allah yolunda infak

Yetimlerle İlgili Hadîs-i Şerîfler

Kendisi de yetim olan Allah Rasûlü -sallâllâhu aleyhi ve sellem- yetimler üzerine büyük bir şefkatle titrerdi. Zira Kur’ân-ı Kerîm’de yetimin muhâfazasına dâir pek çok âyet-i kerîme mevcuttur.

Allah’ın (cc) Nîmetlerini Tefekkür

Cenâb-ı Hakk’ın bize olan en büyük lûtufları, bunca mahlûkât içinde “insan” olarak yaratılıp, müslüman bir çevrede dünyaya gelmemizdir. Bundan daha büyüğü ise Kur’ân-ı Kerîm’e muhâtap ve Peygamber Efendimiz’e ümmet olmamızdır.

Hakîkî Mümin Nasıl Olur?

Bir mü’min, mütevekkil ve sabırlı olmalıdır. Hayâtın fırtınaları karşısında îtidâl ve muvâzenesini kaybetmemelidir. Peygamber Efendimiz -sallâllâhu aleyhi ve sellem-’in başından geçen ağır imtihanları düşünmeli, yedi evlâdından altısını hayâtında iken kaybetmesine rağmen hâlet-i rûhiyesinde en ufak bir sarsılma olmaksızın sergilediği o güzel “rızâ” hâlini hatırlamalı, amcası Hamza -radıyallâhu anh- ve çok sevdiği Mus’ab -radıyallâhu anh- şehid edildiğindeki sabır ve metânetini unutmamalıdır.

Ahiret İçin Ne Hazırladınız?

Hesap günü için ne hazırladınız?

Allah’ın Razı Olduğu Müslüman

Allâh’ın mahlûkâtına merhamet ve infak, Allâh’a muhabbetin en güzel göstergesi, lutfettiği nîmetlerine karşı da en güzel bir şükür ifâdesidir.

İslam’da Yardımlaşma ve İnfak

Her ibâdetin gönle kazandırdığı apayrı güzellikler, fazîletler ve mânevî kazançlar vardır. İnsanoğlunun ham vasıftan kurtulup olgun bir mü’min olmasında bu mânevî kazançların ehemmiyeti pek büyüktür.

Surre-i Hümâyûn Geleneği

Ashâbın infak seferberliğinden nasîb alan Osmanlılar da, vakıf mevzuunda pek büyük hizmetlerde bulundular.

"İnfâk Etmek" Rabbimizin Emridir!

Hakkʼa vâsıl olan yüksek şahsiyetler, dâimâ hizmet yolundan giderek menzillerine ermişlerdir.

İslâm Kardeşliğine Zarar Veren Şeylerden Sakınmalıyız!

İslâm, îmanlı gönüllerin rahmet semâsıdır. Bu semânın altında yaşayan mü’minler, İslâmʼın huzur ve saâdetine nâil olabilmek için îman kardeşliğine muhtaçtır.

İnfâk Edilmeyen Nimetler, Ziyan Edilmiş Demektir

Kur’ân-ı Kerîm’de 200 küsur yerde zikredilen "infak" malın ve canın Allâh’a adanışıdır. Yâni Rabb'imizin ihsân ettiği nîmetleri, yine O’nun uğrunda sarf etmektir. Buna göre Müslüman da hem malını hem de canını büyük bir rızâ ve teslîmiyetle Allâh’a adayan insandır.

İslam ve İhsan

İslam, Hz. Adem’den Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen tüm dinlerin ortak adıdır. Bu gerçeği ifâde için Kur’ân-ı Kerîm’de: “Allâh katında dîn İslâm’dır …” (Âl-i İmrân, 19) buyurulmaktadır. Bu hakîkat, bir başka âyet-i kerîmede şöyle buyurulur: “Kim İslâm’dan başka bir dîn ararsa bilsin ki, ondan (böyle bir dîn) aslâ kabul edilmeyecek ve o âhırette de zarar edenlerden olacaktır.” (Âl-i İmrân, 85)

...

