Barbaros Hayrettin Paşa Camii İbadete Açıldı

Mimar Sinan’ın kalfalık eseri Süleymaniye Camisi’nden esinlenilerek tasarlanan Barbaros Hayrettin Paşa Camisi bugün ibadete açıldı.

Temeli 3 Temmuz 2020'de atılan Barbaros Hayrettin Paşa Camisi, 18 bin 500 metrekarelik arsada, 7 bin metrekarelik alan üzerine inşa edildi.

İçerisinde otopark, kitap kafe, 4-6 yaş anaokulu, dijital görsel sanatlar salonu, çok amaçlı salonların yer aldığı, 20 bin kişinin aynı anda namaz kılabileceği cami ibadete açıldığında, Sarıyer Büyükdere'den Yıldız Hamidiye Camisi'ne kadar olan arterdeki en büyük cami olacak. Barbaros Hayrettin Paşa Camisi, klasik Osmanlı mimari özelliklerine sahip.

Ana kubbesinin çapı 24, yüksekliği 44 metre olan yapının 4 minaresinden ikisi 79, ikisi de 92 metre uzunluğunda inşa edildi.

ANA KUBBEYE NANO TEKNOLOJİK HAT

Mimar Sinan'ın Süleymaniye Camisi'nden esinlenilen caminin inşasında, modern inşaat tekniklerinden istifade edildi.

Ana kubbe yazısını çevreleyen desenler gemi dümeni şeklinde yapıldı. Kubbe yazısının tam ortasında 16 köşeli pusula yıldızı yer alıyor. Büyük Çamlıca Camisi'ndeki ana kubbede olduğu gibi nano teknolojinin kullanıldığı camide, masif bakır levhalar ile altın ve gümüş renkli malzemeler yer alıyor.

Hattat Ferhat Kurlu tarafından hazırlanan ana kubbenin hat yazısında suyun ve denizin önemine işaret eden İbrahim Suresi 32. ayet-i kerimesi yazıldı.

Tezhip ve süslemeleri Mustafa Çelebi tarafından hazırlanan camide, süslemelerde denize atıf yapılarak mavi tonlara yer verildi.

Caminin ana kubbesinin etrafındaki 32 pencerede yelkenli ve mavi vitraylar yer alıyor. Ayrıca caminin minarelerinde martı detayları bulunuyor.

CAMİ AKUSTİĞİNDE MİMAR SİNAN TEKNİĞİ

Caminin akustiğinde ise Mimar Sinan'ın buluşu kullandı. Akustik için kubbenin akustiğinde 242 delik açılarak, ses mühendislerinin tavsiyesiyle kimyasallarla dolduruldu.

Barbaros Hayrettin Paşa Camisi'nin "deniz" temalı mavi renkli halıları özel olarak Manisa'da yaptırıldı.

Mihrap, minber ve vaaz kürsüsünün yapımı da tamamlandı. Cami için 13 metre yüksekliğinde mihrap tasarlandı. Mihrabın yüzeyine Bakara Suresi 149. ayet-i kerimesi yazıldı.

Camiye, Allah'ın isimleri olan Esmaül Hüsna'ya atıfta bulunmak için "dalga" formundaki ana avizeye 99 fanus takıldı. Bu sayede caminin kubbelerindeki tezyinatlar daha görülür hale getirildi.

Caminin içerisindeki kapıların montajı da tamamlanırken 13 metre boyunda, 5 metre 90 santimetre eninde ana kapı girişe takıldı. Kapı, Selçuklu desenli Rumi bezemeli kündekari tekniğiyle yapıldı.

ANA KUŞAK YAZINDA, RAHMAN SURESİ

Levent Camisi Eğitim Kültür Hizmet Birimleri Yaptırma ve Yaşatma Derneği Başkanı Ergin Külünk, AA muhabirine, caminin halısının serilerek ibadete hazır hale getirildiğini söyledi.

Barbaros Hayrettin Paşa Camisi'nin en belirgin özelliğinin ismi olduğunu dile getiren Külünk, caminin özelliklerine ilişkin şu bilgileri aktardı:

"Camimizin bulunduğu yer İstanbul'umuzun Beşiktaş ilçesinin Levent semti. Burası Barbaros Hayrettin Paşa'nın askerlerinin eğitim alanı. Bu yüzden burasının ismi Levent. Temel atma merasimimizde Sayın Cumhurbaşkanı'mız buranın ismini Barbaros Hayrettin Paşa Cami diye ilan edince, ondan sonraki süreçte projemizin tamamını Barbaros Hayrettin, yaptığı işler, deniz ve bunlarla ilgili detayları ön plana çıkarıcı bir çalışma yaptık. Ortaya tematik cami diyebileceğimiz bir eser meydana getirmeye gayret ettik. Üzerinde durduğumuz halımızın, okyanus yosunu diyebileceğimiz ve deniz dalgalarını hatırlatan bir desen var."

