Dijital Çağda Aileyi Tehdit Eden Sorunlar ve Çözüm Önerileri

İstanbul Aile Vakfı’nın 14-15 Mayıs’ta düzenlediği “Dijital Çağda Aile” başlıklı uluslararası aile sempozyumunda aileyi tehdit eden sorunlar ve çözüm önerileri konuşuldu.

Toplumun temeli olan aile kurumunu korumak ve güçlendirmek için eğitim ve bilinçlendirme faaliyetleri yürütmek, toplum meselelerine aile merkezli çözümler üretmek ve aile konulu bilimsel çalışmalar yapmak amacıyla kurulan İstanbul Aile Vakfı, 14-15 Mayıs’ta “Dijital Çağda Aile” başlıklı uluslararası aile sempozyumu düzenledi.

“Medeniyetin Temeli Aile” ana fikrinden hareket eden sempozyuma yurtiçinden alanında uzman birçok akademisyen katılım yaptı. Ayrıca ABD, Kanada, Endonezya, Fransa, Hollanda, Mısır ve Azerbaycan’dan akademisyenlerin iştirak ettiği programa Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan mesaj gönderirken açılış konuşmasını Ak Parti Genel Başkan Vekili Prof. Dr. Numan Kurtulmuş yaptı.

Cumhurbaşkanı Erdoğan:

SAPKIN HAYAT TARZLARI ÖZENDİRİLİYOR

“Yalnız yaşamayı tercih eden birey sayısı git gide artıyor. Yaşlı bakımevleri çoğalıyor. Boşanma oranları yükselirken, evlilik oranları maalesef düşüyor. İnsan kalabalıklar içinde daha fazla yalnızlaşırken, aile ve akraba sıcaklığının yerinin doldurulamaması tüm toplumlarda ciddi travmalara yol açıyor. Çok daha vahimi, bireysel özgürlük adına insanlığın ortak diğerlerine zıt, sapkın hayat tarzlarının özendirilmesi, medya ve sosyal medya aracılığıyla çarpık ilişkilerin teşvik edilmesi, hatta dayatılmasıdır. Aile kurumunun yıpratılmasına karşı durmak, toplumun temel direği olan aileyi korumak hepimizin en öncelikli görevidir.”

Numan Kurtulmuş:

AİLEYİ İLK MEKTEP KABUL ETMELİYİZ

“Aileyi bir ilk mektep almak ve eğitim perspektifi bakımından geliştirmek durumundayız. Yine aile geleceğimizin hem aynasıdır hem teminatıdır. Türkiye'nin de son zamanlarda aile meselesinde ciddi problemlerle karşılaştığını biliyor ve bunların ortadan kaldırılması için mücadele ediyoruz.

Bu anlamda bu saldırıları sadece birtakım sözler olarak görmeyin. İnsanların zihnini oluşturan, özellikle sosyal medya ağları üzerinden verilen bir takım sembolik ifadelerle anlatılan bir takım sloganik değerlerle gündeme koyulan konuların aslında aile değerlerini yıpratmak için son derece iyi planlanmış küresel bir parçası olarak kullanıldığını gayet iyi biliyoruz. Hatta öyle ki bu değerlerin tersine olan konuları gündeme getirmenin çağ dışı olmak, modern çağı, postmodern çağı anlamamak, dünyadaki gelişmelere ayak uyduramamak gibi, klasik çağ dışı eleştirilere muhatap olduğunu biliyoruz.”

Prof. Dr. Ergün Yıldırım:

AİLEYİ ANLAMADA DİN İLHAM KAYNAĞI

“Biz öyle bir medeniyet birikiminden geliyoruz ki yeryüzünde varlık öncelikle “ev”li var oldu. Evlilik bütün evlerin bütün ailelerin aslında ontolojik temelini oluşturur. Bu nedenle aile bizim için hayatî önemi olan bir varlıktır. Sadece bir kurum değil bir yaşam özüdür, o yaşam özü olmadığı zaman millet de âlem de insanlık da bağlılığını sürdürmekte zorlanır. Din, maneviyat ve tarihsel birikim olarak insanlığın özüdür. Her zaman olduğu gibi bugün de aile meseleleri anlama ve çözme konusunda din nasıl bir ilham kaynağı olur olabilir onun üzerinde durmamız gerekir.”

