Sıla-i Rahim: Rahmet ve Bereket Vesilemiz

Diyanet İşleri Başkanlığı tarafından hazırlanan bu haftaki cuma hutbesi “Sıla-i Rahim: Rahmet ve Bereket Vesilemiz” başlığıyla yayınlandı.

“Sıla-i Rahim: Rahmet ve Bereket Vesilemiz” başlığıyla yayınlanan bu haftaki cuma hutbesinde, müminler olarak sıla-i rahimi gözetmemiz; ailemiz, akrabalarımız, komşularımızla güzel ilişkiler kurmarmamız gerektiği belirtildi.

Hutbede, rahmet vesilesi olan sıla-i rahimin ihmal edimemesi ayet-i kerime ve hadislerle hatırlatıldı.

11.08.2023 tarihli cuma hutbesi...

SILA-İ RAHİM: RAHMET VE BEREKET VESİLEMİZ

Muhterem Müslümanlar!

Okuduğum ayet-i kerimede Yüce Rabbimiz şöyle buyuruyor: “…Adını anarak birbirinizden dilek ve istekte bulunduğunuz Allah’a karşı gelmekten ve akrabalık bağlarını koparmaktan sakının...”[1]

Okuduğum hadis-i şerifte ise Peygamber Efendimiz (s.a.s) şöyle buyuruyor: “Rızkının bol, ömrünün bereketli olmasını arzu eden, akrabalık bağını devam ettirsin.”[2]

Aziz Müminler!

Müminler olarak gözetmemiz gereken önemli değerlerden biri de sıla-i rahimdir. Sıla-i rahim; ailemizle, akrabalarımızla, komşularımızla güzel ilişkiler kurmaktır. Onlarla bağlarımızı koparmamaktır. Sevinçlerini ve hüzünlerini paylaşmaktır. İhtiyaç duydukları anda yardımlarına koşmaktır. Düştükleri vakit ellerinden tutup kaldırmaktır. Birbirimize şefkat, merhamet ve muhabbetle destek olmaktır.

Kıymetli Müslümanlar!

Sıla-i rahim, sadece bizimle ilişkilerini devam ettiren akrabalarımızla ilgilenmek, onların ziyaretinde bulunmak değildir. Bununla birlikte sıla-i rahim, aramayanı aramak, gelmeyene gitmek, hal hatır sormayanın halini ve hatırını sormaktır. Nitekim sahabeden biri Peygamberimiz (s.a.s)’e gelerek, “Ey Allah’ın Resûlü! Ben akrabalarımla ilişkilerimi sıcak tutmaya, irtibatımı devam ettirmeye çalışıyorum, onlarsa beni arayıp sormuyorlar. Ben onlara iyilik ediyorum, onlar bana kötülük ediyorlar.

Ben onlara yumuşak davranıyorum, onlar bana kaba davranıyorlar.” demişti. Bunun üzerine Resûl-i Ekrem (s.a.s), o sahabeye şöyle buyurmuştu: “Sen böyle davranmaya devam ettiğin sürece Allah’ın yardımı seninledir.”[3]

Değerli Müminler!

Teknolojinin baş döndürücü hızla ilerlediği bir dönemde yaşıyoruz. İstediğimiz anda dünyanın diğer ucundaki insanlarla hem sesli hem de görüntülü irtibat kurabiliyoruz. Ancak bütün bu gelişmelerin aksine gün geçtikçe birbirimizden daha da uzaklaşıyor, en yakınımız olan anne babamızı dahi ihmal edebiliyoruz. Her geçen gün kalabalıklar içinde yalnızlaşıyor ve bireyselleşiyoruz. Günümüzde, gözbebeği evlatlarının yolunu gözleyen, yalnızlığa terk edilmiş nice ana-babalar var. Halinin hatırının sorulmasını bekleyen nice akrabalarımız var. Bir nebze olsun dertlerinin paylaşılmasını, gönüllerinin alınmasını dileyen nice yakınlarımız var. Bir selama, içten bir tebessüme, samimiyet ve muhabbete muhtaç nice komşularımız var.

Aziz Müslümanlar!

Rahmet vesilesi olan sıla-i rahimi ihmal etmeyelim. Sıla-i rahimin bereketinden kendimizi mahrum bırakmayalım. Anne-babamızın gönlünü hoş tutalım. Akrabalarımızdan samimiyet ve muhabbeti, selamı ve içten bir tebessümü esirgemeyelim. Bayramlarda, düğün ve cenazelerinde onları yalnız bırakmayalım. Çocuklarımız, büyüklere hürmet etmeyi, yakınlarımızı sevindirmeyi bizden öğrensin. Yavrularımız, sevinçlerin paylaşıldıkça arttığını, üzüntülerin paylaşıldıkça azalacağını bizden görsün.

Hutbemi Allah Resûlü (s.a.s)’in bir hadis-i şerifi ile bitiriyorum: “Sıla-i rahim, Rahmân olan Allah’tan bir bağdır. Kim onunla irtibatını sürdürürse Allah da onunla irtibatını sürdürür; kim de onu koparırsa Allah da o kimseyle ilişkisini koparır.”[4]

Dipnotlar:

[1] Nisâ, 4/1. [2] Buhârî, Edep, 12. [3] Müslim, Birr, 22. [4] Tirmizî, Birr, 16.

