Doğu Guta'da İnsanlık Suçu Kimyasal Silah Kullanıldı

Suriye'nin başkenti Şam'da Esed rejiminin ablukasındaki Doğu Guta'da kimyasal silah saldırısı düzenlendi. Sivil Savunma'nın rejimi sorumlu tuttuğu saldırıda 30 sivil gazdan etkilendi.

Beşşar Esed rejimi, ablukadaki Doğu Guta'da klor gazı içerikli kimyasal silah saldırısı düzenledi. Çoğu kadın ve çocuk, 30 sivil gazdan etkilendi.

Doğu Guta'daki Sivil Savunma (Beyaz Baretliler) merkezinden alınan bilgiye göre, rejim dün gece saatlerinde Hamuriye beldesine klor gazıyla saldırdı.

Saldırıdan çoğu kadın ve çocuk olmak üzere 30 sivil etkilendi. Bunlardan ikisinin Sivil Savunma çalışanı olduğu bildirildi.

Saldırıdan çoğu kadın ve çocuk olmak üzere 30 sivil etkilendi. Bunlardan ikisinin Sivil Savunma çalışanı olduğu bildirildi.

Esed rejimi, son olarak Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyinin (BMGK) 1 aylık ateşkes kararı almasının hemen ertesinde, geçen pazar günü, Doğu Guta'da kimyasal silah kullanmıştı. 16 sivil gazdan etkilenmişti.

Kimyasal Silahların Yasaklanması Örgütü (KSYÖ), 27 Şubat'ta Doğu Guta'da son ayda sıklaşan kimyasal silah saldırısı haberleri üzerine inceleme başlatmıştı.

Rejimin KSYÖ'ye verdiği taahhüt gereği, kimyasal silah kullanımını 19 Ağustos 2014 itibarıyla sonlandırmış olması gerekiyordu. Zira rejim, 21 Ağustos 2013'te Şam'ın Doğu Guta bölgesinde bin 400'ün üzerinde sivili kimyasal silah ile öldürmesinin ardından KSYÖ'nün devraldığı kimyasal stokunu imha sürecine dahil olmuştu. Bu sürecin yolunu Rusya, ABD'nin daha önce ilan ettiği "kırmızı çizgisi" gereğince müdahalesini engellemek için yaptığı teklifle açmıştı. Ancak KSYÖ'nün tüm stokun imha işleminin tamamlandığını duyurmasının ardından Esed rejimi, öldürmenin yanı sıra korkutup göç ettirmek için de kimyasal saldırılarını sürdürdü.

BM ile KSYÖ ortak soruşturma misyonu (JIM), 27 Ekim 2017'de, rejimi, Han Şeyhun'da en az 100 sivilin öldüğü 4 Nisan 2017'deki kimyasal silah katliamından sorumlu bulduğu raporunu BM Güvenlik Konseyine sunmuştu.

JIM'in kararı, katliamın sorumlularının Uluslararası Ceza Mahkemesinde (UCM) yargılanmasına yetmiyor. Suriye'nin UCM üyesi olmaması nedeniyle rejimi BMGK'nin UCM'ye sevk etmesi gerekiyor. Henüz BMGK'de böyle bir adım atılmazken, Esed rejimi kimyasal silaha başvurmaya devam ediyor.

Kaynak: AA

İslam ve İhsan

PAYLAŞ:                

YORUMLAR

İlk yorumu yapan siz olun!

Yorum Ekle

İslam ve İhsan

İslam, Hz. Adem’den Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen tüm dinlerin ortak adıdır. Bu gerçeği ifâde için Kur’ân-ı Kerîm’de: “Allâh katında dîn İslâm’dır …” (Âl-i İmrân, 19) buyurulmaktadır. Bu hakîkat, bir başka âyet-i kerîmede şöyle buyurulur: “Kim İslâm’dan başka bir dîn ararsa bilsin ki, ondan (böyle bir dîn) aslâ kabul edilmeyecek ve o âhırette de zarar edenlerden olacaktır.” (Âl-i İmrân, 85)

...