Prof. Dr. Nevzat Tarhan:

KÜLTÜRÜ AİLE DEĞİL SOSYAL MEDYA VERİYOR

“Bir mesele hakkında risk analizi yapılır ve riskli durum meydana gelmeden müdahale edilir. Hâlbuki baktığımızda bizim risk analiz etmek değil risk ortaya çıktıktan sonra riski yönetmek gibi bir kültürümüz var. Hâlbuki krizde kaptanlık, fırtınaya yakalandığın zaman bu fırtınadan çıkma becerisi değildir. Asıl kaptanlık fırtınaya yakalanmamayı başarabilmektir. Bu nedenle ailede de bazen kriz çıkıyor, boşanma oluyor, sorun oluyor. Bunu çözmek bu en pahalı yöntemdir, en zor yöntemdir. Ama asıl önemli olan krizin çıkmamasıdır.

Modern Batı kültürü aileyi iktisadî bir model olarak ele alıyor ve aile için şunu söylüyor. Yüzde elli başarısız olan bir kuruma yatırım yapılmaz. Niye yatırım yapacaksın ki? “Aileye ne gerek var?” diyor. Kapitalist ahlakın sosyolojik değişimleri sonucunda ortaya çıkan tablo budur. Böyle bir önyargı ile kapitalist ahlakın aileyi küresel olarak etkilemesinin sonuçlarını görüyoruz.  Muhakkak küresel sermayenin bununla ilgili ciddi projeleri var.

Yeni kuşak öğrencilerde her şeye rağmen aile değerlerinin olduğunu görüyoruz. Ama şu anda aile değerlerinin küresel olarak değişmesi nedeniyle zor bir durumla karşı karşıyayız. Daha önce kültür aktarımını aile yapıyordu. Şu anda kültür aktarımını aile değil sosyal medya yapıyor.

Aileyi bekleyen en büyük tehlike kapitalist ahlak.  Kapitalist ahlakın iki tane ana özelliği var. Birisi dünyacılık; ölüm ve ölüm sonrası yok gibi yaşamak. İkincisi de benmerkezcilik egoyu kutsallaştırmak.”

Prof. Dr. Hasan Kamil Yılmaz:

ALLAH’IN EVİ, EVİMİZ VE KALP EVİMİZ

“Dinin korumayı öne çıkardığı beş temel değer var. Dinin kendisinin korunması, canın korunması, aklın korunması, neslin korunması ve malın korunmasıdır. Bu aslında yine dinin de rehberlik ettiği ve gerçekten temel esaslarını koyduğu aile ortamında en iyi şekilde korunabilmektedir.

Aklın ve neslin korunmasında da mutlaka bir aile ortamına ihtiyaç olduğu açıktır. Aile kelimesi ihtiyaç duymak, birine ihtiyaç hissetmek manasına gelen “hiyal” kökünden geliyor yani o müesseyi o kurumu teşkil eden insanların birbirlerine ihtiyacının olduğunu ifade ediyor. Aile kurmayı biz evlenme kelimesi ile beraber kullanırız.

Evlenme kelimesi, ev kurmak manasına geliyor. Çünkü bizim dinî kültürümüzde birisi Allah’ın evi olarak anılan Mekke-i Mükerreme’de Kâbe, diğeri bizim hayatımızın merkezinde olan ev olmak üzere iki evden bahsedilebilir. Buna bir üçüncü de gönül evi diyeceğimiz kalp evini ilave etmek suretiyle bir üçlü sistem kurduğumuz zaman Allah’ın evi camiler, gönül evi ve yaşadığımız ev. Bu üçü arasındaki âhenk bizim hem ferdî manadaki mutluluğumuzu hem toplumsal manada ki mutluluğumuzu hedefleyen önemli ortamlar sunmaktadır.”

Prof. Dr. Saffet Köse:

DEVLET AİLE ÜZERİNDEN TARİF EDİLİR

Bizim geleneğimizde aile, devlet üzerinden; devlet, aile üzerinden tanımlanır. Her aile kendi içinde bir devlettir, devlet de o milletin büyük ailesidir.

Bugün geldiğimiz noktada “Bu beden bana aitse, ben kendi kararımı kendim veririm.” diyen bir insanın kendi nefsini tanrılaştırdığını söylemek mümkün.

Nikâhsız ilişki, ailesiz toplum, cinsiyetsiz insan gibi arayışların en azından belli ölçüde de olsa gündemde tutulduğu bir dünyada bu zihniyetin önemli bir etkisinin olduğunu ifade etmek isterim.

Aile sistemli bir yapıdır ve bütün sistemli yapılar birbirine entegre olmuş uyumlu parçalardan oluşur. Aile dediğiniz de bu parçalar, değer yüklü kavramlar üzerinden birbirine bağlanmıştır.

Aile devletin örgütlenme modeli olarak kabul ediliyorsa o yapıların birbirine entegre olmuş bu değerler sistemini sağlam tutmak gerekiyor.

