Haccın ve Umrenin Rükünleri (Şafii Fıkhı)

Haccın ve umrenin rükünleri nelerdir? Madde madde haccın ve umrenin rükünleri...

Umre yaparken Arafat bölgesine gidilmez. Bu yüzden “Arafat”ta vakfe’de bulunmak” umrenin rükünlerinden değildir.

1. İHRÂM

İhrâm denilince akla gelen ilk şey beyaz dikişsiz elbise olsa bile, esasen ihrâm, hacca ve umreye gitmeye karar veren kişinin normalde helal olan -tırnak kesmek, tıraş olmak, cinsel ilişkiye girmek, Mekke ve çevresinde bitkileri koparmak, yeşillere zarar vermek gibi- bazı şeyleri kendisine haram kılmasıdır.

Âfâkiler mik’at sınırlarından ihrâma girerler. Hava yolu ile Cidde'ye gelenler ise, geldikleri istikametteki mîkatın hizasını geçmeden, niyet ederek ihrâma girerler.

Mekkeliler, hac için Harem bölgesi sınırları içinde; umre için ise Ten’îm veya Arafat gibi Harem bölgesi dışında ihrâma girerler. Hac veya umre yapıp ihrâmdan çıkan âfâkiler tekrar ihrama gireceklerse Mekke’de ikâmet edenler gibi hareket ederler.

İhrâmın Sünnetleri

  • İhrama girmek için evinden çıkarken ve Mekke’ye girerken, hayızlı kadın bile olsa temizlik amaçlı gusletmek sünnettir.
  • İhramlı kişi güzel koku sürünmelidir. Kadınlar ellerine kına yakmalıdır.
  • Koltuk altı ve kasığındaki kılları koparmalı, bıyığını kısaltmalı, tırnaklarını kesmeli, sakalını düzeltmelidir.
  • İhrama girecek erkekler beyaz renkli bir izârla ridâya bürünmelidirler. Kadınlar ihrâmlı iken yüzleri açık olacak şekilde tesettürlü bir kıyafete bürünürler.
  • Kerahet vaktinde değilse ihrâm için iki rek’at namaz kılınmalıdır. Ancak Mekke'de bulunan kişi, ihrâma girmeden önce kerâhat vakti bile olsa iki rek'at namaz kılmalıdır. Geceleyin kılınsa bile bu namazın kıraati sessiz yapılmalıdır.
  • Telbiye getirilmelidir. İhramda bulunulan süre zarfında telbiye getirirken erkeklerin sesini yükseltmesi, kadınların ise her halükârda telbiyeyi sessizce getirmeleri sünnettir. 

İhram Yasakları

İhrama giren kimselere, ihrâmdan çıkıncaya kadar yasak olan iş ve davranışlar vardır. Bunlara "ihrâm yasakları" denir. İhramlı kişinin bu fiillerden birini işleme­si durumunda ceza terettüp eder. İhram yasakları ilgili olduğu alanlara göre şu şekilde gruplandırılabilir:

 

  1. Yapılması Günah Olan ve Başkalarına Zarar Veren Konulardaki Yasaklar
  2. Rafes: İhramlının cinsel ilişkide bulunması, öpme ve sarılma gibi cinsel ilişki­ye yol açabilecek hareketlerde bulunması, şehevî duyguları tahrik edici sözler söylemesi haramdır. İhramlıyken nikâh yapılması halinde bu akid geçerli olmaz.
  3. Füsûk: Taatten ayrılıp mâsiyet (günah) sayılan herhangi bir şey yapmak haramdır. Kur’an, bizi bu konuda şöyle uyarır: "Kim bilinen aylarda hacca başlarsa, artık ona hacda cinsel ilişki, günaha sapmak, kavga etmek yoktur."[1]
  4. Cidâl: Başkalarıyla tartışmak, hakâret ve kavga etmek, kırıcı hareketlerde bulunmak, kötü sözler sarfetmek haramdır.