Peygamber Efendimiz (s.a.v) Cibril hadisinde “İslam Nedir?” sorusuna “–İslâm, Allah’tan başka ilâh olmadığına ve Muhammed’in Allah’ın Rasûlü olduğuna şehâdet etmen, namazı dosdoğru kılman, zekâtı vermen, Ramazan orucunu tutman, yoluna güç yetirip imkân bulduğun zaman Kâ’be’yi ziyâret (hac) etmendir” buyurdular.

“İman Nedir?” sorusuna “–Allah’a, meleklerine, kitaplarına, peygamberlerine, âhiret gününe inanmandır. Yine kadere, hayrına ve şerrine îmân etmendir” buyurdular.

İhsan Nedir? Rasûlullah Efendimiz (s.a.v): “–İhsân, Allah’a, onu görüyormuşsun gibi kulluk etmendir. Sen onu görmüyorsan da O seni mutlaka görüyor” buyurdular. (Müslim, Îmân 1, 5. Buhârî, Îmân 37; Tirmizi Îmân 4; Ebû Dâvûd, Sünnet 16)

Kuran-ı Kerim, Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen ilahi kitapların sonuncusudur. İlahi emirleri barındıran Kuran ve beraberinde Efendimizin (s.a.v) sünneti tüm Müslümanlar için yol gösterici rehberdir.

Tüm insanlığa rahmet olarak gönderilen örnek şahsiyet Peygamber Efendimiz Hz. Muhammed Mustafa (s.a.v) 23 senelik nebevi hayatında bizlere Kuran ve Sünneti miras olarak bırakmıştır. Nitekim hadis-i şerifte buyrulur: “Size iki şey bırakıyorum, onlara sımsıkı sarıldığınız sürece yolunuzu asla şaşırmazsınız. Bunlar; Allah’ın kitabı ve Peygamberinin sünnetidir.” (Muvatta’, Kader, 3.)

Tasavvuf; Cenâb-ı Hakkʼı kalben tanıyabilme sanatıdır. Tasavvuf; “îmân”ı “ihsân” gibi muhteşem ve muazzam bir ufka taşımanın diğer adıdır. Tasavvuf’i yola girmekten gaye istikamet üzere yaşayabilmektir. İstikâmet ise, Kitap ve Sünnet’e sımsıkı sarılmak, ilâhî ve nebevî tâlimatları kalbî derinlikle idrâk edip onları hayatın her safhasında vecd içinde yaşayabilmektir.

Dua, Allah Teâlâ ile irtibatta bulunmak; O’na gönülden yönelmek, meramını vâsıta kullanmadan arz etmek demektir. Hadisi şerifte "Bir şey istediğin vakit Allah'tan iste! Yardım dilediğin vakit Allah'tan dile!" buyrulmuştur. (Ahmed b. Hanbel, Müsned, 1/307)

Zikir, bütün tasavvufi terbiye yollarında nebevi bir üsul ve emanet olarak devam edegelmiştir. “…Bilesiniz ki kalpler ancak Allâh’ı zikretmekle huzur bulur.” (er-Ra‘d, 28) Zikir, açık veya gizli şekillerde, belirli adetlerde, farklı tertiplerde yapılan önemli bir esastır. Zikir, hatırlamaktır. Allah'ı hatırlamak farklı şekillerde olabilir. Kur'an okumak, dua etmek, istiğfar etmek, tefekkür etmek, "elhamdülillah" demek, şükretmek zikirdir.

İlim ve hâl kelimelerinden oluşmuş bir isim tamlaması olan ilmihal (ilm-i hâl) sözlükte "durum bilgisi" demektir. Bütün müslümanların dinî bilgi ve uygulama bakımından ihtiyaç duyduğu, bir bakıma müslüman olmanın ve müslümanlığın icaplarını yerine getirmenin ön şartı durumundaki fıkhi temel bilgiler ilmihal diye anılmıştır.

İslam ve İhsan web sitesinde İslam, İman, İbadet, Kuranımız, Peygamberimiz, Tasavvuf, Dualar ve Zikirler, İlmihal, Fıkıh, Hadis ve vb. konularda  güvenilir kaynaklardan bilgiye ulaşabilirsiniz.