Görme Engelli Müezzin Azmiyle Örnek Oluyor

Aksaray’da 15 yaşında görme yetisini kaybeden müezzin Ekrem Uçar, çalışma azmiyle çevresindekilerin takdirini topluyor.

Aksaray’da 26 yaşındaki görme engelli müezzin Ekrem Uçar, azmiyle çevresindekilere örnek oluyor.

Hassas Mahallesi’ndeki İmam Hüseyin Camisi’nin müezzini Uçar, imamın ameliyat olması üzerine bu görevi de gerçekleştiriyor.

Uçar, görme engeline rağmen çalışmaktan büyük mutluluk duyduğunu söyledi.

Küçük yaşlardayken sol gözünü kaybettiğini belirten Uçar, şöyle konuştu:

“15 yaşıma geldiğimde sağ gözümü de kaybettim. Dünyam kararmıştı, ümitsizliğe düştüm. Hayata tutunmak için bir çare arıyordum. Ama bunu kimseye söyleyemiyordum. Dedemin tavsiyesi üzerine Tarsus’a yanına gittim ve Kur’an kursuna başladım. 10 ay gibi kısa bir sürede dinleyerek hafız oldum. Kur’an kursunda içime bir ışık doğdu. İçimdeki ümitsizlik, Kur’an-ı Kerim rehberliğinde ve huzurla kayboldu. Kur’an’ın ışığıyla dünyam aydınlandı.”

“ALLAH’A ŞÜKÜR HAYATIMIZDAN MEMNUNUZ”

Uçar, hayata dört elle sarıldığını, Kur’an-ı Kerim’in ışığında emin adımlarla ilerlediğini vurguladı.

Hafız olduktan sonra hem Türkiye’de hem de yurt dışında yarışmalara katıldığını ve dereceler aldığını dile getiren Uçar, şunları kaydetti:

“2016 yılında Kur’an’ın Genç Muhafızları Hafızlık Yarışması’nda birinci oldum. 2018’de İran’da düzenlenen ve 53 ülkeden görme engelli hafızların katıldığı yarışmada dünya ikincisi oldum. İmam hatip lisesini birincilikle bitirdim. 2016’da Aksaray Üniversitesi İslami İlimler Fakültesini kazandım. Aynı yıl Engelli Kamu Personel Seçme Sınavı’na girerek müezzin oldum. Bu yıl üniversiteden mezun olarak diplomamı aldım. Yüksek lisans için çalışmalarım devam ediyor.

Beş vakit camide hayatım geçiyor. Sabah ezanı vakti gelince camiyi açıyorum. Ezanımızı okuyoruz, cemaatimizi bekliyoruz. Namazımızı kılıyoruz. Çoğu zaman cemaatimizle camimizde kahvaltı programları düzenliyoruz. Akşamları cemaatimizle Kur’an dersleri yapıyoruz. Onlar okuyor, ben onları takip ediyorum. Cemaatimizin cenazelerine gidip acılarını paylaşıyoruz, düğünlerine gidip sevinçlerine ortak oluyoruz. Allah’a şükür hayatımızdan memnunuz.”

Allah’ın imtihan gereği kendisini böyle yarattığını belirten Uçar, sabrettiğini ve bu hayatı anlamaya çalıştığını dile getirdi.

Kendisi gibi engelli birçok kişinin bulunduğuna işaret eden Uçar, “Aslında hiçbir şey, öğrenmeye, okumaya ve hayata devam etmeye engel değildir. Engel vücudun uzuvlarında değil, gönüllerde ve kalplerdedir. Engelli kardeşlerime tavsiyem, ümitsizliğe düşmeden, bıkmadan, usanmadan çalışmaya devam etsinler.” ifadelerini kullandı.

Kaynak: AA

İslam ve İhsan

PAYLAŞ:                

YORUMLAR

İlk yorumu yapan siz olun!

Yorum Ekle

İslam ve İhsan

İslam, Hz. Adem’den Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen tüm dinlerin ortak adıdır. Bu gerçeği ifâde için Kur’ân-ı Kerîm’de: “Allâh katında dîn İslâm’dır …” (Âl-i İmrân, 19) buyurulmaktadır. Bu hakîkat, bir başka âyet-i kerîmede şöyle buyurulur: “Kim İslâm’dan başka bir dîn ararsa bilsin ki, ondan (böyle bir dîn) aslâ kabul edilmeyecek ve o âhırette de zarar edenlerden olacaktır.” (Âl-i İmrân, 85)

...