 

  1. Vücutla İlgili Yasaklar
  2. Saç veya sakal tıraşı olmak, bıyıkları kesmek.
  3. Kıl ve tüyleri yolmak veya koparmak.
  4. Tırnak kesmek.
  5. Esans kullanmak. Güzel kokulu yağ sürünmek. Koklama kastıyla esans ve güzel kokulu şeyler taşımak.
  6. Göze esanslı sürme çekmek.
  7. Süslenme amacıyla saç, sakal ve bıyıkları boyamak, saçlara jöle sürmek, kadınların oje ve ruj kullanması. 
  8. Kadının ihrâmlı iken kına yakması mekruhtur. Er­keğin, elleriyle ayakları dışında vücudunun başka yerlerine kına yakması ca­izdir. İhtiyaç yok iken ellerine ve ayaklarına kına yakması haramdır.

 

  1. Giyim ve Giyim Eşyası ile İlgili Yasaklar
  2. Kokulu ve boyalı elbise giymek.
  3. Erkeğin dikişli kıyafet giymesi.
  4. Erkeğin başının tamamını veya bir kısmını örtmesi.
  5. Erkeğin elbise, göm­lek, palto, sarık ve cübbe gibi bedeninin tamamını veya bir kıs­mını saran giysileri giymesi. (İhramlı kadının el ve yüzünü açması gerekir. Yabancılara karşı örtünme amacıyla yüzünü ve ellerini örtmesi caizdir. Ancak peçe gibi yüzünün ön tarafına sarkıttığı örtü, yüzüne temas etmemelidir.)
  6. Erkeğin çorap ve mest giymesi.

Nalın gibi, mümkün olduğunca üzeri açık ayakkabı giymek müstehaptır.

  • Av Yasağı

Gerek Harem bölgesi içinde gerek dışında, eti ister yensin ister yenmesin her türlü kara avını avlamak, avcıya avını göstermek ve avlanmasına yardımcı olmak, av hayvanlarına zarar vermek yasaktır.

Deniz hayvanlarının avlanması yasak olmadığı gibi tavuk ve koyun gibi evcil hayvanların kesilmesi de ihrâmlıya yasak değildir.

  • Harem Bölgesiyle İlgili Yasaklar

Mekke şehri ve etrafındaki Harem denilen bölgedeki av hayvanlarının avlanması, bitkilerin kesilmesi veya koparılması ister ihrâmlı, ister ihrâmsız, herkes için yasaktır. Ancak izhir, sinameki bitkileri ile kurumuş ot ve diken bu hükmün dışında tutulmuştur.

Ağaçları, budama ve benze­ri bir ıslah maksadı ile kesmek ve insanlar tarafından ekilen ekinleri koparmak caizdir.

Ağaçtaki meyve ile misvak dalı koparılabilir. Harem bölgesinde hayvan otlatılabilir.

İhrâmlıya Yasak Olmayan Şeyler

  1. Yıkanmak. Yıkanırken kokulu sabun ve şampuan kullanmak caizdir.
  2. İhram örtülerini değiştirmek ve yıkamak.
  3. Misvak kullanmak, dişlerini fırçalamak.
  4. Kırılan tırnağı ve zarar veren veya rahatsız eden kılı koparmak. Kopmasına yol açmayacak şekilde teni­ni ve saçını kaşımak ise mekruhtur.
  5. Diş çektirmek.
  6. Saç tıraş ettirmeksizin başa hacamat vurdurmak, kan aldırmak.
  7. İğne vurdurmak, yara üzerine sargı sarmak.
  8. Yüzük, kol saati, gözlük ve gaz maskesi takma­k.
  9. Dikişli bile olsa para kemeri kullanmak, kayış gibi şeyleri bele bağla­mak, omuza çanta asmak.
  10. Yüzü ve başı örtmeden, yorgan ve battaniye gibi bir örtü ile örtünmek.
  11. Palto, ceket gibi giyim eşyasını giymeden omuzlarına almak.
  12. Şemsiye kullanmak, gölgede oturmak.
  13. Balık vb. su ürünlerini avlamak, ehlî hay­vanları kesmek.
  14. Av hayvanı olmayan karga, çaylak gibi hayvanları, yılan, akrep, fare, sinek, pire, kene gibi zararlı hayvan ve haşareleri saldırgan köpek, kurt ve kaplan gibi yırtıcı hayvanları öldürmek.

