Altınoluk Dergisinin Ekim 2019 Sayısı Çıktı

Altınoluk dergisinin 404. sayısı çıktı. Altınoluk dergisinin Ekim 2019 sayısı “Sarp Yokuş Nasıl Aşılır? Yükü Az olan Kurtuldu” kapak başlığıyla yayınlandı.

“Sarp Yokuş Nasıl Aşılır? Yükü Az olan Kurtuldu” kapak başlığıyla çıkan Altınoluk dergisinin 404. sayısı şu şekilde takdim edildi.

YÜKÜ AZ OLAN KURTULDU

Medain şehrinde su baskını meydana gelmişti. İnsanlar telaş ve panik içerisinde, canlarını ve mallarını kurtarmak için oraya buraya koştururlarken şehrin valisi Selman-ı Fârisi radıyallâhu anh birkaç parçadan müteşekkil eşyasını doldurduğu torbasını omzuna attı ve güvende olacağı yüksek bir yere çıktıktan sonra insanlara şöyle seslendi: “Ey Ümmet-i Muhammed! Yükü az olan kurtuldu.”

Bir selin ortasında sürükleniyoruz. Her taraftan malumat akıyor. Neredeyse boğacak kadar yoğun bir görüntü, ses ve bilgi baskınına maruzuz. Ama ilginçtir, çoğumuzda telaş yok, muhtemelen olanın bitenin farkında değiliz. Hâlbuki boğulmak üzereyiz. Bu gayesiz ve hikmetsiz malumat akıntısı karşısında kendimizi kaybetmemize ramak kaldı. Kim olduğumuzu, niye yaşadığımızı ve nereye gittiğimizi unutmamız yakındır.

Boğulmak üzereyiz. Teknoloji marifeti ile gelen her görüntü, ses ve mesaj kalbimize sıklet oluyor, çünkü sadra şifa bir niyet ve muhteva ile gelmiyor. O yüzden yükümüz gittikçe ağırlaşıyor. Ahiret azığı edinmeye geldiğimiz şu dünyada faydasız bilgi, his ve düşünceler sadrımızı daralttıkça daraltıyor. Ellerimiz, gözlerimiz ve zihnimiz ivmesi her geçen gün artan kör ve sağır bu akıntının içerisinde meflûç oluyor. Herkesle beraber sürüklenmek mi bizi bu kadar umarsız ve duyarsız kılıyor?

Kurtulmak zorundayız. Felaket içinde olduğunu fark etmeyeni kimse kurtaramaz. Maruz kaldığımızın ne olduğunu anlamamız zaruridir. Her saniye üzerimize yağan ve gönlümüze yük olan malumat zamanımızın felaketidir. Bu kadar gayesiz ve maksatsız ses, söz ve görüntü içerisinde hakikati bilmek ve bildirmek imkânsızlaşıyor. Kimsenin konuşmadığı yerde hakikati bulmak zor olabilir. Ama esas zorluk herkesin konuştuğu yerde hakikati bulmaktır; işte biz bugün bunu tecrübe ediyoruz.

SARP YOKUŞ NASIL AŞILIR?

Önümüzdeki sarp bir yokuş var. Bu yokuşu aşmak için yükümüzü azaltmamız şarttır. Aslında o yokuş nefsimizin yokuşudur. İzlediğimiz, okuduğumuz ve işittiğimize karşı teyakkuza geçmeli, sadrımıza yük olan malumattan uzak durmalıyız. Diğer türlü kalbimizin kıvamını bulmamız mümkün olmayacak. Elinizdeki sayı bu dert ile hazırlanmıştır. Ölçülerin kaybolduğu bir zamanda ne yüktür, ne değildir; bunu herkes kendisi tayin edecek. Selman-ı Fârisi gibi Peygamber dostlarının ölçüleri ise kurtuluş reçetesi olarak kıyamete kadar önümüzde ışıldamaya devam edecek. Biz onları hatırlamaya ve hatırlatmaya devam edeceğiz. Hem ölçümüzü bulalım, hem de sürüklendiğimiz malumat seline alternatif bir dip dalga oluşturalım diye. Tevfik Rabbimizdendir.

Abone kampanyamız devam ediyor. Hediyemiz olan “Kitabımız Kur’an-Muhtevası ve Faziletleri” isimli eserin, gittiğimiz ve uğradığımız yerlerdeki gönül dostlarımızdan güzel akisler aldığına şahit oluyoruz. Altınoluk, maruz kaldığımız malumat seli karşısında selamet yurduna götüren bir deniz feneri hükmündedir. Bu fenerin daha çok gönülle buluşması sizin, bizim, hepimizin gayretlerine matuftur. Mevlâmızdan bereket niyaz ediyor, bir sonraki sayıda buluşmak temennisi ile hepinizi Allah’a emanet ediyoruz.

Ayrıntılı bilgi altınoluk.com’da…

 

İslam ve İhsan

TAKVAYA NASIL ULAŞILIR?

