yuva

İnsan Neslinin Ziyneti

Kadınların saâdeti, “hanımefendi” olarak yaşamalarıyla mümkündür. Kadın, aslî vazifesinin dışına yönelir ise, âile ocağını kurutur. Kadının dış hayata katılması, ancak zarûrî sebeplerle ve yaratılışına uygun işler için mümkün olabilir. Bu zarûrî sebepler de cemiyetin ihtiyaçları ölçüsünce belirlenmeli, mâkul ve meşrû sınırlar aşılmamalıdır.

Suriyeli Yetimlerin Ailesi Oldular

Suriye başta olmak üzere Irak ve Afganistan'dan Türkiye'ye sığınan kimsesiz savaş mağduru çocuklardan 38'i, Türk koruyucu ailelerin yanına yerleştirildi.

Türklerin Soyağacının İl İl Listesi

Anadolu'yu Türk yurdu yapan Oğuz Boylarını iyi anlamak gerekir. İşte Anadolu'nun dört bir yanına dağılan o boylar...

Gana'da 'millet Camii' Açılıyor

Gana’nın başkenti Akra’da temaslarını sürdüren Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Türkiye Diyanet Vakfı ile Aziz Mahmut Hüdayi Vakfı'nın desteğiyle inşa edilen Millet Camii ve Külliyesi'ni ziyaret ederek yapıyla ilgili yetkililerden bilgi aldı.

İkinci Eşle Gelebilecek Dertler

Dînimizin, birden fazla evliliğe ruhsat vermesinin sebep ve hikmetleri, elbette çok kapsamlı bir konu… Bizim maksadımız, bu konuda mutlaka üzerinde durulması gereken belli başlı bazı hususlara dikkat çekmek ve en çok düşülen yanlışların altını çizmek…

Tek Aynamız "ailemiz"

İnsanın yaratılışıyla başlayan âile hayatı, hiç şüphesiz ebediyet yolculuğumuzda varacağımız neticeyi belirleyecek yegâne aynadır.

Ailede Maddiyat Ölçüsü Ne Olmalı?

Günümüzde maddî olarak pek çok sıkıntılardan, bâdirelerden geçiyoruz. Bu anlamda ailede malın varlığı ve yokluğu konusunda nelere dikkat etmemiz gerekiyor? Ailenin huzurunun ve mutluluğunun zedelenmemesi için neler yapabiliriz? İşte bu soruların cevabı...

Örnek Aile Yuvası

İdeal ve örnek bir âile yuvası olur mu? İşte cevabı...

İslam'ın Aileye Verdiği Önem Ne Kadardır?

İslâm, “âile”ye nasıl bakar? İşte İslam'ın aileye verdiği önemin cevabı...

Kardeşi Kardeşe Unutturan Savaş

Suriye'deki iç savaşta 4 çocuğuyla yetimhaneye sığınan Kevkep el Neccar, eşi ve oğlunu kaybettiği savaşın başlamasıyla kardeşin kardeşini görmez olduğunu söyledi.

İslam ve İhsan

İslam, Hz. Adem’den Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen tüm dinlerin ortak adıdır. Bu gerçeği ifâde için Kur’ân-ı Kerîm’de: “Allâh katında dîn İslâm’dır …” (Âl-i İmrân, 19) buyurulmaktadır. Bu hakîkat, bir başka âyet-i kerîmede şöyle buyurulur: “Kim İslâm’dan başka bir dîn ararsa bilsin ki, ondan (böyle bir dîn) aslâ kabul edilmeyecek ve o âhırette de zarar edenlerden olacaktır.” (Âl-i İmrân, 85)

...

Peygamber Efendimiz (s.a.v) Cibril hadisinde “İslam Nedir?” sorusuna “–İslâm, Allah’tan başka ilâh olmadığına ve Muhammed’in Allah’ın Rasûlü olduğuna şehâdet etmen, namazı dosdoğru kılman, zekâtı vermen, Ramazan orucunu tutman, yoluna güç yetirip imkân bulduğun zaman Kâ’be’yi ziyâret (hac) etmendir” buyurdular.

