Uhud Şehitlerinin Fazileti

Uhud şehitlerinin fazileti ve verilen müjdeler nelerdir? Peygamber Efendimiz (s.a.v) onları nasıl müjdeliyor?

İbn-i Abbas (r.a.)’ın rivayetine göre, Rasûlullah sallallâhu aleyhi ve sellem şöyle buyurdu:

“Ashabım! Din kardeşleriniz Uhud Harbinde şehit düşünce Allah onların ruhlarını yeşil kuşlar halinde yarattığı bir takım şekillere koydu. Şimdi onlar cennet ırmaklarına varıp sulanırlar, cennet meyvelerinden yerler, arşın gölgesinde asılı altından yapılmış kandillere konup rahat ederler. O şehitlerin ruhları, böyle yiyecek–içecek ve manevi bir âlemi aynı zamanda barınacak dâimî güzel bir istirahatgahı bulunca derler ki: “Ne olaydı din kardeşlerimiz Allâh’ın bize ihsan ettiği nimetleri bilseydiler. Kardeşlerimizin cihad ve gazâdan çekinmemeleri ve bu mukaddes vazifeyi başkalarına bırakmamaları için bizim böyle güzel, sürûrlu ebedî saadetimize vâkıf olmalarını çok temenni ederdik, dediler de bunun üzerine Allah Teâlâ: Bu arzunuzu kardeşlerinize sizin namınıza biz yetiştiririz, diye şu âyet-i celîleyi inzâl buyurdu:

‘Habibim! Allah yolunda katlolunan o şehîdleri sakın ölmüştür sanma! Belki onlar Allah’ın kereminden ihsan buyurduğu nimetlerle merzûk ve mesrûr olarak Rableri yanında hayattadırlar. Bunlar arkadaşlarından şehîd olarak kendilerine ulaşamayan mücâhidler hakkında; “Onlara aslâ korku yoktur. Onlar hiç bir vechile mahzun da olmayacaklardır” diye müjdelenirler. Yine böyle Allah tarafından şehîdllere verilen büyük nimeti, bol ihsanı var. Ve Allah mü’minlerin ecrini aslâ gaib etmeyecek diye müjde alırlar.’ ” (Âl-i İmrân Sûresi /170)

Sallallâhu teâlâ aleyhi ve sellem Efendimiz şehitler için yedi haslet, fazilet vardır buyurmuştur.

1- İlk kanının aktığında mağfiret olunur.

2- Cennette makamını görür.

3- Cennette hûr-i îynden yetmiş ikisini tezevvüc eder.

4- Kabir azabından halâs olur.

5- Fezâ’-ı Ekber’de -yani mahşerin pek korkunç en büyük ağıt, feryat- gününde emin olur.

6- Başına yakuttan vekar tâcı konulur.

7- Ehl-i beytinden yetmiş kişiye şefaat eder.

Saff-ı Harbde şehîd olan kişi öldürüldüğünden dolaylı ölüm acısını duymaz. Ancak sizden birisinin azasının biri parmak ile sıkılırken ne kadar zahmet görürse şehit olan da o kadar zahmet hisseder.

Rasûlullah sallallâhu aleyhi ve sellem Uhud Harbinde şehit olan şühedânın ortasında durur da ashabına hitaben:

– “Ben kıyamet gününde bu mübarek şehitlerin Allah yolunda bezl-i hayat ettiklerine şehâdet edeceğim. Bunları kanları ile sarıp defin ediniz. Harp meydanında her paralanan şehit mahşer gününde kalkarken kanları aka aka kalkacaktır. Rengi kan rengidir. Fakat kokusu misk kokusu gibidir.”

İşte şehitler Hak divanına vardığında onların nişanları, iftihar madalyaları bu olacaktır.

Rasûl-i Ekrem sallallâhu aleyhi ve sellem Efendimiz şühedâyı defnettikten sonra mübarek yüzü mecrûh ve kalb-i nebevîleri mahzun olarak ashab-ı kiramiyle beraber Uhud’dan kalkıp Medine’ye geldi. Şehitlerin evlad ve iyâli ve akrabaları ağladıkça münafıkîn gürûhu memnun oluyordu. Velhasıl Dîn-i İslâm’ın dostu ve düşmanı belli oldu. Ve sahih Müslümanlar da seçildi.

Kaynak: Mahmud Sâmî Ramazanoğlu, Uhud Gazvesi, s.62- Erkam Yayınları

İslam ve İhsan

UHUD SAVAŞI’NDA ŞEHİT OLAN SAHABİLER

Uhud Savaşı’nda Şehit Olan Sahabiler

UHUD SAVAŞI

Uhud Savaşı

ŞEHİTLİK NEDİR? ŞEHİTLİK İLE İLGİLİ HÜKÜMLER NELERDİR?

Şehitlik Nedir? Şehitlik ile İlgili Hükümler Nelerdir?