2. ARAFAT'TA VAKFEDE BULUNMAK

Haccın en önemli rüknü Arafat vakfesidir. Vakfe, Arafe günü öğle ile akşam vakti arası Arafat’ta bulunmak demektir. Arafat vakfesine Arafe günü güneş batıncaya kadar devam edilir. Bu vakfenin uyanıkken, uyurken, oturarak, ayakta durarak veya yürüyerek, her halde ve şekilde yapılması mümkündür.

 Arafe günü zeval vaktinden Kurban Bayramı’nın l. günü imsak vaktine kadar Arafat’ta bir süre duran kimse, farz olan vakfeyi yapmış sayılır. Arafe günü Arafat’ta kısa bir süre bile olsa bulunamayan kimse hacca yetişmemiş olur. Daha sonra yeniden hac yapması gerekir.

Arafatta vakfe haccın en önemli rüknüdür. Nitekim bir hadis-i şerifte şöyle denilmektedir: “Hac Arafat'tır. Kim cem (Müzdelife) gecesi fecrin doğmasından önce (vakfeye) yetişirse, hacca ulaşmış demektir.” [2]

Vakfenin Şartları

  1. Arafat'ta vakfe, kendine özgü vakitte, Arafe günü yapılmalıdır.
  2. Vakfe yapan kişi ibadet ehliyetine sahip olmalıdır. Delinin, ayılması umulmayan baygının veya aklı başın­da olmayan sarhoşun vakfesi geçerli olmaz.

Vakfenin Sünnetleri

  1. Vakfeyi mümkün olursa Cebel-i Rahme denilen tepenin yakınında kıbleye dönerek yapmalıdır. Cebel-i Rahme tepesine çıkmanın fazileti yoktur. Kadınların vakfe yerinin kenarında oturmaları menduptur.
  2. Arafat’ta bulunulduğu sürece çokça istiğfar, zikir ve tehlilde bulunmalı, kendisi, anne ve babası ile tüm mü’minler için dua etmelidir. Dualar üç kez tekrarlanmalı, dualara hamd, temcid, tesbih ve Peygamberimiz'e salât ile başlanmalı­dır. Çokça ağlayıp tazarruda bulunarak niyazda bulunmalı, Haşr ve İhlâs sû­releri okunmalıdır. Dua ederken abdestli olmalı, kıbleye yönelip eller semaya kaldırılmalı ve ses de fazla yükseltilmemelidir.
  3. Vakfeye durmadan önce mümkün olduğunca kalbi dün­yevî meşgalelerden arındırmak gerekir. Boyun büküp eziklik ve hüzün hali içinde durulur. Helâl rızık yemeye, hâlis niyetli olmaya özen gösterilir.
  4. Başkalarının gelip geçmelerine engel olmamak için yol üzerinde vakfe yapmaktan kaçınılmalıdır. Fazla rahatsız etmiyorsa güneşte bekle­mek daha faziletlidir.
  5. Vakfe esnasında cünüp veya abdestsiz olmamak, bedeni ve ihramı pisliklerden uzak tutmak gerekir. Avret yerleri örtülü tutulmaya dikkat edilme­lidir.
  6. Allah'ın hiçbir yaratığı küçümsenmemeli, kavga et­mekten ve kötü sözler sarfetmekten uzak durmalı, dilenciler kovulmamalıdır.
  7. Arafe günü güneşin batışına kadar Arafat'ta beklenmelidir. Bu esnada yetkililerce yapılan hutbeler dinlenir. Zilhicce ayının yedi, dokuz, on ve on ikinci günlerinde hutbe okunması sünnettir.

