Caretta Carettalara Gönüllü Bakıyor

Antalya'da, yüksek lisans öğrencisi Fatih Polat, Akdeniz ülkeleri arasında 2 bin 500 yuva ile caretta carettaların en fazla yuvalama alanına sahip olan Belek Turizm Bölgesi'nde, 5 yıldır yaz aylarında gönüllü çalışıyor.

Antalya'da yaşayan yüksek lisans öğrencisi 25 yaşındaki Polat, nesli tükenme tehdidiyle karşı karşıya olan caretta carettaların popülasyonunu artırmak için 5 yıldır geceli gündüzlü çalışıyor.

Ekolojik Araştırmalar Derneği (EKAD) Başkanı Ali Fuat Canbolat başkanlığında hazırlanan Deniz Kaplumbağaları İzleme ve Koruma Projesi kapsamında bölgede kamp kuran ekipte yer alan Polat'ın mesaisi, her sabah 04.00'te başlıyor.

Mayısın 15'inden ekim başına kadar her sabah gönüllü üniversite öğrencileriyle 5 yıldır sahaya çıkan Polat, mayıs, haziran ve temmuz aylarında ergin kaplumbağaların izleriyle yuvaların yerlerini tespit ediyor. Yuvaların üzerine bilgiler yazan çubuk yerleştiren ve GPRS ile işaretleme yapan Polat, arazide elde ettiği bilgileri kamptaki veri tabanına giriyor.

Tilki ve köpeklerden korumak için bazı yuvalara kafese alan Polat, yumurtadan çıkış döneminde de yavruların denize ulaşıp ulaşmadıklarını kontrol ediyor ve yuvalarında sıkışan kaplumbağaları kurtarıyor.

Yuvadaki yumurtaları tek tek sayan, yumurta ile yavruların istatistikleri tutan Polat, bazı yavru kaplumbağaları da kutulara koyup martı ve yengeç gibi saldırganların daha az bulunduğu sahillere götürerek denize ulaştırıyor. Polat ve gönüllü öğrenciler, yılda yaklaşık 10 bin yavru kaplumbağanın denize ulaşmasını sağlıyor.

İNSANLARCA YOK EDİLEN BU CANLILARA KENDİMİ ADADIM

Polat, EKAD Başkanı Ali Fuat Canbolat ve danışmanların desteğiyle caretta carettalarla ilgili bilgi edindiğini söyledi.

Yaşıtları gezerken kendisi ve gönüllü öğrencilerin gece gündüz sahilde çalıştığını anlatan Polat, şöyle devam etti:

"5 yıldır buradayım ve severek çalışıyorum. İnsanlar olarak bazı canlıların doğasına giriyoruz ve onların yaşam alanlarını yok ediyoruz. Buraya ilk geldiğimde 'Bu kadar küçük bir yavru nasıl olur da yaklaşık 1 metre boyuna gelip tekrardan doğup, büyüyüp denize girdiği sahile gelip yumurtalar bırakıyor?' diye şaşırdım. Bu durum çok ilgimi çekti. Yaşam alanları insanlarca yok edilen bu canlılara adeta kendimi adadım ve onlara yardım etmeye başladım."

Bölgeye gelenlerin, kendisine "carettaların ebesi", "kaplumbağa terbiyecisi" şeklinde lakaplar taktığını aktaran Polat, "Bu durum beni rahatsız etmiyor. Bu hayvanların korunması gerekiyor" dedi.

KAHVEHANELERDE SUNUMLAR YAPTIK

Polat, tilki, köpek ve martıların, yavru deniz kaplumbağaları için tehlike oluşturduğunu vurgulayarak şunları söyledi:

"Yuvaya zarar veren hayvanları ayak izlerinden ya da yumurtayı yeme şekillerinden anlıyoruz. Riski fazla olan bazı yuvaları kafeslerle koruyoruz. Hepsine kafes koymuyoruz çünkü diğer canlıların da beslenmeye ihtiyacı var. Bizim için hayvanlardan çok en büyük tehlike insan. Sahile kum almak için traktör ile giren insanlar, yuvalara büyük zarar veriyor. Bazı insanlar, şemsiyelerini yuvaların üzerine dikiyor. Yuvaları bilerek kazıp yavru çıkartmaya çalışanlar oluyor. İnsanları bilgilendirdik. Çevre köylerdeki kahvehanelerde sunumlar yaptık."

Çalışmalarında sadece caretta carettaları değil diğer canlıları da korumayı amaçladıklarına işaret eden Polat, "Carettalar özel hayvanlar. Son yıllarda yaptığımız çalışmalarla nesli tükenme tehdidiyle karşı karşıya olan bir hayvanın popülasyonunu arttırıyoruz. Hocalarımız ve diğer gönüllülerin desteğiyle nesli tükenmekte olan bir hayvanı ipin ucundan almak çok farklı bir duygu. Bu işe gönül verdim. Carettalar ile ilgili yüksek lisans yapıyorum. İleride de tek hedefim iyi bir akademisyen, profesör olup koruma alanlarında bu çalışmaları devam ettirmek."şeklinde konuştu.

