Afgan Depremzedeler Daha Fazla Yardım Bekliyor

Afganistan'da deprem bölgesine gönderilen yardımlar birçok kişinin ihtiyacını karşılayamazken halk, en çok gıda, çadıra ve battaniyeye ihtiyaç duyuyor.

Afganistan'ı 22 Haziran'da vuran depremde şu ana kadar yaklaşık 1200 kişinin hayatını kaybettiği, yüzlerce kişinin yaralandığı açıklandı.

Gerek uluslararası toplum ve çeşitli ülkelerin gerek Taliban yönetiminin deprem bölgelerine yeterli yardımı göndereceğini açıklamasına rağmen bölgedeki yardımlar yetersiz kalıyor.

Depremin en etkili olduğu Paktika vilayetinin Pakistan sınırında sıfır noktada bulunan Giyan ilçesindeki depremzedelerle görüştü.

Bölgeye ulaşmak çok zor

Giyan ilçe merkezi ve köyleri büyük oranda bir dere yatağının etrafına kurulmuş durumda. Paktika'nın merkezinden buraya ulaşmak için araçla uzun süre dere yatağından ilerlemek ayrıca dağlık, engebeli, çamurlu yollardan geçmek gerekiyor. Bu da deprem bölgesine karadan yardım götürmeyi zorlaştıran en önemli etkenler arasında bulunuyor.

Yine de yol boyunca buraya yardım taşıyan yaklaşık 10 kamyonun bölgeye doğru ilerlediği gözlemlendi.

Yardımlar helikopterler vasıtasıyla da ulaştırılıyor. Daha önce çeşitli ülke ve uluslararası kurumlardan gelen yardımların önce Host vilayetinde toplanacağı, sonra da bölgeye helikopterlerle ulaştırılacağı aktarılmıştı. Bu kapsamda depremin ilk anlarından itibaren çeşitli yardımlar bölgeye ulaştı.

Türk Kızılay da 500 aileye gıda yardımında bulundu.

Giyan'da ilk günlerde yaşanan hareketlilik yerini sakinliğe bıraktı. Merkezde az sayıda kurumun yardım çalışması devam ederken köy sakinleri de yavaş yavaş günlük hayatlarına dönmeye başladı.

İnsanlar köylerde belli aralıklarda kurulan taziye çadırlarında birbirlerini ziyaret ederek başsağlığı diliyor ve misafirlerini ağırlıyor.

Ayrıca depremde en çok kaybın yaşandığı ifade edilen Uçka köyündeki halk, harabeye dönen köy camisinde yıkıntılar arasında ibadetlerini yapmaya davam ediyor. Namaz vaktinin girmesiyle ezan okunuyor ve namazlar eda ediliyor.

Yardımlar yetersiz

Bölge sakinleri Birleşmiş Milletler (BM), çeşitli uluslararası kurumlar ve Afgan Kızılayından şu ana kadar aldıkları yardımların yetersiz olduğunu ifade ediyor.

Depremzedeler, bugünlerde ağırlıklı olarak pirinç ve patates gibi doyurucu özelliği yüksek gıdalarla besleniyor. Et ve meyve tüketimi ise çok daha az. Halk, gıda malzemesi olarak bunların dışında yağ, salça, bakliyat ve un yoksunluğu çekiyor.

Bölge sakinlerinden Hacı Davud, şu ana kadar bir çadır ve bir miktar gıda yardımı aldığını belirterek özellikle Türkiye'nin kendilerine yardım etmesini istedi.

Türkiye'den, Afganistan'daki insani dramı dindirmeye katkı sunması amacıyla gönderilen "İyilik Trenleri" nedeniyle Türkiye ve kurumlarına övgü dolu sözler sarf eden Hacı Davud, "(Cumhurbaşkanı Recep Tayyip) Erdoğan'a depremi haber edin. Bize yardım etsin." diye konuştu.

Günlük 3 bin-3 bin 500 kişilik yemek dağıtılıyor

Giyan ilçe merkezinde bir Afgan yardım derneği büyük kazanlarla halka dağıtmak üzere pilav pişirdi.

Dernek yetkilisine göre, depremin ilk günü başlatılan yemek dağıtımı Kurban Bayramı'na kadar aralıksız sürecek. Dernek yetkilisi, günlük 3 bin-3 bin 500 kişilik yemek dağıtımı yapıldığını, yemekleri çeşitlendirmek için gayret gösterdiklerini söyledi.