3. İFÂDA TAVAFI (ZİYARET TAVAFI) YAPMAK

Tavaf kelimesi sözlükte "bir şeyin etrafında dönmek, dolaşmak" anlamı­na gelir. Kâbe’yi ziyaret edip Kâbe'nin çevresinde yedi kez dönmeye tavaf denir. Bu dönüşlerin her birine "şavt" denir. Tavafın, Kabe'nin etrafında yapılması gerektiği şu âyet-i kerîmeden an­laşılmaktadır: "Ve Beyt-i Atîk'i (Kabe'yi) tavaf etsinler."[3]

İfâda tavafı, Kurban Bayramı günlerinde, Arafat’ta vakfeden sonra Mescid-i Haram’a gelince yapılır. Bu tavafa ziyaret tavafı ismi de verilir.

İfâda tavafını mâzeret söz konusu olmaksızın geciktirmek caiz değildir ve yapılmadıkça hac tamam olmaz. Âdetli kadınlar temizlenince bu tavafı yaparlar.

Tavafın Şartları

  1. Setr-i avret, yani avret sayılan yerlerin örtülü olması. Avret yeri açık olarak tavaf eden kişinin yapmış olduğu tavaf geçerli olmaz.
  2. Abdestli olmak. Tavaf yapacak olan tıpkı namaz için gerekli olan hades ve necasetten te­miz olmalı; hayızlı, nifaslı, cünüp veya abdestsiz olmamalı; vücudunda veya kıyafetinde pislik bulunmamalıdır.
  3. Tavafa başlarken niyet etmek. İfâza ve kudüm tavafı dışında kalan diğer tavaflar için niyet şarttır. Niyetin Hacerü’l Esved hizasında yapılması gerekir.
  4. Kâbe'yi sol tarafına alıp kendisi Kâbe'nin sağında olacak şekilde yürümek. Kişi, tavafta Kabe'yi sol tarafına almalıdır. Tavaf eden kişi, Hatîm'in dışında bulunmalıdır. Tavaf esnasında Kabe'nin duvarına dokunan, şâzervân üzerinde yürüyen ve­ya Hatîm'in iki açık yerinin birinden girip diğerinden çıkan kişinin yapmış olduğu tavaf sahih olmaz.
  5. Tavafa Hacerü’l Esved hizasından başlamak. Hacerü’l Esved hizasından başka bir noktadan tavafa başlanırsa, tavafın Hacerü’l Esved’e veya onun hizasına ulaşıncaya kadarki kısmı geçerli sayılmaz.
  6. Tavafın Mescid-i Harâm'da yapılması. Tavaf, metâfta, yani Kabe'nin etrafında yapılması gerekir.
  7. Peşisıra yedi şavt yapmak. Tavaf, her biri usulüne göre Kabe'nin etrafında bir defa dönmek anla­mına gelen yedi şavt olarak yapılmalıdır. Birini eksik yapan kişi­nin tavafı sahih olmaz.
  8. Tavaf eden kişinin tavaf esnasında başka bir işle meşgul olmaması. Başka bir işe yöneldiği anda, tavafı kesintiye uğrar.

Tavafın Sünnetleri

  1. Tavafa başlarken, Hacerülesved hizasına, Rükn-i Yemânî yönünden gelmek.
  2. Gücü yeten kişinin -kadın da olsa- tavafı yürüyerek yapması. Mazeret halinde tekerlekli sandalye gibi araçlarla tavaf etmek caizdir. Ayaklar incinmeyecekse tavafı yalınayak yapmak efdâldir. Sevabı çok ol­sun diye tavafı kısa adımlarla yapmak menduptur.
  3. İstilâm etmek. İstilâm, Hacerü’l Esved'i selâmlamak demektir. İlk tavafta erkeklerin tenhâ ise Hacerü’l Esved'e el sürmesi ve hafifçe öpmesi menduptur. Eğer öpmek mümkün değilse Hacerü’l Esved istilâm edilir. Hacerü’l Esved'e yaklaşılamadığı durumlarda, başkalarına rahatsızlık vermemek için uzaktan avuçların içi Kâbe'ye çevrilerek eller kulaklar hizasına kadar kaldırılıp "Bismillâhi Allahü Ekber" denilerek, karşıdan işaretle selâmlanır. Bu hareketi tavafın her şavtında sağ el ile yapmak sünnettir. İstilâm edilirken Hacerü’l Esved karşısında durulup beklenmez, yürümeye devam edilir.
  4. İstilâm esnasında şu duayı okumak:

“Allahım! Sana iman ederek... Senin kitabını tasdik ederek... Ahdine ve­fa göstererek peygamberin ve Efendimiz Muhammed'in (s.a.v) sünnetine tâbi olarak bu tavafı yapıyorum.”