Peygamber Efendimiz (s.a.v) Cibril hadisinde “İslam Nedir?” sorusuna “–İslâm, Allah’tan başka ilâh olmadığına ve Muhammed’in Allah’ın Rasûlü olduğuna şehâdet etmen, namazı dosdoğru kılman, zekâtı vermen, Ramazan orucunu tutman, yoluna güç yetirip imkân bulduğun zaman Kâ’be’yi ziyâret (hac) etmendir” buyurdular.

“İman Nedir?” sorusuna “–Allah’a, meleklerine, kitaplarına, peygamberlerine, âhiret gününe inanmandır. Yine kadere, hayrına ve şerrine îmân etmendir” buyurdular.

İhsan Nedir? Rasûlullah Efendimiz (s.a.v): “–İhsân, Allah’a, onu görüyormuşsun gibi kulluk etmendir. Sen onu görmüyorsan da O seni mutlaka görüyor” buyurdular. (Müslim, Îmân 1, 5. Buhârî, Îmân 37; Tirmizi Îmân 4; Ebû Dâvûd, Sünnet 16)

Kuran-ı Kerim, Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen ilahi kitapların sonuncusudur. İlahi emirleri barındıran Kuran ve beraberinde Efendimizin (s.a.v) sünneti tüm Müslümanlar için yol gösterici rehberdir.

Tüm insanlığa rahmet olarak gönderilen örnek şahsiyet Peygamber Efendimiz Hz. Muhammed Mustafa (s.a.v) 23 senelik nebevi hayatında bizlere Kuran ve Sünneti miras olarak bırakmıştır. Nitekim hadis-i şerifte buyrulur: “Size iki şey bırakıyorum, onlara sımsıkı sarıldığınız sürece yolunuzu asla şaşırmazsınız. Bunlar; Allah’ın kitabı ve Peygamberinin sünnetidir.” (Muvatta’, Kader, 3.)

Tasavvuf; Cenâb-ı Hakkʼı kalben tanıyabilme sanatıdır. Tasavvuf; “îmân”ı “ihsân” gibi muhteşem ve muazzam bir ufka taşımanın diğer adıdır. Tasavvuf’i yola girmekten gaye istikamet üzere yaşayabilmektir. İstikâmet ise, Kitap ve Sünnet’e sımsıkı sarılmak, ilâhî ve nebevî tâlimatları kalbî derinlikle idrâk edip onları hayatın her safhasında vecd içinde yaşayabilmektir.

Dua, Allah Teâlâ ile irtibatta bulunmak; O’na gönülden yönelmek, meramını vâsıta kullanmadan arz etmek demektir. Hadisi şerifte "Bir şey istediğin vakit Allah'tan iste! Yardım dilediğin vakit Allah'tan dile!" buyrulmuştur. (Ahmed b. Hanbel, Müsned, 1/307)

Zikir, bütün tasavvufi terbiye yollarında nebevi bir üsul ve emanet olarak devam edegelmiştir. “…Bilesiniz ki kalpler ancak Allâh’ı zikretmekle huzur bulur.” (er-Ra‘d, 28) Zikir, açık veya gizli şekillerde, belirli adetlerde, farklı tertiplerde yapılan önemli bir esastır. Zikir, hatırlamaktır. Allah'ı hatırlamak farklı şekillerde olabilir. Kur'an okumak, dua etmek, istiğfar etmek, tefekkür etmek, "elhamdülillah" demek, şükretmek zikirdir.

İlim ve hâl kelimelerinden oluşmuş bir isim tamlaması olan ilmihal (ilm-i hâl) sözlükte "durum bilgisi" demektir. Bütün müslümanların dinî bilgi ve uygulama bakımından ihtiyaç duyduğu, bir bakıma müslüman olmanın ve müslümanlığın icaplarını yerine getirmenin ön şartı durumundaki fıkhi temel bilgiler ilmihal diye anılmıştır.

İslam ve İhsan web sitesinde İslam, İman, İbadet, Kuranımız, Peygamberimiz, Tasavvuf, Dualar ve Zikirler, İlmihal, Fıkıh, Hadis ve vb. konularda  güvenilir kaynaklardan bilgiye ulaşabilirsiniz.