“İman Nedir?” sorusuna “–Allah’a, meleklerine, kitaplarına, peygamberlerine, âhiret gününe inanmandır. Yine kadere, hayrına ve şerrine îmân etmendir” buyurdular.

İhsan Nedir? Rasûlullah Efendimiz (s.a.v): “–İhsân, Allah’a, onu görüyormuşsun gibi kulluk etmendir. Sen onu görmüyorsan da O seni mutlaka görüyor” buyurdular. (Müslim, Îmân 1, 5. Buhârî, Îmân 37; Tirmizi Îmân 4; Ebû Dâvûd, Sünnet 16)

Kuran-ı Kerim, Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen ilahi kitapların sonuncusudur. İlahi emirleri barındıran Kuran ve beraberinde Efendimizin (s.a.v) sünneti tüm Müslümanlar için yol gösterici rehberdir.

Tüm insanlığa rahmet olarak gönderilen örnek şahsiyet Peygamber Efendimiz Hz. Muhammed Mustafa (s.a.v) 23 senelik nebevi hayatında bizlere Kuran ve Sünneti miras olarak bırakmıştır. Nitekim hadis-i şerifte buyrulur: “Size iki şey bırakıyorum, onlara sımsıkı sarıldığınız sürece yolunuzu asla şaşırmazsınız. Bunlar; Allah’ın kitabı ve Peygamberinin sünnetidir.” (Muvatta’, Kader, 3.)

Tasavvuf; Cenâb-ı Hakkʼı kalben tanıyabilme sanatıdır. Tasavvuf; “îmân”ı “ihsân” gibi muhteşem ve muazzam bir ufka taşımanın diğer adıdır. Tasavvuf’i yola girmekten gaye istikamet üzere yaşayabilmektir. İstikâmet ise, Kitap ve Sünnet’e sımsıkı sarılmak, ilâhî ve nebevî tâlimatları kalbî derinlikle idrâk edip onları hayatın her safhasında vecd içinde yaşayabilmektir.

Dua, Allah Teâlâ ile irtibatta bulunmak; O’na gönülden yönelmek, meramını vâsıta kullanmadan arz etmek demektir. Hadisi şerifte "Bir şey istediğin vakit Allah'tan iste! Yardım dilediğin vakit Allah'tan dile!" buyrulmuştur. (Ahmed b. Hanbel, Müsned, 1/307)

Zikir, bütün tasavvufi terbiye yollarında nebevi bir üsul ve emanet olarak devam edegelmiştir. “…Bilesiniz ki kalpler ancak Allâh’ı zikretmekle huzur bulur.” (er-Ra‘d, 28) Zikir, açık veya gizli şekillerde, belirli adetlerde, farklı tertiplerde yapılan önemli bir esastır. Zikir, hatırlamaktır. Allah'ı hatırlamak farklı şekillerde olabilir. Kur'an okumak, dua etmek, istiğfar etmek, tefekkür etmek, "elhamdülillah" demek, şükretmek zikirdir.

İlim ve hâl kelimelerinden oluşmuş bir isim tamlaması olan ilmihal (ilm-i hâl) sözlükte "durum bilgisi" demektir. Bütün müslümanların dinî bilgi ve uygulama bakımından ihtiyaç duyduğu, bir bakıma müslüman olmanın ve müslümanlığın icaplarını yerine getirmenin ön şartı durumundaki fıkhi temel bilgiler ilmihal diye anılmıştır.

İslam ve İhsan web sitesinde İslam, İman, İbadet, Kuranımız, Peygamberimiz, Tasavvuf, Dualar ve Zikirler, İlmihal, Fıkıh, Hadis ve vb. konularda  güvenilir kaynaklardan bilgiye ulaşabilirsiniz.