Su İkram Etmeyi Seviyorum, Sevap Kazanır mıyım?

Su ikram etmeyi seviyorum, sevap kazanır mıyım? Dr. Öğr. Üyesi Ahmet Hamdi Yıldırım cevaplıyor.

Hazreti Peygamber (aleyhissalâtu vesselâm) her canlıya yapılan iyiliğin sevap kazandıracağını bizlere beyan etmektedir. Kuşlara, hayvanlara, tüm mahlûkata yapılan bir su ikramının, verilen bir lokma yiyeceğin elbette Allah katında bir karşılığı vardır.

Burada sevabın belirleyicisi ise niyettir. Eğer bir iyilik Allah rızası için yapılmışsa, Cenâb-ı Allah onun ecrini mutlaka verecektir.

Muhterem Osman Nuri Topbaş Hocamızın çok güzel bir sözü vardır:
"Pınar başında su ikram etmek herkesin yapabileceği bir iştir."
Bu sebeple ihtiyacı olmayan kimselere yapılan ikramla, gerçekten ihtiyacını karşılayamayacak durumda olan birine yapılan yardım aynı değildir. Çölde bir bardak su vermekle, su başında bir bardak su ikram etmek aynı sevabı getirmez.

Binaenaleyh, insan yaptığı iyiliği en çok fayda sağlayacak şekilde yapmaya gayret etmelidir. Bu da bize gösteriyor ki, asıl ihtiyaç sahiplerini bulup onlara yardım etmek en faziletli olanıdır.

Ancak bu, karşımıza çıkan herkese iyilik yapmamamız gerektiği anlamına gelmez. Zira bazı sözlerde yolculuk, bir tür azap olarak da tarif edilmiştir. Çünkü insan, yolculukta alıştığı konforu, düzeni terk eder; ihtiyaçlarını karşılamakta zorlanabilir. Özellikle yaşlıların, yolda su gibi temel ihtiyaçlarını gidermesi daha güç hâle gelir. Böyle bir durumda, gelişte veya gidişte bir bardak su ikram etmek önemli bir sevap kapısıdır.

Nitekim Efendimiz (aleyhissalâtu vesselâm) şöyle bir misal verir:
Bir adam konakladığı yerde devesini bağlamak için bir kazık çakar. Ayrılırken, “Buradan bir başka Müslüman da istifade eder.” diyerek o kazığı yerinden sökmez. Bir süre sonra başka bir yolcu oradan geçerken o kazığa takılır. Bu kişi de, "Buradan geçecek bir Müslüman zarar görebilir." diyerek kazığı yerinden söker. Peygamber Efendimiz her iki kişinin de sevap kazandığını ifade eder. Çünkü ikisi de iyi bir niyetle, faydalı bir iş yapma amacıyla hareket etmiştir.

Cenâb-ı Allah bizlere de yaptığımız iyilikleri rızasına uygun şekilde yapmayı nasip eylesin.

İslam ve İhsan

İSLAM’DA SUYUN ÖNEMİ NEDİR?

İslam’da Suyun Önemi Nedir?

BİR TOPLULUĞA SU DAĞITAN KİŞİNİN EN SON İÇMESİ

Bir Topluluğa Su Dağıtan Kişinin En Son İçmesi

"KAZANAMAYACAĞIM HAYRI KİMSEYE BAĞIŞLAMAM" HADİSİ

"Kazanamayacağım Hayrı Kimseye Bağışlamam" Hadisi

PAYLAŞ:                

YORUMLAR

İlk yorumu yapan siz olun!

Yorum Ekle

İslam ve İhsan

İslam, Hz. Adem’den Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen tüm dinlerin ortak adıdır. Bu gerçeği ifâde için Kur’ân-ı Kerîm’de: “Allâh katında dîn İslâm’dır …” (Âl-i İmrân, 19) buyurulmaktadır. Bu hakîkat, bir başka âyet-i kerîmede şöyle buyurulur: “Kim İslâm’dan başka bir dîn ararsa bilsin ki, ondan (böyle bir dîn) aslâ kabul edilmeyecek ve o âhırette de zarar edenlerden olacaktır.” (Âl-i İmrân, 85)

...

