Yahudi Hahamdan İsrail'e Tepki!

Siyonizm karşıtı Yahudilerin kurduğu "Neturei Karta International-Jews United Against Zionism" isimli kuruluşun yöneticisi Haham Yisroel Dovid Weiss, İstanbul Medeniyet Üniversitesi'nde düzenlenen konferansta "Allah'tan diliyoruz siyonist devlet bir an önce yok olup gitsin. Biz istiyoruz ki, Filistin halkı, kendi topraklarında, devletini kurarak sonsuza kadar özgür yaşasın." dedi.

Wiess, 1948'de Filistin nüfusunun yarısından fazlasının zorunlu göçe tabi tutulması ve İsrail'in bağımsızlığını ilan etmesinin (Nakba) 70. yılında, Filistin davasına dikkati çekmek için yola çıktığını hatırlatarak, İstanbul'daki temaslarının ardından Filistin'e gideceğini söyledi.

Filistin davasının karışık ve kapsamlı bir konu olduğunu vurgulayan Weiss, şunları kaydetti:

"14 Mayıs 1948, İsrail devletinin kurulduğu gün, yani Nakba, insanlık adına son derece hayırsız oldu ve büyük felaket getirdi. Bu meselenin, entelektüeller tarafından mutlaka okunması ve araştırılması gerekiyor. Siyonist ideoloji İsrail devletinin temel dayanağı ve İsrail devletinin kuruluşu ile ilgili çok ciddi sorular var. İsrail devleti, Filistin halkına çok büyük zulüm yapıyor. Gazze'de büyük ve korkunç bir abluka var ve ne yazık ki insanlık buna hissiz kalıyor. Bu çatışmanın çok büyük bir sorun olduğunu görmek ve anlamak zorundayız. Bunu birileri din savaşı gibi göstermeye çalışıyor. Bunun din ile hiçbir alakası yok. Mesele dinlerarası bir çatışma falan değil böyle bir şey yok."

SİYONİSTLER, DİN DIŞI YAHUDİLERDİR

Haham Weiss, işgale karşı çıkan herkesi antisemitik olarak yargılayan İsrail hükümetinin, işgale karşı çıkan dünyadaki bütün Yahudiler adına konuştuğunu ifade etti.

Amacının Yahudiliğin gerçek yüzünü göstermek olduğunu vurgulayan Weiss, şu değerlendirmelerde bulundu:

"Konunun iyi anlatılması, İsrail meselesinin anlaşılması açısından büyük mesafe katetmeye fayda sağlayacaktır. Yahudilik, Allah ile yapılan bir sözleşmeden oluşmaktadır. Yahudilik 3 bin yıl önce Sina'da yapılan bir sözleşmenin sonucu olarak ortaya çıkmıştır. Bizim dinimiz merhameti ön görmektedir, zulmün her türlüsüne karşı çıkıyor. Bu anlamıyla Allah'a teslimiyeti ifade etmektedir. Gerçek Yahudilik budur ve 3 bin yıldır yaşanan hakiki Yahudilik bunlardan ibarettir. Siyonizm 130-140 yıl önce icat edilen bir ideolojidir. Bu ideolojinin mensupları asla dindar Yahudiler değil, din dışı Yahudilerdir. Bunlar genellikle Yahudilerden nefret ederler. Allah'a kulluk etmekten ziyade ne yazık ki aşağılık bir ırkçılık ve milliyetçiliğe dönüşmüştür. Bu sahte bir Yahudiliktir. Ne yazık ki Yahudi simgelerini kendi amaçları doğrultusunda kullanıyorlar. Tüm bunları da Allah adına yaptıklarını söylüyorlar. Yaptıkları şeyleri Allah'ın iradesiymiş gibi yansıtıyorlar. Bunun gerçekle hiçbir alakası yok."

YAHUDİLERİN ALLAH'A VERDİĞİ SÖZ

Weiss, geçek Yahudilikle hiçbir alakası olmayan, ırkçı, faşist ve zalim bir devlet olan siyonist İsrail ile mücadele etmenin insanlık için zorunlu hale geldiğini dile getirdi.