  1. İlk şavtta sağ el ile Rükn-i Yemânî istilâm etmek, sonra da bu elin içini öpmek.
  2. Rükn-i Yemânî ile Hacerü’l Esved arasında şu duayı okumak:

“Rabbimiz! Bize dünyada da iyilik ver, âhirette de iyilik ver ve bizi ateşin azabından koru.”

  1. Erkeklerin remel yapması. Erkekler ilk üç şavtta koşmaksızın seri bir şekilde, diğer şavtlarda ise sükûnetle yürümelidir. Kadınlar remel yapmazlar.
  2. Erkeklerin ıztıbâ` yapması. Iztıbâ’, ridânın yani ihrâmın vücudun belden yukarısını örten parçasının bir ucunu sağ kolun altından geçirip, sol omuz üzerine atarak sağ kolu ve omuzu ridânın dışında bırakmaktır. Tavaf bitince omuz örtülür, tavaf namazı omuz örtülmüş olarak kılınır.
  3. Muvâlât yani tavafın bütün şavtlarını ara vermeden peş peşe yapmak. Şavtlar arasına fasıla konulmamalıdır. Tavaf esnasında abdestin bozulması veya farz namaz için kamet getirilmesi gibi, tavafa devam etmeyi engelleyen bir durum ortaya çıkarsa, tavaf olduğu yerde bırakılır, kalan kısmı sonra tamamlanır. Bu durumlarda tavafa yeniden başlanması daha faziletlidir.
  4. Erkeklerin mümkün olduğu kadar Kâbe'ye yakın; kadınların ise erkekler arasına karışıp sıkışmayacak bir uzaklıktan tavaf etmeleri.
  5. Tavaftan sonra iki rek'at tavaf namazı kılınmalıdır. Farz bir namazı veya tavaf namazından başka bir nafileyi kılmak da ta­vaf namazı yerine geçer. Bu namazları tavaftan hemen sonra kılmak, namaz­dan sonra Hacerü’l Esved'i istilâm etmek menduptur. Tavaf namazının Makam-ı İbrahim'in arkasında kılınması, burada kılınamadığı takdirde Hatîm'de, burada da mümkün olmaması halinde Kabe'ye ya­kın bir yerde kılınması çok faziletlidir.

Tavaf eden kişinin tavaf esnasında edep kurallarına riayet etmesi, tavafa ters düşen hare­ket ve davranışlardan uzak durması, ellerini ve gözlerini her türlü günahtan koruması, karşılaştığı insanları küçümsememesi gerekir.

Abdest sıkışıklığı halinde tavaf etmek, tavafı sebepsiz olarak yarıda bırakmak, tavaf esnasında ellerini arkadan bağlamak, özürsüz tükürmek, esneme hali dışında elini ağzının üstüne koymak ve parmakları çıtlatmak mekruhtur.

Tavaftan sonra bol bol zemzem suyu içilmelidir. Bu, mübarek bir sudur. Bereketinden istifade etmek için, bu sudan biraz da memlekete getirilip aile bi­reylerine ve gelen hacı ziyaretçilerine ikram edilmelidir.[4]

