Yüzakı Dergisinin Haziran 2025 Sayısı Çıktı

Yüzakı dergisinin 244. sayısı çıktı. Yüzakı dergisinin Haziran 2025 sayısı “Hakk’a Dost Eyleyen Sır: FEDÂKÂRLIK” kapağıyla yayınlandı.

“Hakk’a Dost Eyleyen Sır: FEDÂKÂRLIK” başlığıyla çıkan Yüzakı dergisinin 244. sayısı, Hazret-i İbrahim’den Asr-ı Saadet’e uzanan fedakârlık iklimini hatırlatıyor; Kurban’ın ruhunu, insanı meleklerden üstün kılan sırla birlikte tefekküre davet ediyor.

HAKK’A DOST EYLEYEN SIR: FEDÂKÂRLIK

Yeme-içme, üreme döngüsü içine hapsolmuş insan; «ke’l-en‘âm / davarlar gibi...» İnsanı insan yapan, bu cismânî sıfatları değil...

İnsan entelektüel tarafıyla, okuyup yazması, öğrenip varlığı işlemesiyle bu âkıbetten sıyrılacak zannedilirdi. Fakat bilgi çağı diye gelinen noktada; yine hazların peşinde koşan, sadece teknik imkânlarıyla gaddarlığını ve vahşetini artır-mış bir insan ile karşı karşıyayız. Tek farkla ki, bu da robotlar gibi...

Nerede bizi melekler gibi yapan fark? Hattâ meleklerin üstüne çıkaran fârika?

İnsanın farkı zekâ sanılırdı. Fakat zekâ, artık bir makine fonksiyonu olarak insanı en azından hız ve verimlilikte katbekat aşmış durumda.  Sanat mı? Onun da mânâsını gerçeküstücü, varoluşçu bayırlarda buharlaştırdık.  Sözü uzatmaya gerek yok.

İnsanın farkı, yaratıcısıyla dost olabilmesindeydi. Yani onu, Hakk’a dost edebilecek hasletlerde. Fakat insanın önüne hep aynı engeller çıkıyor:

Kalpteki Üç Taht...

Can, Mal ve Evlât İmtihânı...

İnsânî değerleri taşımazsak; benzetildiğimiz davarları kurban ettiğimiz bir bayramda, Kurban Bayramı’nda, Hazret-i İbrahim’in ve oğlu Hazret-i İsmail’in sergilediği muhteşem vasıfları, teslîmiyeti, rızâyı, sabrı, muhabbeti ve kurbeti ele alıyoruz:

Hakk’a Dost Eyleyen Sır: FEDÂKÂRLIK…

Genel Yayın Yönetmenimiz M. Ali EŞMELİ;  can, mal ve evlât imtihanında tarih boyunca kazananları ve kaybedenleri sıralayarak, bu imtihanda kazanmanın sırrını, kurban gerçeğini ortaya koydu:

  • Bu âhiret tarlasında sebat ve aşk ile geceyi gündüze katmak gerek.
  • Emânet ve mes’ûliyetler içinde fedâkârlık gerek.

Muhterem Osman Nûri TOPBAŞ Hocaefendi; «Fedâkârlık» başlıklı yazısında, Hazret-i İbrahim’den, Rasûlullah Efendimiz’e, sahâbe ve «evliyâullâh»a fedâkârlık ahlâkının umdelerini tâdâd etti.

Kıssalarda ise; «Mâzî ve İstikbal Mukayesesinde EVLÂT TERBİYESİ» var. Şehzâde terbiyesinden Enderûn ve Harem’e, sıbyan mektebinden çıraklığa, medreseden dergâha, dünün bütün eğitim mekanizmaları, bütün imkânsızlıklara rağmen verimli neticeler verirken, istikbâlimizin, mâzîmizden feyiz ve ilhamlar alması gerektiği hatırlatıldı.

Yazarlarımız;

  • Kurbanın fıkhı, âdâbı ve mâneviyâtı, menâsik-nâmeler,
  • Yaz mevsiminin eğitimle değerlendirilmesi, bir bütün olarak zamanın kıymetinin bilinmesi ve boş meşgalelerin terk edilmesi,
  • Gençliğin telkinlerle belli kalıplara yönlendirilme tehlikesi,
  • Kur’ân-ı Kerîm’in harekete geçirici üslûplarından biri gibi birbirinden değerli mevzuları ele aldılar.

Tarih köşemizde ibretli hâdiseler, şiirlerde ise, Gazze hâdisenin yanık terennümleri, zulmü tel‘in ve mazluma imdat çağrıları var.

İnsanın ayırıcı vasfını biz arayıp bulup yüceltmezsek; milletlerin, insanlığın başına birtakım hâdiseler gelip onu zaten ortaya çıkarıyor. Zor yoldan öğrenmemek dileğiyle...     

Dergiyi temin etmek için tıklayınız.

