Suriyelilerin Derdiyle Dertleniyor

İzmir'de özel bir hastanede doktor olan Suriyeli Muhammed, gecesini gündüzüne katarak savaş mağduru sığınmacılara sağlık, barınma, gıda, eğitim ve konaklama konusunda yardım eli uzatıyor.

Ülkesindeki iç savaştan kaçarak İzmir'e yerleşen Suriyeli doktor, zorlu yaşam mücadelesinde hasta düşen Suriyelilerin imdadına yetişiyor.

Basmane ve Konak çevresinde park, cami avlusu, otel önleri ve kaldırımlarda hayatlarını sürdüren, soğuk havaların kendini hissettirmesiyle hasta düşen Suriyeli sığınmacılara "gönüllü" olarak yardım elini uzatan Suriye Türkmen Doktorlar Birliği Başkanı Muhtar Fatih Muhammed, gece gündüz demeden, bazen de ailesini ikinci plana atarak hastaların şifa bulması için çaba sarf ediyor.

İstanbul'da Suriye Ulusal Konseyi ile birlikte çalışan, 3 yıl önce de İzmir'e yerleşen ve özel bir hastanede çalışmaya başlayan Muhammed, kentte yaşayan bazı Suriyeli sığınmacılarla birlikte savaş mağduru vatandaşlara maddi ve manevi destek sağlıyor.

Hasta muayenesi için gittiği Bornova ilçesi Çamkule Mahallesi'ndeki bir evde bulunan Muhammed, hastaları tedavi ettiği gibi sığınmacılara barınma, gıda, eğitim ve konaklama konularında yardımcı olduklarını söyledi.

ÇOCUKLAR İÇİN TELEFONU 24 SAAT AÇIK

Türkiye'deki yardımsever doktorlarla sürekli irtibatta bulunduklarını, hafta içi akşam saatlerinde, hafta sonu da gün boyu Suriyeli hastaları ziyaret ettiklerini dile getiren Muhammed, Suriyeli çocuklar için telefonunun 24 saat açık olduğuna dikkat çekti.

Muhammed, "Telefonla arayanların adres ve telefonlarını alarak yanlarına gidiyoruz. İlaç lazımsa ilaçlarını temin ediyoruz. Çocuk hastaları tedavi ediyoruz. Çocuk olmayanları da özel hastanelere götürüp her türlü tetkikleriyle birlikte bedava muayene yaptırıyoruz" diye konuştu.

Sağlık hizmetleri dışında sokakta kalan Suriyelilere battaniye, elbise, çocuk bezi, yiyecek ve içecek konusunda yardım ettiklerinin altını çizen Muhammed, "Çaresiz kaan insanları evimde misafir etmeye çalışıyorum. Bir keresinde evimde 27 kişiyi misafir ettim. Benim yatacak yerim yoktu. 10 gün evimde konakladılar. Bekar olan ve tek kalan arkadaşların evine de gönderiyoruz. Durumu iyi olanları da bazı otellere yerleştiriyoruz" ifadelerini kullandı.

Kaynak: AA

İslam ve İhsan

PAYLAŞ:                

YORUMLAR

İlk yorumu yapan siz olun!

Yorum Ekle

İslam ve İhsan

İslam, Hz. Adem’den Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen tüm dinlerin ortak adıdır. Bu gerçeği ifâde için Kur’ân-ı Kerîm’de: “Allâh katında dîn İslâm’dır …” (Âl-i İmrân, 19) buyurulmaktadır. Bu hakîkat, bir başka âyet-i kerîmede şöyle buyurulur: “Kim İslâm’dan başka bir dîn ararsa bilsin ki, ondan (böyle bir dîn) aslâ kabul edilmeyecek ve o âhırette de zarar edenlerden olacaktır.” (Âl-i İmrân, 85)

...

