
Ebu Hureyre’nin (r.a.) Hayatı
Ebû Hüreyre (r.a.) kimdir? Hadis rivayetinde zirvede olan, Rasûlullah’a (s.a.s.) yakınlığıyla tanınan Ebû Hüreyre’nin (r.a.) hayatı…
Ebû Hüreyre radıyallahu anh Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem efendimizden en çok hadis rivayet eden bir sahâbi... Dünya işlerini bir kenara bırakıp kendini tamamen dine veren bir ilim eri... İki Cihan Güneşi efendimizin yanından hiç ayrılmayan, devamlı onun meclislerinde bulunan, sohbetlerini dinleyen bir yiğit... Mescid-i Nebevi'de ehl-i suffe arasında yaşayan bir âşık...
EBU HUREYRE’NİN (R.A.) HAYATI
Ebû Hüreyre (r.a), Yemen'de yaşayan Ezd kabilesinin Devs koluna mensuptu. İslâm'dan evvel adı Abdüşşems idi. Müslüman olunca Abdurrahman oldu. Kabilesinden Tufeyl İbni Amr ed-Devsi (r.a) vasıtasıyla İslâm'la şereflendi. Bir müddet sonra altmış-yetmiş arkadaşıyla ailecek Medine'ye Rasûl-i Ekrem (s.a) efendimizi görmeye geldiler. Efendimizin Hayber'de olduğunu duyunca oraya gittiler. Hayber fethine iştirak ettiler.
Ebû Hüreyre (r.a) Fahr-i Kâinat (s.a) efendimizin yanına geldikten sonra ondan hiç ayrılmadı. Ticaret, mal, mülk gibi hiçbir meşgûliyeti yoktu. Ashâb-ı suffa ile Mescid-i Nebevî'de kalır hep ilimle meşgul olurdu. Sevgili Peygamberimizin dâr-ı bekâ'ya irtihaline kadar dört sene ondan ayrılmadı. Bilmediği ve öğrenmek istediği her şeyi, Efendimizden bizzat sorup öğrendi.
O, "Ebû Hüreyre" lakabıyla meşhurdur. Bu künyenin kendisine verilişini şöyle anlatır: "Bir gün kaftanım içinde küçük bir kedi taşıyordum. Rasûlullah (s.a) bunu gördü. 'Nedir bu Yâ Abdurrahman!' dedi. Ben de: "Kedicik" dedim. Bunun üzerine Rasûlullah (s.a) bana: 'Yâ Ebâ Hüreyre! = Ey kedicik babası!' diye iltifat buyurdu. O günden sonra 'Ebû Hüreyre' lakabıyla çağrılmayı arzu ettim."
O, en çok hadis bilen ve hadisleri en iyi ezberleyen sahabilerdendir. Hadis ilminde "müksirûn" diye anılan, binden fazla hadis rivayet eden yedi sahâbi arasında ilk sırayı alır. O mükerrerleriyle birlikte 5374 hadis-i şerif rivâyet etti. Diğer sahabilerin neden kendisi kadar hadis rivayet etmediklerini soranlara şöyle cevap verirdi:
"Halk benim rivayetlerimi çok görüp; ‘Ebû Hüreyre çok hadis rivayet ediyor’ dediler. Eğer Kur'an-ı Kerim'de şu âyet olmasa idi ben bir hadis bile rivayet etmezdim. O âyetin meâli şöyledir: 'İndirdiğimiz apaçık hükümleri ve doğru yolu insanlara, Biz, Kitab'da beyan ettikten sonra gizleyenler var ya, şüphesiz Allah onlara lânet eder, (onları rahmetinden kovar) ve bütün lânet edenler de onlara lânet eder.' (Bakara: 159)" Ayrıca şu değerlendirmelerde bulunurdu:
"Muhacir kardeşlerimizi ticaretleri, çarşıdaki alış-verişleri, Ensar'ı da ziraatleri, bağ ve bahçeleri, hurmalıkları meşgul ederdi. Ben ise onların bulunmadıkları vakitlerde Rasûlullah'tan onların duymadığı hadisleri duyup ezberlerdim."
Bir gün bir zât İbni Ömer (r.a)'a geldi ve: "Ebû Hüreyre Rasûlullah'tan bu kadar çok hadis rivayet ediyor doğru mu?" dedi. O da: "Yemin ederim ki, hiç birinde şek ve şüphe yoktur. Çünkü Ebû Hüreyre her zaman Rasûlullah (s.a)'e sual sorar, aldığı cevapları ezberlerdi." dedi.
