Zübeyr Bin Avvam (r.a) Hayatı Kısaca

Zübeyr İbnü’l Avvam radıyallahu anh, Aşere-i Mübeşşere’den (cennetle müjdelenen on kişi) “Havariyyu’n Nebi” nâmıyla nâm bulunan Hazreti Zübeyr. Fahr-i âlem sallallahu aleyhi ve sellem efendimiz onun hakkında “Her peygamberin havarisi yani samimi dostu vardır. Benim havarim de Zübeyr’dir” buyurmuştur.

  • ONU YAPAN KILIÇ DEĞİL BİLEKTİR

Ebû Bekir Sıddîk radıyallahu anh’ın İslâm’ından bir müddet sonra on beş yaşında İslâm olmuştur.

Evvela Habeşistan’a, sonra Medine-i Münevvere’ye hicret etmiştir. Seleme bin Selâme ile akt-ı muâhât-ı nebevî olmuştur. İslâm’da en evvel (Selli Seyf) eden Zübeyr radıyallahu anh’dır. Bedir Savaşı’nda düşmana en evvel kılınç çekmiştir. Kılıç vurmakta maharetleri meşhurdur.

Hendek Gâzvesi’nde mübareze için karşısına çıkan Nevfel’i Mahzûmî’ye havale ettiği kılıç merkumu yukarıdan aşağıya iki şak edip altındaki eğeri de kesmiş olması üzerine “Senin kılıncın gibi kılınç görmedik” diyenlere “Onu yapan kılınç, değil bilektir” demiştir.

VALİLİK TEKLİFİNİ REDDETTİ

Bütün gazalarda, sonradan Yermûk Seferi’nde ve Mısır’ın Fethi’nde bulunmuştur. Hazreti Ömer radıyallahu anh ona “Mısır valiliğine rağbet eder misin?” diye kerametle sual etmekle, Zübeyr radıyallahu anh “Hayır valilik istemem, fîsebîlillah cihad ve o yolda imrar-ı evkat etmek isterim. Mısır’a giderim. Eğer Amr ibnü’l As’a fetih müyesser olmuş ise murabıt (Serhad muhafızı) olmak üzere sevâhile inerim ve eğer Mısır’ın Fethi henüz müyesser olmamış ise ona yardım ederim.” demiş ve onun üzerine, Mısır üzerine teçhiz olunan, askere emir olarak, Mısır’ın muhasarasında Amr İbnü’l Âs’a yetişmiş ve çok yararlık etmiştir.

BENİM HAVARİM ZÜBEYR’DİR

Kale duvarlarına merdiven kurmak, takıp çıkarmak ve tekbir alarak dalkılıç içeri atlamak gibi fedakârlıklarıyla düşmana dehşet vermiştir. Fahr-i âlem sallallahu aleyhi ve sellem efendimiz onun hakkında “Her peygamberin havarisi yani samimi dostu vardır. Benim havarim de Zübeyr’dir” buyurmuştur. Zübeyr radıyallahu anh’ın katili “İbn-i Hürmüz” isminde bir hâindir ki müşarun ileyhi uyurken öldürmüştür. Ve “Zübeyr’in katilini Cehennem ile tebşir edin” hadis-i şerifine mâsadak olmuştur.

Kaynak: Sadık Dana, İslam Kahramanları 1, Erkam Yaınları

İslam ve İhsan

SAHABENİN PEYGAMBER SEVGİSİNE ÖRNEKLER

Sahabenin Peygamber Sevgisine Örnekler

PAYLAŞ:                

YORUMLAR

İlk yorumu yapan siz olun!

Yorum Ekle

İslam ve İhsan

İslam, Hz. Adem’den Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen tüm dinlerin ortak adıdır. Bu gerçeği ifâde için Kur’ân-ı Kerîm’de: “Allâh katında dîn İslâm’dır …” (Âl-i İmrân, 19) buyurulmaktadır. Bu hakîkat, bir başka âyet-i kerîmede şöyle buyurulur: “Kim İslâm’dan başka bir dîn ararsa bilsin ki, ondan (böyle bir dîn) aslâ kabul edilmeyecek ve o âhırette de zarar edenlerden olacaktır.” (Âl-i İmrân, 85)

...

