Bağında Yetiştirdiği Üzümleri Satmak Yerine Köylülere İnfak Ediyor

Çankırı'nın Kızılırmak ilçesinde yaşayan 90 yaşındaki Osman Erol, köyündeki bağında yetiştirdiği üzümleri köylülere infak ediyor.

İnfak kelimesi, Allah'ın (cc) hoşnutluğunu kazanma niyeti ile harcamada, yardımlarda(maddi,manevi) bulunma anlamına gelir. Aynı zamanda "İnfak” kelimesinin taşıdığı mânâ iyi tahlil edilirse, bu ibâdetin bir hikmetinin de, insanı ruh, şahsiyet ve karakter bakımından maddenin esâretinden kurtararak mâneviyâtı maddiyâta hâkim kılması olduğu görülür. Bu yönüyle ibâdetler içinde infâkın rûha sağladığı belki de en büyük fayda, “vicdan huzûru”dur.

Bağında Yetiştirdiği Üzümleri Satmak Yerine Köylülere İnfak Ediyor

Çocukluğundan beri tarımla uğraşan Erol, yaklaşık 30 sene önce Hallaçlı köyü Seki mevkisinde köylünün örnek alması için 12 dönüm alanda üzüm bağı oluşturmaya karar verdi.

Yıllarca arazisinin bakımını yapan Erol, yılda 8-10 ton ürün veren bağdaki üzümlerden ihtiyacı kadarını toplayıp kalanını, alanların kendisine dua etmesi için bağda bırakıyor.

Erol, bağından üzüm yiyen herkese hakkını helal ettiğini söyledi.

Bağına gelenlerin istedikleri kadar yiyebileceklerini belirten Erol, "Çok fazla yolup götürmesinler, başkaları da yesin. Herkes alsın yani. Ben bunları satmayı düşünmüyorum. İnsanların bunları yemesi, benim ahiretim için daha iyi. Çıkan üzümlerin birazını ben alıyorum, kalanları toplamıyorum, gelen yiyor, isteyen alıyor." dedi.

Bağdan üzüm yiyenlerin kendisine teşekkür ettiğini, dua ettiğini vurgulayan Erol, "Çocukluğumdan beri tarımla, hayvancılıkla uğraşıyorum. İnsanları alıştırmak, bağ alışkanlığı olsun diye burayı diktim. Güzelce bakımını yapıyorum. Tek başıma bağın altından girip üstünden çıkıyorum. Budamasını yapıyorum, aşısını yapıyorum. Kış vaktine kadar üzüm kalıyor burada." ifadelerini kullandı.

Köy muhtarı Metin Çalış da böyle güzel bir bağı köylerine kazandırdığı için Erol'a teşekkür etti.

Erol'un bağdaki üzümlerini hayra sunduğunu, bölgeye gelen vatandaşların istifade ettiğini dile getiren Çalış, "Burası kırsal bir bölge. Vatandaş gelip geçtikçe buradan üzüm yiyebiliyor. Uzun yıllardır elinden kürek düşmüyor." diye konuştu.

Ankara'da yaşayıp memleketi Hallaçlı'ya gelen Orçun Çalış da köyünü ziyaret ettiğinde Erol'un diktiği üzüm bağlarına da uğradığını, arkadaşlarıyla vakit geçirip üzümlerden yediklerini kaydetti.

Kaynak: AA

İslam ve İhsan

PAYLAŞ:                

YORUMLAR

İlk yorumu yapan siz olun!

Yorum Ekle

İslam ve İhsan

İslam, Hz. Adem’den Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen tüm dinlerin ortak adıdır. Bu gerçeği ifâde için Kur’ân-ı Kerîm’de: “Allâh katında dîn İslâm’dır …” (Âl-i İmrân, 19) buyurulmaktadır. Bu hakîkat, bir başka âyet-i kerîmede şöyle buyurulur: “Kim İslâm’dan başka bir dîn ararsa bilsin ki, ondan (böyle bir dîn) aslâ kabul edilmeyecek ve o âhırette de zarar edenlerden olacaktır.” (Âl-i İmrân, 85)

...

