BÜTÜN HABERLER

Adâvet Ne Demektir?

2017-12-22 11:11:31 [S.K.] 5,473

Bir şeye tecâvüz etmek, haddi aşmak ve kötülük etmek anlamındaki "a-d-v" kökünden türeyen adâvet, "düşmanlık ve zulmetmek" demektir. Kur'ân'da da bu anlamda kullanılmıştır (Mâide, 5/2, 82). Adüv (çoğulu a'dâ') düşman demektir.

Selam Nasıl Verilir?

2017-12-22 11:08:14 [M.K.] 54,057

Selam müminin parolasıdır. Selam vermek sünnet, selamı almak ise farzdır. Peki doğru selam nasıl verilir? Başka ifadeler selam yerine geçer mi?

Adak (nezir) Nedir?

2017-12-22 10:53:24 [S.K.] 7,443

Adak, dinen mükellef olmadığı halde, kişinin farz veya vacip türünden bir ibadeti yapacağına dair Allâh'a söz vermesine denir.

Abese Ne Demektir?

2017-12-22 10:47:34 [S.K.] 10,462

Sözlükte "surat astı" anlamına gelen "abese" Kur'ân'ın 80. sûresinin adıdır. Peygamberimiz, Mekke'nin ileri gelenlerine İslâm'ı anlatırken âmâ olan Abdullah ibn Ümmü Mektûm gelmiş, dini kendisine öğretmesini istemiş ve bunda ısrar etmişti. Peygamberimiz Velid veya Ümeyye ibn Halef'i ikna etmeye çalışıyordu. Bu adamlar kendilerinin yanında fakirlerin bulunup söze karışmalarından hoşlanmazlardı. Bu sebeple Peygamber'in, Abdullah ibn Ümmü Mektûm'un ısrarına canı sıkılmış ve memnuniyetsizliğini ifade etmek için yüzünü ekşitmiştir. Sûre bunun üzerine inmiş ve Peygamber'in bu tavrının Allah tarafından hoş karşılanmadığı açıklanmıştır.

Abes Ne Demektir?

2017-12-22 10:43:53 [S.K.] 1,692

Kişiye dünya ve âhirette herhangi bir yarar sağlamayan söz, iş ve davranış anlamındadır. Başka bir deyişle, hiç kimseye faydası dokunmayan veya dini bir gaye taşımayan her söz ve davranış abes sayılır. Kur'ân-ı Kerim'de insanların abes olarak yaratılmadığı, âhireti olmayan bir dünya hayatının da abes olduğu belirtilmiştir. (Mü'minûn, 23/115). Ayrıca insanların başıboş bırakılmadığı (Kıyame, 75/36) göklerin ve yerin abes olarak yaratılmadığı da (Enbiya, 21/16; Sâd, 38/27) ifade olunmuştur. Evrendeki olağanüstü mükemmellikteki nizam, varlıkta abese yer olmadığının açık bir kanıtıdır.

Abdest Ne Demektir?

2017-12-22 10:39:26 [S.K.] 11,960

Farsça âb (su) ve dest (el) kelimelerinin birleşmesinden meydana gelen abdest kelimesi, "el suyu" anlamına gelir. Abdest kavramı Arapça'da "güzellik ve temizlik" manasına gelen vudû' kelimesiyle ifade edilir.

Abdâl Ne Demek?

2017-12-22 10:34:44 [S.K.] 19,692

Birinin yerine geçen, karşılık anlamına gelen bedel ve bedîl kelimelerinin çoğuludur. Tasavvufî bir terim olarak ise "dünya ilgilerinden kurtularak kendisini bütünüyle Allah yoluna adayan ve ricâlü'l-gayb diye adlandırılan veliler topluluğu içinde yer alan "sûfî veya erenler" anlamına kullanılmaktadır.

Abâdile Nedir?

2017-12-22 10:26:27 [S.K.] 6,152

Allah'ın kulu anlamına gelen `Abdullah' kelimesinin çoğuludur. İlimleriyle ve özellikle verdikleri fetvalarla meşhur olmuş Abdullah adlı dört sahâbî hakkında kullanılmaktadır. Bunlardan Abdullah ibn Abbas, Abdullah ibn Ömer ve Abdullah ibn Zübeyr'in abâdile'den olduğu konusunda alimler söz birliği etmişler. Ahmed ibn Hanbel ve bazı alimlere göre dördüncü isim Abdullah ibn Amr ibn As, Hanefîlere göre ise Abdullah ibn Mes'ud'dur.

