Yüzakı Dergisinin Aralık 2023 Sayısı Çıktı

Yüzakı dergisinin 226. sayısı çıktı. Yüzakı dergisinin Aralık 2023 sayısı “Mazlumların Âhı, Zâlimlere Hüsrandır...” kapağıyla yayınlandı.

“Mazlumların Âhı, Zâlimlere Hüsrandır...” başlığıyla çıkan Yüzakı dergisinin 226. sayısının sunuş yazısı şu şekilde takdim edildi.

MAZLUMLARIN ÂHI, ZÂLİMLERE HÜSRANDIR

Süleyman Nazif, Harb-i Umûmî’deki zulüm ve şenaatlere dikkat çekmek için; «Hazret-i İsa’ya Açık Mektup» yazmış ve hulâsaten şöyle demişti:

“Ey Allâh’ın Rasûlü! Sana tâbî olan şu hıristiyanların, şu haçlı gürûhun yaptıkları hırsızlıklardan, zulümden, katliâmdan mahcup olmuyor musun? Bir an önce gelsen de bu zulümlere bir son versen...”

Elbette bu yazı, hıristiyanlara bir târiz metoduydu. Sonra Süleyman Nazif, Hazret-i İsa’nın Cevabı’nı da yazdı.

Zamanımızın haçlıları ise, zâlim İsrail’e destek oluyor.

İsrail, Yâkub -aleyhisselâm-’ın diğer adı... Bir mektup yazmaya hâcet yok. Hazret-i Yâkub, pâk isminin böyle bir zulme levha olmasından ne kadar müteessirdir. Hazret-i Dâvud yahut evlâdı Süleyman -aleyhimesselâm- bir zamanlar, adâleti ve merhameti temsil eden mühürlerinin tuğyan ve gaddarlığa sembol kılınmasından ne kadar şikâyetçidir.

Hazret-i Musa da, Yahudiliğin peygamberi...

Vefâtının yani bir şeb-i arûs / düğün gecesinde Hakk’a vuslat yolculuğunun 750’nci yılını idrâk ettiğimiz Mevlânâ Hazretleri de, Hazret-i Musa adına konuşuyor, onun bütün gayretine rağmen İsrailoğullarını ıslah edemeyişine îzah getiriyor:

“–Ey Musa, artık o eşekleri bırak, dünya çayırlığında otlayıp dursunlar. Otlasınlar da, semirsinler, şunu da bil ki; cehennemde bizim kızgın ve azgın kurtlarımız lokma beklerler.

(Ey Musa!) O mânâlı, o güzel öğütlerimiz bu eşekleri adam etmek istedi. Sen çok çağırdın, nefes tükettin. Fakat bu eşeklerin talihleri yokmuş, adam olmak onlara kısmet değilmiş. Artık onların üstlerine nimet yorganını ört de, onlar çabucak gaflet uykusuna dalsınlar. Dalsınlar da uykudan sıçrayıp kalkınca görsünler ki iş işten geçmiş. Onların azgınlığı seni şaşkınlığa düşürdü. Fakat onlar ceza günü azgınlıklarının hasret şarabını içeceklerdir.”

Evet; Mazlumların Âhı, Zâlimlere Hüsrandır.

Genel Yayın Yönetmenimiz M. Ali EŞMELİ, zâlimleri bu hüsrâna düşüren dalâleti tespit ediyor: Zulümlerinin yanlarına kâr kaldığını zannetmeleri...

Diğer taraftan mazlumları muzaffer eyleyecek şarta da riâyet etmek lâzım: Fedâkârlık, sabır ve tahammül...

 Muhterem Osman Nûri TOPBAŞ Hocaefendi, geçen sayımızda başladıkları tefekkür yazı dizisine «Endam Aynası» yazısıyla devam ettiler.

Tarihî İslâm düşmanı rolü içinde yahudi-hıristiyan olan batı, aslında git gide münkirleşiyor, mülhidleşiyor, ateistleşiyor. Muharref dinden; bâtıl, paganist, putperest mâzîsine yuvarlanıyor. Lâkin yuvarlanırken etrafa yaydıkları propagandayla, herkesi küfür uçurumlarına çekiyorlar. Bu mânâda tefekkür bir îman anahtarı ve muhafazası...

Kıssalarda ise, bütün ufuklarıyla «Muhabbet» üzerine bir yazı dizisinin ilki mevcut.

Hazret-i Mevlânâ; Musa ve Firavun’u tarihte olduğu gibi iç dünyamızda da aramamızı söyler. Zâlim kelimesinin; nefsine zulmeden, başkasına zulmeden, haksızlığın dibi olarak inkâr yolunu tutan gibi bir mânâ derinliği var.

  • Mazluma yardım etmemek de zâlimlik.
  • Keyfinden vazgeçemeyip, zâlime maddî destek olmaya devam etmek de zâlimlik.

Mesele «son»da hüsrana düşenlerden değil, kazananlardan olmak... Son ise, dünyada değil âhirette. Dünyada da olursa ne âlâ... İşte Filistin’deki şehidleri ölürken tebessüm ettiren bu sır... Her türlü kahredici güce rağmen, zâlimi tir tir titreten de bu hakikat...

