Takdir Ne Demek?

Takdir ne demek? Takdir kelimes ne anlama gelir? Takdir kelimesine örnek cümleler...

Takdîr: Ezelde Allâh’ın bir şeyin olmasını istemesi. Beğenme, değer verme. Değerini anlama gibi anlamlara gelmektedir.

TAKDİR KELİMESİNE ÖRNEK CÜMLELER

Ömür sermâyesinin büyük bir ehemmiyeti vardır. Çünkü o, ebedî hayâtı kazanmanın yegâne sermâyesidir. Bu idrâke eren bir mü’min, âyet-i kerîmede buyrulduğu üzere; “emrolunduğu gibi dosdoğru” olmadığı takdirde, âkıbetin çok hazin bir pişmanlık olacağını bilir. Bu pişmanlığa dûçâr olmamak için de Cenâb-ı Hakk’ın bilhassa şu îkâzını her an göz önünde bulundurmaktan gâfil kalmaz:

“Herhangi birinize ölüm gelip de: «Ey Rabbim, beni yakın bir müddete kadar geciktirsen de sadaka versem ve sâlihlerden olsam» demesinden evvel, size rızık olarak verdiğimiz şeylerden infâk edin! Allah, eceli geldiğinde hiç kimseyi asla tehir etmez. Allah yaptıklarınızdan haberdardır.” (el-Münâfikûn, 10-11)

*****

Dünya’nın kendi çevresindeki bir dönüşünün 24 saatlik bir süre olarak takdir edilmesinde de büyük hikmetler vardır. Eğer bu dönüş süresi çok  daha uzun olsaydı  Dünya, gecesi ile gündüzü arasındaki ısı farkı 1000 dereceyi bulan Merkür gibi olurdu. Uzun gündüzlerde her yer daha fazla ısınır; uzun gecelerde de soğuk çok daha şiddetli olur, her yer donardı.

İşte bu gerçekler ışığında Allah Teâlâ’nın, geceyi gündüzün üstüne nasıl örttüğüne, uykuyu istirahat ve gündüzü de geçim vasıtası kıldığına dikkat et! Bunların, hiç şaşmadan birbirini tâkip edişindeki ilâhî kudret ve rahmet tecellîlerini düşün!

*****

Kemiklerin teşekkülü de hayrete şâyandır: Cenâb-ı Hak onları ince ve zayıf bir damla nutfeden nasıl bu derece sert ve sağlam yaratmıştır?! Sonra onları beden binâsını ayakta tutan ne kadar da dengeli ve sağlam bir iskelet hâline getirmiştir! Sonra onları değişik miktar ve ölçülerde nasıl şekillendirip takdir etmiştir! Kimisi küçük, kimisi büyük, kimisi uzun, kimisi yuvarlak, kimisi içli, kimisi dolu, kimisi enli, kimisi incedir.

*****

“Aranızda ölümü takdir eden Biz’iz. Ve Biz, irâdemizi gerçekleştirmekten âciz değiliz.

(Ölümü,) sizin yerinize benzerlerinizi getirelim ve sizi bilmediğiniz bir âlemde tekrar var edelim diye (takdir ettik).” (el-Vâkıa, 60-61)

Ölüm gerçeği… Kimse ölümden kaçamaz. Cenâb-ı Hak isterse inkârcıları helâk edip daha iyi bir toplum getiriverir.

“Andolsun, ilk yaratılışı bildiniz. Düşünüp ibret almanız gerekmez mi?” (el-Vâkıa, 62)

İlk yaratmayı böylesine mükemmel bir şekilde yapan Yüce Allah, insanı tekrar yaratmaya da kâdirdir. Bunun üzerinde tefekkür ederek âhirete ve “ba‘sü ba‘de’l mevt” e, yani ölümden sonra dirilişe hazırlanmak îcâb eder.

İslam ve İhsan

PAYLAŞ:                

YORUMLAR

İlk yorumu yapan siz olun!

Yorum Ekle

İslam ve İhsan

İslam, Hz. Adem’den Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen tüm dinlerin ortak adıdır. Bu gerçeği ifâde için Kur’ân-ı Kerîm’de: “Allâh katında dîn İslâm’dır …” (Âl-i İmrân, 19) buyurulmaktadır. Bu hakîkat, bir başka âyet-i kerîmede şöyle buyurulur: “Kim İslâm’dan başka bir dîn ararsa bilsin ki, ondan (böyle bir dîn) aslâ kabul edilmeyecek ve o âhırette de zarar edenlerden olacaktır.” (Âl-i İmrân, 85)

...