Peygamber Efendimiz (s.a.v) Cibril hadisinde “İslam Nedir?” sorusuna “–İslâm, Allah’tan başka ilâh olmadığına ve Muhammed’in Allah’ın Rasûlü olduğuna şehâdet etmen, namazı dosdoğru kılman, zekâtı vermen, Ramazan orucunu tutman, yoluna güç yetirip imkân bulduğun zaman Kâ’be’yi ziyâret (hac) etmendir” buyurdular.

“İman Nedir?” sorusuna “–Allah’a, meleklerine, kitaplarına, peygamberlerine, âhiret gününe inanmandır. Yine kadere, hayrına ve şerrine îmân etmendir” buyurdular.

İhsan Nedir? Rasûlullah Efendimiz (s.a.v): “–İhsân, Allah’a, onu görüyormuşsun gibi kulluk etmendir. Sen onu görmüyorsan da O seni mutlaka görüyor” buyurdular. (Müslim, Îmân 1, 5. Buhârî, Îmân 37; Tirmizi Îmân 4; Ebû Dâvûd, Sünnet 16)

Kuran-ı Kerim, Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen ilahi kitapların sonuncusudur. İlahi emirleri barındıran Kuran ve beraberinde Efendimizin (s.a.v) sünneti tüm Müslümanlar için yol gösterici rehberdir.

Tüm insanlığa rahmet olarak gönderilen örnek şahsiyet Peygamber Efendimiz Hz. Muhammed Mustafa (s.a.v) 23 senelik nebevi hayatında bizlere Kuran ve Sünneti miras olarak bırakmıştır. Nitekim hadis-i şerifte buyrulur: “Size iki şey bırakıyorum, onlara sımsıkı sarıldığınız sürece yolunuzu asla şaşırmazsınız. Bunlar; Allah’ın kitabı ve Peygamberinin sünnetidir.” (Muvatta’, Kader, 3.)

Tasavvuf; Cenâb-ı Hakkʼı kalben tanıyabilme sanatıdır. Tasavvuf; “îmân”ı “ihsân” gibi muhteşem ve muazzam bir ufka taşımanın diğer adıdır. Tasavvuf’i yola girmekten gaye istikamet üzere yaşayabilmektir. İstikâmet ise, Kitap ve Sünnet’e sımsıkı sarılmak, ilâhî ve nebevî tâlimatları kalbî derinlikle idrâk edip onları hayatın her safhasında vecd içinde yaşayabilmektir.

Dua, Allah Teâlâ ile irtibatta bulunmak; O’na gönülden yönelmek, meramını vâsıta kullanmadan arz etmek demektir. Hadisi şerifte "Bir şey istediğin vakit Allah'tan iste! Yardım dilediğin vakit Allah'tan dile!" buyrulmuştur. (Ahmed b. Hanbel, Müsned, 1/307)

Zikir, bütün tasavvufi terbiye yollarında nebevi bir üsul ve emanet olarak devam edegelmiştir. “…Bilesiniz ki kalpler ancak Allâh’ı zikretmekle huzur bulur.” (er-Ra‘d, 28) Zikir, açık veya gizli şekillerde, belirli adetlerde, farklı tertiplerde yapılan önemli bir esastır. Zikir, hatırlamaktır. Allah'ı hatırlamak farklı şekillerde olabilir. Kur'an okumak, dua etmek, istiğfar etmek, tefekkür etmek, "elhamdülillah" demek, şükretmek zikirdir.

İlim ve hâl kelimelerinden oluşmuş bir isim tamlaması olan ilmihal (ilm-i hâl) sözlükte "durum bilgisi" demektir. Bütün müslümanların dinî bilgi ve uygulama bakımından ihtiyaç duyduğu, bir bakıma müslüman olmanın ve müslümanlığın icaplarını yerine getirmenin ön şartı durumundaki fıkhi temel bilgiler ilmihal diye anılmıştır.

İslam ve İhsan web sitesinde İslam, İman, İbadet, Kuranımız, Peygamberimiz, Tasavvuf, Dualar ve Zikirler, İlmihal, Fıkıh, Hadis ve vb. konularda  güvenilir kaynaklardan bilgiye ulaşabilirsiniz.