Kaynak: Din Hizmetleri Genel Müdürlüğü

İslam ve İhsan

SILA-İ RAHİM (AKRABA ZİYARETİ) YAPMANIN ÖNEMİ NEDİR?

Sıla-i Rahim (Akraba Ziyareti) Yapmanın Önemi Nedir?

PAYLAŞ:                

YORUMLAR

İlk yorumu yapan siz olun!

Yorum Ekle

İslam ve İhsan

İslam, Hz. Adem’den Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen tüm dinlerin ortak adıdır. Bu gerçeği ifâde için Kur’ân-ı Kerîm’de: “Allâh katında dîn İslâm’dır …” (Âl-i İmrân, 19) buyurulmaktadır. Bu hakîkat, bir başka âyet-i kerîmede şöyle buyurulur: “Kim İslâm’dan başka bir dîn ararsa bilsin ki, ondan (böyle bir dîn) aslâ kabul edilmeyecek ve o âhırette de zarar edenlerden olacaktır.” (Âl-i İmrân, 85)

...

Peygamber Efendimiz (s.a.v) Cibril hadisinde “İslam Nedir?” sorusuna “–İslâm, Allah’tan başka ilâh olmadığına ve Muhammed’in Allah’ın Rasûlü olduğuna şehâdet etmen, namazı dosdoğru kılman, zekâtı vermen, Ramazan orucunu tutman, yoluna güç yetirip imkân bulduğun zaman Kâ’be’yi ziyâret (hac) etmendir” buyurdular.

“İman Nedir?” sorusuna “–Allah’a, meleklerine, kitaplarına, peygamberlerine, âhiret gününe inanmandır. Yine kadere, hayrına ve şerrine îmân etmendir” buyurdular.

İhsan Nedir? Rasûlullah Efendimiz (s.a.v): “–İhsân, Allah’a, onu görüyormuşsun gibi kulluk etmendir. Sen onu görmüyorsan da O seni mutlaka görüyor” buyurdular. (Müslim, Îmân 1, 5. Buhârî, Îmân 37; Tirmizi Îmân 4; Ebû Dâvûd, Sünnet 16)

Kuran-ı Kerim, Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen ilahi kitapların sonuncusudur. İlahi emirleri barındıran Kuran ve beraberinde Efendimizin (s.a.v) sünneti tüm Müslümanlar için yol gösterici rehberdir.

Tüm insanlığa rahmet olarak gönderilen örnek şahsiyet Peygamber Efendimiz Hz. Muhammed Mustafa (s.a.v) 23 senelik nebevi hayatında bizlere Kuran ve Sünneti miras olarak bırakmıştır. Nitekim hadis-i şerifte buyrulur: “Size iki şey bırakıyorum, onlara sımsıkı sarıldığınız sürece yolunuzu asla şaşırmazsınız. Bunlar; Allah’ın kitabı ve Peygamberinin sünnetidir.” (Muvatta’, Kader, 3.)

Tasavvuf; Cenâb-ı Hakkʼı kalben tanıyabilme sanatıdır. Tasavvuf; “îmân”ı “ihsân” gibi muhteşem ve muazzam bir ufka taşımanın diğer adıdır. Tasavvuf’i yola girmekten gaye istikamet üzere yaşayabilmektir. İstikâmet ise, Kitap ve Sünnet’e sımsıkı sarılmak, ilâhî ve nebevî tâlimatları kalbî derinlikle idrâk edip onları hayatın her safhasında vecd içinde yaşayabilmektir.

Dua, Allah Teâlâ ile irtibatta bulunmak; O’na gönülden yönelmek, meramını vâsıta kullanmadan arz etmek demektir. Hadisi şerifte "Bir şey istediğin vakit Allah'tan iste! Yardım dilediğin vakit Allah'tan dile!" buyrulmuştur. (Ahmed b. Hanbel, Müsned, 1/307)

Zikir, bütün tasavvufi terbiye yollarında nebevi bir üsul ve emanet olarak devam edegelmiştir. “…Bilesiniz ki kalpler ancak Allâh’ı zikretmekle huzur bulur.” (er-Ra‘d, 28) Zikir, açık veya gizli şekillerde, belirli adetlerde, farklı tertiplerde yapılan önemli bir esastır. Zikir, hatırlamaktır. Allah'ı hatırlamak farklı şekillerde olabilir. Kur'an okumak, dua etmek, istiğfar etmek, tefekkür etmek, "elhamdülillah" demek, şükretmek zikirdir.

İlim ve hâl kelimelerinden oluşmuş bir isim tamlaması olan ilmihal (ilm-i hâl) sözlükte "durum bilgisi" demektir. Bütün müslümanların dinî bilgi ve uygulama bakımından ihtiyaç duyduğu, bir bakıma müslüman olmanın ve müslümanlığın icaplarını yerine getirmenin ön şartı durumundaki fıkhi temel bilgiler ilmihal diye anılmıştır.

İslam ve İhsan web sitesinde İslam, İman, İbadet, Kuranımız, Peygamberimiz, Tasavvuf, Dualar ve Zikirler, İlmihal, Fıkıh, Hadis ve vb. konularda  güvenilir kaynaklardan bilgiye ulaşabilirsiniz.