Ramazan Ayı'nın Kıymeti ve Fazileti Nedir?

Ramazân-ı Şerîf Âlemlerin Rabbiʼnin bizlere lûtfettiği paha biçilmez bir hediyesidir. Dolayısıyla bu ilâhî armağan için cân u gönülden şükretmemiz, onun kadr u kıymetini bilip sâlih amellerle ihyâsına çalışmamız, Cenâb-ı Hakkʼın biz kulları üzerindeki bir hakkıdır.

Hüdâyî Hazretleri buyurur:

“Mekânlarda nice şeref var ise, Harem-i Muhteremʼde olan amellerin (fazîleti) nice kat kat ve pek çok olduğu gibi, zamanlarda dahî Ramazân-ı Şerîf öyledir. Sâir aylarda olan amellerden kat kat fazîletlidir. Müʼminler çalışalar, tâ ki Hakkʼın yakınlığına ve vuslata erişeler.”[1]

Cenâb-ı Hak, bazı mekânlar gibi, bazı vakitleri de diğerlerine üstün kılmıştır. O vakitlerde yapılan ibadetlere, sâir zamanlarda yapılanlardan kat kat fazla ecir vaad etmiştir. On bir ayın sultanı Ramazân-ı Şerîf de böyle bir mânevî hazine mevkiindedir.

Ham ve nâdan bir kalple bakıldığı zaman, Ramazan gün ve gecelerinin diğer aylardaki gün ve gecelerden bir farkı yoktur. Fakat îman ufkundan bakıldığında Ramazân-ı Şerîf; “Evveli rahmet, ortası mağfiret, sonu da Cehennemʼden kurtuluş”[2] vesîlesi olan, ilâhî müjdelerle dolu bir kazanç mevsimidir.

Nasıl ki bize sevdiğimiz biri kıymetli bir hediye gönderse, ona müteşekkir olur, verdiği hediyeye de son derece ihtimam gösterirsek; Ramazân-ı Şerîf de Âlemlerin Rabbiʼnin bizlere lûtfettiği paha biçilmez bir hediyesidir. Dolayısıyla bu ilâhî armağan için cân u gönülden şükretmemiz, onun kadr u kıymetini bilip sâlih amellerle ihyâsına çalışmamız, Cenâb-ı Hakkʼın biz kulları üzerindeki bir hakkıdır.

Buna mukâbil, bu ilâhî lûtfa bîgâne kalmak ise; büyük bir duygusuzluk, hattâ nankörlüktür.

HASAT VAKTİ

Ebû Bekir el-Belhî -rahmetullâhi aleyh- şöyle buyuruyor:

“Receb ayı, tohumu ekme ayıdır. Şâban ayı, ekilen tohumu sulama ayıdır. Ramazan ayı ise, mahsulü hasat etme ayıdır.”

İşte bu mânevî hasat mevsiminde âhiret azığımızı güzelce tedârik edebilmek için, her zamankinden daha fazla gayret-i dîniyye sahibi olmalıyız. Buna mukâbil, ilâhî gazabı celbeden her şeyden de büyük bir titizlikle sakınmalıyız. Zira bu mübârek ayda ecirler kat kat artırıldığı gibi, bu kıymetli zamanda gösterilecek gaflet, nefsâniyet, tembellik ve ihmâl de sâir zamanlara göre çok daha büyük bir mahrûmiyete, hattâ azâba müncer olur.

Nitekim Peygamber Efendimiz -sallâllâhu aleyhi ve sellem-, Ramazân-ı Şerîf’te gaflet ve ihmalleri sebebiyle ilâhî rahmetten mahrum kalanların, bedbaht kimseler olduğunu haber vermiştir.[3]

Dipnotlar:

[1] Bkz. Aziz Mahmud Hüdâyî, Sohbetler (Hazırlayan: Sâfi Arpaguş), 21. Sohbet, Vefâ Yay. İst. 2010.

[2] Bkz. İbn-i Huzeyme, Sahîh, III, 191.

[3] Bkz. Heysemî, Mecmau’z-Zevâid, III, 344.

Kaynak: Osman Nuri Topbaş, Altınoluk Dergisi, 2023 – Nisan, Sayı: 446

İslam ve İhsan

RAMAZAN GECESİ SAHURDA YAPILACAK DUA VE İBADETLER

Ramazan Gecesi Sahurda Yapılacak Dua ve İbadetler

RAMAZÂN-I ŞERÎFİ İDRAK VE İHYÂ HAKKINDA OSMAN NÛRİ TOPBAŞ HOCAEFENDİ İLE MÜLÂKAT

Ramazân-ı Şerîfi İdrak ve İhyâ Hakkında Osman Nûri TOPBAŞ Hocaefendi ile Mülâkat

RAMAZAN AYINDA YAPILACAK İBADETLER

Ramazan Ayında Yapılacak İbadetler

ORUÇ VE RAMAZAN İLE İLGİLİ AYET VE HADİSLER

Oruç ve Ramazan İle İlgili Ayet ve Hadisler

PAYLAŞ:                

YORUMLAR

İlk yorumu yapan siz olun!

