Ebû Eyyûb El-Ensari (r.a.) Kısaca Kimdir?
Ebû Eyyûb El-Ensari (r.a.) kimdir? Kısaca hayatı hakkında bilinmesi gerekenler...
Adı Hâlid İbni Zeyd olmakla beraber Ebû Eyyûb künyesiyle tanındı. Hicretten sonra Medineli müslümanlara, Peygamber’e ve müslümanlara yardım edenler anlamında ensâr dendiği için el-Ensârî nisbesiyle anıldı. Peygamber Efendimiz Medine’ye hicret edince onu bir müddet evinde misafir ettiği için de Mihmandâr-ı Nebî diye meşhur oldu.
Hicretten iki yıl kadar önce hanımıyla birlikte İslâm diniyle şereflendiler. Böylece İslâmiyet’i ilk kabul eden Medineliler arasında yer aldı.
Resûl-i Ekrem Efendimiz Medine’ye hicret edince Medineli müslümanların her biri onu evinde misafir etmek istedi. Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem onları gücendirmemek için güzel bir yol buldu. Deveyi serbest bırakalım; nereye çökerse, oraya en yakın eve misafir olayım, dedi. Deve birkaç yere çöktü, kalktı. Resûlullah Efendimiz üzerindeydi. Sonuncu defasında çöktükten sonra bir daha kalkmadı. Oraya en yakın ev Ebû Eyyûb el-Ensârî’nin eviydi. Ebû Eyyûb Kâinâtın Güneşi’ni evinde misafir etme bahtiyarlığına erdi. Mescid-i Nebevî’nin bitişiğindeki hücreler yapılıncaya kadar, yedi ay boyunca Resûl-i Ekrem onun misafiri oldu.
Ebû Eyyûb’un evi iki katlıydı. Ziyaretçilere kolaylık olsun diye Efendimiz giriş katını tercih etmişti. Fakat bir gece üst kattaki su kabı devriliverdi. Ebû Eyyûb ile karısı aşağıya su akmasın diye kadife yorganlarıyla suyu silmeye çalıştılar. Su aşağıya damlar da Resûlullah’ı rahatsız eder diye sabaha kadar uyumadılar. Ertesi sabah Ebû Eyyûb Efendimiz’in yanına gelerek:
Anam babam sana fedâ olsun, yâ Resûlallah! Senin aşağıda, bizim yukarıda bulunmamız doğru bir şey değil. Ne olur üst kata siz taşının, diye yalvardı. Efendimiz de onu kırmamak için üst kata taşındı.
Ebû Eyyûb’un evi yedi ay boyunca bir okul oldu. Herkes Resûlullah’ın yanına gelip İslâmiyet’i ondan öğrendiler. Efendimiz de bu güzel evin sahiplerine dualar etti. Onlara hayır ve bereketler diledi.
Ebû Eyyûb her zaman Peygamber Efendimiz’in etrafında pervâne oldu. Cesur ve yiğit bir insandı. Birgün Mescid-i Nebevî’de münafıklar Peygamber Efendimiz’e karşı saygısızlık denebilecek bir davranışta bulundular. Ebû Eyyûb onların yanına vardı, en fazla saygısızlık eden herifin ayağından tutarak sürükleyip dışarı çıkardı ve:
- “Pis herif, yuh olsun sana!” diyerek suratına şiddetli bir tokat attı. Diğer müslümanlar da ötekileri aynı şekilde dışarı attılar.
Peygamber aleyhisselâm ile birlikte bütün savaşlara katılan Ebû Eyyûb, onu savaşlarda bile yalnız bırakmaz, tehlike sezdiği gecelerde onun çadırı etrafında kendiliğinden nöbet tutardı.
Ebû Eyyûb ashâb-ı kirâm’ın âlimlerinden biriydi. Müslümanlar bazı problemlerini ona götürür ve ondan fetvâ alırlardı. Okuma yazma bildiği için Efendimiz’e vahiy kâtipliği yaptı. Bir hadisi Peygamber Efendimiz’den bizzat işiten Ukbe İbni Âmir’in ağzından duymak için Medine’den kalkıp Mısır’a gitti. Ve ondan “Kim dünyada bir mü’minin ayıbını örterse, kıyamet günü Allah da onun ayıbı örter” hadisini dinledi. Hayatı savaşlarda geçtiği için kendisinden ancak 155 hadis rivayet edilebildi.
Peygamber Efendimiz’in vefatından sonra yapılan savaşlara katıldı. Mısır, Suriye, Filistin ve Kıbrıs seferlerinde bulundu. Devlet adamlarının uygun olmayan davranışlarını yüzlerine karşı söyler, onları uyarırdı.
Ebû Eyyûb yaşlılık döneminde bile her yıl bir savaşa katılırdı. Muâviye İbni Ebû Süfyân devrinde yapılan Kostantiniye seferine katılarak İstanbul’a geldi. Şehir uzun zaman kuşatıldı. Bu arada Ebû Eyyûb el-Ensârî hastalandı. Ölünce kendisini en ileri noktaya götürüp orada defnetmelerini vasiyet etti. 52 (672) yılında vefat etti. İslâm askerleri onu omuzlarına alarak harb ede ede surlara doğru yaklaştılar ve uygun gördükleri yere defnettiler. Ebû Eyyûb o günden bu yana İstanbul’un aziz misafiridir. Allah ondan razı olsun.
Kaynak: Riyazüs Salihin, Erkam Yayınları
YORUMLAR