Şafii Mezhebine Göre Namazın Sünnetleri

Şafii mezhebine göre namazın sünnetleri nelerdir? Madde madde şafii mezhebine göre namazın sünnetleri...

Beş vakit namazdan önce erkeklerin ezan okuması ve farz kılmadan önce kamet getirmesi sünnettir.

NAMAZ KILMA ESNASINDAKİ SÜNNETLER, ŞAFİ MEZHEBİNE GÖRE İKİYE AYRILIR

Namaz kılma esnasındaki sünnetler, Şafi mezhebine göre ikiye ayrılır.

Birincisine “Eb’az sünnetleri” (namazın cüz'ü gibi sayılan sünnetler) denir. Bu sünnetlerin herhangi biri unutulduğunda veya terk edildiğinde secde-i sehiv yapılır. 

İkincisine “Hey’et sünnetleri” denir. Bu sünnetlerin herhangi biri unutulduğunda veya terk edildiğinde secde-i sehiv yapılmasına gerek yoktur. Fakat terk edildiğinde sünnet sevabından istifade edilemez.

Namazın Eb’az Sünnetleri (Yapılmazsa Sehiv Secdesi Gerekir)

  • Sabah namazının ikinci rekâtında rükûdan kıyama kalktıktan sonra ayakta “Kunut” duasını okumak ve kunutta Peygamber Efendimiz (s.a.v.) ve âli (ehli beyti) üzerine salat ve selam getirmek.
  • 3 veya 4 rek’atli namazların birinci teşehhüdü için oturmak ve burada tahıyyat duâsını okumak.
  • Birinci Teşehhüd’de tahıyyat duâsından sonra Peygamber üzerine salat ve selam getirmek yani “Allâhümme salli alê Muhammedin abdike ve rasûlike’n-nebiyyi’l-ümmiyyi” demek.
  • Son Teşehhüd’de tahıyyat duâsından sonra Peygamber ve âli üzerine salat ve selam getirmek yani Allahümme salli ve bêrik duâlarını okumak.
  • Ramazan ayının 15. gününden sonra vitir namazının son rekatında rükûdan kıyama kalkınca Kunut duasını okumak ve Kunutta Peygamber Efendimize (s.a.v.) ve âline salavat getirmek.

Namazın Hey’et Sünnetleri (Yapılmazsa Sehiv Secdesi Gerekmez)

