uhud savaşı

Şehid Sahabinin Ümmete Vasiyeti

Bir mümin, zayıflık ve imkânsızlıklara bakarak aslâ ye’s, gaflet ve rehâvete kapılmamalıdır. Hiçbir zaman Allâh yolunda yapabileceği hizmetlerin nihâyete erdiğini düşünmemelidir. Şu hâdise, bu hususta ölçümüzün ne olması gerektiğini net bir şekilde ortaya koymaktadır.

Uhud Kahramanları

Uhud Harbi’nin kahramanları kimlerdir? Uhud meydanında gösterilen büyük kahramanlıklar...

Müjde Veren Ayetler

Cenâb-ı Hakk’ın Uhut Savaşı’nda kusur gösteren sahâbîleri affettiğini bildiren âyet-i kerîme nâzil oluncaya kadar Müslümanlar tesellî bulamadılar.

Şehâdeti Zedeleyen Davranışlar

Şehâdeti zedeleyen davranışlar nelerdir? İslam'da şehit olmanın şartları nelerdir? İslam'da şehitliğin şartları nelerdir? Şehit nasıl olmalı? İslam'da şehit ve şehadetin esasları nelerdir? Nelere dikkat etmek gerekir?

İbret Tecellileriyle Dolu Savaş

Uhud Savaşı Müslümanlar ile Mekkeli müşriklerin arasında geçen ikinci savaştır. Bu savaş esnasında yaşananların pek çok hikmeti vardır.

"Okçular Tepesi"ni Terk Etmeyin!

Uhud dağının eteklerinde müşriklerle yapılan ikinci savaşta Peygamber Efendimiz (s.a.v.) Müslümanlara arkadan gelebilecek saldırıyı önlemek amacıyla dağın eteklerine okçuları yerleştirmiş ve kendisi emir verene kadar bu tepeyi terk etmemelerini söylemişti.

Bütün İnsanığın İhtiyacı!

İslami ve insani olanı öldürmek değil, yaşatmaktır. Haksız yere bir insanı öldürmek bütün insanları öldürmek, bir insanın yaşamasını sağlamak ise bütün insanları yaşatmak gibidir. Harple, şiddet ve baskıyla bir müddet bedenlere hükmedilebilir fakat kafa ve gönüllere asla hükmedilemez. Asıl fetih toprak fethi değil gönül fethidir. Daimi bir barış ve huzur ortamı ancak bu şekilde sağlanır.

Mahlukatın Zikri ve Şükrü

Mahlûkâtın hepsi, bizim idrâkimiz dışında, kendi dillerince ve husûsiyetleri mûcibince, tabiî ve periyodik bir zikir hâlindedir.

Peygamberimizin Hemen Gerçekleşen Bazı Mucizeleri

Peygamber -sallâllahu aleyhi ve sellem-Efendimiz'in haber verdiği gibi tahakkuk eden bazı hâdiseler meydana gelmiştir.

Hanım Sahabinin İbretlik Hikayesi

Uhud Gazvesi'nde çocuğunu, eşini ve kardeşini kaybeden hanım sahabinin ibretlik hikayesi...

İslam ve İhsan

İslam, Hz. Adem’den Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen tüm dinlerin ortak adıdır. Bu gerçeği ifâde için Kur’ân-ı Kerîm’de: “Allâh katında dîn İslâm’dır …” (Âl-i İmrân, 19) buyurulmaktadır. Bu hakîkat, bir başka âyet-i kerîmede şöyle buyurulur: “Kim İslâm’dan başka bir dîn ararsa bilsin ki, ondan (böyle bir dîn) aslâ kabul edilmeyecek ve o âhırette de zarar edenlerden olacaktır.” (Âl-i İmrân, 85)

...