Tavaf Çeşitleri

TAVAF ÇEŞİTLERİ

KUDÜM TAVAFI

İFÂDA TAVAFI

UMRE TAVAFI

VEDÂ TAVAFI

TATAVVU TAVAF

  1. Kudüm tavafı: İfrad veya kıran haccı yapacak olan âfâkilerin Mekke'ye vardıklarında yaptıkları ilk tavaftır. Yapılması sünnettir. Arafat vakfesinden önce yapılmalıdır.
  2. İfâda (ziyâret) tavafı: Arafat’tan indikten sonra, kurban bayramı günlerinde yapılan tavaftır. Haccın rüknü olan tavaf budur. İfâza tavafının vakti, kurban bayramının ilk gecesinde gece yarısından sonra başlar. Efdal olan, bu tavafın kurban bayramının birinci gününde yapılmasıdır. Tıraş olup ihramdan çıktıktan sonra gusül alınarak yapılması efdâldir. Bu tavaf yapılmadan hacının cinsel ilişki yasağı sona ermez.
  3. Vedâ tavafı: Mekke'den ayrılmadan yapılan son tavaftır. Buna sader tavafı da denir. Hac esnasında cemrelerin taşlanması bittikten sonra Mekke’den ayrılmadan önce âfâkiler tarafından yapılması gereken tavaftır. Hac vazifeleri bununla sona erer. Yapılması vaciptir. Veda tavafı yapmadan âdet görmeye başlayan ve temizlenmeden Mekke’den ayrılan kadınlardan veda tavafı düşer.
  4. Umre tavafı: Umrenin rüknünden olan ve ihrâmlı olarak yapılan tavaftır.
  5. Tatavvu (nafile) tavaf: Mekke'de bulunan Müslümanların zaman zaman yaptıkları tavaftır. Mekke dışından gelenler için bu tavafı yapmak, nafile namaz kılmaktan daha faziletlidir.

4. SA’Y ETMEK

Safa ve Merve tepeleri arasında sa'y etmek, haccın rükünlerindendir. Sa'y, Safa ile Merve tepeleri arasında Safa’dan Merve’ye dört gidiş, Merve’den de Safaya üç dönüş olmak üzere toplam yedi şavt yapmaktır.

Sa'yın Şartları

  1. Hac veya umre ibadeti niyetiyle yapmak. 
  2. Safa tepesinden başlamak, Merve tepesinde sona erdirmek.  
  3. Tam olarak yedi şavt yapmak.  
  4. Kudüm, umre veya ifâda tavafından hemen sonra yapmak. Kudüm tavafıyla sa'y arasına Arafat vakfesi girmemelidir.

Sa'yın Mendupları

  1. Sa’y yapacak kişinin abdestli olması gerekir. Hadesten ve necasetten temiz, avret yerleri de örtülü olmalıdır.
  2. Sa'y etmek için ilk önce Safa tepesine gitmeli, burada Kabe'yi görebilecek bir yere çıkmalıdır. Kadınla­rın böyle yapmaları uygun değildir.
  3. Sa'y yürüyerek yapılmalıdır. Mazereti olanlar tekerlekli arabaya bine­rek de sa'y yapabilirler.
  4. Safa ile Merve'de okunması gereken duâlar okunmalıdır. Sa'y esnasında özellikle şu dua çokça okunmalıdır:

"Rabbim! Bağışla ve merhamet eyle. Bildiğin günahlarımdan vazgeç, on­ları affedip temizle. Şüphesiz ki, en fazla izzet ve kerem sahibi sensin."

  1. Erkekler, mes'âdaki (sa'y edilen yerde) yeşil ışıklı iki direk arasında hervele yapmalı, buralarda koşar adımlarla git­melidir. Bu iki direkten önce ve sonra ise normal yürüyüşle sa’ya devam ederler. Kadınlar hervele yapmazlar.

Sa'y şavtlarının arasına fasıla konulmamalıdır. Mazeretsiz olarak sa'y esnasında durmak ve sa’yden sonra iki rek'at namaz kılmak mekruhtur.

5. TIRAŞ OLMAK

Hac veya umre ibadetini yerine getiren erkeklerin saçlarını tıraş etmeleri veya kısaltmaları, kadınların ise yalnızca kısaltmaları, yaptıkları hac veya um­renin rüknüdür. Şu âyet-i kerimede bu durum bildirilmiştir: "Andolsun, Allah, Peygamberinin rüyasını doğru çıkardı. Allah dilerse, siz güven içinde başlarınızı kazıtmış veya saçlarınızı kısaltmış olarak, kork­madan Mescid-i Haram'a gireceksiniz."[5]

Kadınların saçlarını parmak ucu kadar kısaltmaları yeterlidir. Erkeklerin saçlarını tıraş ederken veya kısaltırken sakal ve bıyıklarından da biraz almaları müstehaptır. Kel olan kimsenin, tıraş bıçağını başı­nın üzerinde dolaştırması müstehaptır. Baştaki saçın tamamını tıraş etmek erkekler için daha faziletli olmakla birlikte üç telin kesilmesi, koparılması veya ucundan kesilmesi de yeterli olur.