  • Niyeti tekbirden hemen önce, dil ile söylemek.
  • Namaz kılarken namazın en şerefli cüz’ü olan secde yerine bakmak. (Mescidi Haram’da namaz kılan kimse Ka’be’ye, cenaze namazında cenazeye ve teşehhüdte şehadet parmağını kaldırdığında şehadet parmağına bakabilir.)
  • Kıyamda durulurken, rüku ve secdede iki ayak arasını bir karış miktarı açmak. (Kadınlar rüku ve secdede kol, karın ve bacaklarını birbirlerine yaklaştırır)
  • İhram tekbirini gücü yetiyorsa ayakta getirmek.
  • İhram tekbiri alırken, rükûya giderken, rükûdan kalkarken ve ilk teşehhüdden sonra kıyama kalkarken elleri omuz hizasında kaldırmak. El kaldırma esnasında parmaklar normal açıklıkta, el ayası kıbleye gelecek şekilde ve başparmaklar kulak yumuşağı hizasında olmalıdır. [1] (Kadınlar fazla kaldırmazlar)
  • Cemaat ile münferiden kılanların kendi işitecekleri şekilde hafif sesle tekbir getirmeleri, imamın ise namazda tüm tekbirleri açıktan getirmesi.
  • Kıyamda sağ eli sol bilek üzerine gelecek şekilde bağlamak. Eller, göbeğin üstünde, göğsün altında, biraz sol tarafa meyilli olarak tutulmalıdır.
  • İhram tekbirinden sonra İftitah duâsını yani “Veccehtü’yü” okumak.
  • İlk rek’atte Fâtiha Sûresi’ni "Veccehtü vechiye..." ifadeleriyle başlayan namaza başlangıç duasından sonra okumak.
  • Her rek’atte Fatiha sûresini okumadan önce gizlice “Eûzü” çekmek.
  • Öğle ve ikindi namazlarında kıraati gizli yapmak; Akşam ve Yatsı namazlarının ilk iki rek’atinde, Sabah, Cuma ve Bayram namazının farzlarında açıktan yapmak. (Kıraat gündüz kılınan namazlarda gizli, teravih ve vitir namazı gibi gece kılınan tüm nafile ve kaza namazlarında cehri yapılır.)
  • Kıraatin açıktan yapıldığı namazlarda Fatiha başında açıktan “besmele” çekmek.
  • İftitah, euzü ve besmele arasında "subhanellâh" diyecek kadar durmak.
  • Fatiha’dan sonra “âmin” demek, açıktan okunan namazlarda “amin” ifadesini sesli söylemek, gizli okunan namazlarda gizli söylemek. (Kıraatin açıktan yapıldığı namazlarda “amin” dedikten sonra cemaatin Fatiha sûresini okuyabilmesi için imamın bir süre susması menduptur.)
  • Namazların ilk iki rek’atinde Fatiha suresinden sonra bir zammı sure veya en az bir satır uzunluğunda üç ayet okumak. (Cehri yapılan kıraatler esnasında imam, Fatiha’yı bitirinceye kadar cemaat sessiz durur. “Amin” dedikten sonra Fatihâ’ya başlar, Fatiha okuduktan sonra zammı sûre okumayıp imamı dinler.)
  • Birinci rekatta okunan zammı surenin ikinci rekâtta okunandan uzun olması.
  • Namaz kılarken, cemaatin yanılan imamı uyarması, tehlikenin farkına varmayan körü veya bir çocuğu uyarmak için erkeğin “sübhanellah” demesi, kadınların da sağ elin içini sol elin üstüne vurup ses çıkarması.
  • İtidâle kalkış haricinde bir fiilden başka bir fiile intikâl ederken tekbir getirmek.
  • Rükûda yere tam paralel olmak ve rükûya varınca ellerin içi ile diz kapaklarını kavramak. (Kadınlar dümdüz eğilmezler, kollarını sert pozisyonda tutmazlar)
  • Rükuya varınca üç defa “Sübhane rabbiyel azîm ve bihamdihî”  demek.
  • İtidale kalkarken "Semi allahü limen hamideh”  demek. Bunu imam ve cematin söylemesi. Tam doğrulunca “Rabbenâ lekel hamd...” demek.
  • Sabah namazının ikinci rek’atinde rükûdan doğrulduktan sonra kunut yapmak. Burada “Allahümmehdinî fîmen hedeyt” diye başlayan duâ okunur, imam bu duayı okurken çoğul ifade kullanır. Vitir namazında Hz. Ömer ra.’den rivâyet edilen “Allahümme innâ nesteînüke” duâsı okunabilir. Ülkede bir felaket söz konusu olduğunda farz namazların son rek’atinde rükûdan doğrulunca kunut yapılabilir.
  • Kunut okurken ellerin iç kısımları göğe doğru olacak şekilde kaldırmak. (Kunuttan sonra eller yüze sürülmez)
  • Secde yaparken elleri omuz hizasında yere koymak ve parmakları kapatmak.
  • Cemaat sıkışık olmadığında erkeklerin dirseklerini yerden ve bedenin yan taraflarından uzaklaştırması, kadının da tersine dirseklerini yanlarına yapıştırması.
  • Secdeye varılınca üç defa “Sübhane rabbiyel âlâ ve bihamdihî” demek. Tek başına nafile namaz kılanın secde esnasında duâları arttırması.
  • İki secde arasında “ Rabbığfirlî verhamnî vecburnî verzuknî vehdinî ve âfinî va’fu annî” duasını okumak.
  • İki secde yapınca hafif oturduktan sonra ayağa kalkmak. Buna istirahat oturuşu denilmektedir.
  • Secdeden ve teşehhüdden kalkarken dizleri ellerden önce kaldırmak, dizleri kaldırdıktan sonra da ellere dayanarak yerden kalkmak.
  • Oturuşlarda elleri dizlerin üzerine koymak.
  • Oturuşlarda sağ ayağı dikip sol ayağı yatırmak.
  • Celselerde, 3 ve 4 rek’atli namazların birinci oturuşunda iftiraş oturuşu ve her namazın son oturuşunda teverrük oturuşu yapmak. (kadınlar her iki oturuşta da teverrük oturuşu yapar)
  • Teşehhüd oturuşlarında elleri dizler üzerine koymak sağ el ile tevhid işareti yapmak. Sağ el sağ dize konduğunda serçe, yüzük ve orta parmak bükülür, teşehhüd sonunda kelime-i şehâdet söylenirken “illallah” denildiği sırada işaret parmağı kaldırılır.
  • İlk oturuşta teşehhüdden sonra Peygamberimize salavat okumak, son oturuşta “Salli” “Barik” duâlarını tamamlayıp “hamîdün mecid” ifadesine kadar okumak.
  • Son oturuşta teşehhüd ve salavat’tan sonra Allah rasûlü (s.a.v.)’den nakledilen dûalardan okumak.
  • Namaz bitiminde iki selam vermek, ilk selamı sağa diğerini sola vermek.
  • Namaz sonunda meşhur olan zikir, tesbih ve duâları yapmak. (Namaz bitince Ayete’l-Kürsi’yi okunur, 33 kere “Sübhanellah”, “Elhamdülillah”, “Allahü ekber” diyerek malum tesbihatlar yapılır.)
  • Namaz bitince el açılarak duâ edilir. Çünkü farz namazların akabinde yapılan duâlar kabul olunan duâlardandır.

