Sözünde Durmak ve Va’dini Yerine Getirmek ile İlgili Ayetler
Doç. Dr. Murat Kaya, Riyâzü’s-Sâlihîn adlı eserden 'Sözünde Durmak ve Vaadini Yerine Getirmek' konulu âyetleri okuyor.
SÖZÜNDE DURMAK VE VA’DİNİ YERİNE GETİRMEK
- “Verdiğiniz sözü ve yaptığınız antlaşmayı yerine getirin. Çünkü verilen söz, sorumluluğu gerektirir.” (İsrâ sûresi (17), 34)
Aşağıdaki âyet-i kerîmelerin benzeri olan bu âyet, bir önceki “Sır Saklama” bölümünde açıklanmıştır.
- “Antlaşma yaptığınızda, Allah’a karşı verdiğiniz sözü yerine getirin.” (Nahl sûresi (16), 91.)
Bir sonraki âyetle birlikte açıklanacaktır.
- “Ey iman edenler! Akidlerin gereğini yerine getiriniz.” (Mâide sûresi (5), 1)
Antlaşma ve akidleşme ifadeleri bize iki sözümüzü ve va’dimizi hatırlatmaktadır. Bunlardan biri Allah ile yaptığımız antlaşma, diğeri de insanlarla yaptığımız akidleşmedir. Yukarıdaki âyetler, bütün antlaşma ve akidleşmeleri içine alacak kapsamdadır.
Allah ile yaptığımız antlaşma, O’nu ilâh olarak tanımak, O’na asla ortak koşmamak ve emirlerine uyup yasaklarından uzak durmak hususlarındadır. Kur’ân-ı Kerîm’deki:
“Ey âdemoğulları! Size şeytana tapmayın, çünkü o sizin apaçık bir düşmanınızdır, demedim mi? Ve bana kulluk ediniz, doğru yol budur, demedim mi?” [Yâsîn sûresi (36), 60-61] âyetleri bize bu sözleşmeyi hatırlatmaktadır.
Allah ile yaptığımız antlaşmanın sonuçlarını bize hatırlatan âyet-i kerîmeler de vardır. Bunlardan birinde:
“Kim ahdini bozarsa, ancak kendi zararına bozmuş olur. Kim de Allah ile olan ahdine vefâ gösterirse, Allah ona büyük bir mükâfat verecektir” [Fetih sûresi (48), 10] buyurulmaktadır.
Bir başka âyette Allah Teâlâ bu ahdi ve sonucunu şöyle hatırlatmaktadır:
“Bana verdiğiniz sözü yerine getirin ki, ben de size vâ’dettiklerimi vereyim” [Bakara sûresi (2), 40].
Allah ile kul arasındaki sözleşmeyi karşılıklı haklar ifadesiyle ele alan 427 numaralı hadîs-i şerîfi burada hatırlamak uygun olacaktır. Peygamber Efendimiz Muâz İbni Cebel’e:
- “Ey Muâz! Allah’ın kullar üzerinde, kulların da Allah üzerinde ne hakkı vardır?” diye sormuş, Muâz’ın:
- Allah ve Resûlü daha iyi bilir, demesi üzerine de şu cevabı vermişti:
- “Allah’ın kulları üzerindeki hakkı, onların sadece kendisine kulluk etmeleri ve hiçbir şeyi O’na ortak koşmamalarıdır. Kulların da Allah üzerindeki hakkı, kendisine hiçbir şeyi ortak koşmayanlara azâb etmemesidir.”
Resûl-i Ekrem Efendimiz kulun Allah ile olan bu antlaşmasına, 1878 numaralı “seyyidü’l-istiğfâr” hadisinde görüleceği üzere, sık sık temasla şöyle buyururdu:
- “Allahım! Gücüm yettiği kadar ahdine ve va’dine sadâkat gösteriyorum” (Buhârî, Daavât 16).
İnsanlarla yaptığımız belgeye bağlanmış antlaşma ve akidleşmeler ise, bir arada yaşamanın gereği olarak yapılan alım, satım, borçlanma, kira, şirket, hibe gibi işlemlerdir. Diğer milletlerle yapılan antlaşmalar da bu gruba dahildir. Antlaşma ve akidleşmelerin bağlayıcı özelliği vardır. Yaptığı antlaşmalar sebebiyle büyük bir sorumluluk yüklendiğini hissetmeyerek verdiği sözde durmayan kimseler, önce dünyada kanunlar karşısında hesaba çekilirler. Bütün antlaşmalar Allah adına verilmiş birer söz olduğu için, sözünde durmayanlar Cenâb-ı Hakk’ın huzurunda hem bu sebeple hem de kul hakkını çiğnemeleri sebebiyle ilâhî cezaya mahkûm olurlar.
- “Ey iman edenler! Yapmayacağınız şeyleri niçin söylüyorsunuz? Yapmayacağınız şeyleri söylemeniz, Allah katında büyük bir kusur ve kabahattır.” (Saf sûresi (61), 2-3)
İmanın gereği, doğruluk ve sözünde durmaktır. Yalancılık ve sözünde durmamak ise imanla taban tabana zıttır. Çünkü Allah Teâlâ insanı bu kabil sapmalardan uzak olarak yaratmıştır.
Konuşma özelliği sadece insanda vardır. Bu sebeple insan doğruları konuşmak zorundadır. Sözleriyle doğruları değil de gerçek dışı hususları dile getirirse, kendisine verilen özelliğe ihanet etmiş, insanlıktan uzaklaşmış, şeytanın özelliğini benimseyerek ona yaklaşmış olur.
Verdiği sözde durmamak, antlaşmalara uymamak da aynen böyledir. Zira bunun yalancılıktan farkı yoktur. İnsan, yaratılışına uygun olan doğruluktan uzaklaştığı ölçüde imanından fire verir. Bu sebeple verilen sözlere, yapılan antlaşma ve akitleşmelere titizlikle uymak gerekir.
Kaynak: Riyazüs Salihin, Erkam Yayınları
YORUMLAR