Yorum Ekle

İslam ve İhsan

İslam, Hz. Adem’den Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen tüm dinlerin ortak adıdır. Bu gerçeği ifâde için Kur’ân-ı Kerîm’de: “Allâh katında dîn İslâm’dır …” (Âl-i İmrân, 19) buyurulmaktadır. Bu hakîkat, bir başka âyet-i kerîmede şöyle buyurulur: “Kim İslâm’dan başka bir dîn ararsa bilsin ki, ondan (böyle bir dîn) aslâ kabul edilmeyecek ve o âhırette de zarar edenlerden olacaktır.” (Âl-i İmrân, 85)

...

Peygamber Efendimiz (s.a.v) Cibril hadisinde “İslam Nedir?” sorusuna “–İslâm, Allah’tan başka ilâh olmadığına ve Muhammed’in Allah’ın Rasûlü olduğuna şehâdet etmen, namazı dosdoğru kılman, zekâtı vermen, Ramazan orucunu tutman, yoluna güç yetirip imkân bulduğun zaman Kâ’be’yi ziyâret (hac) etmendir” buyurdular.

“İman Nedir?” sorusuna “–Allah’a, meleklerine, kitaplarına, peygamberlerine, âhiret gününe inanmandır. Yine kadere, hayrına ve şerrine îmân etmendir” buyurdular.

İhsan Nedir? Rasûlullah Efendimiz (s.a.v): “–İhsân, Allah’a, onu görüyormuşsun gibi kulluk etmendir. Sen onu görmüyorsan da O seni mutlaka görüyor” buyurdular. (Müslim, Îmân 1, 5. Buhârî, Îmân 37; Tirmizi Îmân 4; Ebû Dâvûd, Sünnet 16)

Kuran-ı Kerim, Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen ilahi kitapların sonuncusudur. İlahi emirleri barındıran Kuran ve beraberinde Efendimizin (s.a.v) sünneti tüm Müslümanlar için yol gösterici rehberdir.

Tüm insanlığa rahmet olarak gönderilen örnek şahsiyet Peygamber Efendimiz Hz. Muhammed Mustafa (s.a.v) 23 senelik nebevi hayatında bizlere Kuran ve Sünneti miras olarak bırakmıştır. Nitekim hadis-i şerifte buyrulur: “Size iki şey bırakıyorum, onlara sımsıkı sarıldığınız sürece yolunuzu asla şaşırmazsınız. Bunlar; Allah’ın kitabı ve Peygamberinin sünnetidir.” (Muvatta’, Kader, 3.)

Tasavvuf; Cenâb-ı Hakkʼı kalben tanıyabilme sanatıdır. Tasavvuf; “îmân”ı “ihsân” gibi muhteşem ve muazzam bir ufka taşımanın diğer adıdır. Tasavvuf’i yola girmekten gaye istikamet üzere yaşayabilmektir. İstikâmet ise, Kitap ve Sünnet’e sımsıkı sarılmak, ilâhî ve nebevî tâlimatları kalbî derinlikle idrâk edip onları hayatın her safhasında vecd içinde yaşayabilmektir.

Dua, Allah Teâlâ ile irtibatta bulunmak; O’na gönülden yönelmek, meramını vâsıta kullanmadan arz etmek demektir. Hadisi şerifte "Bir şey istediğin vakit Allah'tan iste! Yardım dilediğin vakit Allah'tan dile!" buyrulmuştur. (Ahmed b. Hanbel, Müsned, 1/307)

Zikir, bütün tasavvufi terbiye yollarında nebevi bir üsul ve emanet olarak devam edegelmiştir. “…Bilesiniz ki kalpler ancak Allâh’ı zikretmekle huzur bulur.” (er-Ra‘d, 28) Zikir, açık veya gizli şekillerde, belirli adetlerde, farklı tertiplerde yapılan önemli bir esastır. Zikir, hatırlamaktır. Allah'ı hatırlamak farklı şekillerde olabilir. Kur'an okumak, dua etmek, istiğfar etmek, tefekkür etmek, "elhamdülillah" demek, şükretmek zikirdir.

İlim ve hâl kelimelerinden oluşmuş bir isim tamlaması olan ilmihal (ilm-i hâl) sözlükte "durum bilgisi" demektir. Bütün müslümanların dinî bilgi ve uygulama bakımından ihtiyaç duyduğu, bir bakıma müslüman olmanın ve müslümanlığın icaplarını yerine getirmenin ön şartı durumundaki fıkhi temel bilgiler ilmihal diye anılmıştır.

İslam ve İhsan web sitesinde İslam, İman, İbadet, Kuranımız, Peygamberimiz, Tasavvuf, Dualar ve Zikirler, İlmihal, Fıkıh, Hadis ve vb. konularda  güvenilir kaynaklardan bilgiye ulaşabilirsiniz.