Sünnetlerine uymakla namaz tamamlanmış olur. Bunların terki namaz sevabının azalmasına sebep olur.

Sabah ve öğle namazlarında “Hucurât” ile “Nebe’” sûresi arasındaki tıval-ı mufassal denilen sûrelerden, ikindi ve yatsı namazlarında “Nebe’” ile “Duhâ” arasındaki evsât-ı mufasssal denilen sûrelerden, akşam namazında “Duhâ”dan sonraki kısâr-ı mufassal denilen surelerden okumak, Cuma günü sabah namazının ilk rek’atinde “Secde” sûresini, ikinci rek’atinde “İnsan” sûresini okumak müstehaptır.

Nafile namaz kılmak için yer müsaitse farz namazdaki yerini değiştirmek mümkünse evine gidip nafileyi kılmak faziletlidir.

Namazda bulunan kimsenin, Allah’ın (c.c.) azâmetini hatırlayıp dünyevi ve lüzumsuz şeylerle kalbini meşgul etmemesi; sağ ve sola bakmaktan kendini menetmesi, okuduğu Fatiha, tahiyyat ve ezkârın manasını düşünmesi, huşû ile namaz kılmaya çalışması gerekir.

Namazı sükûnet içinde kılmak, namazda esnemeyi gidermeye çalışmak müstehaptır.

Sünnetlere ve âdaplarına riayet edildiğinde namaz, Peygamber -aleyhisselâm-’ın tarif et­tiği gibi kılınmış olur. Kişinin Allah’ın huzurunda olduğunu bilip güzel bir kıyafetle namaz kılması, kadınların yalnız bile olsa çorap giymesi, içini göstermeyen kıyafetle namaz kılması, erkeklerin de namazda başını örtmek için sarık sarması veya takke kullanması namazın adaplarındandır.

[1] Nevevî, el-Mecmû; 3/262

İslam ve İhsan

ŞAFİİ MEZHEBİNE GÖRE NAMAZIN RÜKÜNLERİ NELERDİR?

Şafii Mezhebine Göre Namazın Rükünleri Nelerdir?

PAYLAŞ:                

YORUMLAR

İlk yorumu yapan siz olun!

Yorum Ekle

İslam ve İhsan

İslam, Hz. Adem’den Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen tüm dinlerin ortak adıdır. Bu gerçeği ifâde için Kur’ân-ı Kerîm’de: “Allâh katında dîn İslâm’dır …” (Âl-i İmrân, 19) buyurulmaktadır. Bu hakîkat, bir başka âyet-i kerîmede şöyle buyurulur: “Kim İslâm’dan başka bir dîn ararsa bilsin ki, ondan (böyle bir dîn) aslâ kabul edilmeyecek ve o âhırette de zarar edenlerden olacaktır.” (Âl-i İmrân, 85)

...