Ailenin modern kültür tarafından parçalanarak her bir parçayı kendi başına inşa etmesinin arkasındaki saiki bulup tekrar o değerler üzerinden birbirine bağlayabilirsek ve bizim en önemli kavramlarımızdan bir tanesi olan sıla-i rahim yani yakınlar arasındaki ilişkiyi, sıkı bağ kuran o değerler manzumesini güçlendirebilirsek bazı sorunlarımızı daha kolay çözebiliriz.”

Saliha Erdim:

AİLE İNSAN OLMANIN BEŞİĞİDİR

“Toplumsal değerlere sahip çıkmak, gelecek nesillere helal, doğru ve hayırlı alan açmak gerekir. Bugün bizlerin neler yaptığı kritik bir öneme sahip. Dünyaya gelmenin eşiği, insan olmanın beşiğidir. Aile, çocukların güvenli ve mutlu hissedecekleri bir liman olmalıdır. Çocuklar değerlerini, muhayyilesini ailesinden öğrenir.”

Dr. Carrie York:

GAZALİ’NİN YÖNTEMİNİ KULLANDIK

“Gazali’nin İhya’sındaki aileler için çocuk yetiştirme tavsiyelerini esas alarak ‘Maya ve 7 Uzuv’ kitabını hazırladık. Günümüz aileleri için bir rehber olabilir. Her uzuv için müslüman aileler tarafından anlatılmış hikâyeler mevcut. Kitapta 7 uzuv (gözler, kulaklar, eller, boğaz, beden, dil, ayaklar) ve onlar yapılan eylemlerin insanın, çocuğun, maneviyatına olan etkisini ve dikkat edilmesi gereken hususlardan bahsediyor. Uzuvlarla kötü şeyler yapılırsa, kişinin kalbi kararır ve körelir. Öte yandan, uzuvlarla iyi şeyler yapmak, kalbi arındırır. Temiz bir kalbe sahip olmak, gerçek başarıdır. Gazali’nin eğitim yöntemi çocuklarda bilinç düzeyini ve kendi benlik farkındalığını artırıyor.”

Doç. Dr. Haldun Narmanlıoğlu:

YOUTUBE DİJİTAL EMZİK OLDU

“Video paylaşım sitelerinin neredeyse girmediği ev kalmadı. Aileler YouTube’u dijital bir emzik olarak kullanılmaya başladı. Çocuk kanallarındaki ana aktör olan çocuklar artık, liberal bakış açısıyla, medya profesyonellerine ihtiyaç duymadan eşit etki ve yüksek ticaret hacmine sahipler. Dijitalleşme insanları doğrudan birbirlerini gözetime tabi tutuyor. Akademide birliğe ihtiyaç var. Medya ve ailenin ancak bu yolla sağlıklı ele alınabilir.

Türk sinemasında aile ve kadına atfedilen rollere dikkat çekici. Birlikte hareket eden, fedakârlığın her anlamda karşılık bulduğu eski aile ve fertleri özleniyor.”

Dr. Heba Raouf Ezzat:

TEKNOLOJİ AİLEYİ TEHDİT EDİYOR

“Yakın dönemde aile içi iletişimin televizyon başında birlikte film, dizi veya program seyretmekten bugün aile fertlerinin birbirleriyle neredeyse doğrudan iletişime geçmeden haberleşebilmesinden dönüşmesinin dramatik sonuçlar doğuruyor. Artık aile fertlerinin sosyalleşmesi için aile bağlarına gerek kalmıyor. Sosyal medya, aileleri aynı evde farklı zaman ve mekânlarda olmasına imkân sağlıyor. Ailenin sosyal hayattaki rolü geçmişin aksine günümüzde önemsizleşiyor. Dijitalleşme insanları zamansız ve mekânsızlaştırıyor. Önümüzdeki günler ise daha çetin geçecek. Tarihteki aile rolü, kökleri ve fıtratı sorgulanacak, aile kurumu üzerindeki tehditler gelişen teknolojiler ve dünyadaki değişimlerle artacak.”

Kaynak: Altınoluk Dergisi, Sayı: 435

İslam ve İhsan

AİLE NEDİR?

Aile Nedir?

NEDEN AİLE KURARIZ?

Neden Aile Kurarız?

PAYLAŞ:                

YORUMLAR

İlk yorumu yapan siz olun!

