Mescid-i Nebevi

Mescid-i Nebevî’nin Yeri Nasıl Tespit Edildi?

Mescid-i nebevî’nin yeri nasıl tespit edildi? Eskiden orada ne vardı? Peygamberimizin (s.a.v) Mescid-İ Nebevî’nin yeri tespit edişi ve dünyanın en kıymetli kerpiçleri...

Osmanlı'da Peygamber Sevgisinin Adabı

Osmanlı Devleti, pâdişâhından çobanına kadar bütün halkının Peygamber muhabbetiyle temâyüz ettiği bir devletti.

Ravza-i Mutahhara’da Osmanlı Mührü

Mescid-i Nebevi’nin içindeki Hz. Muhammed’in (s.a.v.) Ravza-i Mutahhara’sında, Osmanlı Devleti’nin 14. Sultanı I. Ahmet tarafından yaptırılan ve üzerinde o güne kadar tahta çıkan 14 padişahın isminin yer aldığı kitabe varlığını koruyor.

Müslümanların Kurduğu İlk Mezarlık

Medine’de Müslümanların kurduğu ilk mezarlık, Cennetü'l-Bakî mezarlığıdır.

Mescid-i Nebevi'den 111 Hatıra

Dr. Murat Kaya'nın kaleme aldığı "Mescid-i Nebevi'den 111 Hatıra" çıktı.

Tevazu Abidesi

Ârifler sultânı Sâmi Efendi Hazretleri, yüksek mânevî mevkiine rağmen, istisnâsız herkesi kendisinden üstün görürdü. Herkesin hakir gördüğü dindar, sâlih, takvâ ehli yoksulların ziyaretlerine gider, kendilerinden duâ talebinde bulunurdu.

"Hizmet Edin" Değil "Hizmet Edelim"

İslam’da hizmet etmenin birinci adımı, o hizmetin içerisinde bilfiil yer almaktır diyebiliriz. Nitekim başta Peygamberimiz (s.a.v) ve bir hizmetin başındaki Allah dostları, halifeler, hizmetlerde her zaman aktif bir rol oynamıştır. Yani "Hizmet Edin" değil "Hizmet Edelim" olmuştur.

İslam Medeniyetinde Medine Şehri

Hz. Peygamber Medine’ye teşrif edince ilk eylem olarak Mescid-i Nebevi’yi inşa etmiştir. Burası bundan böyle şehrin fiziksel yapısının ve şehirde yaşanan hayat tarzının merkezi hâline gelmiştir. Medine’de kenar semtler şehir ile bütünleştirilerek Mescid-i Nebevi’ye herkesin kolay ve güvenilir bir biçimde erişmesi saplanmıştır. Bu mescitte ibadet, eğitim öğretim, adalet, idare ve diğer toplumsal işlevler yerine getirildiği gibi Beytü’l-Mal için de bir oda tahsis edilmiştir. Zamanla Medine şehri büyüyüp genişledikçe ihtiyaç duyulan yerlere yeni mescitler de inşa edilmiştir.

Cami Avlusunda Haremeyn Sergisi

Kutlu Doğum Haftası kapsamında iki imamın girişimiyle IRCICA arşivindeki Osmanlı dönemi Mekke ve Medine fotoğraflarından oluşan "Haremeyn" sergisi, Çağlayan'daki Yeni Camisi avlusunda açıldı.

Bir Ayete Bir Servet Bağışladı

Her Müslüman, “Kur’an-ı Kerim’e tâbîyim.” der. Ancak, Ashab-ı Kiram’dan öğreniyoruz ki asıl mesele, bu son mukaddes kitaptan bir ayet duyduğunda malını feda edecek kadar tabi olmaktır.

İslam ve İhsan

İslam, Hz. Adem’den Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen tüm dinlerin ortak adıdır. Bu gerçeği ifâde için Kur’ân-ı Kerîm’de: “Allâh katında dîn İslâm’dır …” (Âl-i İmrân, 19) buyurulmaktadır. Bu hakîkat, bir başka âyet-i kerîmede şöyle buyurulur: “Kim İslâm’dan başka bir dîn ararsa bilsin ki, ondan (böyle bir dîn) aslâ kabul edilmeyecek ve o âhırette de zarar edenlerden olacaktır.” (Âl-i İmrân, 85)

...

