Gazze'de 65 Binden Fazla Çocuk Açlık Nedeniyle Ölüm Riski Altında

İsrail’in uyguladığı abluka nedeniyle Gazze'de 65 binden fazla çocuğun açlık kaynaklı ölüm tehlikesiyle karşı karşıya olduğu bildirildi.

Gazze'deki hükümetin medya ofisinden yapılan açıklamada, İsrail’in çocuklar başta olmak üzere 2,4 milyon sivili sistematik bir şekilde açlığa mahkum ettiği belirtildi.

İsrail’in 70 gündür tüm kara sınır kapılarını kapalı tuttuğu ve bu süreçte Gazze'ye girmesi gereken yaklaşık 39 bin yardım, yakıt ve ilaç taşıyan tırın geçişine izin vermediği aktarılan açıklamada, "Bölgede 40 gündür hiçbir fırın çalışamıyor, halkın temel gıdası olan ekmeğe erişimi tamamen kesilmiş durumda. Gazze’de çocukların gıda yetersizliği nedeniyle her geçen gün ölüm riski artıyor. 65 binden fazla çocuğun hayatı, açlık, yetersiz beslenme ve sağlık hizmetlerinin çökmesi nedeniyle tehdit altında” denildi.

Bu durumun insanlığa karşı işlenmiş bir suç olduğunu belirtilen açıklamada, İsrail’in sivilleri aç bırakmayı bir savaş aracı olarak kullandığını ve bunun 1948 Soykırım Suçunun Önlenmesi Sözleşmesi’nin 2. maddesi uyarınca soykırım olarak değerlendirilmesi gerektiği vurgulandı.

Açıklamada ayrıca başta ABD, İngiltere, Almanya ve Fransa olmak üzere İsrail’e siyasi ve askeri destek veren ülkeler de bu insanlık dramından sorumlu tutuldu.

Uluslararası topluma çağrıda bulunan açıklamada, İsrail ablukasının derhal kaldırılması, yardım geçişlerinin açılması ve Gazze’ye insani yardım ulaştırılması talep edildi.

İsrail’in işlediği suçların bağımsız uluslararası heyetlerce araştırılması ve sorumluların yargı önüne çıkarılması istenen açıklamada, “Devam eden uluslararası sessizlik, açık bir suç ortaklığı ve İsrail’in cezasızlıkla daha büyük suçlar işlemesine zemin hazırlamaktadır” ifadelerine yer verildi.

İsrail'in Gazze Şeridi'ne 7 Ekim 2023'ten bu yana düzenlediği saldırılarda yaşamını yitiren Filistinlilerin sayısı 52 bin 787'ye, yaralıların sayısının da 119 bin 349'a yükseldi.

Kaynak: AA

İslam ve İhsan

PAYLAŞ:                

YORUMLAR

İlk yorumu yapan siz olun!

Yorum Ekle

İslam ve İhsan

İslam, Hz. Adem’den Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen tüm dinlerin ortak adıdır. Bu gerçeği ifâde için Kur’ân-ı Kerîm’de: “Allâh katında dîn İslâm’dır …” (Âl-i İmrân, 19) buyurulmaktadır. Bu hakîkat, bir başka âyet-i kerîmede şöyle buyurulur: “Kim İslâm’dan başka bir dîn ararsa bilsin ki, ondan (böyle bir dîn) aslâ kabul edilmeyecek ve o âhırette de zarar edenlerden olacaktır.” (Âl-i İmrân, 85)

...

Peygamber Efendimiz (s.a.v) Cibril hadisinde “İslam Nedir?” sorusuna “–İslâm, Allah’tan başka ilâh olmadığına ve Muhammed’in Allah’ın Rasûlü olduğuna şehâdet etmen, namazı dosdoğru kılman, zekâtı vermen, Ramazan orucunu tutman, yoluna güç yetirip imkân bulduğun zaman Kâ’be’yi ziyâret (hac) etmendir” buyurdular.

“İman Nedir?” sorusuna “–Allah’a, meleklerine, kitaplarına, peygamberlerine, âhiret gününe inanmandır. Yine kadere, hayrına ve şerrine îmân etmendir” buyurdular.

İhsan Nedir? Rasûlullah Efendimiz (s.a.v): “–İhsân, Allah’a, onu görüyormuşsun gibi kulluk etmendir. Sen onu görmüyorsan da O seni mutlaka görüyor” buyurdular. (Müslim, Îmân 1, 5. Buhârî, Îmân 37; Tirmizi Îmân 4; Ebû Dâvûd, Sünnet 16)

Kuran-ı Kerim, Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen ilahi kitapların sonuncusudur. İlahi emirleri barındıran Kuran ve beraberinde Efendimizin (s.a.v) sünneti tüm Müslümanlar için yol gösterici rehberdir.

Tüm insanlığa rahmet olarak gönderilen örnek şahsiyet Peygamber Efendimiz Hz. Muhammed Mustafa (s.a.v) 23 senelik nebevi hayatında bizlere Kuran ve Sünneti miras olarak bırakmıştır. Nitekim hadis-i şerifte buyrulur: “Size iki şey bırakıyorum, onlara sımsıkı sarıldığınız sürece yolunuzu asla şaşırmazsınız. Bunlar; Allah’ın kitabı ve Peygamberinin sünnetidir.” (Muvatta’, Kader, 3.)

Tasavvuf; Cenâb-ı Hakkʼı kalben tanıyabilme sanatıdır. Tasavvuf; “îmân”ı “ihsân” gibi muhteşem ve muazzam bir ufka taşımanın diğer adıdır. Tasavvuf’i yola girmekten gaye istikamet üzere yaşayabilmektir. İstikâmet ise, Kitap ve Sünnet’e sımsıkı sarılmak, ilâhî ve nebevî tâlimatları kalbî derinlikle idrâk edip onları hayatın her safhasında vecd içinde yaşayabilmektir.

Dua, Allah Teâlâ ile irtibatta bulunmak; O’na gönülden yönelmek, meramını vâsıta kullanmadan arz etmek demektir. Hadisi şerifte "Bir şey istediğin vakit Allah'tan iste! Yardım dilediğin vakit Allah'tan dile!" buyrulmuştur. (Ahmed b. Hanbel, Müsned, 1/307)

Zikir, bütün tasavvufi terbiye yollarında nebevi bir üsul ve emanet olarak devam edegelmiştir. “…Bilesiniz ki kalpler ancak Allâh’ı zikretmekle huzur bulur.” (er-Ra‘d, 28) Zikir, açık veya gizli şekillerde, belirli adetlerde, farklı tertiplerde yapılan önemli bir esastır. Zikir, hatırlamaktır. Allah'ı hatırlamak farklı şekillerde olabilir. Kur'an okumak, dua etmek, istiğfar etmek, tefekkür etmek, "elhamdülillah" demek, şükretmek zikirdir.

İlim ve hâl kelimelerinden oluşmuş bir isim tamlaması olan ilmihal (ilm-i hâl) sözlükte "durum bilgisi" demektir. Bütün müslümanların dinî bilgi ve uygulama bakımından ihtiyaç duyduğu, bir bakıma müslüman olmanın ve müslümanlığın icaplarını yerine getirmenin ön şartı durumundaki fıkhi temel bilgiler ilmihal diye anılmıştır.

İslam ve İhsan web sitesinde İslam, İman, İbadet, Kuranımız, Peygamberimiz, Tasavvuf, Dualar ve Zikirler, İlmihal, Fıkıh, Hadis ve vb. konularda  güvenilir kaynaklardan bilgiye ulaşabilirsiniz.