islam ve ihsan

Sâmi Efendi'nin Râbıta Hakkında Hakkındaki Beyânı

Allah dostlarıyla olan bu kalbî beraberliğin yanında zâhirî beraberlik de olabilirse, bu, “nûr üstüne nûr” olur. Fakat tasavvufî terbiyede kuru kuruya bir zâhirî beraberlik makbul ve yeterli değildir. Zira kimileri, bir mürşid-i kâmilin dizi dibinde bulunurlar da, gafletleri sebebiyle hiçbir hisse alamazlar.

İslâm'da Râbıta Var mıdır?

Râbıta, muhabbeti dâimâ canlı tutmaktan ibârettir. Esâsen kâinatta râbıtasız hiçbir insan yoktur. Herkes birileriyle mutlakâ kalben irtibat hâlindedir.

Mescid-i Aksâ Kedilerinin Babası

Ebu Eymen 70 yaşında genç bir delikanlı. Hem Aksa'nın çocuklarının dedesi, hem de kedilerin babası. Kudüs'e yolu düşen herkes Ebu Eymen'in sabah namazından sonra kedileri nasıl aşk ile beslediğine şahit olmuştur. Bir gün kendisinin kedileri etrafına toplayıp Kur'ân okuduğunu gördük.

Kötü Arkadaşlık Bütün Kötülüklerin Başıdır

İmâm Şâfiî Hazretleri buyurur: “Bir adam görünüşte ne kadar güzel ahlâklı olursa olsun, bile bile vicdansız ve kötü huylu adamları dost edinirse, ahlâksızlıkta onlarla müşterek sayılır.”

Tasavvufta Keşif ve Keramet

Tasavvuf; her şeyden önce, hayatı Kurʼân ve Sünnet istikâmetinde tanzim edebilme gayretidir.

Tasavvufta Zikrin Önemi Nedir?

Cenâb-ı Hak; “Ey îmân edenler! Allâh’ı çokça zikredin.” (el-Ahzâb, 41) buyurarak her vesîleyle kendisini anmamızı arzu ediyor. “Onlar (akl-ı selîm sahibi müʼminler), ayaktayken, otururken, yanları üzerine yatarken Allâhʼı zikrederler…” (Âl-i İmrân, 191) buyurmak sûretiyle de, her dâim kalben kendisiyle buluşmamızı istiyor.

Allah, Bu Üç Kişinin Yüzüne Bakmayacak!

Hazret-i Ali -radıyallâhu anh- buyurur: “Kendini beğenme! Yüzüne karşı seni övenlere îtibâr etme! Yaptığın iyilikleri insanların başına kakma, yaptığın işleri büyütme, verdiğin sözden dönme! Başa kakmak, iyiliği bitirir; mübalâğa, hakîkati söndürür; sözünde durmamak ise Hâlık’ın da halkın da nefretini celbeder.”

Tasavvuf, Kur’ân ve Sünnet’le Kemâle Ermektir!

İslâmʼın hedeflediği “kâmil bir insan” seviyesine nâil olabilmek için, dînî hayatı; madde ve mânâ bütünlüğü, zâhir ve bâtın derinliği, akıl ve kalp âhengi, şekil ve ruh beraberliği içinde kavrayıp yaşamak îcâb eder.

Nazar Boncuğu Kullanmanın Dindeki Hükmü Nedir?

Dr. Ahmet Hamdi Yıldırım Hoca, "Evlerde ve iş yerlerinde nazar boncuğu bulundurmanın hükmü nedir?" sorusunu cevaplandırıyor?

Bütün Güzelliklerin Kaynağı: Peygamber Efendimiz

Nerede bir güzellik varsa, O nûrdan bir akistir. Âlemde bir çiçek bile açılmaz ki, O’nun nûrundan olmasın! O ki, O’nun hürmetine varız. O, sol mayan, aksine gün geçtikçe tâzelik ve tarâveti daha da artan, serâpâ nûrdan ibâret bir gonca-yı ilâhî... Bütün varlıklar O’nun medyûnu ve meclûbu… 

İslam ve İhsan

İslam, Hz. Adem’den Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen tüm dinlerin ortak adıdır. Bu gerçeği ifâde için Kur’ân-ı Kerîm’de: “Allâh katında dîn İslâm’dır …” (Âl-i İmrân, 19) buyurulmaktadır. Bu hakîkat, bir başka âyet-i kerîmede şöyle buyurulur: “Kim İslâm’dan başka bir dîn ararsa bilsin ki, ondan (böyle bir dîn) aslâ kabul edilmeyecek ve o âhırette de zarar edenlerden olacaktır.” (Âl-i İmrân, 85)

...

