Alkame b. Kays (r.a.) Kimdir?

Alkame b. Kays (r.a.) kimdir ve İslâm ilim geleneğinde nasıl bir iz bırakmıştır?

İslam dünyasının önde gelen âlimlerinden Alkame b. Kays (r.a.), hem fıkıh hem tefsir alanındaki derin bilgisiyle Kûfe mektebinin kurucuları arasında yer aldı. Abdullah b. Mes‘ûd’un (r.a.) seçkin öğrencisi olan Alkame, sahâbe ve tâbiînin gözde isimleri arasında gösteriliyor.

ALKAME B. KAYS (R.A.) KİMDİR?

Hz. Peygamber’in (s.a.v.) hayatta olduğu dönemde dünyaya gelen Alkame b. Kays (r.a.), bu sebeple “muhadramûn” olarak kabul ediliyor. Yemen kökenli Neha‘ kabilesine mensup olan âlimin doğum yeri ve tarihi bilinmiyor. Ancak ilim aşkıyla yola çıkan Alkame’nin (r.a.) Horasan seferlerine katıldığı, Hârizm ve Merv’de yıllarca kaldığı, ayrıca Hz. Ali (r.a.) ile birlikte Sıffîn ve Nehrevan savaşlarında yer aldığı biliniyor. Sıffîn'de aldığı bir yara sonucu topal kalan Alkame, hayatının büyük bir kısmını Kûfe’de ilme adamıştı.

Abdullah b. Mes‘ûd’un (r.a.) ders halkasında yetişen Alkame, hocasının kıraat, fıkıh ve tefsir alanındaki mirasını taşıyan en yetkin isimdi. İbn Mes‘ûd’un (r.a.) onun hakkında, “Resûlullah seni görseydi sevinirdi” şeklinde övgüde bulunduğu aktarılıyor. Güzel sesiyle de bilinen Alkame, Kur’an tilavetindeki maharetiyle çevresinde takdir topluyordu.

İlmî etkisi yalnızca Kûfe ile sınırlı kalmayan Alkame (r.a.), Hz. Ömer, Osman, Ali, Âişe, Huzeyfe, Selmân-ı Fârisî ve Ebû Mûsâ el-Eş‘arî (r.a.) gibi sahâbîlerden hadis rivayet etti. Kendisinden de İbrâhim en-Nehaî, Şa‘bî, Ebû Vâil Şakīk b. Seleme ve Muhammed b. Sîrîn gibi önemli isimler ilim tahsil etti. Kûfe ekolünün İmam Ebû Hanîfe’ye ulaşan ilim zincirinde güçlü bir halka olan Alkame (r.a.), bu yönüyle Hanefî mezhebinin gelişiminde de dolaylı rol oynadı.

Kur’ân-ı Kerîm’i her beş günde bir hatmettiği rivayet edilen Alkame b. Kays (r.a.), 62 (682) yılında Kûfe’de vefat etti. Bazı kaynaklarda vefat yılı olarak 61, 63, 65 ve 72 gibi farklı tarihler de yer alıyor.

Kaynak: DİA’dan derlenmiştir.

İslam ve İhsan

İLK SAHABİLER KİMLERDİR?

İlk Sahabiler Kimlerdir?

İLK MÜSLÜMANLAR

İlk Müslümanlar

PAYLAŞ:                

YORUMLAR

İlk yorumu yapan siz olun!

Yorum Ekle

İslam ve İhsan

İslam, Hz. Adem’den Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen tüm dinlerin ortak adıdır. Bu gerçeği ifâde için Kur’ân-ı Kerîm’de: “Allâh katında dîn İslâm’dır …” (Âl-i İmrân, 19) buyurulmaktadır. Bu hakîkat, bir başka âyet-i kerîmede şöyle buyurulur: “Kim İslâm’dan başka bir dîn ararsa bilsin ki, ondan (böyle bir dîn) aslâ kabul edilmeyecek ve o âhırette de zarar edenlerden olacaktır.” (Âl-i İmrân, 85)

...

