Uzmanlar "Göz Migrenine" Karşı Uyardı

Medipol Mega Üniversite Hastanesi Göz Bölümü'nden Dr. Öğr. Üyesi Cafer Tanrıverdi, "Göz migrenin mutlaka göz doktoru ve nörolog tarafından değerlendirilmesi gerekiyor. Sorunun altında göz migrenini tetikleyen ciddi hastalık bulunabilir" dedi.

Medipol Mega Üniversite Hastanesi Göz Bölümü'nden Dr. Öğr. Üyesi Cafer Tanrıverdi, göz migrenin mutlaka göz doktoru ve nörolog tarafından değerlendirilmesi gerektiğini belirterek, 'Sorunun altında göz migrenini tetikleyen ciddi hastalık bulunabilir.' ifadelerini kullandı.

Medipol Mega Üniversite Hastanesi'nden yapılan açıklamada, göz migreni ve altında yatan etkilerine ilişkin uyarılarda bulunuldu.

Açıklamada görüşlerine yer verilen Medipol Mega Üniversite Hastanesi Göz Bölümü'nden Dr. Öğr. Üyesi Cafer Tanrıverdi, göz migrenine benzer semptomları olan bireylerin mutlaka deneyimli bir hekime başvurması gerektiğini belirtti.

Hastalarda göz migrenini taklit edebilecek önemli hastalıkların altta yatabileceğini aktaran Tanrıverdi, şu değerlendirmelerde bulundu:

'Göz migreni hem göz hekimi hem de nörolog tarafından detaylı değerlendirilmeli ve gerektiğinde ileri tetkik edilmelidir. Göz migreninin kesin bir tedavisi yoktur. Ağrının eşlik ettiği durumlarda hekim tarafından önerilen ağrı kesiciler kullanılabilir. En önemli tedavi tetikleyici olabilecek etkenlerden kaçınmaktır. Göz migrenin mutlaka göz doktoru ve nörolog tarafından değerlendirilmesi gerekiyor. Sorunun altında göz migrenini tetikleyen ciddi hastalık bulunabilir.'

- 'Kadınlarda erkeklere oranla 3 kat daha fazla görülüyor'

Cafer Tanrıverdi, migrenin kadınlarda erkeklere oranla 3 kat daha fazla görüldüğünü, göz migreninin aslında migreni andıran ancak daha çok görsel semptomlarla karakterize klinik bir durum olduğunu ifade etti.

Hastalarda migrenle benzer ancak daha baskın görsel semptomlar görüldüğünü belirten Tanrıverdi, şunları kaydetti:

'Bu semptomlar dakikalar ile saatler arasında değişen sürelerde devam edebilmektedir. Hastalığın tipik özelliği bir süre uygun ortamda dinlendikten sonra geçmesidir. Hastalık tekrarlayıcı nitelikte olup, hastalar değişen periyotlarda bu durumu yaşamaktadır. Etkilenen kişiler sık olarak görme alanında giderek daralma ve görme kaybı yaşamaktadır. Genellikle tek gözde gözlenir. İki gözde olduğunda görme kaybından ziyade, görme alanında kenarlardan daralma şeklinde ortaya çıkmaktadır. Bazı hastalarda ışık hassasiyeti ve baş ağrısı görme kaybına eşlik ederken bazen ağrı olmadan da ortaya çıkabilir.'

- 'Atak durumlarında mutlaka dinlenilmeli'

Tanrıverdi, ailelerde genetik faktörlerin göz migreni başlangıcında etkili olabileceğinin düşünüldüğünü belirterek, 'Hastalar en sıklıkla yorgunluk, stres, aşırı ışık ve ses uyaranı gibi rahatsız edici durumlardan sonra baş ağrısının başladığını anlatır. Ancak birçok hasta farklı öykü de verebilir. Açlık, kötü koku, uzun süren ekran kullanımı gibi etkenlerin de göz migrenini tetiklediğini deneyimleyenler vardır.' bilgisini verdi.

Araç kullananları göz migreni konusunda uyaran Tanrıverdi, özellikle sürücülerin, keskin görme gerektiren ve tehlikeli işlerde çalışanların mutlak koşulda işlerine ara vermeleri ve görme sorunlarının geçmesini beklemeleri tavsiyesinde bulundu.

Atak durumlarında mutlaka dinlenilmesi gerektiğinin altını çizen Tanrıverdi, 'Tercihen hafif karanlık ve temiz hava alabileceğimiz bir odada, rahat edebileceğimiz bir pozisyonda görme bulanıklığı geçinceye kadar dinlenmeliyiz. Aksi takdirde geri dönüşü olmayan üzücü olaylar söz konusu olabilir.' değerlendirmesinde bulundu.

Kaynak: AA

İslam ve İhsan

PAYLAŞ:                

YORUMLAR

İlk yorumu yapan siz olun!

