Çocuklar İçin Kısa 40 Hadis

Çocuklar ile ilgili hadisler nelerdir? Peygamberimizin (s.a.v) çocuk konusu hakkındaki hadislerinin kısa metinlerini sizler için derledik. İşte çocuklar için 40 kısa hadis.

En kıymetlilerimiz olan çocuklarımız ile ilgili kısa 40 hadisi şerif...

ÇOCUKLAR İÇİN KISA 40 HADİS

“İnsan ölünce şu üçü dışında amellerinin sevabı kesilir: Sadaka-i cariye (faydası süregelen hayır), kendisinden faydalanılan ilim ve arkasından dua eden hayırlı bir evlat.” (Müslim, Vasiyyet, 14)

***

“Aziz ve Yüce olan Allah, annelere saygısızlık etmeyi, kız çocuklarını diri diri gömmeyi, hak etmediğini istemeyi size haram kılmıştır. Sizin için üç şeyi de çirkin görmüştür: Dedikodu, anlamsız çok soru sormak ve malı boşa harcamak!” (Müslim, Akdiye, 12)

***

“Kim göz göre göre çocuğunu(n kendisine ait olduğunu) inkâr ederse Allah da (kıyamet günü) ondan öylece uzaklaşır ve gelmiş geçmiş herkesin önünde onu rezil eder.” (Ebu Dâvud, Talak, 28-29)

***

“Kişinin imtihanı, ailesi, malı, çocuğu ve komşusu iledir. Namaz, oruç, sadaka ve (iyiliği) emredip (kötülükten) sakındırma işte bu imtihan için kefaret olur.” (Buharı, Mevakıtü’s-salat, 4)

***

“Enes b. Malik (r.a.) anlatıyor: (Son çocuğu dünyaya geldiğinde) Resülullah (s.a.v.) ‘Bu gece bir oğlum oldu. Ona atam İbrahim’in ismini verdim.’ buyurdu ... (Yaklaşık bir buçuk yıl sonra) o bebeği Resülullah’m (s.a.v.) gözleri önünde can verirken gördüm. Resülullah’m (s.a.v.) gözlerinden yaşlar döküldü ve şöyle buyurdu: ‘Göz yaşam, kalp üzülür fakat biz Rabbimizin razı olacağından başka söz söylemeyiz. İbrahim, biz senin ölümünden dolayı gerçekten üzgünüz.’” (Ebu Davud, Cenaiz, 23, 24)

***

“(Hz. Hüseyin (r.a.) anlatıyor:) Resülullah’ın (s.a.v.) oğlu Kasım vefat edince, (annesi) Hz. Hatice ‘Ey Allah’ın Resulü! Kasım’ın sütü hala damlıyor. Keşke Allah süt emmeyi tamamlayıncaya kadar onu yaşatsaydı.’ dedi. Bunun üzerine Resülullah (s.a.v.) ‘O, süt emmeyi cennette tamamlayacaktır.’ buyurdu.” (İbn Mace, Cenaiz, 2 7)

***

“Üç kişiden sorumluluk kaldırılmıştır: Uyanıncaya kadar uyuyandan, iyileşene kadar aklını kaybedenden ve büyüyünceye kadar çocuktan.” (Ebu Davud, Hudud, 17)

“Çocuğun senin üzerinde hakkı vardır!” (Müslim, Sıyam, 183)

***

“Sana iyi davranmaları senin çocukların üzerindeki hakkındır. Aynı şekilde çocuklar arasında adil davranman da onların senin üzerindeki hakkıdır.” (Ebu Davud, Bûyû’ (İcâre), 83)

***

“Kıyamet günü isimlerinizle ve babalarınızın isimleriyle çağırılacaksınız. O halde güzel isimler koyunuz.” (Eba Davud, Edeb, 61)

