Gençliğin 40 Kuralı 'fütüvvetname'

İçinde bulunduğun her durumda uygulayabileceğin bir fütüvvet kuralı vardır: Rabbi’ne, peygamberine, sahabeye, selef-İ sâlihine, geçmiş büyüklerine, hocalarına, arkadaşlarına, ailene, akrabalarına, çocuklarına karşı fütüvvet adabı vardır. Büyük hadis âlimi ve sufi Abdurrahman Sülemi’nin eserinden seçilerek bazı ilavelerle uyarlanan "gençliğin 40 fütüvvet yasası"nı sizler için alıntıladık.

  1. Herkesi kardeş bil ve “kardeşlik hukuku”nun gereklerini yerine getir.
  2. Zorlukta ve kolaylıkta, darlıkta ve bollukta her hâlinle istikamet üzere ol.
  3. Allah’a ibadet niyetiyle ve ayrım gözetmeden tüm mahlûkata ve beşere hatta küçüklerine bile edep ve şefkatle hizmet et.
  4. İnsanların sana nasıl davranmasını istiyorsan sen onlara öyle –hatta daha iyi- davran.
  5. Kendin için istediğini kardeşin için de iste.
  6. Önce arkadaşlarının ihtiyacını, sonra kendi ihtiyacını gör.
  7. Nefsine muhalefet et: Hakkını ver hazzından men et.
  8. Az ye, az uyu, az konuş, mâlâyâni ve fuzûliyâtı terket.
  9. Azimetle amel et; ruhsatlardan kaçın.
  10. Ne kin tut ne de haset et, sadece zalime düşmanlık et.
  11. Sünnetleri farz bilip öyle amel et; mekruhları haram bilip öyle uzak dur.
  12. Kardeşlerinle iyi geçin; uyum göster ve ihtilaftan kaçın.
  13. Tahammül et: Günah olmadıkça dostlarına katlan.
  14. Önce içini sonra dışını güzelleştir: İçini zikir ile dışını ibadet ve güzel ahlâkla süsle.
  15. Arkadaşlarına ve muhtaçlara -istetmeden ve boyun büktürmeden- yardım et.
  16. Kötülüğe iyilikle karşılık ver: Vermeyene ver, gelmeyene git.
  17. Ayıpları ört: Kendi ayıplarınla o kadar meşkul ol ki başkalarının ayıpları ile uğraşacak vaktin kalmasın.
  18. Davet beklemeden kardeşlerini ziyaret et; ne zahmet ver ne zahmete gir, teklif ve tekellüften uzak dur.
  19. Allah’ın nimetlerini tazim et, ikramı ayıplama.
  20. İnsanlarla kaynaş ve dost ol, ancak seni doğru yoldan alıkoyan ve yanlış yola götürenlerle değil.
  21. Nasihati yalnızken ver. Kimden gelirse gelsin, güzel öğütleri, uyarı ve tenkitleri tevazu ve memnuniyetle kabul et.
  22. Cömert ol, muhtaçken bile tokgözlü ve kanaatkâr ol.
  23. Dostlarına değer ver, vefakâr ol ve eski dostluklarını sürdür.
  24. Zevkle ve içtenlikle yemek ikram et ve hediye ver.
  25. İyilikte ve sofranda en yakın dostunla en uzak yabancıyı bir tut.
  26. Dostlarının senin malını kendi mallarıymış gibi kullanmasına müsaade et.
  27. Yabancı ve fakirleri sev, onlara iyi davran: Fakiri küçük, zengini büyük görme.
  28. Hasbî ol ve her amelini ihlasla Allah için yap.
  29. Allah için harcadığını esas servetin gör.
  30. Yaptığın iyilikleri unut, karşılık bekleme başa kakma ve sayıp dökme; sana yapılan iyilikleri ise unutma ve daha güzeliyle karşılık ver.
  31. Nefsini daima hesaba çek, davranışlarını gözden geçir yanlışlarına tövbe et ve düzelt.
  32. Geçimini kendin temin et; kimseye yük olma, rızık konusunda Allah’ın verdiği garantiye güven.
  33. Daima en üstün ahlak ve en faziletli ameli tercih et.
  34. Cezalandırmaya gücün yettiği hâlde bile affet: Azarlama ve cezalandırma yerine bağışlamayı tercih et.
  35. İnsanlara hüsn-ü zan ile yaklaş; herkesle akıl ve ilim derecesine göre konuş.
  36. Arkadaşlarının rahatını kendi meşakketine tercih et: Onlar rahat etsin diye zahmete katlan. Kendi haklarından taviz ver ama başkalarının hakkını tam olarak gözet.
  37. Dinde, senden ileri olanla; dünyalıkta, senden aşağıda olanla dost ol.
  38. Ulu’l Emr’e (meşru yöneticelere) itaat et. Ehil kişilerle istişare yap ve istişareye uy.
  39. Dininde ve ahlâkında cimri ol, malında cömert ol: Din ve ahlâkından hiçbir şey fedâ etme ama malını fedâ et.
  40. Allah’ı ve Hz. Peygamberi (s.a.v) her şeyden daha çok sev ve yüce Sevgili’nin (s.a.v) bütün emirlerine uy.