Yorum Ekle

İslam ve İhsan

İslam, Hz. Adem’den Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen tüm dinlerin ortak adıdır. Bu gerçeği ifâde için Kur’ân-ı Kerîm’de: “Allâh katında dîn İslâm’dır …” (Âl-i İmrân, 19) buyurulmaktadır. Bu hakîkat, bir başka âyet-i kerîmede şöyle buyurulur: “Kim İslâm’dan başka bir dîn ararsa bilsin ki, ondan (böyle bir dîn) aslâ kabul edilmeyecek ve o âhırette de zarar edenlerden olacaktır.” (Âl-i İmrân, 85)

...

Peygamber Efendimiz (s.a.v) Cibril hadisinde “İslam Nedir?” sorusuna “–İslâm, Allah’tan başka ilâh olmadığına ve Muhammed’in Allah’ın Rasûlü olduğuna şehâdet etmen, namazı dosdoğru kılman, zekâtı vermen, Ramazan orucunu tutman, yoluna güç yetirip imkân bulduğun zaman Kâ’be’yi ziyâret (hac) etmendir” buyurdular.

“İman Nedir?” sorusuna “–Allah’a, meleklerine, kitaplarına, peygamberlerine, âhiret gününe inanmandır. Yine kadere, hayrına ve şerrine îmân etmendir” buyurdular.

İhsan Nedir? Rasûlullah Efendimiz (s.a.v): “–İhsân, Allah’a, onu görüyormuşsun gibi kulluk etmendir. Sen onu görmüyorsan da O seni mutlaka görüyor” buyurdular. (Müslim, Îmân 1, 5. Buhârî, Îmân 37; Tirmizi Îmân 4; Ebû Dâvûd, Sünnet 16)

Kuran-ı Kerim, Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen ilahi kitapların sonuncusudur. İlahi emirleri barındıran Kuran ve beraberinde Efendimizin (s.a.v) sünneti tüm Müslümanlar için yol gösterici rehberdir.

Tüm insanlığa rahmet olarak gönderilen örnek şahsiyet Peygamber Efendimiz Hz. Muhammed Mustafa (s.a.v) 23 senelik nebevi hayatında bizlere Kuran ve Sünneti miras olarak bırakmıştır. Nitekim hadis-i şerifte buyrulur: “Size iki şey bırakıyorum, onlara sımsıkı sarıldığınız sürece yolunuzu asla şaşırmazsınız. Bunlar; Allah’ın kitabı ve Peygamberinin sünnetidir.” (Muvatta’, Kader, 3.)

Tasavvuf; Cenâb-ı Hakkʼı kalben tanıyabilme sanatıdır. Tasavvuf; “îmân”ı “ihsân” gibi muhteşem ve muazzam bir ufka taşımanın diğer adıdır. Tasavvuf’i yola girmekten gaye istikamet üzere yaşayabilmektir. İstikâmet ise, Kitap ve Sünnet’e sımsıkı sarılmak, ilâhî ve nebevî tâlimatları kalbî derinlikle idrâk edip onları hayatın her safhasında vecd içinde yaşayabilmektir.

Dua, Allah Teâlâ ile irtibatta bulunmak; O’na gönülden yönelmek, meramını vâsıta kullanmadan arz etmek demektir. Hadisi şerifte "Bir şey istediğin vakit Allah'tan iste! Yardım dilediğin vakit Allah'tan dile!" buyrulmuştur. (Ahmed b. Hanbel, Müsned, 1/307)

Zikir, bütün tasavvufi terbiye yollarında nebevi bir üsul ve emanet olarak devam edegelmiştir. “…Bilesiniz ki kalpler ancak Allâh’ı zikretmekle huzur bulur.” (er-Ra‘d, 28) Zikir, açık veya gizli şekillerde, belirli adetlerde, farklı tertiplerde yapılan önemli bir esastır. Zikir, hatırlamaktır. Allah'ı hatırlamak farklı şekillerde olabilir. Kur'an okumak, dua etmek, istiğfar etmek, tefekkür etmek, "elhamdülillah" demek, şükretmek zikirdir.

İlim ve hâl kelimelerinden oluşmuş bir isim tamlaması olan ilmihal (ilm-i hâl) sözlükte "durum bilgisi" demektir. Bütün müslümanların dinî bilgi ve uygulama bakımından ihtiyaç duyduğu, bir bakıma müslüman olmanın ve müslümanlığın icaplarını yerine getirmenin ön şartı durumundaki fıkhi temel bilgiler ilmihal diye anılmıştır.

İslam ve İhsan web sitesinde İslam, İman, İbadet, Kuranımız, Peygamberimiz, Tasavvuf, Dualar ve Zikirler, İlmihal, Fıkıh, Hadis ve vb. konularda  güvenilir kaynaklardan bilgiye ulaşabilirsiniz.