***

“(Ebü Rafi’ anlatıyor:) Fatıma Hasan’ı dünyaya getirdiğinde, Resülullah’ın (s.a.v.), onun kulağına namaz ezanı gibi ezan okuduğunu gördüm.” (Tirmizi, Edâhî, 16)

***

“(Ali b. Ebu Talib (r.a.) anlatıyor:) Resülullah (s.a.v.), (torunu) Hasan için akika kurbanı olarak bir koyun kesti ve kızına ‘Fatıma, onun başını tıraş et ve saçının ağırlığı kadar gümüşü sadaka olarak ver.’ buyurdu.” (Tirmizi, Edâhî, 19)

***

“Allah’tan sakının ve çocuklarınız arasında adaletli olun!” (Müslim, Hîbe, 13)

***

“Kimin bir kızı olur, onu diri diri gömmez/öldürmez, hor görmez ve oğlunu kızından üstün görmezse, Allah onu cennete koyar.” (Eba Davud, Edeb, 120-121)

***

“Kim üç kız çocuğunun geçimini üstlenir, anlan terbiye edip evlendirir ve onlara güzel davranırsa, cennet onundur!” (Ebu Davud, Edeb, 120-121)

***

“Size sadakanın en değerlisini öğreteyim mi? (Evlendikten sonra herhangi bir sebepten dolayı) sana dönüp gelen ve senden başka da geçimini sağlayacak kimsesi olmayan kızına (yaptığın harcamadır)!” (İbn Mâce, Edeb, 3)

***

“(Ebu Hüreyre (r.a.) anlatıyor:) Bir keresinde Temim kabilesinden Akra’ b. Habis Resülullah’ın (s.a.v.) yanında otururken O (torunu) Hasan’ı öptü. Bunun üzerine Akra’ ‘Benim on çocuğum var ama hiçbirini öpmüş değilim.’ dedi. Resülullah (s.a.v.) dönüp ona baktı ve ‘Merhamet etmeyene merhamet edilmez!’ buyurdu.” (Buhâri, Edeb, 18)

***

“Küçüklerimize merhamet etmeyen, büyüklerimize saygı göstermeyen bizden değildir.” (Tirmizi, Birr ve Sıla, 15)

***

“(Enes b. Malik anlatıyor:) Resülullah’a (s.a.v.) on sene hizmet ettim. Vallahi bana bir kez olsun ‘Öf!’ bile demedi. Herhangi bir şeyden dolayı, ‘Niçin böyle yaptın?’ ya da ‘Şöyle yapsaydın ya!’ diye azarlamadı.” (Müslim, Fedail, 51)

***

“Bazen (kıraatı) uzatma niyetiyle namaza başlıyorum da bir çocuğun ağlayışını duyunca annesinin onun ağlamasıyla ne çok tedirgin olduğunu bildiğimden namazımı kısa tutuyorum.” (Buharı, Ezan, 65)

***

“(Ebu Hureyre anlatıyor:) Resülullah’a (s.a.v.) (Medine’de) yılın ilk mahsulü getirildiğinde ‘Allah’ım! Şehrimize, meyvelerimize, ölçü ve tartımıza bereket üstüne bereket ihsan eyle!’ diye dua eder, sonra o meyveyi yanında bulunan çocukların en küçüğüne verirdi.” (Müslim, Hac, 474)

***

“(Mahmud b. Rebi’ diyor ki:) Ben beş yaşındayken Hz. Peygamber’in (s.a.v.) bir kovadan ağzına su alarak yüzüme püskürttüğünü hatırlıyorum.” (Buharı, İlim, 18)

***

“(İbn Abbas anlatıyor:) Resülullah (s.a.v.) (torunu) Hasan’ı omzunda taşırken bir adam: ‘Yavrum! Bindiğin binek ne güzelmiş!’ dedi. Bunun üzerine Hz. Peygamber (s.a.v.), ‘O da ne güzel bir binici!’ buyurdu.” (Tirmizi, Menakıb, 30)