Peygamber Efendimiz (s.a.v) Cibril hadisinde “İslam Nedir?” sorusuna “–İslâm, Allah’tan başka ilâh olmadığına ve Muhammed’in Allah’ın Rasûlü olduğuna şehâdet etmen, namazı dosdoğru kılman, zekâtı vermen, Ramazan orucunu tutman, yoluna güç yetirip imkân bulduğun zaman Kâ’be’yi ziyâret (hac) etmendir” buyurdular.

“İman Nedir?” sorusuna “–Allah’a, meleklerine, kitaplarına, peygamberlerine, âhiret gününe inanmandır. Yine kadere, hayrına ve şerrine îmân etmendir” buyurdular.

İhsan Nedir? Rasûlullah Efendimiz (s.a.v): “–İhsân, Allah’a, onu görüyormuşsun gibi kulluk etmendir. Sen onu görmüyorsan da O seni mutlaka görüyor” buyurdular. (Müslim, Îmân 1, 5. Buhârî, Îmân 37; Tirmizi Îmân 4; Ebû Dâvûd, Sünnet 16)

Kuran-ı Kerim, Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen ilahi kitapların sonuncusudur. İlahi emirleri barındıran Kuran ve beraberinde Efendimizin (s.a.v) sünneti tüm Müslümanlar için yol gösterici rehberdir.

Tüm insanlığa rahmet olarak gönderilen örnek şahsiyet Peygamber Efendimiz Hz. Muhammed Mustafa (s.a.v) 23 senelik nebevi hayatında bizlere Kuran ve Sünneti miras olarak bırakmıştır. Nitekim hadis-i şerifte buyrulur: “Size iki şey bırakıyorum, onlara sımsıkı sarıldığınız sürece yolunuzu asla şaşırmazsınız. Bunlar; Allah’ın kitabı ve Peygamberinin sünnetidir.” (Muvatta’, Kader, 3.)

Tasavvuf; Cenâb-ı Hakkʼı kalben tanıyabilme sanatıdır. Tasavvuf; “îmân”ı “ihsân” gibi muhteşem ve muazzam bir ufka taşımanın diğer adıdır. Tasavvuf’i yola girmekten gaye istikamet üzere yaşayabilmektir. İstikâmet ise, Kitap ve Sünnet’e sımsıkı sarılmak, ilâhî ve nebevî tâlimatları kalbî derinlikle idrâk edip onları hayatın her safhasında vecd içinde yaşayabilmektir.

Dua, Allah Teâlâ ile irtibatta bulunmak; O’na gönülden yönelmek, meramını vâsıta kullanmadan arz etmek demektir. Hadisi şerifte "Bir şey istediğin vakit Allah'tan iste! Yardım dilediğin vakit Allah'tan dile!" buyrulmuştur. (Ahmed b. Hanbel, Müsned, 1/307)

Zikir, bütün tasavvufi terbiye yollarında nebevi bir üsul ve emanet olarak devam edegelmiştir. “…Bilesiniz ki kalpler ancak Allâh’ı zikretmekle huzur bulur.” (er-Ra‘d, 28) Zikir, açık veya gizli şekillerde, belirli adetlerde, farklı tertiplerde yapılan önemli bir esastır. Zikir, hatırlamaktır. Allah'ı hatırlamak farklı şekillerde olabilir. Kur'an okumak, dua etmek, istiğfar etmek, tefekkür etmek, "elhamdülillah" demek, şükretmek zikirdir.

İlim ve hâl kelimelerinden oluşmuş bir isim tamlaması olan ilmihal (ilm-i hâl) sözlükte "durum bilgisi" demektir. Bütün müslümanların dinî bilgi ve uygulama bakımından ihtiyaç duyduğu, bir bakıma müslüman olmanın ve müslümanlığın icaplarını yerine getirmenin ön şartı durumundaki fıkhi temel bilgiler ilmihal diye anılmıştır.

İslam ve İhsan web sitesinde İslam, İman, İbadet, Kuranımız, Peygamberimiz, Tasavvuf, Dualar ve Zikirler, İlmihal, Fıkıh, Hadis ve vb. konularda  güvenilir kaynaklardan bilgiye ulaşabilirsiniz.