Altınoluk Dergisinin Kasım 2022 Sayısı Çıktı

Altınoluk dergisinin 441. sayısı çıktı. Altınoluk dergisinin Kasım 2022 sayısı “Birbirlerini Uyarmayan Bir Toplulukta Hayır Yoktur” kapağıyla yayınlandı.

“Birbirlerini Uyarmayan Bir Toplulukta Hayır Yoktur” başlığıyla çıkan Altınoluk dergisinin 441. sayısı şu şekilde takdim edildi.

TAKDİM

Hocası Sâdeddîn Kaşgârî’nin “Öyle bir sevgiyle bağlan ki bırakmak mümkün olmasın” dediği andan itibaren maneviyat yoluna giren ve sonrasında Nefehat-ül Üns gibi muhteşem bir eser kaleme alan Abdurrahman Cami Hz. bir kış mevsiminde yolculuk yaparken girişine geldiği köyde köpeklerin saldırısına uğramış. Yerden birkaç taş alıp köpekleri kovmaya niyetlenmiş, ama buz tutmuş taşları sökememiş. Bunun üzerine, “Bu nasıl köy, demiş; taşları bağlamışlar, köpekleri salmışlar.”

İyilik, doğruluk ve güzelliğe savaş açılan bir çağdayız, taşları bağlamışlar, köpekleri salmışlar. Kötülüğün efendileri sadece kötülüklerinin normalleşmesi için savaşmıyor, aynı zamanda iyileri iyilikleri ile mağdur bir hale düşürmeye çalışıyorlar. Kötünün şirretliği o kadar ayyuka çıkmış ki iyi artık iyiliği ile ortada olmaktan çekinir hale gelmiş. Bugün bir yol ayırımında olduğumuzu fark edelim: Ya aktif iyilik yolunu seçerek savaşacağız ya da değerlerimiz ve sahip çıkamadığımız nesillerimiz ile ortadan kaybolacağız.

Aktif iyilik yolunu seçmek, iyiliğin cazibesini artırma çabası vermektir. Aktif iyilik, iyiliği yapmakla kalmayıp, iyiliği yaymak ve iyilerin sayısını artırmak gayreti ile bilinmektir. Bu genişleme iradesi gösteren bir muhitle olur. İyilerin iyiliğini devam ettirecek ve iyiliği aktif kılacak muhitin iklimi ikaz ve nasihat iklimidir. İkaz iklimi birbirine sürekli hakkı ve sabrı tavsiye etme esasına dayanır. Asr Suresi’nde hüsrandan kurtulma ümidi olanların, iman ve amel-i salihleri yanında birbirlerine hakkı ve sabrı tavsiye etmeleri ne kadar dikkate şâyandır.

Dünyanın kıyamete doludizgin gittiği bir hengâmda tek mazeretimiz her ne hal olursa olsun ikazı bırakmamak, ikaz iklimini muhafaza etmektir. İkaz iklimi, uyanıklığın ve birbirini uyarmanın ve müslümanlıktan mü’minliğe, mü’minlikten müttaki ve muhsinliğe doğru sürekli yarışın norm olduğu bir iklimdir. Hayırda yarışmak hayrı korumak içindir. Hayrın rağbet edilen bir ufuk olması, hayrı önceleyenlerin ve hayırda yarışanların varlığı sayesindedir.

İkaz ve nasihat süreklilik gerektiren bir vazifedir. Muhatabının aklını ve durumunu dikkate alarak iyi, güzel ve doğruyu işaret eden, bunu sadece söz ile değil hali ile de göstermelidir. Gafletten uyandığını iddia edenin üzerinde uyanıklığın emareleri görülür. Uyandığı halde gözü uykuda olanın ya da uyuyana özenenin sözü tesir etmez. O yüzden uyananın yapacağı ilk iş uyanıklar arasına dâhil olmaktır, zira haller bulaşıcıdır.

Birbirlerini uyarmayan bir toplulukta hayır yoktur. İkaz ve nasihatin tesiri samimiyeti ve sürekliliğindedir. Sözü olan, derdi olan ve ikaza kabiliyeti olan dijital ve sanalda çoğalmalıdır. Sadece dıştaki değil içimizdeki kötülüğün de engellenmesini gerektiren bir vazife olarak emr-i bi’l-ma‘rûf ve nehyi ani’l-münkeri sanal ve dijitale taşımak zorundayız, çünkü buralar artık yalnızlaşan insanları bir araya getiren çağdaş Ukazlara dönüşmüştür. Bu sayımızda böyle bir hassasiyetin altını çizerek kimilerinin eylemekten, kimilerininse işitmekten yorgun düştüğü nasihat ve ikaz vazifesinden geri kalmamak gerektiğini hatırlatıyoruz. Umarız istifadeye medar olur. Bir sonraki sayımızda buluşmak ümidiyle Allah’a emanet olunuz.

Dergiye ulaşmak için tıklayınız...