Avizenin, okyanus dalgasının iz düşümü ve üzerinde 99 tane fanusun olduğunu anlatan Külünk, şunları kaydetti:

"Ana kubbe yazımızı, bir gemi dümeninin içerisine yazdık nano teknolojiyle. Tam göbeğinde 16 köşeli kutup yıldızı var. Camimizin ana kuşak yazısına, Rahman Suresi'nin tamamını yazdık. Fakat Nuruosmaniye Camii'den sonra yapılan en önemli örneklerden birisi yazımız konkav. Yani eğik bir yazı. Çok zor bir çalışmayla meydana gelen bir yazı olduğunu söyleyebilirim. Bir başka özellik mihrabımız. 700 sene sonra yani 1300'lü yıllarda yapılan bir örnekten yola çıkarak bugüne geldik. 80 bin parça çininin, yaklaşık 1,5 sene süren projelendirme, tasarım, imalat ve uygulamadan sonra meydana gelen bir projedir."

600 METREKARE ÇİNİ

Camide 600 metrekarelik alanda yer alan çinilerin, UNESCO tarafından 2009 yılında "Yaşayan İnsan Hazinesi" ödülü verilen Mehmet Gürsoy'un çizimleriyle meydana getirildiğini aktaran Külünk, çini çalışmalarının çok modern ancak klasik desen ve motifler kullanılarak, sadece Barbaros Hayrettin Paşa Camisi'ne özel olarak hazırlandığını söyledi.

Vitraylarda ve pencerelerde, denize ait unsurların dikkati çekeceğini ifade eden Külünk, minarelerin külahının dibinde bile martı desenlerinin yer aldığını anlattı.

Külünk, Hacı Mehmet Güner'in koordinatörlüğünde yaklaşık 20 kişilik teknik ekibin ve her gün 150-200 kişilik insan gücünün, onlarca atölyenin cami için çalışmaları yürüttüğünü belirtti.

"EN ÖNEMLİ ÖRNEK USTA SİNAN'DIR"

Barbaros Hayrettin Paşa Camisi'nin klasik bir eser olduğunu vurgulayan Külünk, "Klasik eser yapıyorsanız önünüzdeki en önemli örnek usta Sinan'dır. Biz de usta Sinan'ın yolundan giderek ama onun yaptığı işleri kopya ederek değil, cami mimarisine getirdiği oranları dikkate alarak bir çalışma yapmaya gayret ettik. Başardık diyebiliyoruz. Cemaatiyle buluştuğunda neticeyi görmüş olacağız." diye konuştu.

Barbaros Hayrettin Paşa Camisi'nin bir ihtiyaç projesi olduğunu vurgulayan Külünk, "Çünkü Yıldız Hamidiye Camisi'nden Sarıyer Büyükdere arasında, ana arterde cami yok. İçeride camiler var, yerel ihtiyaçları karşılamak anlamında. Bulunduğumuz mevki iş merkezlerinin, alışveriş merkezlerinin karşısında. Buralara yerli, yabancı bir çok insan gelmekte. Bölgede çok ciddi anlamda bir ibadethane ihtiyacı olduğu biliniyordu. Sayın Cumhurbaşkanımız bunu dikkate aldı ve bu talimatı vererek, caminin yapılmasının başlangıcını yapmış oldu." ifadelerini kullandı.

Kaynak: AA

İslam ve İhsan

CAMİLER VE KÜLLİYELER

Camiler ve Külliyeler

PAYLAŞ:                

YORUMLAR

İlk yorumu yapan siz olun!

Yorum Ekle

İslam ve İhsan

İslam, Hz. Adem’den Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen tüm dinlerin ortak adıdır. Bu gerçeği ifâde için Kur’ân-ı Kerîm’de: “Allâh katında dîn İslâm’dır …” (Âl-i İmrân, 19) buyurulmaktadır. Bu hakîkat, bir başka âyet-i kerîmede şöyle buyurulur: “Kim İslâm’dan başka bir dîn ararsa bilsin ki, ondan (böyle bir dîn) aslâ kabul edilmeyecek ve o âhırette de zarar edenlerden olacaktır.” (Âl-i İmrân, 85)

...