Söz konusu derneğin dağıtım çadırının önünde, yüze yakın Afgan yemek kuyruğuna girdi. Çocuklar teknelerde ıslatılması için bekletilen pirinçleri uzun uzun seyretti. Sırasını bekleyenler, sadece kendileri için değil, aileleri için de yemek bekliyor.

Yine belli başlı yerlerde birkaç Afgan derneği de gıda ve kıyafet dağıtımı yaptı.

Öte yandan, bazı köylüler yardımları eşeklerle evlerine taşıdı.

Evleri yıkılmayanlar dahi geceyi dışarıda geçiriyor

Köylerde birçok aile, harabeye dönmüş evlerinin yakınlarına ya da boş tarlalara, BM'ye bağlı kurumlar veya Afgan Kızılayının dağıttığı çadırları kurdu

Kayıpların yaşandığı büyük deprem sonrası yaşanan artçı sarsıntılar bölge halkını korkutmuş durumda ve bu nedenle evleri yıkılmayanlar dahi muhtemel bir depreme uykuda yakalanmamak için dışarıda yatıyor.

Köy sakinlerinden biri, "Daha dün akşam üç deprem oldu. Şiddetliydi. Bu nedenle geceleri dışarıda yatıyoruz." dedi.

Bir köyde kurulan taziye çadırındaki 9-10 kişi de ailece geceyi dışarıda geçirdiklerini ifade etti.

Öte yandan, bazı bölgelerde deprem nedeniyle yıkılan tuvaletler de hijyen sorununu beraberinde getiriyor.

Tarlalar kurudu

Köydeki tarlalarda özellikle buğday ve mısır ekiliyor ancak köylerin ortasından geçen derenin su miktarı oldukça az. Sulamada yaşanan sorunlar nedeniyle çok sayıda tarla kurudu.

Samsur isimli bir köylü, depremde ailesinden 14 kişiyi kaybettiğini belirterek "Son yıllarda havalar çok sıcak. Tarlalarda verim kalmadı. Evleri yıkılanlar tarlalarına çadırını kurdu ve orada yaşıyor." diye konuştu.

Köylerde hemen hemen hiç kimsenin maddi yardım almadan evlerini onaramayacağını belirten Samsur, halkın uzun süre çadırlarda yaşamaya alışmak zorunda olduğunu söyledi.

Samsur, "Erzakımız da enkazın altında kalarak yok oldu. Şu yardımlarla az da olsa yemek bulabiliyoruz. Ancak devam etmemesi halinde durum daha da kötüleşebilir." dedi.

Dükkanların çoğu hala kapalı

Giyan ilçe merkezinde, esnafın da ailelerinde kayıplar yaşaması nedeniyle kapalı olan dükkanların çoğu hala açılmadı.

Ancak 4-5 bakkal açık bulunuyor. Bu kişiler, evlerinin ilçe merkezinden en az 10 kilometre uzakta olduğunu ve ciddi hasara uğramadıklarını söyledi.

Hasarın en yoğun olduğu köyler ilçe merkezine söz konusunu mesafede bulunuyor.

Giyan ilçe merkezinde, cami hariç neredeyse hiçbir betonarme bina bulunmuyor. Merkez camisinde ise çeşitli yerlerde sıva döküntüsü hariç ciddi hasar yok.

Öte yandan Giyan ilçe merkezi ve köylerde elektrik bulunmuyor. Bu nedenle kimi köylüler taşınabilir boyutlarda güneş enerjisi panellerini kullanıyor. Söz konusu panellerle köylüler akşamları bir ampul yakacak veya telefonlarını şarj edebilecek elektriğe kavuşabiliyor.

İslam ve İhsan

PAYLAŞ:                

YORUMLAR

İlk yorumu yapan siz olun!

Yorum Ekle

İslam ve İhsan

İslam, Hz. Adem’den Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen tüm dinlerin ortak adıdır. Bu gerçeği ifâde için Kur’ân-ı Kerîm’de: “Allâh katında dîn İslâm’dır …” (Âl-i İmrân, 19) buyurulmaktadır. Bu hakîkat, bir başka âyet-i kerîmede şöyle buyurulur: “Kim İslâm’dan başka bir dîn ararsa bilsin ki, ondan (böyle bir dîn) aslâ kabul edilmeyecek ve o âhırette de zarar edenlerden olacaktır.” (Âl-i İmrân, 85)

...