Not: Hz. Âdem’den (a.s.) başlayan fütüvvet zincirinin ümmet-İ Muhammed’deki bayraktarı Hz. Ali (r.a.) ve Hz. Fatıma’dır (r.a.). Tüm peygamberler, ashab, selef-i sâlihin ve geçmiş büyüklerimiz fütüvvet yolunun yıldızlarıdır. Fütüvvetin uygulanmadığı hiçbir hâl ve ilişki yoktur. İçinde bulunduğun her durumda uygulanacak bir fütüvvet kuralı vardır: Rabbi’ne peygamberine, sahabeye, selef-İ sâlihine, geçmiş büyüklerine, hocalarına, arkadaşlarına ailene akrabalarına, çocuklarına karşı fütüvvet adabı vardır. Büyük hadis âlimi ve sufi Abdurrahman Sülemi’nin (Ö. 1021) Kitâb’ul-Fütüvve’sinden seçilerek bazı ilavelerle uyarlanmış 40 fütüvvet yasasıdır.

Kaynak: Hazırlayan: Prof. Dr. Recep Şentürk, İbn Haldun Üniversitesi Açık Medeniyet Gazetesi

İslam ve İhsan

PAYLAŞ:                

YORUMLAR

İlk yorumu yapan siz olun!

Yorum Ekle

İslam ve İhsan

İslam, Hz. Adem’den Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen tüm dinlerin ortak adıdır. Bu gerçeği ifâde için Kur’ân-ı Kerîm’de: “Allâh katında dîn İslâm’dır …” (Âl-i İmrân, 19) buyurulmaktadır. Bu hakîkat, bir başka âyet-i kerîmede şöyle buyurulur: “Kim İslâm’dan başka bir dîn ararsa bilsin ki, ondan (böyle bir dîn) aslâ kabul edilmeyecek ve o âhırette de zarar edenlerden olacaktır.” (Âl-i İmrân, 85)

...

Peygamber Efendimiz (s.a.v) Cibril hadisinde “İslam Nedir?” sorusuna “–İslâm, Allah’tan başka ilâh olmadığına ve Muhammed’in Allah’ın Rasûlü olduğuna şehâdet etmen, namazı dosdoğru kılman, zekâtı vermen, Ramazan orucunu tutman, yoluna güç yetirip imkân bulduğun zaman Kâ’be’yi ziyâret (hac) etmendir” buyurdular.

“İman Nedir?” sorusuna “–Allah’a, meleklerine, kitaplarına, peygamberlerine, âhiret gününe inanmandır. Yine kadere, hayrına ve şerrine îmân etmendir” buyurdular.

İhsan Nedir? Rasûlullah Efendimiz (s.a.v): “–İhsân, Allah’a, onu görüyormuşsun gibi kulluk etmendir. Sen onu görmüyorsan da O seni mutlaka görüyor” buyurdular. (Müslim, Îmân 1, 5. Buhârî, Îmân 37; Tirmizi Îmân 4; Ebû Dâvûd, Sünnet 16)

Kuran-ı Kerim, Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen ilahi kitapların sonuncusudur. İlahi emirleri barındıran Kuran ve beraberinde Efendimizin (s.a.v) sünneti tüm Müslümanlar için yol gösterici rehberdir.

Tüm insanlığa rahmet olarak gönderilen örnek şahsiyet Peygamber Efendimiz Hz. Muhammed Mustafa (s.a.v) 23 senelik nebevi hayatında bizlere Kuran ve Sünneti miras olarak bırakmıştır. Nitekim hadis-i şerifte buyrulur: “Size iki şey bırakıyorum, onlara sımsıkı sarıldığınız sürece yolunuzu asla şaşırmazsınız. Bunlar; Allah’ın kitabı ve Peygamberinin sünnetidir.” (Muvatta’, Kader, 3.)

Tasavvuf; Cenâb-ı Hakkʼı kalben tanıyabilme sanatıdır. Tasavvuf; “îmân”ı “ihsân” gibi muhteşem ve muazzam bir ufka taşımanın diğer adıdır. Tasavvuf’i yola girmekten gaye istikamet üzere yaşayabilmektir. İstikâmet ise, Kitap ve Sünnet’e sımsıkı sarılmak, ilâhî ve nebevî tâlimatları kalbî derinlikle idrâk edip onları hayatın her safhasında vecd içinde yaşayabilmektir.

Dua, Allah Teâlâ ile irtibatta bulunmak; O’na gönülden yönelmek, meramını vâsıta kullanmadan arz etmek demektir. Hadisi şerifte "Bir şey istediğin vakit Allah'tan iste! Yardım dilediğin vakit Allah'tan dile!" buyrulmuştur. (Ahmed b. Hanbel, Müsned, 1/307)

Zikir, bütün tasavvufi terbiye yollarında nebevi bir üsul ve emanet olarak devam edegelmiştir. “…Bilesiniz ki kalpler ancak Allâh’ı zikretmekle huzur bulur.” (er-Ra‘d, 28) Zikir, açık veya gizli şekillerde, belirli adetlerde, farklı tertiplerde yapılan önemli bir esastır. Zikir, hatırlamaktır. Allah'ı hatırlamak farklı şekillerde olabilir. Kur'an okumak, dua etmek, istiğfar etmek, tefekkür etmek, "elhamdülillah" demek, şükretmek zikirdir.

İlim ve hâl kelimelerinden oluşmuş bir isim tamlaması olan ilmihal (ilm-i hâl) sözlükte "durum bilgisi" demektir. Bütün müslümanların dinî bilgi ve uygulama bakımından ihtiyaç duyduğu, bir bakıma müslüman olmanın ve müslümanlığın icaplarını yerine getirmenin ön şartı durumundaki fıkhi temel bilgiler ilmihal diye anılmıştır.

İslam ve İhsan web sitesinde İslam, İman, İbadet, Kuranımız, Peygamberimiz, Tasavvuf, Dualar ve Zikirler, İlmihal, Fıkıh, Hadis ve vb. konularda  güvenilir kaynaklardan bilgiye ulaşabilirsiniz.