Peygamber Efendimiz (s.a.v) Cibril hadisinde “İslam Nedir?” sorusuna “–İslâm, Allah’tan başka ilâh olmadığına ve Muhammed’in Allah’ın Rasûlü olduğuna şehâdet etmen, namazı dosdoğru kılman, zekâtı vermen, Ramazan orucunu tutman, yoluna güç yetirip imkân bulduğun zaman Kâ’be’yi ziyâret (hac) etmendir” buyurdular.

“İman Nedir?” sorusuna “–Allah’a, meleklerine, kitaplarına, peygamberlerine, âhiret gününe inanmandır. Yine kadere, hayrına ve şerrine îmân etmendir” buyurdular.

İhsan Nedir? Rasûlullah Efendimiz (s.a.v): “–İhsân, Allah’a, onu görüyormuşsun gibi kulluk etmendir. Sen onu görmüyorsan da O seni mutlaka görüyor” buyurdular. (Müslim, Îmân 1, 5. Buhârî, Îmân 37; Tirmizi Îmân 4; Ebû Dâvûd, Sünnet 16)

Kuran-ı Kerim, Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen ilahi kitapların sonuncusudur. İlahi emirleri barındıran Kuran ve beraberinde Efendimizin (s.a.v) sünneti tüm Müslümanlar için yol gösterici rehberdir.

Tüm insanlığa rahmet olarak gönderilen örnek şahsiyet Peygamber Efendimiz Hz. Muhammed Mustafa (s.a.v) 23 senelik nebevi hayatında bizlere Kuran ve Sünneti miras olarak bırakmıştır. Nitekim hadis-i şerifte buyrulur: “Size iki şey bırakıyorum, onlara sımsıkı sarıldığınız sürece yolunuzu asla şaşırmazsınız. Bunlar; Allah’ın kitabı ve Peygamberinin sünnetidir.” (Muvatta’, Kader, 3.)

Tasavvuf; Cenâb-ı Hakkʼı kalben tanıyabilme sanatıdır. Tasavvuf; “îmân”ı “ihsân” gibi muhteşem ve muazzam bir ufka taşımanın diğer adıdır. Tasavvuf’i yola girmekten gaye istikamet üzere yaşayabilmektir. İstikâmet ise, Kitap ve Sünnet’e sımsıkı sarılmak, ilâhî ve nebevî tâlimatları kalbî derinlikle idrâk edip onları hayatın her safhasında vecd içinde yaşayabilmektir.

Dua, Allah Teâlâ ile irtibatta bulunmak; O’na gönülden yönelmek, meramını vâsıta kullanmadan arz etmek demektir. Hadisi şerifte "Bir şey istediğin vakit Allah'tan iste! Yardım dilediğin vakit Allah'tan dile!" buyrulmuştur. (Ahmed b. Hanbel, Müsned, 1/307)

Zikir, bütün tasavvufi terbiye yollarında nebevi bir üsul ve emanet olarak devam edegelmiştir. “…Bilesiniz ki kalpler ancak Allâh’ı zikretmekle huzur bulur.” (er-Ra‘d, 28) Zikir, açık veya gizli şekillerde, belirli adetlerde, farklı tertiplerde yapılan önemli bir esastır. Zikir, hatırlamaktır. Allah'ı hatırlamak farklı şekillerde olabilir. Kur'an okumak, dua etmek, istiğfar etmek, tefekkür etmek, "elhamdülillah" demek, şükretmek zikirdir.

İlim ve hâl kelimelerinden oluşmuş bir isim tamlaması olan ilmihal (ilm-i hâl) sözlükte "durum bilgisi" demektir. Bütün müslümanların dinî bilgi ve uygulama bakımından ihtiyaç duyduğu, bir bakıma müslüman olmanın ve müslümanlığın icaplarını yerine getirmenin ön şartı durumundaki fıkhi temel bilgiler ilmihal diye anılmıştır.

İslam ve İhsan web sitesinde İslam, İman, İbadet, Kuranımız, Peygamberimiz, Tasavvuf, Dualar ve Zikirler, İlmihal, Fıkıh, Hadis ve vb. konularda  güvenilir kaynaklardan bilgiye ulaşabilirsiniz.