Takvaya Nasıl Ulaşılır?

PAYLAŞ:                

YORUMLAR

İlk yorumu yapan siz olun!

Yorum Ekle

İslam ve İhsan

İslam, Hz. Adem’den Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen tüm dinlerin ortak adıdır. Bu gerçeği ifâde için Kur’ân-ı Kerîm’de: “Allâh katında dîn İslâm’dır …” (Âl-i İmrân, 19) buyurulmaktadır. Bu hakîkat, bir başka âyet-i kerîmede şöyle buyurulur: “Kim İslâm’dan başka bir dîn ararsa bilsin ki, ondan (böyle bir dîn) aslâ kabul edilmeyecek ve o âhırette de zarar edenlerden olacaktır.” (Âl-i İmrân, 85)

...

Peygamber Efendimiz (s.a.v) Cibril hadisinde “İslam Nedir?” sorusuna “–İslâm, Allah’tan başka ilâh olmadığına ve Muhammed’in Allah’ın Rasûlü olduğuna şehâdet etmen, namazı dosdoğru kılman, zekâtı vermen, Ramazan orucunu tutman, yoluna güç yetirip imkân bulduğun zaman Kâ’be’yi ziyâret (hac) etmendir” buyurdular.

“İman Nedir?” sorusuna “–Allah’a, meleklerine, kitaplarına, peygamberlerine, âhiret gününe inanmandır. Yine kadere, hayrına ve şerrine îmân etmendir” buyurdular.

İhsan Nedir? Rasûlullah Efendimiz (s.a.v): “–İhsân, Allah’a, onu görüyormuşsun gibi kulluk etmendir. Sen onu görmüyorsan da O seni mutlaka görüyor” buyurdular. (Müslim, Îmân 1, 5. Buhârî, Îmân 37; Tirmizi Îmân 4; Ebû Dâvûd, Sünnet 16)

Kuran-ı Kerim, Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen ilahi kitapların sonuncusudur. İlahi emirleri barındıran Kuran ve beraberinde Efendimizin (s.a.v) sünneti tüm Müslümanlar için yol gösterici rehberdir.

Tüm insanlığa rahmet olarak gönderilen örnek şahsiyet Peygamber Efendimiz Hz. Muhammed Mustafa (s.a.v) 23 senelik nebevi hayatında bizlere Kuran ve Sünneti miras olarak bırakmıştır. Nitekim hadis-i şerifte buyrulur: “Size iki şey bırakıyorum, onlara sımsıkı sarıldığınız sürece yolunuzu asla şaşırmazsınız. Bunlar; Allah’ın kitabı ve Peygamberinin sünnetidir.” (Muvatta’, Kader, 3.)

Tasavvuf; Cenâb-ı Hakkʼı kalben tanıyabilme sanatıdır. Tasavvuf; “îmân”ı “ihsân” gibi muhteşem ve muazzam bir ufka taşımanın diğer adıdır. Tasavvuf’i yola girmekten gaye istikamet üzere yaşayabilmektir. İstikâmet ise, Kitap ve Sünnet’e sımsıkı sarılmak, ilâhî ve nebevî tâlimatları kalbî derinlikle idrâk edip onları hayatın her safhasında vecd içinde yaşayabilmektir.

Dua, Allah Teâlâ ile irtibatta bulunmak; O’na gönülden yönelmek, meramını vâsıta kullanmadan arz etmek demektir. Hadisi şerifte "Bir şey istediğin vakit Allah'tan iste! Yardım dilediğin vakit Allah'tan dile!" buyrulmuştur. (Ahmed b. Hanbel, Müsned, 1/307)

Zikir, bütün tasavvufi terbiye yollarında nebevi bir üsul ve emanet olarak devam edegelmiştir. “…Bilesiniz ki kalpler ancak Allâh’ı zikretmekle huzur bulur.” (er-Ra‘d, 28) Zikir, açık veya gizli şekillerde, belirli adetlerde, farklı tertiplerde yapılan önemli bir esastır. Zikir, hatırlamaktır. Allah'ı hatırlamak farklı şekillerde olabilir. Kur'an okumak, dua etmek, istiğfar etmek, tefekkür etmek, "elhamdülillah" demek, şükretmek zikirdir.

İlim ve hâl kelimelerinden oluşmuş bir isim tamlaması olan ilmihal (ilm-i hâl) sözlükte "durum bilgisi" demektir. Bütün müslümanların dinî bilgi ve uygulama bakımından ihtiyaç duyduğu, bir bakıma müslüman olmanın ve müslümanlığın icaplarını yerine getirmenin ön şartı durumundaki fıkhi temel bilgiler ilmihal diye anılmıştır.

İslam ve İhsan web sitesinde İslam, İman, İbadet, Kuranımız, Peygamberimiz, Tasavvuf, Dualar ve Zikirler, İlmihal, Fıkıh, Hadis ve vb. konularda  güvenilir kaynaklardan bilgiye ulaşabilirsiniz.