Abd Nedir?

2017-12-22 10:25:11 [S.K.] 3,837

Sözlükte "kul" demek olan "abd" kavramı Kur'ân'da; "kul" ve "kullar" şeklinde yalın olarak veya "kullarım", "kullarımız" ve "Allah'ın kulları" şeklinde Allah'a izâfet ile genel olarak bütün insanları ifade etmek için; bazen de "mü'min kullar", "ihlaslı kullar", "muttakî kullar", "bilgin kullar", "sâlih kullar" ve "şükreden kullar" şeklinde sıfat ve övgü ifadesi olarak kullanılmıştır. Çoğulu¸ "abîd" ve "ibâd"dır (Bakara, 2/23, 178; İsrâ, 17/3; Meryem, 19/63; Enbiya, 21/26; Neml, 27/15,19; Fâtır, 35/28, 31; Sâd, 38/83; Zümer, 39/53; İnsan, 76/6)

A'yân-ı Sâbite Nedir?

2017-12-22 10:22:04 [S.K.] 8,063

"A'yân-ı sâbite"; bir tasavvuf kavramı olarak; "dış âlemde var olan eşyanın görünür hale gelmeden önce Allah'ın ilminde bilgi olarak mevcudiyeti, ortaya çıkan varlıkların Allah'ın ilmindeki gizli hakikatleri, mahiyetleri" anlamına gelir.

A'râz Nedir?

2017-12-22 10:19:12 [S.K.] 6,292

Sözlükte "işaret, belirti, tesadüf, hastalık, felaket, ansızın başgösteren, varlığı devamlı ve zorunlu olmayan durum" anlamına gelen a'râz, bir felsefe terimi olarak, bizzat var olmayan, ancak herhangi bir mahalle dayanan ve onunla birlikte var olabilen, onun yok olmasıyla ortadan kalkan şey demektir.

A'râf Nedir?

2017-12-22 10:12:21 [S.K.] 7,547

Yüksek yer, atın yelesi ve horozun ibiği anlamlarındaki "a-r-f" kökünden türeyen "a'râf" din dilinde, cennetle cehennem arasındaki perdenin (sûr/duvar) yüksek yerleri demektir. A'râf, aynı zamanda Kur'ân'ın yedinci sûresinin adıdır.  İyilik, lütûf, bilme, tanıma, akıl ve dinin iyi ve güzel gördüğü şey anlamına gelen "örf" kelimesinin çoğulu da "a'râf"tır. A'râf kelimesi, Kur'ân'da iki âyette geçmektedir (A'râf, 7/46, 48). Bu âyetlerde, A'râf'ın cennetle cehennem arasında bir yer olduğu, burada henüz cennete girmeyen ancak girmeyi uman kimselerin bulunacağı ve bu kimselerin cennet ve cehennem halkı ile konuşacakları bildirilmiştir. (bk. Ashâb-ı A'râf)

A'mâ Nedir?

2017-12-22 10:08:03 [S.K.] 3,394

Sözlükte "iki gözü görmeyen kimse" anlamına gelen a'mâ kelimesi, mecâzî olarak "câhil, düşüncesiz, basiretsiz, idraksiz" anlamlarında da kullanılmaktadır.

A'lem Nedir?

2017-12-22 10:01:15 [S.K.] 2,807

Allâh'ın sıfatlarından biri olan a'lem, daha iyi bilen, en iyi bilen demektir. (bk. Âlim)

Sırat Köprüsünü Kolay ve Rahat Geçenler

2017-12-22 09:00:19 [Ö.F.Y.] 17,591

Sırat köprüsü kıldan ince, kılıçtan keskincedir. Dünya hayatında İslâm’ı yaşamak da böyledir. İslâm’ı tam olarak yaşamaya gayret etmek, Sırat köprüsünden geçmek gibidir. Burada nefse karşı mücâdele güçlüğüne katlananlar, orada Sırât’ı kolay ve rahat geçeceklerdir. 

İslam ve İhsan

İslam, Hz. Adem’den Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen tüm dinlerin ortak adıdır. Bu gerçeği ifâde için Kur’ân-ı Kerîm’de: “Allâh katında dîn İslâm’dır …” (Âl-i İmrân, 19) buyurulmaktadır. Bu hakîkat, bir başka âyet-i kerîmede şöyle buyurulur: “Kim İslâm’dan başka bir dîn ararsa bilsin ki, ondan (böyle bir dîn) aslâ kabul edilmeyecek ve o âhırette de zarar edenlerden olacaktır.” (Âl-i İmrân, 85)

...