Yine bir gün Ebû Âmir, Talha (r.a)'a Ebû Hüreyre'den bahsederken; "Bu Yemenli mi çok hadis biliyor yoksa sen mi?" diye sordu. O da: "Elbette o çok bilir. Çünkü o hergün Rasûlullah (s.a)'in hizmetinde idi. Biz işimizle, evimizle meşgul iken o onun meclisindeydi. O bizden daha fazla bilir" dedi.
Bir defasında da Hz. Âişe (r.anhâ) vâlidemize: "Rasûlullah'ın sözlerini ve hallerini siz mi çok biliyorsunuz, yoksa Ebû Hüreyre mi?" diye soruldu. Annemiz şöyle cevap verdi: "O daha çok bilir. Çünkü ben ev işleriyle meşgul olurdum. O ise hep Rasûlullah'ın huzurunda, onun sohbetinde bulunurdu."
Ebû Hüreyre (r.a) hadis-i şerifleri öğrenme ve ezberleme konusunda çok iştiyaklıydı. Onun bu konudaki ısrarı, isteği, arzusu ve gayreti Resûl-i Ekrem (s.a) efendimiz tarafından bizzat ifade edildi. O, birgün İki Cihan Güneşi efendimize: "Kıyamet günü şefaatinize nail olacaklar kimlerdir Yâ Rasûlallah?" dedi. Efendimiz de ona: "Ey Ebû Hüreyre! Senin öğrenme aşkını bildiğim için hiç kimsenin senden önce bu suâli bana sormayacağını tahmin ediyordum. Kıyamet günü şefaatime kavuşacak olanlar hulûs-i kalb ile lâ ilâhe illallah diyenlerdir." buyurdu.
O, bir cihad eri olarak Hayber fethine kısmen katıldı. Sonraki gazvelerin hepsine iştirak etti. Umretü'l-Kâzâ'da Resûl-i Ekrem efendimizin kurbanlıklarını Mekke'ye götürdü. Efendimizin düşmanlara karşı oluşturduğu bazı özel timlerde görev aldı. Hindistan'ın fethedileceğini Efendimizden işitince; "Ömrüm yeterse canımla-malımla bu savaşa katılırım" dedi. Bu söz onun cihad ruhuyla dolu olduğunu göstermektedir.
O, Efendimizin dâr-ı bekâ'ya irtihalinden sonra hadis rivayet etmeyi, başkalarına öğretmeyi meslek edindi. Ders halkaları oluşturarak kendine bunu vazife bildi. Sahabîlerin bir araya geldiği Cuma günleri imam mescide girinceye kadar hadis dersleri yapardı. Bir rivâyetinde: "Biri, ey Allah'ın Resûlü kime iyilik edeyim?" diye sordu. Resûl-i Ekrem (s.a) efendimiz de: "Annene" buyurdu. Sonra kime: "Annene" Sonra kime: "Babana" buyurdu.
O, annesine karşı hizmette pek saygılı idi. Müslüman olması için çok gayret etti. Muvaffak olamadı. Sonunda Efendimizden duâ istedi. Efendimiz de: "Allahım Ebû Hüreyre'nin annesine hidayet ver!" diye duâ etti. Koşarak eve geldi. Annesi: "Ya Ebâ Hüreyre ben müslüman oldum" diyerek kelime-i şehadet getirdi. Sevinçle Efendimize koştu. Annesinin müslüman olduğunu müjdeledi. Ebû Hüreyre (r.a) annesine hizmeti nafile ibadetlerden önde tuttu. Bu sebebten, annesi vefat edinceye kadar nâfile hac yapmadı.
Hz. Ömer (r.a) devrinde Bahreyn valisi, Hz. Osman (r.a) zamanında da Mekke kadılığı yapan Ebû Hüreyre (r.a) 678 m. senede 78 yaşlarında iken Medine-i Münevvere'de vefat etti. Cenaze namazını Medine valisi Velid İbni Utbe kıldırdı. Cennetü'l-Bakî'a defnedildi. Cenab-ı Hak'tan şefaatlerini niyaz ederiz. Amin.
Kaynak: Mustafa Eriş, Altınoluk Dergisi, Sayı: 153
YORUMLAR
bence gğze
ödevim vardı,işime yaradı.bb
Allah ona rahmet etsin
çok güzel
KEDİLER BABASI EBU HUREYRE ÇOK SEVDİM
Çok iyi anlatmışsınız!!!
Kediler en sevdiğim hayvandır bu çok güzel bir kıssaidi