***

“(Cabir b. Semure anlatıyor:) Resülullah (s.a.v.) ile birlikte öğle namazını kıldım. Namazdan sonra Resülullah, ailesinin yanına gitmek üzere çıktı, ben de onun peşine takıldım. Yolda birkaç çocukla karşılaştı. Her birinin yanağını teker teker okşadı. Hatta benim de yanağımı okşadı. Elinde tatlı bir serinlik ve attarın sepetinden çıkmışçasına mis gibi bir koku vardı.” (Muslim, Fedail, 80)

***

“(Enes b. Malik (r.a.) anlatıyor:) ‘Hz. Peygamber (s.a.v.) bizim aramıza karışır ve küçük kardeşime (kuşunun hatırını sorarak) ‘Ebu Umeyr! Serçecik ne yapıyor?’ derdi.” (Buhari, Edeb, 81)

***

“(Enes b. Malik (r.a.) diyor ki:) Ben çocuklarla oynarken Resillullah (s.a.v.) yanıma geldi ve bize selam verdi.” (Müslim, Fedailü’s-sahabe, 145)

***

“(Sehl b. Sa’d anlatıyor:) Resülullah’a (s.a.v.) bir içecek ikram edildi. Birazını içip yanındakilere ikram etmek üzere sağ tarafına döndü. Sağında bir çocuk, solunda ise ashabın yaşlılan vardı. ‘Meşrubatı önce bu yaşlılara vermeme izin verir misin?’ diye çocuğa sordu. Ama çocuk ‘Hayır! Vallahi, senden gelen nasibimi kimseye kaptıramam.’ dedi. Bunun üzerine Resülullah (s.a.v.) içeceği çocuğun eline verdi.” (Müslim, Eşribe, 127)

***

“(Abdullah b. Amir anlatıyor:) Bir gün Resülullah (s.a.v.) bizim evimizde otururken annem ‘Gel, sana bir şey vereceğim!’ diye beni çağırdı. Resülullah (s.a.v.) anneme ‘Ona ne vermeyi düşünüyorsun?’ diye sordu. Annem de ‘Hurma vereceğim.’ dedi. Bunun üzerine Resülullah (s.a.v.), ‘Aman dikkat et! Eğer ona bir şey vermemiş olsaydın, senin için bir yalan yazılacaktı.’ buyurdu.” (Eba Davad, Edeb, 80)

***

“Kendinize, çocuklarınıza, hizmetçilerinize ve mallarınıza beddua etmeyiniz. Olur ki, Allah Teala’dan istenilenlerin geri çevrilmediği bir zamana rastlarsınız da Allah dilediğinizi kabul ediverir.” (Ebu Davud, Tefriu ebvabi’l-vitr, 27)

***

“Akşam olup gece karanlığı çöktüğünde çocuklannızın dışan çıkmasına engel olun. Çünkü bu vakitlerde şeytanlar (sebebiyle kötülükler) yayılır.” (Buharı, Eşribe, 22)

***

“(Abdullah b. Ömer’in anlattığına göre) Savaşlardan birinde öldürülmüş bir kadın bulundu. Bunun üzerine Resülullah (s.a.v.) kadın ve çocukların öldürülmesini yasakladı.” (Müslim, Cihad ve Siyer, 25)

***

“Kim anneyi yavrusundan ayınrsa, Allah da kıyamet günü onu sevdiklerinden ayım.” (Tirmizi, Bûyû’, 52)

***

“Her doğan fıtrat üzere doğar. Sonra anne babası onu Yahudi, Hıristiyan ya da Mecusi yapar.” (Buharı, Cendiz, 92)

***

“Hiçbir baba, evladına güzel terbiyeden daha kıymetli bir bağışta bulunmamıştır.” (Tirmizi, Birr ve Sıla, 33)