Kaynak: AA

İslam ve İhsan

PAYLAŞ:                

YORUMLAR

İlk yorumu yapan siz olun!

Yorum Ekle

İslam ve İhsan

İslam, Hz. Adem’den Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen tüm dinlerin ortak adıdır. Bu gerçeği ifâde için Kur’ân-ı Kerîm’de: “Allâh katında dîn İslâm’dır …” (Âl-i İmrân, 19) buyurulmaktadır. Bu hakîkat, bir başka âyet-i kerîmede şöyle buyurulur: “Kim İslâm’dan başka bir dîn ararsa bilsin ki, ondan (böyle bir dîn) aslâ kabul edilmeyecek ve o âhırette de zarar edenlerden olacaktır.” (Âl-i İmrân, 85)

...

Peygamber Efendimiz (s.a.v) Cibril hadisinde “İslam Nedir?” sorusuna “–İslâm, Allah’tan başka ilâh olmadığına ve Muhammed’in Allah’ın Rasûlü olduğuna şehâdet etmen, namazı dosdoğru kılman, zekâtı vermen, Ramazan orucunu tutman, yoluna güç yetirip imkân bulduğun zaman Kâ’be’yi ziyâret (hac) etmendir” buyurdular.

“İman Nedir?” sorusuna “–Allah’a, meleklerine, kitaplarına, peygamberlerine, âhiret gününe inanmandır. Yine kadere, hayrına ve şerrine îmân etmendir” buyurdular.

İhsan Nedir? Rasûlullah Efendimiz (s.a.v): “–İhsân, Allah’a, onu görüyormuşsun gibi kulluk etmendir. Sen onu görmüyorsan da O seni mutlaka görüyor” buyurdular. (Müslim, Îmân 1, 5. Buhârî, Îmân 37; Tirmizi Îmân 4; Ebû Dâvûd, Sünnet 16)

Kuran-ı Kerim, Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen ilahi kitapların sonuncusudur. İlahi emirleri barındıran Kuran ve beraberinde Efendimizin (s.a.v) sünneti tüm Müslümanlar için yol gösterici rehberdir.

Tüm insanlığa rahmet olarak gönderilen örnek şahsiyet Peygamber Efendimiz Hz. Muhammed Mustafa (s.a.v) 23 senelik nebevi hayatında bizlere Kuran ve Sünneti miras olarak bırakmıştır. Nitekim hadis-i şerifte buyrulur: “Size iki şey bırakıyorum, onlara sımsıkı sarıldığınız sürece yolunuzu asla şaşırmazsınız. Bunlar; Allah’ın kitabı ve Peygamberinin sünnetidir.” (Muvatta’, Kader, 3.)

Tasavvuf; Cenâb-ı Hakkʼı kalben tanıyabilme sanatıdır. Tasavvuf; “îmân”ı “ihsân” gibi muhteşem ve muazzam bir ufka taşımanın diğer adıdır. Tasavvuf’i yola girmekten gaye istikamet üzere yaşayabilmektir. İstikâmet ise, Kitap ve Sünnet’e sımsıkı sarılmak, ilâhî ve nebevî tâlimatları kalbî derinlikle idrâk edip onları hayatın her safhasında vecd içinde yaşayabilmektir.

Dua, Allah Teâlâ ile irtibatta bulunmak; O’na gönülden yönelmek, meramını vâsıta kullanmadan arz etmek demektir. Hadisi şerifte "Bir şey istediğin vakit Allah'tan iste! Yardım dilediğin vakit Allah'tan dile!" buyrulmuştur. (Ahmed b. Hanbel, Müsned, 1/307)

Zikir, bütün tasavvufi terbiye yollarında nebevi bir üsul ve emanet olarak devam edegelmiştir. “…Bilesiniz ki kalpler ancak Allâh’ı zikretmekle huzur bulur.” (er-Ra‘d, 28) Zikir, açık veya gizli şekillerde, belirli adetlerde, farklı tertiplerde yapılan önemli bir esastır. Zikir, hatırlamaktır. Allah'ı hatırlamak farklı şekillerde olabilir. Kur'an okumak, dua etmek, istiğfar etmek, tefekkür etmek, "elhamdülillah" demek, şükretmek zikirdir.

İlim ve hâl kelimelerinden oluşmuş bir isim tamlaması olan ilmihal (ilm-i hâl) sözlükte "durum bilgisi" demektir. Bütün müslümanların dinî bilgi ve uygulama bakımından ihtiyaç duyduğu, bir bakıma müslüman olmanın ve müslümanlığın icaplarını yerine getirmenin ön şartı durumundaki fıkhi temel bilgiler ilmihal diye anılmıştır.

İslam ve İhsan web sitesinde İslam, İman, İbadet, Kuranımız, Peygamberimiz, Tasavvuf, Dualar ve Zikirler, İlmihal, Fıkıh, Hadis ve vb. konularda  güvenilir kaynaklardan bilgiye ulaşabilirsiniz.