PAYLAŞ:                

YORUMLAR

İlk yorumu yapan siz olun!

Yorum Ekle

İslam ve İhsan

İslam, Hz. Adem’den Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen tüm dinlerin ortak adıdır. Bu gerçeği ifâde için Kur’ân-ı Kerîm’de: “Allâh katında dîn İslâm’dır …” (Âl-i İmrân, 19) buyurulmaktadır. Bu hakîkat, bir başka âyet-i kerîmede şöyle buyurulur: “Kim İslâm’dan başka bir dîn ararsa bilsin ki, ondan (böyle bir dîn) aslâ kabul edilmeyecek ve o âhırette de zarar edenlerden olacaktır.” (Âl-i İmrân, 85)

...

Peygamber Efendimiz (s.a.v) Cibril hadisinde “İslam Nedir?” sorusuna “–İslâm, Allah’tan başka ilâh olmadığına ve Muhammed’in Allah’ın Rasûlü olduğuna şehâdet etmen, namazı dosdoğru kılman, zekâtı vermen, Ramazan orucunu tutman, yoluna güç yetirip imkân bulduğun zaman Kâ’be’yi ziyâret (hac) etmendir” buyurdular.

“İman Nedir?” sorusuna “–Allah’a, meleklerine, kitaplarına, peygamberlerine, âhiret gününe inanmandır. Yine kadere, hayrına ve şerrine îmân etmendir” buyurdular.

İhsan Nedir? Rasûlullah Efendimiz (s.a.v): “–İhsân, Allah’a, onu görüyormuşsun gibi kulluk etmendir. Sen onu görmüyorsan da O seni mutlaka görüyor” buyurdular. (Müslim, Îmân 1, 5. Buhârî, Îmân 37; Tirmizi Îmân 4; Ebû Dâvûd, Sünnet 16)

Kuran-ı Kerim, Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen ilahi kitapların sonuncusudur. İlahi emirleri barındıran Kuran ve beraberinde Efendimizin (s.a.v) sünneti tüm Müslümanlar için yol gösterici rehberdir.

Tüm insanlığa rahmet olarak gönderilen örnek şahsiyet Peygamber Efendimiz Hz. Muhammed Mustafa (s.a.v) 23 senelik nebevi hayatında bizlere Kuran ve Sünneti miras olarak bırakmıştır. Nitekim hadis-i şerifte buyrulur: “Size iki şey bırakıyorum, onlara sımsıkı sarıldığınız sürece yolunuzu asla şaşırmazsınız. Bunlar; Allah’ın kitabı ve Peygamberinin sünnetidir.” (Muvatta’, Kader, 3.)

Tasavvuf; Cenâb-ı Hakkʼı kalben tanıyabilme sanatıdır. Tasavvuf; “îmân”ı “ihsân” gibi muhteşem ve muazzam bir ufka taşımanın diğer adıdır. Tasavvuf’i yola girmekten gaye istikamet üzere yaşayabilmektir. İstikâmet ise, Kitap ve Sünnet’e sımsıkı sarılmak, ilâhî ve nebevî tâlimatları kalbî derinlikle idrâk edip onları hayatın her safhasında vecd içinde yaşayabilmektir.

Dua, Allah Teâlâ ile irtibatta bulunmak; O’na gönülden yönelmek, meramını vâsıta kullanmadan arz etmek demektir. Hadisi şerifte "Bir şey istediğin vakit Allah'tan iste! Yardım dilediğin vakit Allah'tan dile!" buyrulmuştur. (Ahmed b. Hanbel, Müsned, 1/307)

Zikir, bütün tasavvufi terbiye yollarında nebevi bir üsul ve emanet olarak devam edegelmiştir. “…Bilesiniz ki kalpler ancak Allâh’ı zikretmekle huzur bulur.” (er-Ra‘d, 28) Zikir, açık veya gizli şekillerde, belirli adetlerde, farklı tertiplerde yapılan önemli bir esastır. Zikir, hatırlamaktır. Allah'ı hatırlamak farklı şekillerde olabilir. Kur'an okumak, dua etmek, istiğfar etmek, tefekkür etmek, "elhamdülillah" demek, şükretmek zikirdir.

İlim ve hâl kelimelerinden oluşmuş bir isim tamlaması olan ilmihal (ilm-i hâl) sözlükte "durum bilgisi" demektir. Bütün müslümanların dinî bilgi ve uygulama bakımından ihtiyaç duyduğu, bir bakıma müslüman olmanın ve müslümanlığın icaplarını yerine getirmenin ön şartı durumundaki fıkhi temel bilgiler ilmihal diye anılmıştır.

İslam ve İhsan web sitesinde İslam, İman, İbadet, Kuranımız, Peygamberimiz, Tasavvuf, Dualar ve Zikirler, İlmihal, Fıkıh, Hadis ve vb. konularda  güvenilir kaynaklardan bilgiye ulaşabilirsiniz.