Sultan Iı. Kılıçarslan’ın Kısaca Hayatı

Anadolu Selçuklu Devleti’nin en büyük hükümdarlarından biri olan Sultan İkinci Kılıçarslan’ın hayatı, Bizans’a karşı kazandığı zaferler ve Türk İslam dünyasına olan hizmetleri…

Sultan İkinci Kılıçarslan 1112’de doğdu. Selçuklu Devleti’nin beşinci sultanı, Birinci Kılıçarslan’ın torunu ve birinci Mesud’un oğludur.

İkinci Kılıçarslan babasının sağlığında 1144 senesinde Elbistan Meliki oldu. İkinci Haçlı seferinden sonraki savaşlara katıldı. Maraş, Göksün ve Antep’i idaresine aldı. 1156 senesinde, babası Sultan Mesud’un vefatı üzerine Türk Selçuklu Devleti sultanı oldu.

BİZANS’IN AMACI SELÇUKLU’YU YOK ETMEKTİ

Bir çok seferler yapıldı, hepsinde zaferler kazanıldı. Son defasında Bizans İmparatoru, Frank, Macar ve Peçeneklerden kurulu yüzbin kişilik ordusuyla, her ne pahasına olursa olsun, Selçuklu Devleti’ni ortadan kaldırmak için harekete geçti. Bizanslıları yakından takîp edip, orduyu her zaman teyakkuz halinde tutan Kılıçarslan, buna daima hazır idi.

İki ordu göller bölgesinde karşılaştı. Kılıçarslan az sayıdaki kuvvetleri ile sahte ric’at (gerileme) taktiğini tatbik etti. Ve Miriokefalon vadisinde Bizans Ordusu’nu Türk akıncıları çevirme harekatıyla sardı. Eylül 1176 senesinde yapılan bu savaşta Bizans ordusu imha edilerek, beşbin araba dolusu silah, malzeme, erzak ve mücevheratı ganimet olarak aldılar. Bu savaş sonunda Türklerin Anadolu’dan atılamayacağı Bizanslılara iyice öğretilip, Türk vatanı muhafaza edildi. 

SELÇUKLU’NUN EN BÜYÜK HÜKÜMDARLARINDAN

Daha sonra Uluborlu, Kütahya, Eskişehir ve havalisi zaptedildi. 1124’de Denizli dahil Ermeni hakimiyetini ortadan kaldırarak Silifke’yi fethetdiler. Anadolu Selçuklu Devleti’nin en büyük hükümdarlarından olan İkinci Kılıçarslan Anadolu’daki milli birliği tesis için çalıştı, Miriokefalon Meydan Muharebesi’ni kazanarak, Türkiye’nin Türk yurdu kalmasında mühim rol oynadı. Takib ettiği iskan siyaseti ile Türkmenlerin yerleşik hayata geçmelerini sağladı.

Sultan İkinci Kılıçarslan 1192’de vefat etti.

Kaynak: Sadık Dana, İslam Kahramanları 2, Erkam Yayınları

İslam ve İhsan

SULTAN 2. KILIÇARSLAN KİMDİR?

Sultan 2. Kılıçarslan Kimdir?

PAYLAŞ:                

YORUMLAR

İlk yorumu yapan siz olun!

Yorum Ekle

İslam ve İhsan

İslam, Hz. Adem’den Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen tüm dinlerin ortak adıdır. Bu gerçeği ifâde için Kur’ân-ı Kerîm’de: “Allâh katında dîn İslâm’dır …” (Âl-i İmrân, 19) buyurulmaktadır. Bu hakîkat, bir başka âyet-i kerîmede şöyle buyurulur: “Kim İslâm’dan başka bir dîn ararsa bilsin ki, ondan (böyle bir dîn) aslâ kabul edilmeyecek ve o âhırette de zarar edenlerden olacaktır.” (Âl-i İmrân, 85)

...