***

“Üç çeşit duanın kabul edilmesinde şüphe yoktur: Haksızlığa uğrayan kimsenin duası, yolcunun duası ve anne babanın çocuklanna bedduası.” (Tirrmizi, Birr ve Sıla, 7)

***

“Sağını solundan ayırabilen yaşa geldiği zaman çocuğa namaz kılmasını emredin.” (Eba Davud, Salat, 26)

***

“(Ebu Katade anlatıyor:) Resülullah (s.a.v.), kızı Zeyneb’in Ebu’l-As b. Rebia’dan olan kızı Ümame’yi omzunda taşıyarak namaz kılardı. Secdeye vardığı zaman torununu yere koyar, secdeden kalkınca da onu tekrar sırtına alırdı.” (Buhari, Salat, 106)

***

“(Rubeyyi’ bnt. Muavviz anlatıyor:) Biz aşure orucunu tutardık, çocuklarımıza da tuttururduk. Oruçlu çocuklarımıza boyalı yünden oyuncaklar yapardık. Biri acıkıp yemek isteyerek ağlayınca iftar vakti olana kadar oyalanması için ona bu oyuncakları verirdik.” (Buhari, Savm, 41)

***

“(Enes b. Malik (r.a.) anlatıyor:) Annem Ümmü Enes beni Resülullah’a (s.a.v.) getirdi. Başörtüsünün yansını altıma, yansını da üstüme giysi yapmıştı. ‘Ey Allah’ın Resulü! Bu, oğlum Enesçiktir. Onu sana hizmet etsin diye getirdim. Onun için Allah’a dua et.’ dedi. Bunun üzerine Peygamber Efendimiz, ‘Allah’ım! Onun servetini de çoluk çocuğunu da çoğalt.’ diye dua etti.” (Müslim, Fedâilü’s-sahabe, 143)

***

“(Üsame b. Zeyd anlatıyor:) Resülullah (s.a.v.) beni alıp bir dizine oturtur, Hasan’ı da öbür dizine oturturdu. Sonra bizi göğsüne basar ve “Allah’ım! Bu ikisine rahmet eyle! Çünkü ben bunlara merhamet ediyorum.” derdi. (Buharı, Edeb, 22)

ÇOCUKLARLA İLGİLİ BENZER YAZILAR

İslam ve İhsan

ÇOCUKLARLA İLGİLİ HADİSLER

Çocuklarla İlgili Hadisler

ÇOCUKLAR İÇİN 40 HADİS PDF İNDİR

Çocuklar için 40 Hadis PDF İndir

3-6 YAŞ ARASINDAKİ ÇOCUKLARDA DİNİ EĞİTİM

3-6 Yaş Arasındaki Çocuklarda Dini Eğitim

ÇOCUK TERBİYESİNDE ANA BABA ÖRNEKLİĞİ

Çocuk Terbiyesinde Ana Baba Örnekliği

PAYLAŞ:                

YORUMLAR

İlk yorumu yapan siz olun!

Yorum Ekle

İslam ve İhsan

İslam, Hz. Adem’den Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen tüm dinlerin ortak adıdır. Bu gerçeği ifâde için Kur’ân-ı Kerîm’de: “Allâh katında dîn İslâm’dır …” (Âl-i İmrân, 19) buyurulmaktadır. Bu hakîkat, bir başka âyet-i kerîmede şöyle buyurulur: “Kim İslâm’dan başka bir dîn ararsa bilsin ki, ondan (böyle bir dîn) aslâ kabul edilmeyecek ve o âhırette de zarar edenlerden olacaktır.” (Âl-i İmrân, 85)

...

Peygamber Efendimiz (s.a.v) Cibril hadisinde “İslam Nedir?” sorusuna “–İslâm, Allah’tan başka ilâh olmadığına ve Muhammed’in Allah’ın Rasûlü olduğuna şehâdet etmen, namazı dosdoğru kılman, zekâtı vermen, Ramazan orucunu tutman, yoluna güç yetirip imkân bulduğun zaman Kâ’be’yi ziyâret (hac) etmendir” buyurdular.