Yorum Ekle

İslam ve İhsan

İslam, Hz. Adem’den Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen tüm dinlerin ortak adıdır. Bu gerçeği ifâde için Kur’ân-ı Kerîm’de: “Allâh katında dîn İslâm’dır …” (Âl-i İmrân, 19) buyurulmaktadır. Bu hakîkat, bir başka âyet-i kerîmede şöyle buyurulur: “Kim İslâm’dan başka bir dîn ararsa bilsin ki, ondan (böyle bir dîn) aslâ kabul edilmeyecek ve o âhırette de zarar edenlerden olacaktır.” (Âl-i İmrân, 85)

...

Peygamber Efendimiz (s.a.v) Cibril hadisinde “İslam Nedir?” sorusuna “–İslâm, Allah’tan başka ilâh olmadığına ve Muhammed’in Allah’ın Rasûlü olduğuna şehâdet etmen, namazı dosdoğru kılman, zekâtı vermen, Ramazan orucunu tutman, yoluna güç yetirip imkân bulduğun zaman Kâ’be’yi ziyâret (hac) etmendir” buyurdular.

“İman Nedir?” sorusuna “–Allah’a, meleklerine, kitaplarına, peygamberlerine, âhiret gününe inanmandır. Yine kadere, hayrına ve şerrine îmân etmendir” buyurdular.

İhsan Nedir? Rasûlullah Efendimiz (s.a.v): “–İhsân, Allah’a, onu görüyormuşsun gibi kulluk etmendir. Sen onu görmüyorsan da O seni mutlaka görüyor” buyurdular. (Müslim, Îmân 1, 5. Buhârî, Îmân 37; Tirmizi Îmân 4; Ebû Dâvûd, Sünnet 16)

Kuran-ı Kerim, Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen ilahi kitapların sonuncusudur. İlahi emirleri barındıran Kuran ve beraberinde Efendimizin (s.a.v) sünneti tüm Müslümanlar için yol gösterici rehberdir.

Tüm insanlığa rahmet olarak gönderilen örnek şahsiyet Peygamber Efendimiz Hz. Muhammed Mustafa (s.a.v) 23 senelik nebevi hayatında bizlere Kuran ve Sünneti miras olarak bırakmıştır. Nitekim hadis-i şerifte buyrulur: “Size iki şey bırakıyorum, onlara sımsıkı sarıldığınız sürece yolunuzu asla şaşırmazsınız. Bunlar; Allah’ın kitabı ve Peygamberinin sünnetidir.” (Muvatta’, Kader, 3.)

Tasavvuf; Cenâb-ı Hakkʼı kalben tanıyabilme sanatıdır. Tasavvuf; “îmân”ı “ihsân” gibi muhteşem ve muazzam bir ufka taşımanın diğer adıdır. Tasavvuf’i yola girmekten gaye istikamet üzere yaşayabilmektir. İstikâmet ise, Kitap ve Sünnet’e sımsıkı sarılmak, ilâhî ve nebevî tâlimatları kalbî derinlikle idrâk edip onları hayatın her safhasında vecd içinde yaşayabilmektir.

Dua, Allah Teâlâ ile irtibatta bulunmak; O’na gönülden yönelmek, meramını vâsıta kullanmadan arz etmek demektir. Hadisi şerifte "Bir şey istediğin vakit Allah'tan iste! Yardım dilediğin vakit Allah'tan dile!" buyrulmuştur. (Ahmed b. Hanbel, Müsned, 1/307)

Zikir, bütün tasavvufi terbiye yollarında nebevi bir üsul ve emanet olarak devam edegelmiştir. “…Bilesiniz ki kalpler ancak Allâh’ı zikretmekle huzur bulur.” (er-Ra‘d, 28) Zikir, açık veya gizli şekillerde, belirli adetlerde, farklı tertiplerde yapılan önemli bir esastır. Zikir, hatırlamaktır. Allah'ı hatırlamak farklı şekillerde olabilir. Kur'an okumak, dua etmek, istiğfar etmek, tefekkür etmek, "elhamdülillah" demek, şükretmek zikirdir.

İlim ve hâl kelimelerinden oluşmuş bir isim tamlaması olan ilmihal (ilm-i hâl) sözlükte "durum bilgisi" demektir. Bütün müslümanların dinî bilgi ve uygulama bakımından ihtiyaç duyduğu, bir bakıma müslüman olmanın ve müslümanlığın icaplarını yerine getirmenin ön şartı durumundaki fıkhi temel bilgiler ilmihal diye anılmıştır.

İslam ve İhsan web sitesinde İslam, İman, İbadet, Kuranımız, Peygamberimiz, Tasavvuf, Dualar ve Zikirler, İlmihal, Fıkıh, Hadis ve vb. konularda  güvenilir kaynaklardan bilgiye ulaşabilirsiniz.