Sadettin Ökten Kimdir?

Sadettin Ökten, Türk yazar, emekli öğretim üyesidir. Babası Celalettin Ökten, hayatı boyunca imam hatip okullarının açılması ve yaygınlaşması için mücadele eden Türkiye’nin ilk imam hatip lisesi müdürüdür.

1942 yılında İstanbul’da doğdu. 1959’da Vefa Lisesini bitirdi. 1964’te İTÜ İnşaat Fakültesi’nden mezun oldu. Aynı yıl İTÜ Mimarlık Fakültesi’ne asistan olarak kabul edildi. 1971–73 yıllarında ABD’de misafir doktora öğrencisi olarak bulundu. Askerlik görevini 1974–75 yıllarında Genelkurmay Bilgi İşlem Dairesi’nde tamamladı. 1977’de doktor unvanını aldı. 1979–80 akademik yılında Belçika’da bilimsel araştırmalar yaptı. 1982 yılında doçentliğe yükseltildi. 1985’te Mimar Sinan Güzel Sanatlar Üniversitesi’ne geçti. 1989’da profesörlüğe yükseltildi. 2004 yılında kendi isteği ile emekliye ayrıldı.

Sadettin Ökten, yapı mühendisliği alanındaki eğitim-öğretim ve araştırma faaliyetlerinin yanında proje düzeyinde mesleki uygulamalar da yapmış ve yapmaktadır. Ayrıca bilim tarihi ve felsefesi, kültür, medeniyet ve sanat alanlarında özel ilgi sahibidir. Bu konudaki çalışmalarını farklı üniversitelerde verdiği Bilim Tarihi, Yapı Teknolojisi Tarihi, Kent Kültürü ve Kent Estetiği dersleri ile değerlendirmiştir. Halen mesleki faaliyetinin yanı sıra kültür ve sanat alanındaki ilgilerini de sürdürmektedir.

SADETTİN ÖKTEN'İN ESERLERİ

  • Gelenek Sanat ve Medeniyet
  • Fincanımda Cola Var
  • Örselenmiş Osmanlı’dan Medeniyet Umuduna
  • Yahya Kemal'den Bugüne İstanbul
  • Yahya Kemal’in İstanbul’u ve Devamı
  • Yahya Kemal’in Rüzgârıyla Düşünceler ve Duyuşlar
  • Mesken ve Mesken Mimarimiz
  • İçimde AVM Var
  • Hayatımdan Portreler

Sadettin Ökten ile Kemal Sayar'ın Erkam Radyo'da sunduğu Gönül Sadası programını da dinleyebilirsiniz: http://erkamradyo.com/gonul-sadasi.html

Ayrıca kendisi ile Altınoluk Dergisi'nde yıllar evvel yapılmış söyleşiyi de şuradan okuyabilirsiniz: Tıklayınız

İslam ve İhsan

CELALETTİN ÖKTEN KİMDİR?

Celalettin Ökten Kimdir?

PAYLAŞ:                

YORUMLAR

İlk yorumu yapan siz olun!

Yorum Ekle

İslam ve İhsan

İslam, Hz. Adem’den Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen tüm dinlerin ortak adıdır. Bu gerçeği ifâde için Kur’ân-ı Kerîm’de: “Allâh katında dîn İslâm’dır …” (Âl-i İmrân, 19) buyurulmaktadır. Bu hakîkat, bir başka âyet-i kerîmede şöyle buyurulur: “Kim İslâm’dan başka bir dîn ararsa bilsin ki, ondan (böyle bir dîn) aslâ kabul edilmeyecek ve o âhırette de zarar edenlerden olacaktır.” (Âl-i İmrân, 85)

...

Peygamber Efendimiz (s.a.v) Cibril hadisinde “İslam Nedir?” sorusuna “–İslâm, Allah’tan başka ilâh olmadığına ve Muhammed’in Allah’ın Rasûlü olduğuna şehâdet etmen, namazı dosdoğru kılman, zekâtı vermen, Ramazan orucunu tutman, yoluna güç yetirip imkân bulduğun zaman Kâ’be’yi ziyâret (hac) etmendir” buyurdular.

