Ramazan Fırsatını Kaçırmayın!

Bu cihâna gönderilme gâyemiz olan kulluk şuurumuzu takviye etmek için, müstesnâ bir fırsat olan Ramazan ayının ihyası ve dikkat etmemiz gereken hususlar...

Hüdâyî Hazretleri buyurur:

Mâsivâ hubbun[4] aradan süregör,
Zât-ı bî-çûne[5] Hüdâyî eregör,
Bezm-i vahdette safâlar süregör,
Geldi lûtf ile mübârek Ramazan…

Hüdâyî Hazretleri bu mısrâlarında, kendi şahsında bizlere şöyle sesleniyor:

“Cenâb-ı Hak ile aranda perde olan süflî muhabbetleri gönlünden çıkar! Ey Hüdâyî! O eşi-benzeri olmayan ve hikmetinden suâl olunmayan Yüce Zâtʼın rızâsına er! Oʼnun vahdet meclisinde safâlar sür! Zira Cenâb-ı Hakkʼın lûtfuyla mübârek Ramazan ayı geldi!”

Günahlardan, Gafletten, Dünya ve Âhiretimize Fayda Vermeyen İşlerden El Çekmeliyiz

Ramazan ayında günahlardan, gafletten, dünya ve âhiretimize fayda vermeyen işlerden el çekmeliyiz. Midemize oruç tutturduğumuz gibi, bizi Hakʼtan gâfil bırakan fânî muhabbetlerle meşguliyeti de terk ederek, gönül tahtımızı onun gerçek sahibi olan Allah Teâlâʼya hasretmeliyiz. Yani mâsivâya karşı, bir nevî “gönül orucu” da tutmalıyız.

Oruçluyken ağzımıza bir şey girmemesine dikkat ettiğimiz gibi, ağzımızdan çıkan her kelimeye de dikkat etmeliyiz. Bilhassa orucun feyz ve rûhâniyetini zedeleyen gıybet, dedikodu, nemîme/söz taşıma ve lüzumsuz konuşmalara karşı “sükût orucu” tutmalıyız. Gözümüzü ve kulağımızı Rabbimizʼin râzı olmadığı ses ve görüntülerle kirletmekten sakınmalıyız.

İş dünyasında çeşitli meslek erbâbının belli aralıklarla yaptıkları fuarlar olur. Büyük bir müsâbakaya hazırlanan sporcuların girdikleri kamplar ve mühim bir imtihana hazırlanan talebelerin yoğunlaştırılmış kursları olur. Bu safhada, sâir zamanlarda yapılan pek çok meşgale terk edilir. Âdeta ihtilâttan men kararı alınır, yani hedefleri dışındaki her şeyle irtibatları kesilir. Zira bedenî, zihnî ve hissî bütün kuvvetlerini, önlerindeki asıl işe tahsis etmeleri istenir. Zihnî ve kalbî dağınıklığa aslâ müsâade edilmez.

İşte bu cihanda bir ebediyet yolcusu olan ve âhiret azığı hazırlamakla mükellef bulunan mü’minin de, fânî ve nefsânî câzibeler dikkatini dağıtmakta, ona esas hayatın âhiret olduğunu unutturmakta, dolayısıyla da onu aslî vazifelerinden alıkoymaktadır. Günümüzde bilhassa internet, televizyon, cep telefonları ve bilumum ekranlardan gelen menfî yayınlar, bu hususta zihinleri ve kalpleri bulandırmaktadır.

İşte Ramazân-ı Şerîf, ferdî ve içtimâî ibadetlere teksif olarak;

‒Zamâne şerlerinin hayatımızda işgal ettiği sahayı asgarîye indirmek,

‒Gönül dünyamıza çöken gaflet sislerini dağıtmak ve

‒Bu cihâna gönderilme gâyemiz olan kulluk şuurumuzu takviye etmek için, müstesnâ bir fırsattır.

Kaynak: Osman Nuri Topbaş, Altınoluk Dergisi, 2023 – Nisan, Sayı: 446

İslam ve İhsan

RAMAZAN’I DAHA İYİ NASIL DEĞERLENDİREBİLİRİZ?

Ramazan’ı Daha İyi Nasıl Değerlendirebiliriz?

RAMAZAN AYI'NIN KIYMETİ VE FAZİLETİ NEDİR?

Ramazan Ayı'nın Kıymeti ve Fazileti Nedir?

RAMAZAN GECESİ SAHURDA YAPILACAK DUA VE İBADETLER

Ramazan Gecesi Sahurda Yapılacak Dua ve İbadetler

RAMAZÂN-I ŞERÎFİ İDRAK VE İHYÂ HAKKINDA OSMAN NÛRİ TOPBAŞ HOCAEFENDİ İLE MÜLÂKAT

Ramazân-ı Şerîfi İdrak ve İhyâ Hakkında Osman Nûri TOPBAŞ Hocaefendi ile Mülâkat

RAMAZAN AYINDA YAPILACAK İBADETLER

Ramazan Ayında Yapılacak İbadetler

ORUÇ VE RAMAZAN İLE İLGİLİ AYET VE HADİSLER

Oruç ve Ramazan İle İlgili Ayet ve Hadisler

PAYLAŞ:                

YORUMLAR

İlk yorumu yapan siz olun!

