tevazu

Allah'ın İkram Ettiği 8 Şey

Bâyezîd-i Bistâmî Hazretlerine Allah'ın ikram ettiği 8 şey...

Tevâzunun İnsan İçin Önemi Nedir?

İnsan niye kıymetli bir gözyaşından değil de, necâset hükmündeki değersiz bir sudan yaratıldı? Öldükten sonra niye kokuşup çürüyerek toprağa dönüşmekte? Bununla bize ilâhî bir mesaj veriliyor: Öncesi nutfe, sonu cife olan bir varlığın kibirlenip böbürlenmeye hakkı olmadığına işaret ediliyor.

Manevi Sohbette Etkili Söz

Sohbet eden kişide, benlik ve iddiâ, yerini muhabbet ve tevâzûya terk etmelidir. Zira tevâzû, sözü müessir kılan bir özelliktir.

Olgun İmanın Göstergesi Nedir?

Yaratıklar içinde sadece insanlara ait olan ahlâk, İslâm’da dinin ana bölümlerinden biridir. Bizzat sevgili Peygamberimiz “ahlâkî üstünlükleri tamamlamak için gönderildiğini’1 bildirmiştir. Yüce Kitabımız da, Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem’i «en üstün ahlâka sahip»2 olarak tanıtmıştır.

Namazı Dosdoğru Kılmanın Önemi

Namaz; dînin direği, mü’minin mîrâcıdır. Vazgeçilmez bir kulluk vazifesidir. Düşmanla muhârebe esnâsın­da dahî terk edilemez.

Şeytanın İlk Ameli

Şeytanın ilk ameli kibir sâikıyla Haktan yüz çevirmesiydi. Unutmayın ki bununla paralel düşenler de şeytan gibi merdûd (reddolunmuş) ve makhûr (kahrolunmuş) olmaktan kurtulamazlar.

Hak Dostlarından Tevâzu Nasihatleri

Başkalarını hor görerek kendini beğenmek kadar, insanı mânen helâk eden başka bir felâket yoktur. Bunun içindir ki Mevlânâ Hazretleri, birçok mânevî tehlikeden selâmetin; tevâzuya bürünmekle mümkün olacağını ifade sadedinde şu teşbihte bulunmuştur: “Kılıç, boynu olanın boynunu keser!.. Gölge, yerlere döşenmiş olduğundan, hiçbir kılıç darbesi onu yaralamaya muvaffak olamaz.”

Tevazuda Zirve Haline Geldiler

Ashâb-ı kirâm, İslâm ahlâkıyla yüceldikçe, tevâzûda da erişilmez bir zirve hâline geldiler.

Bizim En Büyük Zenginliğimiz

Yüzakı Dergisinin 139. sayısı çıktı.

İslam ve İhsan

İslam, Hz. Adem’den Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen tüm dinlerin ortak adıdır. Bu gerçeği ifâde için Kur’ân-ı Kerîm’de: “Allâh katında dîn İslâm’dır …” (Âl-i İmrân, 19) buyurulmaktadır. Bu hakîkat, bir başka âyet-i kerîmede şöyle buyurulur: “Kim İslâm’dan başka bir dîn ararsa bilsin ki, ondan (böyle bir dîn) aslâ kabul edilmeyecek ve o âhırette de zarar edenlerden olacaktır.” (Âl-i İmrân, 85)

...

Peygamber Efendimiz (s.a.v) Cibril hadisinde “İslam Nedir?” sorusuna “–İslâm, Allah’tan başka ilâh olmadığına ve Muhammed’in Allah’ın Rasûlü olduğuna şehâdet etmen, namazı dosdoğru kılman, zekâtı vermen, Ramazan orucunu tutman, yoluna güç yetirip imkân bulduğun zaman Kâ’be’yi ziyâret (hac) etmendir” buyurdular.

“İman Nedir?” sorusuna “–Allah’a, meleklerine, kitaplarına, peygamberlerine, âhiret gününe inanmandır. Yine kadere, hayrına ve şerrine îmân etmendir” buyurdular.

İhsan Nedir? Rasûlullah Efendimiz (s.a.v): “–İhsân, Allah’a, onu görüyormuşsun gibi kulluk etmendir. Sen onu görmüyorsan da O seni mutlaka görüyor” buyurdular. (Müslim, Îmân 1, 5. Buhârî, Îmân 37; Tirmizi Îmân 4; Ebû Dâvûd, Sünnet 16)

Kuran-ı Kerim, Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen ilahi kitapların sonuncusudur. İlahi emirleri barındıran Kuran ve beraberinde Efendimizin (s.a.v) sünneti tüm Müslümanlar için yol gösterici rehberdir.

Tüm insanlığa rahmet olarak gönderilen örnek şahsiyet Peygamber Efendimiz Hz. Muhammed Mustafa (s.a.v) 23 senelik nebevi hayatında bizlere Kuran ve Sünneti miras olarak bırakmıştır. Nitekim hadis-i şerifte buyrulur: “Size iki şey bırakıyorum, onlara sımsıkı sarıldığınız sürece yolunuzu asla şaşırmazsınız. Bunlar; Allah’ın kitabı ve Peygamberinin sünnetidir.” (Muvatta’, Kader, 3.)

Tasavvuf; Cenâb-ı Hakkʼı kalben tanıyabilme sanatıdır. Tasavvuf; “îmân”ı “ihsân” gibi muhteşem ve muazzam bir ufka taşımanın diğer adıdır. Tasavvuf’i yola girmekten gaye istikamet üzere yaşayabilmektir. İstikâmet ise, Kitap ve Sünnet’e sımsıkı sarılmak, ilâhî ve nebevî tâlimatları kalbî derinlikle idrâk edip onları hayatın her safhasında vecd içinde yaşayabilmektir.

Dua, Allah Teâlâ ile irtibatta bulunmak; O’na gönülden yönelmek, meramını vâsıta kullanmadan arz etmek demektir. Hadisi şerifte "Bir şey istediğin vakit Allah'tan iste! Yardım dilediğin vakit Allah'tan dile!" buyrulmuştur. (Ahmed b. Hanbel, Müsned, 1/307)

Zikir, bütün tasavvufi terbiye yollarında nebevi bir üsul ve emanet olarak devam edegelmiştir. “…Bilesiniz ki kalpler ancak Allâh’ı zikretmekle huzur bulur.” (er-Ra‘d, 28) Zikir, açık veya gizli şekillerde, belirli adetlerde, farklı tertiplerde yapılan önemli bir esastır. Zikir, hatırlamaktır. Allah'ı hatırlamak farklı şekillerde olabilir. Kur'an okumak, dua etmek, istiğfar etmek, tefekkür etmek, "elhamdülillah" demek, şükretmek zikirdir.

İlim ve hâl kelimelerinden oluşmuş bir isim tamlaması olan ilmihal (ilm-i hâl) sözlükte "durum bilgisi" demektir. Bütün müslümanların dinî bilgi ve uygulama bakımından ihtiyaç duyduğu, bir bakıma müslüman olmanın ve müslümanlığın icaplarını yerine getirmenin ön şartı durumundaki fıkhi temel bilgiler ilmihal diye anılmıştır.

İslam ve İhsan web sitesinde İslam, İman, İbadet, Kuranımız, Peygamberimiz, Tasavvuf, Dualar ve Zikirler, İlmihal, Fıkıh, Hadis ve vb. konularda  güvenilir kaynaklardan bilgiye ulaşabilirsiniz.