Sizden Kim Onları Dost Edinirse Oda Onlardandır

Bir mü’min, bir gayr-i müslim ile komşuluk, alışveriş gibi bir sebeple, zâhirî bir tanışıklık içinde olabilir. Ancak bunda kalbî bir muhabbet olmaz. Gayr-i müslimlerin hukukuna dikkat eder, onlara adâlet gösterir, onların hidâyeti için gayret eder, fakat onlara asla muhabbet ve hayranlık beslemez. Onları taklit etmez, hâllerine özenmez.

“Ey îmân edenler! Yahudileri ve hıristiyanları dost edinmeyin! Onlar birbirlerinin dostlarıdır. Sizden kim onları dost edinirse şüphesiz o onlardandır…” (el-Mâide, 51)

Bir müslümanın, asla yabancı kültürlere kapılmaması gerekir. Eğer kapılırsa şahsiyet ve karakteri zedelenmiş olur.

Velhâsıl bir müslüman, her zaman ve mekânda; İslâm’ın vakarını, şahsiyet ve karakterini temsil etmekle mükelleftir.

Günümüzde maalesef televizyon ve internetin bazı kandırıcı ve âhireti unutturan çıkmaz sokakları, reklâm ve modalar insanları gaflete dûçâr etmektedir.

Şu âyet-i kerîmelerde, cehenneme düşüren hususlardan birinin, gaflete dalanlarla dalıp gitmek olduğu bildirilmiştir:

“Cennetlikler mahşerde cehennemliklere sorarlar:

«–Sizi sekar cehennemine (yakıp kavurucu ateşe) sürükleyen nedir?»

Onlar da şöyle cevap verirler:

«–•Biz namaz kılanlardan değildik.

  • Yoksulu da doyurmazdık. (Yani merhametsizdik, yalnız kendimizi düşünürdük.)
  • (Gaflete) dalanlarla birlikte biz de dalardık.
  • Hesap gününü (âhireti) de yalan sayardık. (Fakat) sonunda ölüm gelip çattı!..»(el-Müddessir, 42-47)

Bu hususta, mü’minlere; «lâyıkına muhabbet ve müstehakkına nefret»i emreden Kur’ânî tâlimatlar vardır. Rabbimiz buyurur:

“Ey îmân edenler! Kendi dışınızdakileri sırdaş edinmeyin! Çünkü onlar size fenalık etmekten asla geri durmazlar, hep sıkıntıya düşmenizi isterler…” (Âl-i İmrân, 118)

“Ey îmân edenler! Yahudileri ve hıristiyanları dost edinmeyin! Onlar birbirlerinin dostlarıdır. Sizden kim onları dost edinirse şüphesiz o onlardandır…” (el-Mâide, 51)

Bu âyetlerdeki «dost, sırdaş, velî» kelimeleri; müslümanların, gayr-i müslimlere istinâd edemeyeceklerini, onlara hayranlık duyup, işlerinde onlara tâbî olamayacaklarını bildirmektedir.

Bir mü’min, bir gayr-i müslim ile komşuluk, alışveriş gibi bir sebeple, zâhirî bir tanışıklık içinde olabilir. Ancak bunda kalbî bir muhabbet olmaz. Gayr-i müslimlerin hukukuna dikkat eder, onlara adâlet gösterir, onların hidâyeti için gayret eder, fakat onlara asla muhabbet ve hayranlık beslemez. Onları taklit etmez, hâllerine özenmez.

Zira îman, «lâyıkına muhabbet ve müstehakkına nefret»tir.

Buradaki «buğz, nefret ve şiddet» ifadeleri, kalbî yakınlığın olmamasını ve tavizsizliği ifade eder. Onlara haksız bir düşmanlık ve zâlimâne davranış demek değildir. Bilâkis, müslüman; her gayr-i müslimi, insanlıktaki bir eşi ve bir müslüman namzedi olarak görür, onun hidâyetini arzular, ebedî felâketi için üzülür ve ona merhamet eder. Fakat küfürde kaldığı müddetçe onu sevemez, onunla ülfet edemez. Onun hâlini örnek alamaz.

Kaynak: Osman Nuri Topbaş, Yüzakı Dergisi, Yıl: 2020 Ay: Ocak, Sayı: 179

 

İslam ve İhsan

KİMİNLE BERABERSİN?

Kiminle Berabersin?

KİMLERLE ARKADAŞLIK EDİLMEZ?

Kimlerle Arkadaşlık Edilmez?

PAYLAŞ:                

YORUMLAR

İlk yorumu yapan siz olun!