İslam ve İhsan

İKİ DÜNYADA İYİLİK

İki Dünyada İyilik

NEBEVİ İYİLİK

Nebevi İyilik

PAYLAŞ:                

YORUMLAR

İlk yorumu yapan siz olun!

Yorum Ekle

İslam ve İhsan

İslam, Hz. Adem’den Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen tüm dinlerin ortak adıdır. Bu gerçeği ifâde için Kur’ân-ı Kerîm’de: “Allâh katında dîn İslâm’dır …” (Âl-i İmrân, 19) buyurulmaktadır. Bu hakîkat, bir başka âyet-i kerîmede şöyle buyurulur: “Kim İslâm’dan başka bir dîn ararsa bilsin ki, ondan (böyle bir dîn) aslâ kabul edilmeyecek ve o âhırette de zarar edenlerden olacaktır.” (Âl-i İmrân, 85)

...

Peygamber Efendimiz (s.a.v) Cibril hadisinde “İslam Nedir?” sorusuna “–İslâm, Allah’tan başka ilâh olmadığına ve Muhammed’in Allah’ın Rasûlü olduğuna şehâdet etmen, namazı dosdoğru kılman, zekâtı vermen, Ramazan orucunu tutman, yoluna güç yetirip imkân bulduğun zaman Kâ’be’yi ziyâret (hac) etmendir” buyurdular.

“İman Nedir?” sorusuna “–Allah’a, meleklerine, kitaplarına, peygamberlerine, âhiret gününe inanmandır. Yine kadere, hayrına ve şerrine îmân etmendir” buyurdular.

İhsan Nedir? Rasûlullah Efendimiz (s.a.v): “–İhsân, Allah’a, onu görüyormuşsun gibi kulluk etmendir. Sen onu görmüyorsan da O seni mutlaka görüyor” buyurdular. (Müslim, Îmân 1, 5. Buhârî, Îmân 37; Tirmizi Îmân 4; Ebû Dâvûd, Sünnet 16)

Kuran-ı Kerim, Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen ilahi kitapların sonuncusudur. İlahi emirleri barındıran Kuran ve beraberinde Efendimizin (s.a.v) sünneti tüm Müslümanlar için yol gösterici rehberdir.

Tüm insanlığa rahmet olarak gönderilen örnek şahsiyet Peygamber Efendimiz Hz. Muhammed Mustafa (s.a.v) 23 senelik nebevi hayatında bizlere Kuran ve Sünneti miras olarak bırakmıştır. Nitekim hadis-i şerifte buyrulur: “Size iki şey bırakıyorum, onlara sımsıkı sarıldığınız sürece yolunuzu asla şaşırmazsınız. Bunlar; Allah’ın kitabı ve Peygamberinin sünnetidir.” (Muvatta’, Kader, 3.)

Tasavvuf; Cenâb-ı Hakkʼı kalben tanıyabilme sanatıdır. Tasavvuf; “îmân”ı “ihsân” gibi muhteşem ve muazzam bir ufka taşımanın diğer adıdır. Tasavvuf’i yola girmekten gaye istikamet üzere yaşayabilmektir. İstikâmet ise, Kitap ve Sünnet’e sımsıkı sarılmak, ilâhî ve nebevî tâlimatları kalbî derinlikle idrâk edip onları hayatın her safhasında vecd içinde yaşayabilmektir.

Dua, Allah Teâlâ ile irtibatta bulunmak; O’na gönülden yönelmek, meramını vâsıta kullanmadan arz etmek demektir. Hadisi şerifte "Bir şey istediğin vakit Allah'tan iste! Yardım dilediğin vakit Allah'tan dile!" buyrulmuştur. (Ahmed b. Hanbel, Müsned, 1/307)

Zikir, bütün tasavvufi terbiye yollarında nebevi bir üsul ve emanet olarak devam edegelmiştir. “…Bilesiniz ki kalpler ancak Allâh’ı zikretmekle huzur bulur.” (er-Ra‘d, 28) Zikir, açık veya gizli şekillerde, belirli adetlerde, farklı tertiplerde yapılan önemli bir esastır. Zikir, hatırlamaktır. Allah'ı hatırlamak farklı şekillerde olabilir. Kur'an okumak, dua etmek, istiğfar etmek, tefekkür etmek, "elhamdülillah" demek, şükretmek zikirdir.

İlim ve hâl kelimelerinden oluşmuş bir isim tamlaması olan ilmihal (ilm-i hâl) sözlükte "durum bilgisi" demektir. Bütün müslümanların dinî bilgi ve uygulama bakımından ihtiyaç duyduğu, bir bakıma müslüman olmanın ve müslümanlığın icaplarını yerine getirmenin ön şartı durumundaki fıkhi temel bilgiler ilmihal diye anılmıştır.

İslam ve İhsan web sitesinde İslam, İman, İbadet, Kuranımız, Peygamberimiz, Tasavvuf, Dualar ve Zikirler, İlmihal, Fıkıh, Hadis ve vb. konularda  güvenilir kaynaklardan bilgiye ulaşabilirsiniz.