Dünya kamuoyuna Yahudilik gerçeğinin anlatılması gerektiğinin altını çizen Weiss, konuşmasını şöyle sürdürdü:

"Yahudi devleti olduğunu iddia eden İsrail, ki ben bu devleti kabul etmiyorum, Allah'ın zayıf olduğunu varsayıyor. 'Allah, Yahudileri koruyamaz, o zaman biz devlet kurarak kendimizi koruyalım.' Bu ise gerçek Yahudilikte Allah'ı inkar eden, Allah'a karşı olan bir anlayış. İnsanı yaratan ve onu koruyan Allah'tır. Bazıları onu peygamber olarak görmüyor ama Kral Süleyman tapınağın yıkılacağını söylüyor. Bu bir peygamber ön görüsüdür. Ayrıca Allah da Tevrat'ta açık açık tapınak yıkıldıktan sonra insanların dünyanın her yerine dağılacağını söylüyor. Yahudilerden Filistin'e toplu olarak dönmeyeceklerine dair söz alıyor. Yaşadığımız topraklar neresi olursa olsun orada yaşayanlarla birlikte, barışık yaşamak zorundayız."

YAHUDİLER ALLAH'A VERDİKLERİ SÖZÜ TUTMADILAR

Weiss, Yahudilerin Allah tarafından sürgün cezasına çarptırıldıklarını, siyonist İsrail’in işlediği zulümlerden dolayı yeni bir sürgün cezasına çarptırılabileceklerini kaydederek, şu ifadeleri kullandı:

"Allah'ın iradesini yok sayarak sürgün cezasını kaldıramayız. 2 bin yıl boyunca Yahudiler hiçbir zaman devlet kurma girişiminde bulunmadılar. Çünkü Allah ile yaptıkları bir sözleşme vardı. Yahudiler, İspanya gibi bazı yerlerde güçlü hale gelmişlerdi. Buna rağmen devlet kurmaya kalkışmadılar. Allah'a sözleri vardı. Bu sadece Filistin ile ilgili bir şey değil, dünyanın hiçbir coğrafyasında devlet kurma hakkına sahip değil. Hiç kimsenin yaşamadığı bir toprak parçasına bile Yahudiler gidip devlet kuramaz. Çünkü onlara devlet kurmak yasaklandı. Siyonistler bütün bu tanrısal yasaları yok sayarak devlet kurdu. Daha da kötüsü devlet kurdukları yerlerde başka insanlar yaşıyordu. Orada yaşayan insanlara her türlü katliamı, baskıyı yaptılar. Irkçılık yaptılar. Baskı ve zulüm uygulamaya başladılar. Bu tam anlamıyla bir vefasızlık örneğidir. İslam dünyası her zaman Yahudilere kapılarını açmış, dinlerini yaşamalarını sağlamıştır. Engizisyona maruz kaldığımız ya da Haçlı Seferleri sırasında katliama uğradığımız zaman yine Yahudilere en çok sahip çıkan Müslümanlar olmuştur. Dolayısıyla Osmanlılara sığınmış ve yüz yıllarca yaşamışlardır."

Yürüyüş düzenledikleri için İsrail tarafından baskı ve zulme uğradıklarını aktaran Weiss, sözlerini şöyle tamamladı:

"Biz sonuna kadar Filistin halkının yanındayız. Allah'tan diliyoruz; siyonist devleti bir an önce tarih sayfasından silinsin, yok olup gitsin. Biz istiyoruz ki Filistin halkı, kendi topraklarında, kendi devletini kurarak sonsuza kadar özgür yaşasın. Yahudiler olarak biz de diğer insanlarla barış içinde yaşamak istiyoruz. Bir de şunun mutlaka bilinmesini istiyoruz. İsrail'de gerçek Yahudilere karşı korkunç bir baskı ve zulüm var. Dünya basınının bunları gündeme taşıması ve 'İsrail'e dur.' demesi gerekiyor."

Kaynak: AA

İslam ve İhsan

PAYLAŞ:                

YORUMLAR

İlk yorumu yapan siz olun!

Yorum Ekle

İslam ve İhsan

İslam, Hz. Adem’den Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen tüm dinlerin ortak adıdır. Bu gerçeği ifâde için Kur’ân-ı Kerîm’de: “Allâh katında dîn İslâm’dır …” (Âl-i İmrân, 19) buyurulmaktadır. Bu hakîkat, bir başka âyet-i kerîmede şöyle buyurulur: “Kim İslâm’dan başka bir dîn ararsa bilsin ki, ondan (böyle bir dîn) aslâ kabul edilmeyecek ve o âhırette de zarar edenlerden olacaktır.” (Âl-i İmrân, 85)

...