Peygamber Efendimiz (s.a.v) Cibril hadisinde “İslam Nedir?” sorusuna “–İslâm, Allah’tan başka ilâh olmadığına ve Muhammed’in Allah’ın Rasûlü olduğuna şehâdet etmen, namazı dosdoğru kılman, zekâtı vermen, Ramazan orucunu tutman, yoluna güç yetirip imkân bulduğun zaman Kâ’be’yi ziyâret (hac) etmendir” buyurdular.

“İman Nedir?” sorusuna “–Allah’a, meleklerine, kitaplarına, peygamberlerine, âhiret gününe inanmandır. Yine kadere, hayrına ve şerrine îmân etmendir” buyurdular.

İhsan Nedir? Rasûlullah Efendimiz (s.a.v): “–İhsân, Allah’a, onu görüyormuşsun gibi kulluk etmendir. Sen onu görmüyorsan da O seni mutlaka görüyor” buyurdular. (Müslim, Îmân 1, 5. Buhârî, Îmân 37; Tirmizi Îmân 4; Ebû Dâvûd, Sünnet 16)

Kuran-ı Kerim, Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen ilahi kitapların sonuncusudur. İlahi emirleri barındıran Kuran ve beraberinde Efendimizin (s.a.v) sünneti tüm Müslümanlar için yol gösterici rehberdir.

Tüm insanlığa rahmet olarak gönderilen örnek şahsiyet Peygamber Efendimiz Hz. Muhammed Mustafa (s.a.v) 23 senelik nebevi hayatında bizlere Kuran ve Sünneti miras olarak bırakmıştır. Nitekim hadis-i şerifte buyrulur: “Size iki şey bırakıyorum, onlara sımsıkı sarıldığınız sürece yolunuzu asla şaşırmazsınız. Bunlar; Allah’ın kitabı ve Peygamberinin sünnetidir.” (Muvatta’, Kader, 3.)

Tasavvuf; Cenâb-ı Hakkʼı kalben tanıyabilme sanatıdır. Tasavvuf; “îmân”ı “ihsân” gibi muhteşem ve muazzam bir ufka taşımanın diğer adıdır. Tasavvuf’i yola girmekten gaye istikamet üzere yaşayabilmektir. İstikâmet ise, Kitap ve Sünnet’e sımsıkı sarılmak, ilâhî ve nebevî tâlimatları kalbî derinlikle idrâk edip onları hayatın her safhasında vecd içinde yaşayabilmektir.

Dua, Allah Teâlâ ile irtibatta bulunmak; O’na gönülden yönelmek, meramını vâsıta kullanmadan arz etmek demektir. Hadisi şerifte "Bir şey istediğin vakit Allah'tan iste! Yardım dilediğin vakit Allah'tan dile!" buyrulmuştur. (Ahmed b. Hanbel, Müsned, 1/307)

Zikir, bütün tasavvufi terbiye yollarında nebevi bir üsul ve emanet olarak devam edegelmiştir. “…Bilesiniz ki kalpler ancak Allâh’ı zikretmekle huzur bulur.” (er-Ra‘d, 28) Zikir, açık veya gizli şekillerde, belirli adetlerde, farklı tertiplerde yapılan önemli bir esastır. Zikir, hatırlamaktır. Allah'ı hatırlamak farklı şekillerde olabilir. Kur'an okumak, dua etmek, istiğfar etmek, tefekkür etmek, "elhamdülillah" demek, şükretmek zikirdir.

İlim ve hâl kelimelerinden oluşmuş bir isim tamlaması olan ilmihal (ilm-i hâl) sözlükte "durum bilgisi" demektir. Bütün müslümanların dinî bilgi ve uygulama bakımından ihtiyaç duyduğu, bir bakıma müslüman olmanın ve müslümanlığın icaplarını yerine getirmenin ön şartı durumundaki fıkhi temel bilgiler ilmihal diye anılmıştır.

İslam ve İhsan web sitesinde İslam, İman, İbadet, Kuranımız, Peygamberimiz, Tasavvuf, Dualar ve Zikirler, İlmihal, Fıkıh, Hadis ve vb. konularda  güvenilir kaynaklardan bilgiye ulaşabilirsiniz.