Peygamber Efendimiz (s.a.v) Cibril hadisinde “İslam Nedir?” sorusuna “–İslâm, Allah’tan başka ilâh olmadığına ve Muhammed’in Allah’ın Rasûlü olduğuna şehâdet etmen, namazı dosdoğru kılman, zekâtı vermen, Ramazan orucunu tutman, yoluna güç yetirip imkân bulduğun zaman Kâ’be’yi ziyâret (hac) etmendir” buyurdular.

“İman Nedir?” sorusuna “–Allah’a, meleklerine, kitaplarına, peygamberlerine, âhiret gününe inanmandır. Yine kadere, hayrına ve şerrine îmân etmendir” buyurdular.

İhsan Nedir? Rasûlullah Efendimiz (s.a.v): “–İhsân, Allah’a, onu görüyormuşsun gibi kulluk etmendir. Sen onu görmüyorsan da O seni mutlaka görüyor” buyurdular. (Müslim, Îmân 1, 5. Buhârî, Îmân 37; Tirmizi Îmân 4; Ebû Dâvûd, Sünnet 16)

Kuran-ı Kerim, Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen ilahi kitapların sonuncusudur. İlahi emirleri barındıran Kuran ve beraberinde Efendimizin (s.a.v) sünneti tüm Müslümanlar için yol gösterici rehberdir.

Tüm insanlığa rahmet olarak gönderilen örnek şahsiyet Peygamber Efendimiz Hz. Muhammed Mustafa (s.a.v) 23 senelik nebevi hayatında bizlere Kuran ve Sünneti miras olarak bırakmıştır. Nitekim hadis-i şerifte buyrulur: “Size iki şey bırakıyorum, onlara sımsıkı sarıldığınız sürece yolunuzu asla şaşırmazsınız. Bunlar; Allah’ın kitabı ve Peygamberinin sünnetidir.” (Muvatta’, Kader, 3.)

Tasavvuf; Cenâb-ı Hakkʼı kalben tanıyabilme sanatıdır. Tasavvuf; “îmân”ı “ihsân” gibi muhteşem ve muazzam bir ufka taşımanın diğer adıdır. Tasavvuf’i yola girmekten gaye istikamet üzere yaşayabilmektir. İstikâmet ise, Kitap ve Sünnet’e sımsıkı sarılmak, ilâhî ve nebevî tâlimatları kalbî derinlikle idrâk edip onları hayatın her safhasında vecd içinde yaşayabilmektir.

Dua, Allah Teâlâ ile irtibatta bulunmak; O’na gönülden yönelmek, meramını vâsıta kullanmadan arz etmek demektir. Hadisi şerifte "Bir şey istediğin vakit Allah'tan iste! Yardım dilediğin vakit Allah'tan dile!" buyrulmuştur. (Ahmed b. Hanbel, Müsned, 1/307)

Zikir, bütün tasavvufi terbiye yollarında nebevi bir üsul ve emanet olarak devam edegelmiştir. “…Bilesiniz ki kalpler ancak Allâh’ı zikretmekle huzur bulur.” (er-Ra‘d, 28) Zikir, açık veya gizli şekillerde, belirli adetlerde, farklı tertiplerde yapılan önemli bir esastır. Zikir, hatırlamaktır. Allah'ı hatırlamak farklı şekillerde olabilir. Kur'an okumak, dua etmek, istiğfar etmek, tefekkür etmek, "elhamdülillah" demek, şükretmek zikirdir.

İlim ve hâl kelimelerinden oluşmuş bir isim tamlaması olan ilmihal (ilm-i hâl) sözlükte "durum bilgisi" demektir. Bütün müslümanların dinî bilgi ve uygulama bakımından ihtiyaç duyduğu, bir bakıma müslüman olmanın ve müslümanlığın icaplarını yerine getirmenin ön şartı durumundaki fıkhi temel bilgiler ilmihal diye anılmıştır.

İslam ve İhsan web sitesinde İslam, İman, İbadet, Kuranımız, Peygamberimiz, Tasavvuf, Dualar ve Zikirler, İlmihal, Fıkıh, Hadis ve vb. konularda  güvenilir kaynaklardan bilgiye ulaşabilirsiniz.