Peygamber Efendimiz (s.a.v) Cibril hadisinde “İslam Nedir?” sorusuna “–İslâm, Allah’tan başka ilâh olmadığına ve Muhammed’in Allah’ın Rasûlü olduğuna şehâdet etmen, namazı dosdoğru kılman, zekâtı vermen, Ramazan orucunu tutman, yoluna güç yetirip imkân bulduğun zaman Kâ’be’yi ziyâret (hac) etmendir” buyurdular.

“İman Nedir?” sorusuna “–Allah’a, meleklerine, kitaplarına, peygamberlerine, âhiret gününe inanmandır. Yine kadere, hayrına ve şerrine îmân etmendir” buyurdular.

İhsan Nedir? Rasûlullah Efendimiz (s.a.v): “–İhsân, Allah’a, onu görüyormuşsun gibi kulluk etmendir. Sen onu görmüyorsan da O seni mutlaka görüyor” buyurdular. (Müslim, Îmân 1, 5. Buhârî, Îmân 37; Tirmizi Îmân 4; Ebû Dâvûd, Sünnet 16)

Kuran-ı Kerim, Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen ilahi kitapların sonuncusudur. İlahi emirleri barındıran Kuran ve beraberinde Efendimizin (s.a.v) sünneti tüm Müslümanlar için yol gösterici rehberdir.

Tüm insanlığa rahmet olarak gönderilen örnek şahsiyet Peygamber Efendimiz Hz. Muhammed Mustafa (s.a.v) 23 senelik nebevi hayatında bizlere Kuran ve Sünneti miras olarak bırakmıştır. Nitekim hadis-i şerifte buyrulur: “Size iki şey bırakıyorum, onlara sımsıkı sarıldığınız sürece yolunuzu asla şaşırmazsınız. Bunlar; Allah’ın kitabı ve Peygamberinin sünnetidir.” (Muvatta’, Kader, 3.)

Tasavvuf; Cenâb-ı Hakkʼı kalben tanıyabilme sanatıdır. Tasavvuf; “îmân”ı “ihsân” gibi muhteşem ve muazzam bir ufka taşımanın diğer adıdır. Tasavvuf’i yola girmekten gaye istikamet üzere yaşayabilmektir. İstikâmet ise, Kitap ve Sünnet’e sımsıkı sarılmak, ilâhî ve nebevî tâlimatları kalbî derinlikle idrâk edip onları hayatın her safhasında vecd içinde yaşayabilmektir.

Dua, Allah Teâlâ ile irtibatta bulunmak; O’na gönülden yönelmek, meramını vâsıta kullanmadan arz etmek demektir. Hadisi şerifte "Bir şey istediğin vakit Allah'tan iste! Yardım dilediğin vakit Allah'tan dile!" buyrulmuştur. (Ahmed b. Hanbel, Müsned, 1/307)

Zikir, bütün tasavvufi terbiye yollarında nebevi bir üsul ve emanet olarak devam edegelmiştir. “…Bilesiniz ki kalpler ancak Allâh’ı zikretmekle huzur bulur.” (er-Ra‘d, 28) Zikir, açık veya gizli şekillerde, belirli adetlerde, farklı tertiplerde yapılan önemli bir esastır. Zikir, hatırlamaktır. Allah'ı hatırlamak farklı şekillerde olabilir. Kur'an okumak, dua etmek, istiğfar etmek, tefekkür etmek, "elhamdülillah" demek, şükretmek zikirdir.

İlim ve hâl kelimelerinden oluşmuş bir isim tamlaması olan ilmihal (ilm-i hâl) sözlükte "durum bilgisi" demektir. Bütün müslümanların dinî bilgi ve uygulama bakımından ihtiyaç duyduğu, bir bakıma müslüman olmanın ve müslümanlığın icaplarını yerine getirmenin ön şartı durumundaki fıkhi temel bilgiler ilmihal diye anılmıştır.

İslam ve İhsan web sitesinde İslam, İman, İbadet, Kuranımız, Peygamberimiz, Tasavvuf, Dualar ve Zikirler, İlmihal, Fıkıh, Hadis ve vb. konularda  güvenilir kaynaklardan bilgiye ulaşabilirsiniz.