Peygamber Efendimiz (s.a.v) Cibril hadisinde “İslam Nedir?” sorusuna “–İslâm, Allah’tan başka ilâh olmadığına ve Muhammed’in Allah’ın Rasûlü olduğuna şehâdet etmen, namazı dosdoğru kılman, zekâtı vermen, Ramazan orucunu tutman, yoluna güç yetirip imkân bulduğun zaman Kâ’be’yi ziyâret (hac) etmendir” buyurdular.

“İman Nedir?” sorusuna “–Allah’a, meleklerine, kitaplarına, peygamberlerine, âhiret gününe inanmandır. Yine kadere, hayrına ve şerrine îmân etmendir” buyurdular.

İhsan Nedir? Rasûlullah Efendimiz (s.a.v): “–İhsân, Allah’a, onu görüyormuşsun gibi kulluk etmendir. Sen onu görmüyorsan da O seni mutlaka görüyor” buyurdular. (Müslim, Îmân 1, 5. Buhârî, Îmân 37; Tirmizi Îmân 4; Ebû Dâvûd, Sünnet 16)

Kuran-ı Kerim, Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen ilahi kitapların sonuncusudur. İlahi emirleri barındıran Kuran ve beraberinde Efendimizin (s.a.v) sünneti tüm Müslümanlar için yol gösterici rehberdir.

Tüm insanlığa rahmet olarak gönderilen örnek şahsiyet Peygamber Efendimiz Hz. Muhammed Mustafa (s.a.v) 23 senelik nebevi hayatında bizlere Kuran ve Sünneti miras olarak bırakmıştır. Nitekim hadis-i şerifte buyrulur: “Size iki şey bırakıyorum, onlara sımsıkı sarıldığınız sürece yolunuzu asla şaşırmazsınız. Bunlar; Allah’ın kitabı ve Peygamberinin sünnetidir.” (Muvatta’, Kader, 3.)

Tasavvuf; Cenâb-ı Hakkʼı kalben tanıyabilme sanatıdır. Tasavvuf; “îmân”ı “ihsân” gibi muhteşem ve muazzam bir ufka taşımanın diğer adıdır. Tasavvuf’i yola girmekten gaye istikamet üzere yaşayabilmektir. İstikâmet ise, Kitap ve Sünnet’e sımsıkı sarılmak, ilâhî ve nebevî tâlimatları kalbî derinlikle idrâk edip onları hayatın her safhasında vecd içinde yaşayabilmektir.

Dua, Allah Teâlâ ile irtibatta bulunmak; O’na gönülden yönelmek, meramını vâsıta kullanmadan arz etmek demektir. Hadisi şerifte "Bir şey istediğin vakit Allah'tan iste! Yardım dilediğin vakit Allah'tan dile!" buyrulmuştur. (Ahmed b. Hanbel, Müsned, 1/307)

Zikir, bütün tasavvufi terbiye yollarında nebevi bir üsul ve emanet olarak devam edegelmiştir. “…Bilesiniz ki kalpler ancak Allâh’ı zikretmekle huzur bulur.” (er-Ra‘d, 28) Zikir, açık veya gizli şekillerde, belirli adetlerde, farklı tertiplerde yapılan önemli bir esastır. Zikir, hatırlamaktır. Allah'ı hatırlamak farklı şekillerde olabilir. Kur'an okumak, dua etmek, istiğfar etmek, tefekkür etmek, "elhamdülillah" demek, şükretmek zikirdir.

İlim ve hâl kelimelerinden oluşmuş bir isim tamlaması olan ilmihal (ilm-i hâl) sözlükte "durum bilgisi" demektir. Bütün müslümanların dinî bilgi ve uygulama bakımından ihtiyaç duyduğu, bir bakıma müslüman olmanın ve müslümanlığın icaplarını yerine getirmenin ön şartı durumundaki fıkhi temel bilgiler ilmihal diye anılmıştır.

İslam ve İhsan web sitesinde İslam, İman, İbadet, Kuranımız, Peygamberimiz, Tasavvuf, Dualar ve Zikirler, İlmihal, Fıkıh, Hadis ve vb. konularda  güvenilir kaynaklardan bilgiye ulaşabilirsiniz.