peygamberimizi sevmek

Allah Resûlü’ne Muhabbetimiz

Ashâb-ı kiramın Peygamber Efendimize olan muhabbetlerinde sevginin bütün özelliklerini ve müşahhas misallerini görmek mümkündür.

'kişi Sevdiğiyle Beraberdir' Hadisi

Peygamber Efendimiz -sallâllâhu aleyhi ve sellem “Kişi sevdiği ile beraberdir...” müjdesini sahabeye veriyor.

Sev ve Takip Et!

Kamil bir imana sahip olabilmek ancak Hz. Peygamberi (s.a.v.) kendi nefsimizden daha fazla sevmemizle mümkündür. “Peygamber; müminler için kendi öz nefislerinden daha evladır” ayeti kerimesi ile kulların göz bebeği Hz. Peygambere (s.a.v.) mutlak bir öncelik tanınması, mümince yaşarken her davranışın bu şuuru içermesi gerektiği belirtiliyor. Onun ümmetinden olan, Onun tebliğine iman etmiş herkes kulluğu en yüksek ve kamil manada temsil eden Hz. Peygamberi (s.a.v.) kendisine örnek almalıdır.

Müminler Resulullah'a Karşı Nasıl Duruş Sergilemeli?

Allah’ın beşeriyete rahmet eseri olarak gönderdiği peygamberler, insanlar tarafından şu üç tavırla karşılanmışlardır: İnkâr, nifak ve îman. Bu üç tavrın her birinin kendi içinde de farklı seviyeleri ve tezâhürleri elbette olmuştur. Biz bu yazıda özellikle müminlerin Resûlullâha karşı nasıl bir duruş sergilemeleri gerektiğini Rabbimizin mesajları çerçevesinde maddeler halinde sunmaya çalışacağız.

Peygamberimizi Gerçekten Seviyor Muyuz?

Peygamber Efendimizʼle (s.a.v) âhirette beraber olabilmek, Oʼnun yakınında bulunabilmek; her müʼminin en büyük arzu ve hasretidir. Bu nîmete erebilmek ise Efendimizʼi gerçek mânâda sevmekten geçmektedir.

Peygamberimize Muhabbetin İlk Şartı

Muhabbetin ilk şartı, sevileni unutmamak; söz, fiil, his ve fikir bakımından ona benzemektir. Yine hayatın her ânında sevdiğini takip edip onunla ayrı düşmekten ve ona muhâlefetten sakınmaktır.

Sahabeler Peygamberimizi Nasıl Severdi?

Ashâb-ı kirâmın muhabbet ve gayret dolu hayatlarına baktığımızda görürüz ki; kalpler, Allah ile beraberliğin huzuruna ermişse, mâzeretler âdeta buharlaşır, yaralar derman bulur, acılar diner, uzun yollar kısalır, sıcaklar serin ve selâmet olur. Çünkü onların kalplerinde hiçbir fizikî acı, Allah Rasûlü’nden ayrı düşmenin acısı kadar ağır değildi. O’nunla beraber olduktan sonra, O tebessüm ettikten sonra; çileler güllere, zahmetler rahmete inkılâb etmekte idi…

Evlerinize Peygamberimiz’le Dönmek İster Misiniz?

Bu hâtırayı okurken Rasûlullah -sallâllâhu aleyhi ve sellem- senin evine gelecekmiş gibi düşün ve hazırlan! Evine geldiğinde senin evinde namaz kılıyormuş, sen de arkasında namaz kılıyormuşmuş gibi düşün ve o günkü namazlarını hep böyle kıl!..

Mahlûkatın Efendimize Muhabbeti

Mevlânâ Hazretleri buyurur: “Ey gâfil! Mûsâ ve Ahmedʼin mucizelerine nazar et. Asâ nasıl ejderha oldu ve hurma kütüğü nasıl irfan sahibi oldu ve inledi? Hazret-i Mustafa -sallâllâhu aleyhi ve sellem-, kendisinden ayrı düştüğü için inleyen Hannâne direğini okşadı. Sen bir ağaçtan da aşağı değilsin. Hannâne direği ol da sen de ayrılıktan inle…”

Allah'ın Has Kullarına Verdiği Dereceler

Cenâb-ı Hak indinde, mü’minler derece derecedir. İhlâs ve takvâ; muhabbet ve mârifette derinleşerek, Cenâb-ı Hakk’ın lutfuna ererek mukarreb olan kulların, yani Allah Teâlâ’ya yakınlıkta mesafe alabilenlerin, kendilerine mahsus hâlleri ve husûsiyetleri vardır.