Hacda tıraş olmanın vakti, kurban bayramının birinci gecesinde gece yarısından sonradır. Sünnete uygun olan sıraya göre önce Akabe Cemre’sine taş atmak, sonra kurban kesmek, ar­dından tıraş olmaktır.

Tıraş, ifâza (ziyaret) tavafı ve sa'yın son vakti yoktur. Bunları kurban kesme günlerinde yapmak efdaldir. Tıraş olma, bay­ramdan sonraya ertelenebilir ancak bu durumda ihram yasakları devam eder. Sünnete uygun olan, tıraşı Mekke'de olmaktır. Tıraşı erteleyip Mekke'den çıktıktan sonra olmak, tahrîmen mekruhtur.

6. TERTİBE UYMAK

Hac ibadetini yerine getirmeye niyetlenen bir kişi, önce ihrama girmeli, kudüm (geliş) veya ifâza (ziyaret) tavafından son­ra sa'y etmeli, Arafat vakfesini ifâda tavafından ve tıraştan önce yapmalıdır. Çünkü Resûlullah (s.a.v.) haccederken hac amellerini bu sıraya göre yapmış ve hac ibadetlerinin eda ediliş şeklini kendisinden öğrenmemizi emretmiştir: "Hac ibadetlerinizi nasıl yapacağınızı benden öğrenin."[6]

Arafat vakfesi hariç, haccın rükünleri, aynı zamanda umrenin de rükünle­ridir. Umrenin rükünlerinin tümünün sırasıyla yerine getirilmesi zorunludur.

Dipnotlar:

[1] Bakara sûresi, 197. âyet

[2] Tirmizî, Hac, 57; Ebû Davud, Menâsik, 69; Nesâî, Hac, 211; ibn Mâce, Menâsik, 37

[3] Hac sûresi, 29. âyet

[4] https://sorularlaislamiyet.com/kaynak/safi-mezhebine-gore-hac-ile-ilgili-hukumler-nelerdir#10

[5] Fetih sûresi 27. âyet

[6] Müslim, Hac, 310; Ebû Davud, Menâsik, 78; Nesâî, Hac, 220

Kaynak: Hasan Serhat Yeter, FIKIH 1 (Şafii Mezhebi), 2017

İslam ve İhsan

HAC VE UMRE İBADETİ İLE İLGİLİ TERİMLER

Hac ve Umre İbadeti İle İlgili Terimler

İFRAD, TEMETTU VE KIRAN HACCI NEDİR? (ŞAFİİ FIKHI)

İfrad, Temettu ve Kıran Haccı Nedir? (Şafii Fıkhı)

HAC NASIL YAPILIR?

Hac Nasıl Yapılır?

UMRE NEDİR NASIL YAPILIR?

Umre Nedir Nasıl Yapılır?

PAYLAŞ:                

YORUMLAR

İlk yorumu yapan siz olun!

Yorum Ekle

İslam ve İhsan

İslam, Hz. Adem’den Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen tüm dinlerin ortak adıdır. Bu gerçeği ifâde için Kur’ân-ı Kerîm’de: “Allâh katında dîn İslâm’dır …” (Âl-i İmrân, 19) buyurulmaktadır. Bu hakîkat, bir başka âyet-i kerîmede şöyle buyurulur: “Kim İslâm’dan başka bir dîn ararsa bilsin ki, ondan (böyle bir dîn) aslâ kabul edilmeyecek ve o âhırette de zarar edenlerden olacaktır.” (Âl-i İmrân, 85)

...

