Srebrenitsa'da Katledilen 127 Kurban Daha Toprağa Verildi

Srebrenitsa Soykırımı'nda hayatını kaybeden 127 kurbanın cenazesi Potoçari Anıt Mezarlığı'nda toprağa verildi.

Avrupa'da, İkinci Dünya Savaşı'nın ardından yaşanan en büyük insanlık trajedisi olarak kabul edilen Srebrenitsa Soykırımı'nda hayatını kaybeden 127 kurbanın cenazesi, kılınan namazının ardından Potoçari Anıt Mezarlığı'nda toprağa verildi.

Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu'nun da katıldığı törende siyasiler, din adamları, uluslararası örgütlerin temsilcileri, diplomatlar ve on binden fazla vatandaş yer aldı.

Heyetler, cenaze namazı öncesinde ilk olarak Potoçari Anıt Mezarlığı'ndaki soykırım anıtına çiçek bırakıp saygı duruşunda bulundu.

Srebrenitsa kurbanlarını anmak için Mostar Köprüsü'nden 'sessizce' atladılar

Bosna savaşında BM'nin askeri üs olarak kullandığı fabrikada tören

Bosna Hersek İslam Birliği Başkanı Husein Kavazoviç, cenaze namazının ardından, bir daha asla Srebrenitsaların yaşanmaması dileğinde bulundu.

Tüm Müslümanların kalplerini imanla doldurması için Allah'a dua eden Kavazoviç, "Biz senden yardım diliyoruz. Senin affına sığınıyor, Sana güveniyoruz." dedi.

Allah'ın Kur'an-ı Kerim'de öldürmeyi yasakladığına dikkati çeken Kavazoviç, "Masum insanları zalimlerin zulmünden koruman için sana dua ediyoruz. Srebrenitsa Soykırımı'nın şehitlerinin günahlarını bağışla. Eğer evlerimizden kovulursak, bizleri Hazreti Muhammed'in geri dönme arzusuyla güçlendir." diye konuştu.

Kavazoviç, "Acımız umut, intikamımız adalet, annelerin gözyaşı dua olsun. Bir daha hiçkimse Srebrenitsa'yı yaşamasın." temennisinde bulundu.

Kavazoviç'in konuşmasının ardından teker teker isimleri okunan 127 soykırım kurbanının cenazesi, yakınları ve vatandaşlar tarafından gözyaşları arasında toprağa verildi.

Potoçari Anıt Mezarlığı'nda defnedilen soykırım kurbanlarının sayısı bugünkü cenaze törenin ardından 6 bin 504'e yükseldi.

Kaynak: AA

İslam ve İhsan

PAYLAŞ:                

YORUMLAR

İlk yorumu yapan siz olun!

Yorum Ekle

İslam ve İhsan

İslam, Hz. Adem’den Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen tüm dinlerin ortak adıdır. Bu gerçeği ifâde için Kur’ân-ı Kerîm’de: “Allâh katında dîn İslâm’dır …” (Âl-i İmrân, 19) buyurulmaktadır. Bu hakîkat, bir başka âyet-i kerîmede şöyle buyurulur: “Kim İslâm’dan başka bir dîn ararsa bilsin ki, ondan (böyle bir dîn) aslâ kabul edilmeyecek ve o âhırette de zarar edenlerden olacaktır.” (Âl-i İmrân, 85)

...

Peygamber Efendimiz (s.a.v) Cibril hadisinde “İslam Nedir?” sorusuna “–İslâm, Allah’tan başka ilâh olmadığına ve Muhammed’in Allah’ın Rasûlü olduğuna şehâdet etmen, namazı dosdoğru kılman, zekâtı vermen, Ramazan orucunu tutman, yoluna güç yetirip imkân bulduğun zaman Kâ’be’yi ziyâret (hac) etmendir” buyurdular.

“İman Nedir?” sorusuna “–Allah’a, meleklerine, kitaplarına, peygamberlerine, âhiret gününe inanmandır. Yine kadere, hayrına ve şerrine îmân etmendir” buyurdular.

İhsan Nedir? Rasûlullah Efendimiz (s.a.v): “–İhsân, Allah’a, onu görüyormuşsun gibi kulluk etmendir. Sen onu görmüyorsan da O seni mutlaka görüyor” buyurdular. (Müslim, Îmân 1, 5. Buhârî, Îmân 37; Tirmizi Îmân 4; Ebû Dâvûd, Sünnet 16)

Kuran-ı Kerim, Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen ilahi kitapların sonuncusudur. İlahi emirleri barındıran Kuran ve beraberinde Efendimizin (s.a.v) sünneti tüm Müslümanlar için yol gösterici rehberdir.

Tüm insanlığa rahmet olarak gönderilen örnek şahsiyet Peygamber Efendimiz Hz. Muhammed Mustafa (s.a.v) 23 senelik nebevi hayatında bizlere Kuran ve Sünneti miras olarak bırakmıştır. Nitekim hadis-i şerifte buyrulur: “Size iki şey bırakıyorum, onlara sımsıkı sarıldığınız sürece yolunuzu asla şaşırmazsınız. Bunlar; Allah’ın kitabı ve Peygamberinin sünnetidir.” (Muvatta’, Kader, 3.)

Tasavvuf; Cenâb-ı Hakkʼı kalben tanıyabilme sanatıdır. Tasavvuf; “îmân”ı “ihsân” gibi muhteşem ve muazzam bir ufka taşımanın diğer adıdır. Tasavvuf’i yola girmekten gaye istikamet üzere yaşayabilmektir. İstikâmet ise, Kitap ve Sünnet’e sımsıkı sarılmak, ilâhî ve nebevî tâlimatları kalbî derinlikle idrâk edip onları hayatın her safhasında vecd içinde yaşayabilmektir.

Dua, Allah Teâlâ ile irtibatta bulunmak; O’na gönülden yönelmek, meramını vâsıta kullanmadan arz etmek demektir. Hadisi şerifte "Bir şey istediğin vakit Allah'tan iste! Yardım dilediğin vakit Allah'tan dile!" buyrulmuştur. (Ahmed b. Hanbel, Müsned, 1/307)

Zikir, bütün tasavvufi terbiye yollarında nebevi bir üsul ve emanet olarak devam edegelmiştir. “…Bilesiniz ki kalpler ancak Allâh’ı zikretmekle huzur bulur.” (er-Ra‘d, 28) Zikir, açık veya gizli şekillerde, belirli adetlerde, farklı tertiplerde yapılan önemli bir esastır. Zikir, hatırlamaktır. Allah'ı hatırlamak farklı şekillerde olabilir. Kur'an okumak, dua etmek, istiğfar etmek, tefekkür etmek, "elhamdülillah" demek, şükretmek zikirdir.

İlim ve hâl kelimelerinden oluşmuş bir isim tamlaması olan ilmihal (ilm-i hâl) sözlükte "durum bilgisi" demektir. Bütün müslümanların dinî bilgi ve uygulama bakımından ihtiyaç duyduğu, bir bakıma müslüman olmanın ve müslümanlığın icaplarını yerine getirmenin ön şartı durumundaki fıkhi temel bilgiler ilmihal diye anılmıştır.

İslam ve İhsan web sitesinde İslam, İman, İbadet, Kuranımız, Peygamberimiz, Tasavvuf, Dualar ve Zikirler, İlmihal, Fıkıh, Hadis ve vb. konularda  güvenilir kaynaklardan bilgiye ulaşabilirsiniz.