“İman Nedir?” sorusuna “–Allah’a, meleklerine, kitaplarına, peygamberlerine, âhiret gününe inanmandır. Yine kadere, hayrına ve şerrine îmân etmendir” buyurdular.

İhsan Nedir? Rasûlullah Efendimiz (s.a.v): “–İhsân, Allah’a, onu görüyormuşsun gibi kulluk etmendir. Sen onu görmüyorsan da O seni mutlaka görüyor” buyurdular. (Müslim, Îmân 1, 5. Buhârî, Îmân 37; Tirmizi Îmân 4; Ebû Dâvûd, Sünnet 16)

Kuran-ı Kerim, Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen ilahi kitapların sonuncusudur. İlahi emirleri barındıran Kuran ve beraberinde Efendimizin (s.a.v) sünneti tüm Müslümanlar için yol gösterici rehberdir.

Tüm insanlığa rahmet olarak gönderilen örnek şahsiyet Peygamber Efendimiz Hz. Muhammed Mustafa (s.a.v) 23 senelik nebevi hayatında bizlere Kuran ve Sünneti miras olarak bırakmıştır. Nitekim hadis-i şerifte buyrulur: “Size iki şey bırakıyorum, onlara sımsıkı sarıldığınız sürece yolunuzu asla şaşırmazsınız. Bunlar; Allah’ın kitabı ve Peygamberinin sünnetidir.” (Muvatta’, Kader, 3.)

Tasavvuf; Cenâb-ı Hakkʼı kalben tanıyabilme sanatıdır. Tasavvuf; “îmân”ı “ihsân” gibi muhteşem ve muazzam bir ufka taşımanın diğer adıdır. Tasavvuf’i yola girmekten gaye istikamet üzere yaşayabilmektir. İstikâmet ise, Kitap ve Sünnet’e sımsıkı sarılmak, ilâhî ve nebevî tâlimatları kalbî derinlikle idrâk edip onları hayatın her safhasında vecd içinde yaşayabilmektir.

Dua, Allah Teâlâ ile irtibatta bulunmak; O’na gönülden yönelmek, meramını vâsıta kullanmadan arz etmek demektir. Hadisi şerifte "Bir şey istediğin vakit Allah'tan iste! Yardım dilediğin vakit Allah'tan dile!" buyrulmuştur. (Ahmed b. Hanbel, Müsned, 1/307)

Zikir, bütün tasavvufi terbiye yollarında nebevi bir üsul ve emanet olarak devam edegelmiştir. “…Bilesiniz ki kalpler ancak Allâh’ı zikretmekle huzur bulur.” (er-Ra‘d, 28) Zikir, açık veya gizli şekillerde, belirli adetlerde, farklı tertiplerde yapılan önemli bir esastır. Zikir, hatırlamaktır. Allah'ı hatırlamak farklı şekillerde olabilir. Kur'an okumak, dua etmek, istiğfar etmek, tefekkür etmek, "elhamdülillah" demek, şükretmek zikirdir.

İlim ve hâl kelimelerinden oluşmuş bir isim tamlaması olan ilmihal (ilm-i hâl) sözlükte "durum bilgisi" demektir. Bütün müslümanların dinî bilgi ve uygulama bakımından ihtiyaç duyduğu, bir bakıma müslüman olmanın ve müslümanlığın icaplarını yerine getirmenin ön şartı durumundaki fıkhi temel bilgiler ilmihal diye anılmıştır.

İslam ve İhsan web sitesinde İslam, İman, İbadet, Kuranımız, Peygamberimiz, Tasavvuf, Dualar ve Zikirler, İlmihal, Fıkıh, Hadis ve vb. konularda  güvenilir kaynaklardan bilgiye ulaşabilirsiniz.