“İman Nedir?” sorusuna “–Allah’a, meleklerine, kitaplarına, peygamberlerine, âhiret gününe inanmandır. Yine kadere, hayrına ve şerrine îmân etmendir” buyurdular.

İhsan Nedir? Rasûlullah Efendimiz (s.a.v): “–İhsân, Allah’a, onu görüyormuşsun gibi kulluk etmendir. Sen onu görmüyorsan da O seni mutlaka görüyor” buyurdular. (Müslim, Îmân 1, 5. Buhârî, Îmân 37; Tirmizi Îmân 4; Ebû Dâvûd, Sünnet 16)

Kuran-ı Kerim, Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen ilahi kitapların sonuncusudur. İlahi emirleri barındıran Kuran ve beraberinde Efendimizin (s.a.v) sünneti tüm Müslümanlar için yol gösterici rehberdir.

Tüm insanlığa rahmet olarak gönderilen örnek şahsiyet Peygamber Efendimiz Hz. Muhammed Mustafa (s.a.v) 23 senelik nebevi hayatında bizlere Kuran ve Sünneti miras olarak bırakmıştır. Nitekim hadis-i şerifte buyrulur: “Size iki şey bırakıyorum, onlara sımsıkı sarıldığınız sürece yolunuzu asla şaşırmazsınız. Bunlar; Allah’ın kitabı ve Peygamberinin sünnetidir.” (Muvatta’, Kader, 3.)

Tasavvuf; Cenâb-ı Hakkʼı kalben tanıyabilme sanatıdır. Tasavvuf; “îmân”ı “ihsân” gibi muhteşem ve muazzam bir ufka taşımanın diğer adıdır. Tasavvuf’i yola girmekten gaye istikamet üzere yaşayabilmektir. İstikâmet ise, Kitap ve Sünnet’e sımsıkı sarılmak, ilâhî ve nebevî tâlimatları kalbî derinlikle idrâk edip onları hayatın her safhasında vecd içinde yaşayabilmektir.

Dua, Allah Teâlâ ile irtibatta bulunmak; O’na gönülden yönelmek, meramını vâsıta kullanmadan arz etmek demektir. Hadisi şerifte "Bir şey istediğin vakit Allah'tan iste! Yardım dilediğin vakit Allah'tan dile!" buyrulmuştur. (Ahmed b. Hanbel, Müsned, 1/307)

Zikir, bütün tasavvufi terbiye yollarında nebevi bir üsul ve emanet olarak devam edegelmiştir. “…Bilesiniz ki kalpler ancak Allâh’ı zikretmekle huzur bulur.” (er-Ra‘d, 28) Zikir, açık veya gizli şekillerde, belirli adetlerde, farklı tertiplerde yapılan önemli bir esastır. Zikir, hatırlamaktır. Allah'ı hatırlamak farklı şekillerde olabilir. Kur'an okumak, dua etmek, istiğfar etmek, tefekkür etmek, "elhamdülillah" demek, şükretmek zikirdir.

İlim ve hâl kelimelerinden oluşmuş bir isim tamlaması olan ilmihal (ilm-i hâl) sözlükte "durum bilgisi" demektir. Bütün müslümanların dinî bilgi ve uygulama bakımından ihtiyaç duyduğu, bir bakıma müslüman olmanın ve müslümanlığın icaplarını yerine getirmenin ön şartı durumundaki fıkhi temel bilgiler ilmihal diye anılmıştır.

İslam ve İhsan web sitesinde İslam, İman, İbadet, Kuranımız, Peygamberimiz, Tasavvuf, Dualar ve Zikirler, İlmihal, Fıkıh, Hadis ve vb. konularda  güvenilir kaynaklardan bilgiye ulaşabilirsiniz.