Peygamber Efendimiz (s.a.v) Cibril hadisinde “İslam Nedir?” sorusuna “–İslâm, Allah’tan başka ilâh olmadığına ve Muhammed’in Allah’ın Rasûlü olduğuna şehâdet etmen, namazı dosdoğru kılman, zekâtı vermen, Ramazan orucunu tutman, yoluna güç yetirip imkân bulduğun zaman Kâ’be’yi ziyâret (hac) etmendir” buyurdular.

“İman Nedir?” sorusuna “–Allah’a, meleklerine, kitaplarına, peygamberlerine, âhiret gününe inanmandır. Yine kadere, hayrına ve şerrine îmân etmendir” buyurdular.

İhsan Nedir? Rasûlullah Efendimiz (s.a.v): “–İhsân, Allah’a, onu görüyormuşsun gibi kulluk etmendir. Sen onu görmüyorsan da O seni mutlaka görüyor” buyurdular. (Müslim, Îmân 1, 5. Buhârî, Îmân 37; Tirmizi Îmân 4; Ebû Dâvûd, Sünnet 16)

Kuran-ı Kerim, Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen ilahi kitapların sonuncusudur. İlahi emirleri barındıran Kuran ve beraberinde Efendimizin (s.a.v) sünneti tüm Müslümanlar için yol gösterici rehberdir.

Tüm insanlığa rahmet olarak gönderilen örnek şahsiyet Peygamber Efendimiz Hz. Muhammed Mustafa (s.a.v) 23 senelik nebevi hayatında bizlere Kuran ve Sünneti miras olarak bırakmıştır. Nitekim hadis-i şerifte buyrulur: “Size iki şey bırakıyorum, onlara sımsıkı sarıldığınız sürece yolunuzu asla şaşırmazsınız. Bunlar; Allah’ın kitabı ve Peygamberinin sünnetidir.” (Muvatta’, Kader, 3.)

Tasavvuf; Cenâb-ı Hakkʼı kalben tanıyabilme sanatıdır. Tasavvuf; “îmân”ı “ihsân” gibi muhteşem ve muazzam bir ufka taşımanın diğer adıdır. Tasavvuf’i yola girmekten gaye istikamet üzere yaşayabilmektir. İstikâmet ise, Kitap ve Sünnet’e sımsıkı sarılmak, ilâhî ve nebevî tâlimatları kalbî derinlikle idrâk edip onları hayatın her safhasında vecd içinde yaşayabilmektir.

Dua, Allah Teâlâ ile irtibatta bulunmak; O’na gönülden yönelmek, meramını vâsıta kullanmadan arz etmek demektir. Hadisi şerifte "Bir şey istediğin vakit Allah'tan iste! Yardım dilediğin vakit Allah'tan dile!" buyrulmuştur. (Ahmed b. Hanbel, Müsned, 1/307)

Zikir, bütün tasavvufi terbiye yollarında nebevi bir üsul ve emanet olarak devam edegelmiştir. “…Bilesiniz ki kalpler ancak Allâh’ı zikretmekle huzur bulur.” (er-Ra‘d, 28) Zikir, açık veya gizli şekillerde, belirli adetlerde, farklı tertiplerde yapılan önemli bir esastır. Zikir, hatırlamaktır. Allah'ı hatırlamak farklı şekillerde olabilir. Kur'an okumak, dua etmek, istiğfar etmek, tefekkür etmek, "elhamdülillah" demek, şükretmek zikirdir.

İlim ve hâl kelimelerinden oluşmuş bir isim tamlaması olan ilmihal (ilm-i hâl) sözlükte "durum bilgisi" demektir. Bütün müslümanların dinî bilgi ve uygulama bakımından ihtiyaç duyduğu, bir bakıma müslüman olmanın ve müslümanlığın icaplarını yerine getirmenin ön şartı durumundaki fıkhi temel bilgiler ilmihal diye anılmıştır.

İslam ve İhsan web sitesinde İslam, İman, İbadet, Kuranımız, Peygamberimiz, Tasavvuf, Dualar ve Zikirler, İlmihal, Fıkıh, Hadis ve vb. konularda  güvenilir kaynaklardan bilgiye ulaşabilirsiniz.