Peygamber Efendimiz (s.a.v) Cibril hadisinde “İslam Nedir?” sorusuna “–İslâm, Allah’tan başka ilâh olmadığına ve Muhammed’in Allah’ın Rasûlü olduğuna şehâdet etmen, namazı dosdoğru kılman, zekâtı vermen, Ramazan orucunu tutman, yoluna güç yetirip imkân bulduğun zaman Kâ’be’yi ziyâret (hac) etmendir” buyurdular.

“İman Nedir?” sorusuna “–Allah’a, meleklerine, kitaplarına, peygamberlerine, âhiret gününe inanmandır. Yine kadere, hayrına ve şerrine îmân etmendir” buyurdular.

İhsan Nedir? Rasûlullah Efendimiz (s.a.v): “–İhsân, Allah’a, onu görüyormuşsun gibi kulluk etmendir. Sen onu görmüyorsan da O seni mutlaka görüyor” buyurdular. (Müslim, Îmân 1, 5. Buhârî, Îmân 37; Tirmizi Îmân 4; Ebû Dâvûd, Sünnet 16)

Kuran-ı Kerim, Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen ilahi kitapların sonuncusudur. İlahi emirleri barındıran Kuran ve beraberinde Efendimizin (s.a.v) sünneti tüm Müslümanlar için yol gösterici rehberdir.

Tüm insanlığa rahmet olarak gönderilen örnek şahsiyet Peygamber Efendimiz Hz. Muhammed Mustafa (s.a.v) 23 senelik nebevi hayatında bizlere Kuran ve Sünneti miras olarak bırakmıştır. Nitekim hadis-i şerifte buyrulur: “Size iki şey bırakıyorum, onlara sımsıkı sarıldığınız sürece yolunuzu asla şaşırmazsınız. Bunlar; Allah’ın kitabı ve Peygamberinin sünnetidir.” (Muvatta’, Kader, 3.)

Tasavvuf; Cenâb-ı Hakkʼı kalben tanıyabilme sanatıdır. Tasavvuf; “îmân”ı “ihsân” gibi muhteşem ve muazzam bir ufka taşımanın diğer adıdır. Tasavvuf’i yola girmekten gaye istikamet üzere yaşayabilmektir. İstikâmet ise, Kitap ve Sünnet’e sımsıkı sarılmak, ilâhî ve nebevî tâlimatları kalbî derinlikle idrâk edip onları hayatın her safhasında vecd içinde yaşayabilmektir.

Dua, Allah Teâlâ ile irtibatta bulunmak; O’na gönülden yönelmek, meramını vâsıta kullanmadan arz etmek demektir. Hadisi şerifte "Bir şey istediğin vakit Allah'tan iste! Yardım dilediğin vakit Allah'tan dile!" buyrulmuştur. (Ahmed b. Hanbel, Müsned, 1/307)

Zikir, bütün tasavvufi terbiye yollarında nebevi bir üsul ve emanet olarak devam edegelmiştir. “…Bilesiniz ki kalpler ancak Allâh’ı zikretmekle huzur bulur.” (er-Ra‘d, 28) Zikir, açık veya gizli şekillerde, belirli adetlerde, farklı tertiplerde yapılan önemli bir esastır. Zikir, hatırlamaktır. Allah'ı hatırlamak farklı şekillerde olabilir. Kur'an okumak, dua etmek, istiğfar etmek, tefekkür etmek, "elhamdülillah" demek, şükretmek zikirdir.

İlim ve hâl kelimelerinden oluşmuş bir isim tamlaması olan ilmihal (ilm-i hâl) sözlükte "durum bilgisi" demektir. Bütün müslümanların dinî bilgi ve uygulama bakımından ihtiyaç duyduğu, bir bakıma müslüman olmanın ve müslümanlığın icaplarını yerine getirmenin ön şartı durumundaki fıkhi temel bilgiler ilmihal diye anılmıştır.

İslam ve İhsan web sitesinde İslam, İman, İbadet, Kuranımız, Peygamberimiz, Tasavvuf, Dualar ve Zikirler, İlmihal, Fıkıh, Hadis ve vb. konularda  güvenilir kaynaklardan bilgiye ulaşabilirsiniz.