İslam ve İhsan

İslam, Hz. Adem’den Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen tüm dinlerin ortak adıdır. Bu gerçeği ifâde için Kur’ân-ı Kerîm’de: “Allâh katında dîn İslâm’dır …” (Âl-i İmrân, 19) buyurulmaktadır. Bu hakîkat, bir başka âyet-i kerîmede şöyle buyurulur: “Kim İslâm’dan başka bir dîn ararsa bilsin ki, ondan (böyle bir dîn) aslâ kabul edilmeyecek ve o âhırette de zarar edenlerden olacaktır.” (Âl-i İmrân, 85)

...

Peygamber Efendimiz (s.a.v) Cibril hadisinde “İslam Nedir?” sorusuna “–İslâm, Allah’tan başka ilâh olmadığına ve Muhammed’in Allah’ın Rasûlü olduğuna şehâdet etmen, namazı dosdoğru kılman, zekâtı vermen, Ramazan orucunu tutman, yoluna güç yetirip imkân bulduğun zaman Kâ’be’yi ziyâret (hac) etmendir” buyurdular.

“İman Nedir?” sorusuna “–Allah’a, meleklerine, kitaplarına, peygamberlerine, âhiret gününe inanmandır. Yine kadere, hayrına ve şerrine îmân etmendir” buyurdular.

İhsan Nedir? Rasûlullah Efendimiz (s.a.v): “–İhsân, Allah’a, onu görüyormuşsun gibi kulluk etmendir. Sen onu görmüyorsan da O seni mutlaka görüyor” buyurdular. (Müslim, Îmân 1, 5. Buhârî, Îmân 37; Tirmizi Îmân 4; Ebû Dâvûd, Sünnet 16)

Kuran-ı Kerim, Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen ilahi kitapların sonuncusudur. İlahi emirleri barındıran Kuran ve beraberinde Efendimizin (s.a.v) sünneti tüm Müslümanlar için yol gösterici rehberdir.

Tüm insanlığa rahmet olarak gönderilen örnek şahsiyet Peygamber Efendimiz Hz. Muhammed Mustafa (s.a.v) 23 senelik nebevi hayatında bizlere Kuran ve Sünneti miras olarak bırakmıştır. Nitekim hadis-i şerifte buyrulur: “Size iki şey bırakıyorum, onlara sımsıkı sarıldığınız sürece yolunuzu asla şaşırmazsınız. Bunlar; Allah’ın kitabı ve Peygamberinin sünnetidir.” (Muvatta’, Kader, 3.)

Tasavvuf; Cenâb-ı Hakkʼı kalben tanıyabilme sanatıdır. Tasavvuf; “îmân”ı “ihsân” gibi muhteşem ve muazzam bir ufka taşımanın diğer adıdır. Tasavvuf’i yola girmekten gaye istikamet üzere yaşayabilmektir. İstikâmet ise, Kitap ve Sünnet’e sımsıkı sarılmak, ilâhî ve nebevî tâlimatları kalbî derinlikle idrâk edip onları hayatın her safhasında vecd içinde yaşayabilmektir.

Dua, Allah Teâlâ ile irtibatta bulunmak; O’na gönülden yönelmek, meramını vâsıta kullanmadan arz etmek demektir. Hadisi şerifte "Bir şey istediğin vakit Allah'tan iste! Yardım dilediğin vakit Allah'tan dile!" buyrulmuştur. (Ahmed b. Hanbel, Müsned, 1/307)

Zikir, bütün tasavvufi terbiye yollarında nebevi bir üsul ve emanet olarak devam edegelmiştir. “…Bilesiniz ki kalpler ancak Allâh’ı zikretmekle huzur bulur.” (er-Ra‘d, 28) Zikir, açık veya gizli şekillerde, belirli adetlerde, farklı tertiplerde yapılan önemli bir esastır. Zikir, hatırlamaktır. Allah'ı hatırlamak farklı şekillerde olabilir. Kur'an okumak, dua etmek, istiğfar etmek, tefekkür etmek, "elhamdülillah" demek, şükretmek zikirdir.

İlim ve hâl kelimelerinden oluşmuş bir isim tamlaması olan ilmihal (ilm-i hâl) sözlükte "durum bilgisi" demektir. Bütün müslümanların dinî bilgi ve uygulama bakımından ihtiyaç duyduğu, bir bakıma müslüman olmanın ve müslümanlığın icaplarını yerine getirmenin ön şartı durumundaki fıkhi temel bilgiler ilmihal diye anılmıştır.

İslam ve İhsan web sitesinde İslam, İman, İbadet, Kuranımız, Peygamberimiz, Tasavvuf, Dualar ve Zikirler, İlmihal, Fıkıh, Hadis ve vb. konularda  güvenilir kaynaklardan bilgiye ulaşabilirsiniz.