Dergiye ulaşmak için tıklayınız...

İslam ve İhsan

PAYLAŞ:                

YORUMLAR

İlk yorumu yapan siz olun!

Yorum Ekle

İslam ve İhsan

İslam, Hz. Adem’den Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen tüm dinlerin ortak adıdır. Bu gerçeği ifâde için Kur’ân-ı Kerîm’de: “Allâh katında dîn İslâm’dır …” (Âl-i İmrân, 19) buyurulmaktadır. Bu hakîkat, bir başka âyet-i kerîmede şöyle buyurulur: “Kim İslâm’dan başka bir dîn ararsa bilsin ki, ondan (böyle bir dîn) aslâ kabul edilmeyecek ve o âhırette de zarar edenlerden olacaktır.” (Âl-i İmrân, 85)

...

Peygamber Efendimiz (s.a.v) Cibril hadisinde “İslam Nedir?” sorusuna “–İslâm, Allah’tan başka ilâh olmadığına ve Muhammed’in Allah’ın Rasûlü olduğuna şehâdet etmen, namazı dosdoğru kılman, zekâtı vermen, Ramazan orucunu tutman, yoluna güç yetirip imkân bulduğun zaman Kâ’be’yi ziyâret (hac) etmendir” buyurdular.

“İman Nedir?” sorusuna “–Allah’a, meleklerine, kitaplarına, peygamberlerine, âhiret gününe inanmandır. Yine kadere, hayrına ve şerrine îmân etmendir” buyurdular.

İhsan Nedir? Rasûlullah Efendimiz (s.a.v): “–İhsân, Allah’a, onu görüyormuşsun gibi kulluk etmendir. Sen onu görmüyorsan da O seni mutlaka görüyor” buyurdular. (Müslim, Îmân 1, 5. Buhârî, Îmân 37; Tirmizi Îmân 4; Ebû Dâvûd, Sünnet 16)

Kuran-ı Kerim, Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen ilahi kitapların sonuncusudur. İlahi emirleri barındıran Kuran ve beraberinde Efendimizin (s.a.v) sünneti tüm Müslümanlar için yol gösterici rehberdir.

Tüm insanlığa rahmet olarak gönderilen örnek şahsiyet Peygamber Efendimiz Hz. Muhammed Mustafa (s.a.v) 23 senelik nebevi hayatında bizlere Kuran ve Sünneti miras olarak bırakmıştır. Nitekim hadis-i şerifte buyrulur: “Size iki şey bırakıyorum, onlara sımsıkı sarıldığınız sürece yolunuzu asla şaşırmazsınız. Bunlar; Allah’ın kitabı ve Peygamberinin sünnetidir.” (Muvatta’, Kader, 3.)

Tasavvuf; Cenâb-ı Hakkʼı kalben tanıyabilme sanatıdır. Tasavvuf; “îmân”ı “ihsân” gibi muhteşem ve muazzam bir ufka taşımanın diğer adıdır. Tasavvuf’i yola girmekten gaye istikamet üzere yaşayabilmektir. İstikâmet ise, Kitap ve Sünnet’e sımsıkı sarılmak, ilâhî ve nebevî tâlimatları kalbî derinlikle idrâk edip onları hayatın her safhasında vecd içinde yaşayabilmektir.

Dua, Allah Teâlâ ile irtibatta bulunmak; O’na gönülden yönelmek, meramını vâsıta kullanmadan arz etmek demektir. Hadisi şerifte "Bir şey istediğin vakit Allah'tan iste! Yardım dilediğin vakit Allah'tan dile!" buyrulmuştur. (Ahmed b. Hanbel, Müsned, 1/307)

Zikir, bütün tasavvufi terbiye yollarında nebevi bir üsul ve emanet olarak devam edegelmiştir. “…Bilesiniz ki kalpler ancak Allâh’ı zikretmekle huzur bulur.” (er-Ra‘d, 28) Zikir, açık veya gizli şekillerde, belirli adetlerde, farklı tertiplerde yapılan önemli bir esastır. Zikir, hatırlamaktır. Allah'ı hatırlamak farklı şekillerde olabilir. Kur'an okumak, dua etmek, istiğfar etmek, tefekkür etmek, "elhamdülillah" demek, şükretmek zikirdir.

İlim ve hâl kelimelerinden oluşmuş bir isim tamlaması olan ilmihal (ilm-i hâl) sözlükte "durum bilgisi" demektir. Bütün müslümanların dinî bilgi ve uygulama bakımından ihtiyaç duyduğu, bir bakıma müslüman olmanın ve müslümanlığın icaplarını yerine getirmenin ön şartı durumundaki fıkhi temel bilgiler ilmihal diye anılmıştır.

İslam ve İhsan web sitesinde İslam, İman, İbadet, Kuranımız, Peygamberimiz, Tasavvuf, Dualar ve Zikirler, İlmihal, Fıkıh, Hadis ve vb. konularda  güvenilir kaynaklardan bilgiye ulaşabilirsiniz.