İslam ve İhsan

PAYLAŞ:                

YORUMLAR

İlk yorumu yapan siz olun!

Yorum Ekle

İslam ve İhsan

İslam, Hz. Adem’den Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen tüm dinlerin ortak adıdır. Bu gerçeği ifâde için Kur’ân-ı Kerîm’de: “Allâh katında dîn İslâm’dır …” (Âl-i İmrân, 19) buyurulmaktadır. Bu hakîkat, bir başka âyet-i kerîmede şöyle buyurulur: “Kim İslâm’dan başka bir dîn ararsa bilsin ki, ondan (böyle bir dîn) aslâ kabul edilmeyecek ve o âhırette de zarar edenlerden olacaktır.” (Âl-i İmrân, 85)

...

Peygamber Efendimiz (s.a.v) Cibril hadisinde “İslam Nedir?” sorusuna “–İslâm, Allah’tan başka ilâh olmadığına ve Muhammed’in Allah’ın Rasûlü olduğuna şehâdet etmen, namazı dosdoğru kılman, zekâtı vermen, Ramazan orucunu tutman, yoluna güç yetirip imkân bulduğun zaman Kâ’be’yi ziyâret (hac) etmendir” buyurdular.

“İman Nedir?” sorusuna “–Allah’a, meleklerine, kitaplarına, peygamberlerine, âhiret gününe inanmandır. Yine kadere, hayrına ve şerrine îmân etmendir” buyurdular.

İhsan Nedir? Rasûlullah Efendimiz (s.a.v): “–İhsân, Allah’a, onu görüyormuşsun gibi kulluk etmendir. Sen onu görmüyorsan da O seni mutlaka görüyor” buyurdular. (Müslim, Îmân 1, 5. Buhârî, Îmân 37; Tirmizi Îmân 4; Ebû Dâvûd, Sünnet 16)

Kuran-ı Kerim, Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen ilahi kitapların sonuncusudur. İlahi emirleri barındıran Kuran ve beraberinde Efendimizin (s.a.v) sünneti tüm Müslümanlar için yol gösterici rehberdir.

Tüm insanlığa rahmet olarak gönderilen örnek şahsiyet Peygamber Efendimiz Hz. Muhammed Mustafa (s.a.v) 23 senelik nebevi hayatında bizlere Kuran ve Sünneti miras olarak bırakmıştır. Nitekim hadis-i şerifte buyrulur: “Size iki şey bırakıyorum, onlara sımsıkı sarıldığınız sürece yolunuzu asla şaşırmazsınız. Bunlar; Allah’ın kitabı ve Peygamberinin sünnetidir.” (Muvatta’, Kader, 3.)

Tasavvuf; Cenâb-ı Hakkʼı kalben tanıyabilme sanatıdır. Tasavvuf; “îmân”ı “ihsân” gibi muhteşem ve muazzam bir ufka taşımanın diğer adıdır. Tasavvuf’i yola girmekten gaye istikamet üzere yaşayabilmektir. İstikâmet ise, Kitap ve Sünnet’e sımsıkı sarılmak, ilâhî ve nebevî tâlimatları kalbî derinlikle idrâk edip onları hayatın her safhasında vecd içinde yaşayabilmektir.

Dua, Allah Teâlâ ile irtibatta bulunmak; O’na gönülden yönelmek, meramını vâsıta kullanmadan arz etmek demektir. Hadisi şerifte "Bir şey istediğin vakit Allah'tan iste! Yardım dilediğin vakit Allah'tan dile!" buyrulmuştur. (Ahmed b. Hanbel, Müsned, 1/307)

Zikir, bütün tasavvufi terbiye yollarında nebevi bir üsul ve emanet olarak devam edegelmiştir. “…Bilesiniz ki kalpler ancak Allâh’ı zikretmekle huzur bulur.” (er-Ra‘d, 28) Zikir, açık veya gizli şekillerde, belirli adetlerde, farklı tertiplerde yapılan önemli bir esastır. Zikir, hatırlamaktır. Allah'ı hatırlamak farklı şekillerde olabilir. Kur'an okumak, dua etmek, istiğfar etmek, tefekkür etmek, "elhamdülillah" demek, şükretmek zikirdir.

İlim ve hâl kelimelerinden oluşmuş bir isim tamlaması olan ilmihal (ilm-i hâl) sözlükte "durum bilgisi" demektir. Bütün müslümanların dinî bilgi ve uygulama bakımından ihtiyaç duyduğu, bir bakıma müslüman olmanın ve müslümanlığın icaplarını yerine getirmenin ön şartı durumundaki fıkhi temel bilgiler ilmihal diye anılmıştır.

İslam ve İhsan web sitesinde İslam, İman, İbadet, Kuranımız, Peygamberimiz, Tasavvuf, Dualar ve Zikirler, İlmihal, Fıkıh, Hadis ve vb. konularda  güvenilir kaynaklardan bilgiye ulaşabilirsiniz.