Peygamber Efendimiz (s.a.v) Cibril hadisinde “İslam Nedir?” sorusuna “–İslâm, Allah’tan başka ilâh olmadığına ve Muhammed’in Allah’ın Rasûlü olduğuna şehâdet etmen, namazı dosdoğru kılman, zekâtı vermen, Ramazan orucunu tutman, yoluna güç yetirip imkân bulduğun zaman Kâ’be’yi ziyâret (hac) etmendir” buyurdular.

“İman Nedir?” sorusuna “–Allah’a, meleklerine, kitaplarına, peygamberlerine, âhiret gününe inanmandır. Yine kadere, hayrına ve şerrine îmân etmendir” buyurdular.

İhsan Nedir? Rasûlullah Efendimiz (s.a.v): “–İhsân, Allah’a, onu görüyormuşsun gibi kulluk etmendir. Sen onu görmüyorsan da O seni mutlaka görüyor” buyurdular. (Müslim, Îmân 1, 5. Buhârî, Îmân 37; Tirmizi Îmân 4; Ebû Dâvûd, Sünnet 16)

Kuran-ı Kerim, Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen ilahi kitapların sonuncusudur. İlahi emirleri barındıran Kuran ve beraberinde Efendimizin (s.a.v) sünneti tüm Müslümanlar için yol gösterici rehberdir.

Tüm insanlığa rahmet olarak gönderilen örnek şahsiyet Peygamber Efendimiz Hz. Muhammed Mustafa (s.a.v) 23 senelik nebevi hayatında bizlere Kuran ve Sünneti miras olarak bırakmıştır. Nitekim hadis-i şerifte buyrulur: “Size iki şey bırakıyorum, onlara sımsıkı sarıldığınız sürece yolunuzu asla şaşırmazsınız. Bunlar; Allah’ın kitabı ve Peygamberinin sünnetidir.” (Muvatta’, Kader, 3.)

Tasavvuf; Cenâb-ı Hakkʼı kalben tanıyabilme sanatıdır. Tasavvuf; “îmân”ı “ihsân” gibi muhteşem ve muazzam bir ufka taşımanın diğer adıdır. Tasavvuf’i yola girmekten gaye istikamet üzere yaşayabilmektir. İstikâmet ise, Kitap ve Sünnet’e sımsıkı sarılmak, ilâhî ve nebevî tâlimatları kalbî derinlikle idrâk edip onları hayatın her safhasında vecd içinde yaşayabilmektir.

Dua, Allah Teâlâ ile irtibatta bulunmak; O’na gönülden yönelmek, meramını vâsıta kullanmadan arz etmek demektir. Hadisi şerifte "Bir şey istediğin vakit Allah'tan iste! Yardım dilediğin vakit Allah'tan dile!" buyrulmuştur. (Ahmed b. Hanbel, Müsned, 1/307)

Zikir, bütün tasavvufi terbiye yollarında nebevi bir üsul ve emanet olarak devam edegelmiştir. “…Bilesiniz ki kalpler ancak Allâh’ı zikretmekle huzur bulur.” (er-Ra‘d, 28) Zikir, açık veya gizli şekillerde, belirli adetlerde, farklı tertiplerde yapılan önemli bir esastır. Zikir, hatırlamaktır. Allah'ı hatırlamak farklı şekillerde olabilir. Kur'an okumak, dua etmek, istiğfar etmek, tefekkür etmek, "elhamdülillah" demek, şükretmek zikirdir.

İlim ve hâl kelimelerinden oluşmuş bir isim tamlaması olan ilmihal (ilm-i hâl) sözlükte "durum bilgisi" demektir. Bütün müslümanların dinî bilgi ve uygulama bakımından ihtiyaç duyduğu, bir bakıma müslüman olmanın ve müslümanlığın icaplarını yerine getirmenin ön şartı durumundaki fıkhi temel bilgiler ilmihal diye anılmıştır.

İslam ve İhsan web sitesinde İslam, İman, İbadet, Kuranımız, Peygamberimiz, Tasavvuf, Dualar ve Zikirler, İlmihal, Fıkıh, Hadis ve vb. konularda  güvenilir kaynaklardan bilgiye ulaşabilirsiniz.