Peygamber Efendimiz (s.a.v) Cibril hadisinde “İslam Nedir?” sorusuna “–İslâm, Allah’tan başka ilâh olmadığına ve Muhammed’in Allah’ın Rasûlü olduğuna şehâdet etmen, namazı dosdoğru kılman, zekâtı vermen, Ramazan orucunu tutman, yoluna güç yetirip imkân bulduğun zaman Kâ’be’yi ziyâret (hac) etmendir” buyurdular.

“İman Nedir?” sorusuna “–Allah’a, meleklerine, kitaplarına, peygamberlerine, âhiret gününe inanmandır. Yine kadere, hayrına ve şerrine îmân etmendir” buyurdular.

İhsan Nedir? Rasûlullah Efendimiz (s.a.v): “–İhsân, Allah’a, onu görüyormuşsun gibi kulluk etmendir. Sen onu görmüyorsan da O seni mutlaka görüyor” buyurdular. (Müslim, Îmân 1, 5. Buhârî, Îmân 37; Tirmizi Îmân 4; Ebû Dâvûd, Sünnet 16)

Kuran-ı Kerim, Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen ilahi kitapların sonuncusudur. İlahi emirleri barındıran Kuran ve beraberinde Efendimizin (s.a.v) sünneti tüm Müslümanlar için yol gösterici rehberdir.

Tüm insanlığa rahmet olarak gönderilen örnek şahsiyet Peygamber Efendimiz Hz. Muhammed Mustafa (s.a.v) 23 senelik nebevi hayatında bizlere Kuran ve Sünneti miras olarak bırakmıştır. Nitekim hadis-i şerifte buyrulur: “Size iki şey bırakıyorum, onlara sımsıkı sarıldığınız sürece yolunuzu asla şaşırmazsınız. Bunlar; Allah’ın kitabı ve Peygamberinin sünnetidir.” (Muvatta’, Kader, 3.)

Tasavvuf; Cenâb-ı Hakkʼı kalben tanıyabilme sanatıdır. Tasavvuf; “îmân”ı “ihsân” gibi muhteşem ve muazzam bir ufka taşımanın diğer adıdır. Tasavvuf’i yola girmekten gaye istikamet üzere yaşayabilmektir. İstikâmet ise, Kitap ve Sünnet’e sımsıkı sarılmak, ilâhî ve nebevî tâlimatları kalbî derinlikle idrâk edip onları hayatın her safhasında vecd içinde yaşayabilmektir.

Dua, Allah Teâlâ ile irtibatta bulunmak; O’na gönülden yönelmek, meramını vâsıta kullanmadan arz etmek demektir. Hadisi şerifte "Bir şey istediğin vakit Allah'tan iste! Yardım dilediğin vakit Allah'tan dile!" buyrulmuştur. (Ahmed b. Hanbel, Müsned, 1/307)

Zikir, bütün tasavvufi terbiye yollarında nebevi bir üsul ve emanet olarak devam edegelmiştir. “…Bilesiniz ki kalpler ancak Allâh’ı zikretmekle huzur bulur.” (er-Ra‘d, 28) Zikir, açık veya gizli şekillerde, belirli adetlerde, farklı tertiplerde yapılan önemli bir esastır. Zikir, hatırlamaktır. Allah'ı hatırlamak farklı şekillerde olabilir. Kur'an okumak, dua etmek, istiğfar etmek, tefekkür etmek, "elhamdülillah" demek, şükretmek zikirdir.

İlim ve hâl kelimelerinden oluşmuş bir isim tamlaması olan ilmihal (ilm-i hâl) sözlükte "durum bilgisi" demektir. Bütün müslümanların dinî bilgi ve uygulama bakımından ihtiyaç duyduğu, bir bakıma müslüman olmanın ve müslümanlığın icaplarını yerine getirmenin ön şartı durumundaki fıkhi temel bilgiler ilmihal diye anılmıştır.

İslam ve İhsan web sitesinde İslam, İman, İbadet, Kuranımız, Peygamberimiz, Tasavvuf, Dualar ve Zikirler, İlmihal, Fıkıh, Hadis ve vb. konularda  güvenilir kaynaklardan bilgiye ulaşabilirsiniz.