Yorum Ekle

İslam ve İhsan

İslam, Hz. Adem’den Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen tüm dinlerin ortak adıdır. Bu gerçeği ifâde için Kur’ân-ı Kerîm’de: “Allâh katında dîn İslâm’dır …” (Âl-i İmrân, 19) buyurulmaktadır. Bu hakîkat, bir başka âyet-i kerîmede şöyle buyurulur: “Kim İslâm’dan başka bir dîn ararsa bilsin ki, ondan (böyle bir dîn) aslâ kabul edilmeyecek ve o âhırette de zarar edenlerden olacaktır.” (Âl-i İmrân, 85)

...

Peygamber Efendimiz (s.a.v) Cibril hadisinde “İslam Nedir?” sorusuna “–İslâm, Allah’tan başka ilâh olmadığına ve Muhammed’in Allah’ın Rasûlü olduğuna şehâdet etmen, namazı dosdoğru kılman, zekâtı vermen, Ramazan orucunu tutman, yoluna güç yetirip imkân bulduğun zaman Kâ’be’yi ziyâret (hac) etmendir” buyurdular.

“İman Nedir?” sorusuna “–Allah’a, meleklerine, kitaplarına, peygamberlerine, âhiret gününe inanmandır. Yine kadere, hayrına ve şerrine îmân etmendir” buyurdular.

İhsan Nedir? Rasûlullah Efendimiz (s.a.v): “–İhsân, Allah’a, onu görüyormuşsun gibi kulluk etmendir. Sen onu görmüyorsan da O seni mutlaka görüyor” buyurdular. (Müslim, Îmân 1, 5. Buhârî, Îmân 37; Tirmizi Îmân 4; Ebû Dâvûd, Sünnet 16)

Kuran-ı Kerim, Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen ilahi kitapların sonuncusudur. İlahi emirleri barındıran Kuran ve beraberinde Efendimizin (s.a.v) sünneti tüm Müslümanlar için yol gösterici rehberdir.

Tüm insanlığa rahmet olarak gönderilen örnek şahsiyet Peygamber Efendimiz Hz. Muhammed Mustafa (s.a.v) 23 senelik nebevi hayatında bizlere Kuran ve Sünneti miras olarak bırakmıştır. Nitekim hadis-i şerifte buyrulur: “Size iki şey bırakıyorum, onlara sımsıkı sarıldığınız sürece yolunuzu asla şaşırmazsınız. Bunlar; Allah’ın kitabı ve Peygamberinin sünnetidir.” (Muvatta’, Kader, 3.)

Tasavvuf; Cenâb-ı Hakkʼı kalben tanıyabilme sanatıdır. Tasavvuf; “îmân”ı “ihsân” gibi muhteşem ve muazzam bir ufka taşımanın diğer adıdır. Tasavvuf’i yola girmekten gaye istikamet üzere yaşayabilmektir. İstikâmet ise, Kitap ve Sünnet’e sımsıkı sarılmak, ilâhî ve nebevî tâlimatları kalbî derinlikle idrâk edip onları hayatın her safhasında vecd içinde yaşayabilmektir.

Dua, Allah Teâlâ ile irtibatta bulunmak; O’na gönülden yönelmek, meramını vâsıta kullanmadan arz etmek demektir. Hadisi şerifte "Bir şey istediğin vakit Allah'tan iste! Yardım dilediğin vakit Allah'tan dile!" buyrulmuştur. (Ahmed b. Hanbel, Müsned, 1/307)

Zikir, bütün tasavvufi terbiye yollarında nebevi bir üsul ve emanet olarak devam edegelmiştir. “…Bilesiniz ki kalpler ancak Allâh’ı zikretmekle huzur bulur.” (er-Ra‘d, 28) Zikir, açık veya gizli şekillerde, belirli adetlerde, farklı tertiplerde yapılan önemli bir esastır. Zikir, hatırlamaktır. Allah'ı hatırlamak farklı şekillerde olabilir. Kur'an okumak, dua etmek, istiğfar etmek, tefekkür etmek, "elhamdülillah" demek, şükretmek zikirdir.

İlim ve hâl kelimelerinden oluşmuş bir isim tamlaması olan ilmihal (ilm-i hâl) sözlükte "durum bilgisi" demektir. Bütün müslümanların dinî bilgi ve uygulama bakımından ihtiyaç duyduğu, bir bakıma müslüman olmanın ve müslümanlığın icaplarını yerine getirmenin ön şartı durumundaki fıkhi temel bilgiler ilmihal diye anılmıştır.

İslam ve İhsan web sitesinde İslam, İman, İbadet, Kuranımız, Peygamberimiz, Tasavvuf, Dualar ve Zikirler, İlmihal, Fıkıh, Hadis ve vb. konularda  güvenilir kaynaklardan bilgiye ulaşabilirsiniz.