Peygamber Efendimiz (s.a.v) Cibril hadisinde “İslam Nedir?” sorusuna “–İslâm, Allah’tan başka ilâh olmadığına ve Muhammed’in Allah’ın Rasûlü olduğuna şehâdet etmen, namazı dosdoğru kılman, zekâtı vermen, Ramazan orucunu tutman, yoluna güç yetirip imkân bulduğun zaman Kâ’be’yi ziyâret (hac) etmendir” buyurdular.

“İman Nedir?” sorusuna “–Allah’a, meleklerine, kitaplarına, peygamberlerine, âhiret gününe inanmandır. Yine kadere, hayrına ve şerrine îmân etmendir” buyurdular.

İhsan Nedir? Rasûlullah Efendimiz (s.a.v): “–İhsân, Allah’a, onu görüyormuşsun gibi kulluk etmendir. Sen onu görmüyorsan da O seni mutlaka görüyor” buyurdular. (Müslim, Îmân 1, 5. Buhârî, Îmân 37; Tirmizi Îmân 4; Ebû Dâvûd, Sünnet 16)

Kuran-ı Kerim, Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen ilahi kitapların sonuncusudur. İlahi emirleri barındıran Kuran ve beraberinde Efendimizin (s.a.v) sünneti tüm Müslümanlar için yol gösterici rehberdir.

Tüm insanlığa rahmet olarak gönderilen örnek şahsiyet Peygamber Efendimiz Hz. Muhammed Mustafa (s.a.v) 23 senelik nebevi hayatında bizlere Kuran ve Sünneti miras olarak bırakmıştır. Nitekim hadis-i şerifte buyrulur: “Size iki şey bırakıyorum, onlara sımsıkı sarıldığınız sürece yolunuzu asla şaşırmazsınız. Bunlar; Allah’ın kitabı ve Peygamberinin sünnetidir.” (Muvatta’, Kader, 3.)

Tasavvuf; Cenâb-ı Hakkʼı kalben tanıyabilme sanatıdır. Tasavvuf; “îmân”ı “ihsân” gibi muhteşem ve muazzam bir ufka taşımanın diğer adıdır. Tasavvuf’i yola girmekten gaye istikamet üzere yaşayabilmektir. İstikâmet ise, Kitap ve Sünnet’e sımsıkı sarılmak, ilâhî ve nebevî tâlimatları kalbî derinlikle idrâk edip onları hayatın her safhasında vecd içinde yaşayabilmektir.

Dua, Allah Teâlâ ile irtibatta bulunmak; O’na gönülden yönelmek, meramını vâsıta kullanmadan arz etmek demektir. Hadisi şerifte "Bir şey istediğin vakit Allah'tan iste! Yardım dilediğin vakit Allah'tan dile!" buyrulmuştur. (Ahmed b. Hanbel, Müsned, 1/307)

Zikir, bütün tasavvufi terbiye yollarında nebevi bir üsul ve emanet olarak devam edegelmiştir. “…Bilesiniz ki kalpler ancak Allâh’ı zikretmekle huzur bulur.” (er-Ra‘d, 28) Zikir, açık veya gizli şekillerde, belirli adetlerde, farklı tertiplerde yapılan önemli bir esastır. Zikir, hatırlamaktır. Allah'ı hatırlamak farklı şekillerde olabilir. Kur'an okumak, dua etmek, istiğfar etmek, tefekkür etmek, "elhamdülillah" demek, şükretmek zikirdir.

İlim ve hâl kelimelerinden oluşmuş bir isim tamlaması olan ilmihal (ilm-i hâl) sözlükte "durum bilgisi" demektir. Bütün müslümanların dinî bilgi ve uygulama bakımından ihtiyaç duyduğu, bir bakıma müslüman olmanın ve müslümanlığın icaplarını yerine getirmenin ön şartı durumundaki fıkhi temel bilgiler ilmihal diye anılmıştır.

İslam ve İhsan web sitesinde İslam, İman, İbadet, Kuranımız, Peygamberimiz, Tasavvuf, Dualar ve Zikirler, İlmihal, Fıkıh, Hadis ve vb. konularda  güvenilir kaynaklardan bilgiye ulaşabilirsiniz.