İsrail Askerleri, Cenin’de Bir Camiyi İşgal Ederek Hoparlörlerden Yahudi Duası Okudu

İsrail askerleri, işgal altındaki Batı Şeria’nın Cenin kentine düzenledikleri kanlı baskınlar sırasında bir camiyi işgal ederek hoparlörlerinden Yahudi duası okudu.

İsrail ordusunun, Cenin kenti ile Cenin Mülteci Kampı'na düzenlediği baskın ve kuşatma devam ederken, İsrail askerleri şehirdeki bir camiye çirkin saldırıda bulundu.

Askerler işgal ettikleri bir camiye ayakkabılarıyla girdi; içlerinden biri caminin mihrabının önündeki mikrofonu alarak Yahudi duası okudu.

Mikrofonu tutan asker, arkadaşları kendisini videoya alırken, Yahudilerin sabah ve akşam vakitlerinde okuduğu “Şema Yisrael” (Dinle Ey İsrail) duasını seslendirdi.

Görüntülerde, Yahudi duasının caminin hoparlörlerinden yankılandığı, bu sırada bazı İsrail askerlerinin de güldüğü görüldü.

Fanatik Yahudi gruplar, bu görüntüleri, sosyal medya hesaplarında övgüyle paylaşırken, camiye yapılan saygısızlık çok sayıda sosyal medya kullanıcısı tarafından büyük tepki çekti.

Aşırı sağcı İsrailli Bakan camideki saygısızlığı övdü

Öte yandan İsrail’in ırkçı Ulusal Güvenlik Bakanı Itamar Ben-Gvir, Cenin'deki camiye saygısızlık yapan askerleri övdü.

Bakan Ben-Gvir, görüntüleri kendi Telegram hesabından paylaşarak, "Kahraman askerlerimizden Cenin'de bir camide Şema İsrael duası." ifadelerini kullandı.

İsrail’in Sefarad Başhahamı Yitzhak Yosef ise askerlerin davranışları konusunda orduyu uyardı.

İsrail devlet televizyonu KAN’ın aktardığına göre Yosef, İsrail Ordusu Askeri Hahambaşılığı'na hitaben yazdığı mektupta, "Askerlere, diğer din mensuplarının dini duygularının zarar görmemesi gerektiği anlatılmalıdır.” ifadelerini kullandı.

İsrail güçleri, 3 gündür kuşatmaya alarak kanlı baskınlar düzenlediği Cenin kenti ve Cenin Mülteci Kampı’nda 12 Filistinliyi öldürdü.

Kaynak: AA

İslam ve İhsan

PAYLAŞ:                

YORUMLAR

İlk yorumu yapan siz olun!

Yorum Ekle

İslam ve İhsan

İslam, Hz. Adem’den Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen tüm dinlerin ortak adıdır. Bu gerçeği ifâde için Kur’ân-ı Kerîm’de: “Allâh katında dîn İslâm’dır …” (Âl-i İmrân, 19) buyurulmaktadır. Bu hakîkat, bir başka âyet-i kerîmede şöyle buyurulur: “Kim İslâm’dan başka bir dîn ararsa bilsin ki, ondan (böyle bir dîn) aslâ kabul edilmeyecek ve o âhırette de zarar edenlerden olacaktır.” (Âl-i İmrân, 85)

...

Peygamber Efendimiz (s.a.v) Cibril hadisinde “İslam Nedir?” sorusuna “–İslâm, Allah’tan başka ilâh olmadığına ve Muhammed’in Allah’ın Rasûlü olduğuna şehâdet etmen, namazı dosdoğru kılman, zekâtı vermen, Ramazan orucunu tutman, yoluna güç yetirip imkân bulduğun zaman Kâ’be’yi ziyâret (hac) etmendir” buyurdular.

“İman Nedir?” sorusuna “–Allah’a, meleklerine, kitaplarına, peygamberlerine, âhiret gününe inanmandır. Yine kadere, hayrına ve şerrine îmân etmendir” buyurdular.

İhsan Nedir? Rasûlullah Efendimiz (s.a.v): “–İhsân, Allah’a, onu görüyormuşsun gibi kulluk etmendir. Sen onu görmüyorsan da O seni mutlaka görüyor” buyurdular. (Müslim, Îmân 1, 5. Buhârî, Îmân 37; Tirmizi Îmân 4; Ebû Dâvûd, Sünnet 16)

Kuran-ı Kerim, Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen ilahi kitapların sonuncusudur. İlahi emirleri barındıran Kuran ve beraberinde Efendimizin (s.a.v) sünneti tüm Müslümanlar için yol gösterici rehberdir.

Tüm insanlığa rahmet olarak gönderilen örnek şahsiyet Peygamber Efendimiz Hz. Muhammed Mustafa (s.a.v) 23 senelik nebevi hayatında bizlere Kuran ve Sünneti miras olarak bırakmıştır. Nitekim hadis-i şerifte buyrulur: “Size iki şey bırakıyorum, onlara sımsıkı sarıldığınız sürece yolunuzu asla şaşırmazsınız. Bunlar; Allah’ın kitabı ve Peygamberinin sünnetidir.” (Muvatta’, Kader, 3.)

Tasavvuf; Cenâb-ı Hakkʼı kalben tanıyabilme sanatıdır. Tasavvuf; “îmân”ı “ihsân” gibi muhteşem ve muazzam bir ufka taşımanın diğer adıdır. Tasavvuf’i yola girmekten gaye istikamet üzere yaşayabilmektir. İstikâmet ise, Kitap ve Sünnet’e sımsıkı sarılmak, ilâhî ve nebevî tâlimatları kalbî derinlikle idrâk edip onları hayatın her safhasında vecd içinde yaşayabilmektir.

Dua, Allah Teâlâ ile irtibatta bulunmak; O’na gönülden yönelmek, meramını vâsıta kullanmadan arz etmek demektir. Hadisi şerifte "Bir şey istediğin vakit Allah'tan iste! Yardım dilediğin vakit Allah'tan dile!" buyrulmuştur. (Ahmed b. Hanbel, Müsned, 1/307)

Zikir, bütün tasavvufi terbiye yollarında nebevi bir üsul ve emanet olarak devam edegelmiştir. “…Bilesiniz ki kalpler ancak Allâh’ı zikretmekle huzur bulur.” (er-Ra‘d, 28) Zikir, açık veya gizli şekillerde, belirli adetlerde, farklı tertiplerde yapılan önemli bir esastır. Zikir, hatırlamaktır. Allah'ı hatırlamak farklı şekillerde olabilir. Kur'an okumak, dua etmek, istiğfar etmek, tefekkür etmek, "elhamdülillah" demek, şükretmek zikirdir.

İlim ve hâl kelimelerinden oluşmuş bir isim tamlaması olan ilmihal (ilm-i hâl) sözlükte "durum bilgisi" demektir. Bütün müslümanların dinî bilgi ve uygulama bakımından ihtiyaç duyduğu, bir bakıma müslüman olmanın ve müslümanlığın icaplarını yerine getirmenin ön şartı durumundaki fıkhi temel bilgiler ilmihal diye anılmıştır.

İslam ve İhsan web sitesinde İslam, İman, İbadet, Kuranımız, Peygamberimiz, Tasavvuf, Dualar ve Zikirler, İlmihal, Fıkıh, Hadis ve vb. konularda  güvenilir kaynaklardan bilgiye ulaşabilirsiniz.