vermen, Ramazan orucunu tutman, yoluna güç yetirip imkân bulduğun zaman Kâ’be’yi ziyâret (hac) etmendir” buyurdular.

“İman Nedir?” sorusuna “–Allah’a, meleklerine, kitaplarına, peygamberlerine, âhiret gününe inanmandır. Yine kadere, hayrına ve şerrine îmân etmendir” buyurdular.

İhsan Nedir? Rasûlullah Efendimiz (s.a.v): “–İhsân, Allah’a, onu görüyormuşsun gibi kulluk etmendir. Sen onu görmüyorsan da O seni mutlaka görüyor” buyurdular. (Müslim, Îmân 1, 5. Buhârî, Îmân 37; Tirmizi Îmân 4; Ebû Dâvûd, Sünnet 16)

Kuran-ı Kerim, Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen ilahi kitapların sonuncusudur. İlahi emirleri barındıran Kuran ve beraberinde Efendimizin (s.a.v) sünneti tüm Müslümanlar için yol gösterici rehberdir.

Tüm insanlığa rahmet olarak gönderilen örnek şahsiyet Peygamber Efendimiz Hz. Muhammed Mustafa (s.a.v) 23 senelik nebevi hayatında bizlere Kuran ve Sünneti miras olarak bırakmıştır. Nitekim hadis-i şerifte buyrulur: “Size iki şey bırakıyorum, onlara sımsıkı sarıldığınız sürece yolunuzu asla şaşırmazsınız. Bunlar; Allah’ın kitabı ve Peygamberinin sünnetidir.” (Muvatta’, Kader, 3.)

Tasavvuf; Cenâb-ı Hakkʼı kalben tanıyabilme sanatıdır. Tasavvuf; “îmân”ı “ihsân” gibi muhteşem ve muazzam bir ufka taşımanın diğer adıdır. Tasavvuf’i yola girmekten gaye istikamet üzere yaşayabilmektir. İstikâmet ise, Kitap ve Sünnet’e sımsıkı sarılmak, ilâhî ve nebevî tâlimatları kalbî derinlikle idrâk edip onları hayatın her safhasında vecd içinde yaşayabilmektir.

Dua, Allah Teâlâ ile irtibatta bulunmak; O’na gönülden yönelmek, meramını vâsıta kullanmadan arz etmek demektir. Hadisi şerifte "Bir şey istediğin vakit Allah'tan iste! Yardım dilediğin vakit Allah'tan dile!" buyrulmuştur. (Ahmed b. Hanbel, Müsned, 1/307)

Zikir, bütün tasavvufi terbiye yollarında nebevi bir üsul ve emanet olarak devam edegelmiştir. “…Bilesiniz ki kalpler ancak Allâh’ı zikretmekle huzur bulur.” (er-Ra‘d, 28) Zikir, açık veya gizli şekillerde, belirli adetlerde, farklı tertiplerde yapılan önemli bir esastır. Zikir, hatırlamaktır. Allah'ı hatırlamak farklı şekillerde olabilir. Kur'an okumak, dua etmek, istiğfar etmek, tefekkür etmek, "elhamdülillah" demek, şükretmek zikirdir.

İlim ve hâl kelimelerinden oluşmuş bir isim tamlaması olan ilmihal (ilm-i hâl) sözlükte "durum bilgisi" demektir. Bütün müslümanların dinî bilgi ve uygulama bakımından ihtiyaç duyduğu, bir bakıma müslüman olmanın ve müslümanlığın icaplarını yerine getirmenin ön şartı durumundaki fıkhi temel bilgiler ilmihal diye anılmıştır.

İslam ve İhsan web sitesinde İslam, İman, İbadet, Kuranımız, Peygamberimiz, Tasavvuf, Dualar ve Zikirler, İlmihal, Fıkıh, Hadis ve vb. konularda  güvenilir kaynaklardan bilgiye ulaşabilirsiniz.