Peygamber Efendimiz (s.a.v) Cibril hadisinde “İslam Nedir?” sorusuna “–İslâm, Allah’tan başka ilâh olmadığına ve Muhammed’in Allah’ın Rasûlü olduğuna şehâdet etmen, namazı dosdoğru kılman, zekâtı vermen, Ramazan orucunu tutman, yoluna güç yetirip imkân bulduğun zaman Kâ’be’yi ziyâret (hac) etmendir” buyurdular.

“İman Nedir?” sorusuna “–Allah’a, meleklerine, kitaplarına, peygamberlerine, âhiret gününe inanmandır. Yine kadere, hayrına ve şerrine îmân etmendir” buyurdular.

İhsan Nedir? Rasûlullah Efendimiz (s.a.v): “–İhsân, Allah’a, onu görüyormuşsun gibi kulluk etmendir. Sen onu görmüyorsan da O seni mutlaka görüyor” buyurdular. (Müslim, Îmân 1, 5. Buhârî, Îmân 37; Tirmizi Îmân 4; Ebû Dâvûd, Sünnet 16)

Kuran-ı Kerim, Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen ilahi kitapların sonuncusudur. İlahi emirleri barındıran Kuran ve beraberinde Efendimizin (s.a.v) sünneti tüm Müslümanlar için yol gösterici rehberdir.

Tüm insanlığa rahmet olarak gönderilen örnek şahsiyet Peygamber Efendimiz Hz. Muhammed Mustafa (s.a.v) 23 senelik nebevi hayatında bizlere Kuran ve Sünneti miras olarak bırakmıştır. Nitekim hadis-i şerifte buyrulur: “Size iki şey bırakıyorum, onlara sımsıkı sarıldığınız sürece yolunuzu asla şaşırmazsınız. Bunlar; Allah’ın kitabı ve Peygamberinin sünnetidir.” (Muvatta’, Kader, 3.)

Tasavvuf; Cenâb-ı Hakkʼı kalben tanıyabilme sanatıdır. Tasavvuf; “îmân”ı “ihsân” gibi muhteşem ve muazzam bir ufka taşımanın diğer adıdır. Tasavvuf’i yola girmekten gaye istikamet üzere yaşayabilmektir. İstikâmet ise, Kitap ve Sünnet’e sımsıkı sarılmak, ilâhî ve nebevî tâlimatları kalbî derinlikle idrâk edip onları hayatın her safhasında vecd içinde yaşayabilmektir.

Dua, Allah Teâlâ ile irtibatta bulunmak; O’na gönülden yönelmek, meramını vâsıta kullanmadan arz etmek demektir. Hadisi şerifte "Bir şey istediğin vakit Allah'tan iste! Yardım dilediğin vakit Allah'tan dile!" buyrulmuştur. (Ahmed b. Hanbel, Müsned, 1/307)

Zikir, bütün tasavvufi terbiye yollarında nebevi bir üsul ve emanet olarak devam edegelmiştir. “…Bilesiniz ki kalpler ancak Allâh’ı zikretmekle huzur bulur.” (er-Ra‘d, 28) Zikir, açık veya gizli şekillerde, belirli adetlerde, farklı tertiplerde yapılan önemli bir esastır. Zikir, hatırlamaktır. Allah'ı hatırlamak farklı şekillerde olabilir. Kur'an okumak, dua etmek, istiğfar etmek, tefekkür etmek, "elhamdülillah" demek, şükretmek zikirdir.

İlim ve hâl kelimelerinden oluşmuş bir isim tamlaması olan ilmihal (ilm-i hâl) sözlükte "durum bilgisi" demektir. Bütün müslümanların dinî bilgi ve uygulama bakımından ihtiyaç duyduğu, bir bakıma müslüman olmanın ve müslümanlığın icaplarını yerine getirmenin ön şartı durumundaki fıkhi temel bilgiler ilmihal diye anılmıştır.

İslam ve İhsan web sitesinde İslam, İman, İbadet, Kuranımız, Peygamberimiz, Tasavvuf, Dualar ve Zikirler, İlmihal, Fıkıh, Hadis ve vb. konularda  güvenilir kaynaklardan bilgiye ulaşabilirsiniz.