Peygamber Efendimiz (s.a.v) Cibril hadisinde “İslam Nedir?” sorusuna “–İslâm, Allah’tan başka ilâh olmadığına ve Muhammed’in Allah’ın Rasûlü olduğuna şehâdet etmen, namazı dosdoğru kılman, zekâtı vermen, Ramazan orucunu tutman, yoluna güç yetirip imkân bulduğun zaman Kâ’be’yi ziyâret (hac) etmendir” buyurdular.

“İman Nedir?” sorusuna “–Allah’a, meleklerine, kitaplarına, peygamberlerine, âhiret gününe inanmandır. Yine kadere, hayrına ve şerrine îmân etmendir” buyurdular.

İhsan Nedir? Rasûlullah Efendimiz (s.a.v): “–İhsân, Allah’a, onu görüyormuşsun gibi kulluk etmendir. Sen onu görmüyorsan da O seni mutlaka görüyor” buyurdular. (Müslim, Îmân 1, 5. Buhârî, Îmân 37; Tirmizi Îmân 4; Ebû Dâvûd, Sünnet 16)

Kuran-ı Kerim, Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen ilahi kitapların sonuncusudur. İlahi emirleri barındıran Kuran ve beraberinde Efendimizin (s.a.v) sünneti tüm Müslümanlar için yol gösterici rehberdir.

Tüm insanlığa rahmet olarak gönderilen örnek şahsiyet Peygamber Efendimiz Hz. Muhammed Mustafa (s.a.v) 23 senelik nebevi hayatında bizlere Kuran ve Sünneti miras olarak bırakmıştır. Nitekim hadis-i şerifte buyrulur: “Size iki şey bırakıyorum, onlara sımsıkı sarıldığınız sürece yolunuzu asla şaşırmazsınız. Bunlar; Allah’ın kitabı ve Peygamberinin sünnetidir.” (Muvatta’, Kader, 3.)

Tasavvuf; Cenâb-ı Hakkʼı kalben tanıyabilme sanatıdır. Tasavvuf; “îmân”ı “ihsân” gibi muhteşem ve muazzam bir ufka taşımanın diğer adıdır. Tasavvuf’i yola girmekten gaye istikamet üzere yaşayabilmektir. İstikâmet ise, Kitap ve Sünnet’e sımsıkı sarılmak, ilâhî ve nebevî tâlimatları kalbî derinlikle idrâk edip onları hayatın her safhasında vecd içinde yaşayabilmektir.

Dua, Allah Teâlâ ile irtibatta bulunmak; O’na gönülden yönelmek, meramını vâsıta kullanmadan arz etmek demektir. Hadisi şerifte "Bir şey istediğin vakit Allah'tan iste! Yardım dilediğin vakit Allah'tan dile!" buyrulmuştur. (Ahmed b. Hanbel, Müsned, 1/307)

Zikir, bütün tasavvufi terbiye yollarında nebevi bir üsul ve emanet olarak devam edegelmiştir. “…Bilesiniz ki kalpler ancak Allâh’ı zikretmekle huzur bulur.” (er-Ra‘d, 28) Zikir, açık veya gizli şekillerde, belirli adetlerde, farklı tertiplerde yapılan önemli bir esastır. Zikir, hatırlamaktır. Allah'ı hatırlamak farklı şekillerde olabilir. Kur'an okumak, dua etmek, istiğfar etmek, tefekkür etmek, "elhamdülillah" demek, şükretmek zikirdir.

İlim ve hâl kelimelerinden oluşmuş bir isim tamlaması olan ilmihal (ilm-i hâl) sözlükte "durum bilgisi" demektir. Bütün müslümanların dinî bilgi ve uygulama bakımından ihtiyaç duyduğu, bir bakıma müslüman olmanın ve müslümanlığın icaplarını yerine getirmenin ön şartı durumundaki fıkhi temel bilgiler ilmihal diye anılmıştır.

İslam ve İhsan web sitesinde İslam, İman, İbadet, Kuranımız, Peygamberimiz, Tasavvuf, Dualar ve Zikirler, İlmihal, Fıkıh, Hadis ve vb. konularda  güvenilir kaynaklardan bilgiye ulaşabilirsiniz.