Peygamber Efendimiz (s.a.v) Cibril hadisinde “İslam Nedir?” sorusuna “–İslâm, Allah’tan başka ilâh olmadığına ve Muhammed’in Allah’ın Rasûlü olduğuna şehâdet etmen, namazı dosdoğru kılman, zekâtı vermen, Ramazan orucunu tutman, yoluna güç yetirip imkân bulduğun zaman Kâ’be’yi ziyâret (hac) etmendir” buyurdular.

“İman Nedir?” sorusuna “–Allah’a, meleklerine, kitaplarına, peygamberlerine, âhiret gününe inanmandır. Yine kadere, hayrına ve şerrine îmân etmendir” buyurdular.

İhsan Nedir? Rasûlullah Efendimiz (s.a.v): “–İhsân, Allah’a, onu görüyormuşsun gibi kulluk etmendir. Sen onu görmüyorsan da O seni mutlaka görüyor” buyurdular. (Müslim, Îmân 1, 5. Buhârî, Îmân 37; Tirmizi Îmân 4; Ebû Dâvûd, Sünnet 16)

Kuran-ı Kerim, Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen ilahi kitapların sonuncusudur. İlahi emirleri barındıran Kuran ve beraberinde Efendimizin (s.a.v) sünneti tüm Müslümanlar için yol gösterici rehberdir.

Tüm insanlığa rahmet olarak gönderilen örnek şahsiyet Peygamber Efendimiz Hz. Muhammed Mustafa (s.a.v) 23 senelik nebevi hayatında bizlere Kuran ve Sünneti miras olarak bırakmıştır. Nitekim hadis-i şerifte buyrulur: “Size iki şey bırakıyorum, onlara sımsıkı sarıldığınız sürece yolunuzu asla şaşırmazsınız. Bunlar; Allah’ın kitabı ve Peygamberinin sünnetidir.” (Muvatta’, Kader, 3.)

Tasavvuf; Cenâb-ı Hakkʼı kalben tanıyabilme sanatıdır. Tasavvuf; “îmân”ı “ihsân” gibi muhteşem ve muazzam bir ufka taşımanın diğer adıdır. Tasavvuf’i yola girmekten gaye istikamet üzere yaşayabilmektir. İstikâmet ise, Kitap ve Sünnet’e sımsıkı sarılmak, ilâhî ve nebevî tâlimatları kalbî derinlikle idrâk edip onları hayatın her safhasında vecd içinde yaşayabilmektir.

Dua, Allah Teâlâ ile irtibatta bulunmak; O’na gönülden yönelmek, meramını vâsıta kullanmadan arz etmek demektir. Hadisi şerifte "Bir şey istediğin vakit Allah'tan iste! Yardım dilediğin vakit Allah'tan dile!" buyrulmuştur. (Ahmed b. Hanbel, Müsned, 1/307)

Zikir, bütün tasavvufi terbiye yollarında nebevi bir üsul ve emanet olarak devam edegelmiştir. “…Bilesiniz ki kalpler ancak Allâh’ı zikretmekle huzur bulur.” (er-Ra‘d, 28) Zikir, açık veya gizli şekillerde, belirli adetlerde, farklı tertiplerde yapılan önemli bir esastır. Zikir, hatırlamaktır. Allah'ı hatırlamak farklı şekillerde olabilir. Kur'an okumak, dua etmek, istiğfar etmek, tefekkür etmek, "elhamdülillah" demek, şükretmek zikirdir.

İlim ve hâl kelimelerinden oluşmuş bir isim tamlaması olan ilmihal (ilm-i hâl) sözlükte "durum bilgisi" demektir. Bütün müslümanların dinî bilgi ve uygulama bakımından ihtiyaç duyduğu, bir bakıma müslüman olmanın ve müslümanlığın icaplarını yerine getirmenin ön şartı durumundaki fıkhi temel bilgiler ilmihal diye anılmıştır.

İslam ve İhsan web sitesinde İslam, İman, İbadet, Kuranımız, Peygamberimiz, Tasavvuf, Dualar ve Zikirler, İlmihal, Fıkıh, Hadis ve vb. konularda  güvenilir kaynaklardan bilgiye ulaşabilirsiniz.