Yorum Ekle

İslam ve İhsan

İslam, Hz. Adem’den Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen tüm dinlerin ortak adıdır. Bu gerçeği ifâde için Kur’ân-ı Kerîm’de: “Allâh katında dîn İslâm’dır …” (Âl-i İmrân, 19) buyurulmaktadır. Bu hakîkat, bir başka âyet-i kerîmede şöyle buyurulur: “Kim İslâm’dan başka bir dîn ararsa bilsin ki, ondan (böyle bir dîn) aslâ kabul edilmeyecek ve o âhırette de zarar edenlerden olacaktır.” (Âl-i İmrân, 85)

...

Peygamber Efendimiz (s.a.v) Cibril hadisinde “İslam Nedir?” sorusuna “–İslâm, Allah’tan başka ilâh olmadığına ve Muhammed’in Allah’ın Rasûlü olduğuna şehâdet etmen, namazı dosdoğru kılman, zekâtı vermen, Ramazan orucunu tutman, yoluna güç yetirip imkân bulduğun zaman Kâ’be’yi ziyâret (hac) etmendir” buyurdular.

“İman Nedir?” sorusuna “–Allah’a, meleklerine, kitaplarına, peygamberlerine, âhiret gününe inanmandır. Yine kadere, hayrına ve şerrine îmân etmendir” buyurdular.

İhsan Nedir? Rasûlullah Efendimiz (s.a.v): “–İhsân, Allah’a, onu görüyormuşsun gibi kulluk etmendir. Sen onu görmüyorsan da O seni mutlaka görüyor” buyurdular. (Müslim, Îmân 1, 5. Buhârî, Îmân 37; Tirmizi Îmân 4; Ebû Dâvûd, Sünnet 16)

Kuran-ı Kerim, Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen ilahi kitapların sonuncusudur. İlahi emirleri barındıran Kuran ve beraberinde Efendimizin (s.a.v) sünneti tüm Müslümanlar için yol gösterici rehberdir.

Tüm insanlığa rahmet olarak gönderilen örnek şahsiyet Peygamber Efendimiz Hz. Muhammed Mustafa (s.a.v) 23 senelik nebevi hayatında bizlere Kuran ve Sünneti miras olarak bırakmıştır. Nitekim hadis-i şerifte buyrulur: “Size iki şey bırakıyorum, onlara sımsıkı sarıldığınız sürece yolunuzu asla şaşırmazsınız. Bunlar; Allah’ın kitabı ve Peygamberinin sünnetidir.” (Muvatta’, Kader, 3.)

Tasavvuf; Cenâb-ı Hakkʼı kalben tanıyabilme sanatıdır. Tasavvuf; “îmân”ı “ihsân” gibi muhteşem ve muazzam bir ufka taşımanın diğer adıdır. Tasavvuf’i yola girmekten gaye istikamet üzere yaşayabilmektir. İstikâmet ise, Kitap ve Sünnet’e sımsıkı sarılmak, ilâhî ve nebevî tâlimatları kalbî derinlikle idrâk edip onları hayatın her safhasında vecd içinde yaşayabilmektir.

Dua, Allah Teâlâ ile irtibatta bulunmak; O’na gönülden yönelmek, meramını vâsıta kullanmadan arz etmek demektir. Hadisi şerifte "Bir şey istediğin vakit Allah'tan iste! Yardım dilediğin vakit Allah'tan dile!" buyrulmuştur. (Ahmed b. Hanbel, Müsned, 1/307)

Zikir, bütün tasavvufi terbiye yollarında nebevi bir üsul ve emanet olarak devam edegelmiştir. “…Bilesiniz ki kalpler ancak Allâh’ı zikretmekle huzur bulur.” (er-Ra‘d, 28) Zikir, açık veya gizli şekillerde, belirli adetlerde, farklı tertiplerde yapılan önemli bir esastır. Zikir, hatırlamaktır. Allah'ı hatırlamak farklı şekillerde olabilir. Kur'an okumak, dua etmek, istiğfar etmek, tefekkür etmek, "elhamdülillah" demek, şükretmek zikirdir.

İlim ve hâl kelimelerinden oluşmuş bir isim tamlaması olan ilmihal (ilm-i hâl) sözlükte "durum bilgisi" demektir. Bütün müslümanların dinî bilgi ve uygulama bakımından ihtiyaç duyduğu, bir bakıma müslüman olmanın ve müslümanlığın icaplarını yerine getirmenin ön şartı durumundaki fıkhi temel bilgiler ilmihal diye anılmıştır.

İslam ve İhsan web sitesinde İslam, İman, İbadet, Kuranımız, Peygamberimiz, Tasavvuf, Dualar ve Zikirler, İlmihal, Fıkıh, Hadis ve vb. konularda  güvenilir kaynaklardan bilgiye ulaşabilirsiniz.