Peygamber Efendimiz (s.a.v) Cibril hadisinde “İslam Nedir?” sorusuna “–İslâm, Allah’tan başka ilâh olmadığına ve Muhammed’in Allah’ın Rasûlü olduğuna şehâdet etmen, namazı dosdoğru kılman, zekâtı vermen, Ramazan orucunu tutman, yoluna güç yetirip imkân bulduğun zaman Kâ’be’yi ziyâret (hac) etmendir” buyurdular.

“İman Nedir?” sorusuna “–Allah’a, meleklerine, kitaplarına, peygamberlerine, âhiret gününe inanmandır. Yine kadere, hayrına ve şerrine îmân etmendir” buyurdular.

İhsan Nedir? Rasûlullah Efendimiz (s.a.v): “–İhsân, Allah’a, onu görüyormuşsun gibi kulluk etmendir. Sen onu görmüyorsan da O seni mutlaka görüyor” buyurdular. (Müslim, Îmân 1, 5. Buhârî, Îmân 37; Tirmizi Îmân 4; Ebû Dâvûd, Sünnet 16)

Kuran-ı Kerim, Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen ilahi kitapların sonuncusudur. İlahi emirleri barındıran Kuran ve beraberinde Efendimizin (s.a.v) sünneti tüm Müslümanlar için yol gösterici rehberdir.

Tüm insanlığa rahmet olarak gönderilen örnek şahsiyet Peygamber Efendimiz Hz. Muhammed Mustafa (s.a.v) 23 senelik nebevi hayatında bizlere Kuran ve Sünneti miras olarak bırakmıştır. Nitekim hadis-i şerifte buyrulur: “Size iki şey bırakıyorum, onlara sımsıkı sarıldığınız sürece yolunuzu asla şaşırmazsınız. Bunlar; Allah’ın kitabı ve Peygamberinin sünnetidir.” (Muvatta’, Kader, 3.)

Tasavvuf; Cenâb-ı Hakkʼı kalben tanıyabilme sanatıdır. Tasavvuf; “îmân”ı “ihsân” gibi muhteşem ve muazzam bir ufka taşımanın diğer adıdır. Tasavvuf’i yola girmekten gaye istikamet üzere yaşayabilmektir. İstikâmet ise, Kitap ve Sünnet’e sımsıkı sarılmak, ilâhî ve nebevî tâlimatları kalbî derinlikle idrâk edip onları hayatın her safhasında vecd içinde yaşayabilmektir.

Dua, Allah Teâlâ ile irtibatta bulunmak; O’na gönülden yönelmek, meramını vâsıta kullanmadan arz etmek demektir. Hadisi şerifte "Bir şey istediğin vakit Allah'tan iste! Yardım dilediğin vakit Allah'tan dile!" buyrulmuştur. (Ahmed b. Hanbel, Müsned, 1/307)

Zikir, bütün tasavvufi terbiye yollarında nebevi bir üsul ve emanet olarak devam edegelmiştir. “…Bilesiniz ki kalpler ancak Allâh’ı zikretmekle huzur bulur.” (er-Ra‘d, 28) Zikir, açık veya gizli şekillerde, belirli adetlerde, farklı tertiplerde yapılan önemli bir esastır. Zikir, hatırlamaktır. Allah'ı hatırlamak farklı şekillerde olabilir. Kur'an okumak, dua etmek, istiğfar etmek, tefekkür etmek, "elhamdülillah" demek, şükretmek zikirdir.

İlim ve hâl kelimelerinden oluşmuş bir isim tamlaması olan ilmihal (ilm-i hâl) sözlükte "durum bilgisi" demektir. Bütün müslümanların dinî bilgi ve uygulama bakımından ihtiyaç duyduğu, bir bakıma müslüman olmanın ve müslümanlığın icaplarını yerine getirmenin ön şartı durumundaki fıkhi temel bilgiler ilmihal diye anılmıştır.

İslam ve İhsan web sitesinde İslam, İman, İbadet, Kuranımız, Peygamberimiz, Tasavvuf, Dualar ve Zikirler, İlmihal, Fıkıh, Hadis ve vb. konularda  güvenilir kaynaklardan bilgiye ulaşabilirsiniz.