Peygamber Efendimiz (s.a.v) Cibril hadisinde “İslam Nedir?” sorusuna “–İslâm, Allah’tan başka ilâh olmadığına ve Muhammed’in Allah’ın Rasûlü olduğuna şehâdet etmen, namazı dosdoğru kılman, zekâtı vermen, Ramazan orucunu tutman, yoluna güç yetirip imkân bulduğun zaman Kâ’be’yi ziyâret (hac) etmendir” buyurdular.

“İman Nedir?” sorusuna “–Allah’a, meleklerine, kitaplarına, peygamberlerine, âhiret gününe inanmandır. Yine kadere, hayrına ve şerrine îmân etmendir” buyurdular.

İhsan Nedir? Rasûlullah Efendimiz (s.a.v): “–İhsân, Allah’a, onu görüyormuşsun gibi kulluk etmendir. Sen onu görmüyorsan da O seni mutlaka görüyor” buyurdular. (Müslim, Îmân 1, 5. Buhârî, Îmân 37; Tirmizi Îmân 4; Ebû Dâvûd, Sünnet 16)

Kuran-ı Kerim, Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen ilahi kitapların sonuncusudur. İlahi emirleri barındıran Kuran ve beraberinde Efendimizin (s.a.v) sünneti tüm Müslümanlar için yol gösterici rehberdir.

Tüm insanlığa rahmet olarak gönderilen örnek şahsiyet Peygamber Efendimiz Hz. Muhammed Mustafa (s.a.v) 23 senelik nebevi hayatında bizlere Kuran ve Sünneti miras olarak bırakmıştır. Nitekim hadis-i şerifte buyrulur: “Size iki şey bırakıyorum, onlara sımsıkı sarıldığınız sürece yolunuzu asla şaşırmazsınız. Bunlar; Allah’ın kitabı ve Peygamberinin sünnetidir.” (Muvatta’, Kader, 3.)

Tasavvuf; Cenâb-ı Hakkʼı kalben tanıyabilme sanatıdır. Tasavvuf; “îmân”ı “ihsân” gibi muhteşem ve muazzam bir ufka taşımanın diğer adıdır. Tasavvuf’i yola girmekten gaye istikamet üzere yaşayabilmektir. İstikâmet ise, Kitap ve Sünnet’e sımsıkı sarılmak, ilâhî ve nebevî tâlimatları kalbî derinlikle idrâk edip onları hayatın her safhasında vecd içinde yaşayabilmektir.

Dua, Allah Teâlâ ile irtibatta bulunmak; O’na gönülden yönelmek, meramını vâsıta kullanmadan arz etmek demektir. Hadisi şerifte "Bir şey istediğin vakit Allah'tan iste! Yardım dilediğin vakit Allah'tan dile!" buyrulmuştur. (Ahmed b. Hanbel, Müsned, 1/307)

Zikir, bütün tasavvufi terbiye yollarında nebevi bir üsul ve emanet olarak devam edegelmiştir. “…Bilesiniz ki kalpler ancak Allâh’ı zikretmekle huzur bulur.” (er-Ra‘d, 28) Zikir, açık veya gizli şekillerde, belirli adetlerde, farklı tertiplerde yapılan önemli bir esastır. Zikir, hatırlamaktır. Allah'ı hatırlamak farklı şekillerde olabilir. Kur'an okumak, dua etmek, istiğfar etmek, tefekkür etmek, "elhamdülillah" demek, şükretmek zikirdir.

İlim ve hâl kelimelerinden oluşmuş bir isim tamlaması olan ilmihal (ilm-i hâl) sözlükte "durum bilgisi" demektir. Bütün müslümanların dinî bilgi ve uygulama bakımından ihtiyaç duyduğu, bir bakıma müslüman olmanın ve müslümanlığın icaplarını yerine getirmenin ön şartı durumundaki fıkhi temel bilgiler ilmihal diye anılmıştır.

İslam ve İhsan web sitesinde İslam, İman, İbadet, Kuranımız, Peygamberimiz, Tasavvuf, Dualar ve Zikirler, İlmihal, Fıkıh, Hadis ve vb. konularda  güvenilir kaynaklardan bilgiye ulaşabilirsiniz.