Senin Kazancında Bir Problem Var!

Osman Nuri Topbaş Hocaefendi, zekatını veren bir müridin yaşadığı bir hadiseyi anlatıyor.

"SENİN KAZANCINDA BİR PROBLEM VAR!"

Evliyaullah'tan bir zat var. Müridi gelip dedi ki:

"Benim zekatım var, bunu kime vereyim?" O zat da dedi ki:

"En muhtaç olan kimseye ver." Mürit bir âmâ (kör) görünce; çalışacak durumu ve kimsesi olmadığını, garip olduğunu düşünerek zekatını âmâya verdi. Âmâ buna çok sevindi. Mürit ertesi gün, bu âmâyı başka bir âmâ ile konuşurken gördü. Âmâ dedi ki:

"Dün bir beyzade bana bir kese altın verdi. Öyle bir sevindim ki. Harabata gidip felekten bir gece çaldım." Bunu duyan mürit "eyvah eyvah" diyerek hemen Efendi'sine gitti.

"Efendi Hazretleri, böyle böyle oldu." Hak dostu da,

"Evladım, sana bir dirhem vereceğim. Bu dirhemi kime rastlarsan ver" dedi. Mürit bir delikanlı gördü. Zahiren ihtiyacı olan birine benzememesine rağmen üstadı öyle dediği için bir dirhemi ona verdi. O delikanlı da koynunda bulunan kuş ölüsünü çıkarıp çöpe attı. Mürit,

"Delikanlı senin halin bana muamma oldu. Sen kimsin? Bu attığın kuş nedir?" dedi. O delikanlı da,

"Ben yedi gündür iş arıyorum ama iş bulamadım. Yavrularım evde aç. 'Ölü bir keklik buldum. Bunu götürüp pişireceğim ama helal bir gıda gelirse onu vereceğim.' Siz bir dirhem verdiniz. Bununla gidip helal bir gıda alacağım. Evlatlarıma vereceğim.." dedi. Mürit sonra gidip üstadına durumu anlattı. Hak dostu da,

"Bak oğlum, demek ki senin kazancında bir problem var! Bunu telafi edeceksin" dedi.

İslam ve İhsan

ZEKAT KİMLERE VERİLİR?

Zekat Kimlere Verilir?

ZEKATIN VERİLECEĞİ 8 SINIF

Zekatın Verileceği 8 Sınıf

PAYLAŞ:                

YORUMLAR

İlk yorumu yapan siz olun!

Yorum Ekle

İslam ve İhsan

İslam, Hz. Adem’den Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen tüm dinlerin ortak adıdır. Bu gerçeği ifâde için Kur’ân-ı Kerîm’de: “Allâh katında dîn İslâm’dır …” (Âl-i İmrân, 19) buyurulmaktadır. Bu hakîkat, bir başka âyet-i kerîmede şöyle buyurulur: “Kim İslâm’dan başka bir dîn ararsa bilsin ki, ondan (böyle bir dîn) aslâ kabul edilmeyecek ve o âhırette de zarar edenlerden olacaktır.” (Âl-i İmrân, 85)

...

Peygamber Efendimiz (s.a.v) Cibril hadisinde “İslam Nedir?” sorusuna “–İslâm, Allah’tan başka ilâh olmadığına ve Muhammed’in Allah’ın Rasûlü olduğuna şehâdet etmen, namazı dosdoğru kılman, zekâtı vermen, Ramazan orucunu tutman, yoluna güç yetirip imkân bulduğun zaman Kâ’be’yi ziyâret (hac) etmendir” buyurdular.

“İman Nedir?” sorusuna “–Allah’a, meleklerine, kitaplarına, peygamberlerine, âhiret gününe inanmandır. Yine kadere, hayrına ve şerrine îmân etmendir” buyurdular.

İhsan Nedir? Rasûlullah Efendimiz (s.a.v): “–İhsân, Allah’a, onu görüyormuşsun gibi kulluk etmendir. Sen onu görmüyorsan da O seni mutlaka görüyor” buyurdular. (Müslim, Îmân 1, 5. Buhârî, Îmân 37; Tirmizi Îmân 4; Ebû Dâvûd, Sünnet 16)

Kuran-ı Kerim, Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen ilahi kitapların sonuncusudur. İlahi emirleri barındıran Kuran ve beraberinde Efendimizin (s.a.v) sünneti tüm Müslümanlar için yol gösterici rehberdir.

Tüm insanlığa rahmet olarak gönderilen örnek şahsiyet Peygamber Efendimiz Hz. Muhammed Mustafa (s.a.v) 23 senelik nebevi hayatında bizlere Kuran ve Sünneti miras olarak bırakmıştır. Nitekim hadis-i şerifte buyrulur: “Size iki şey bırakıyorum, onlara sımsıkı sarıldığınız sürece yolunuzu asla şaşırmazsınız. Bunlar; Allah’ın kitabı ve Peygamberinin sünnetidir.” (Muvatta’, Kader, 3.)

Tasavvuf; Cenâb-ı Hakkʼı kalben tanıyabilme sanatıdır. Tasavvuf; “îmân”ı “ihsân” gibi muhteşem ve muazzam bir ufka taşımanın diğer adıdır. Tasavvuf’i yola girmekten gaye istikamet üzere yaşayabilmektir. İstikâmet ise, Kitap ve Sünnet’e sımsıkı sarılmak, ilâhî ve nebevî tâlimatları kalbî derinlikle idrâk edip onları hayatın her safhasında vecd içinde yaşayabilmektir.

Dua, Allah Teâlâ ile irtibatta bulunmak; O’na gönülden yönelmek, meramını vâsıta kullanmadan arz etmek demektir. Hadisi şerifte "Bir şey istediğin vakit Allah'tan iste! Yardım dilediğin vakit Allah'tan dile!" buyrulmuştur. (Ahmed b. Hanbel, Müsned, 1/307)

Zikir, bütün tasavvufi terbiye yollarında nebevi bir üsul ve emanet olarak devam edegelmiştir. “…Bilesiniz ki kalpler ancak Allâh’ı zikretmekle huzur bulur.” (er-Ra‘d, 28) Zikir, açık veya gizli şekillerde, belirli adetlerde, farklı tertiplerde yapılan önemli bir esastır. Zikir, hatırlamaktır. Allah'ı hatırlamak farklı şekillerde olabilir. Kur'an okumak, dua etmek, istiğfar etmek, tefekkür etmek, "elhamdülillah" demek, şükretmek zikirdir.

İlim ve hâl kelimelerinden oluşmuş bir isim tamlaması olan ilmihal (ilm-i hâl) sözlükte "durum bilgisi" demektir. Bütün müslümanların dinî bilgi ve uygulama bakımından ihtiyaç duyduğu, bir bakıma müslüman olmanın ve müslümanlığın icaplarını yerine getirmenin ön şartı durumundaki fıkhi temel bilgiler ilmihal diye anılmıştır.

İslam ve İhsan web sitesinde İslam, İman, İbadet, Kuranımız, Peygamberimiz, Tasavvuf, Dualar ve Zikirler, İlmihal, Fıkıh, Hadis ve vb. konularda  güvenilir kaynaklardan bilgiye ulaşabilirsiniz.